5 ÇOCUĞA BAK.. 6.’YI BAKAMIYORUM DİYE EVLATLIK VER.. YOK YA!

‘Ankara’da tiyatro yok’ diyenlere Beyaz TV Tiyatrosu’nu salık verebilirim.. Pek güzel eserler sahneye koyuyorlar.. Yönetmen; Lerzan Mutlu, pek ala bu işi de beceriyor.. Dönelim ‘Kömürcü Amca Size Baba Diyebilir miyim’ adlı son oyuna..

Sahne 1: Denizli’den Nevin ile Binali, 20 yıl önce tam 5 çocuk yaptılar.. Yapacak başka işleri yokmuş gibi, Nevin, altıncıya hamile kaldı.. Kadir gecesi doğurdu. Etti mi sana 6.. Adını Kadir koydular..

Sahne 2: Ahmet adlı kişi kömürcüde kışlık kömürünü almış, kamyonun yüklenmesini beklemektedir.. Laf lafı açar ve kömürcü ‘Çok şükür her şeyimiz var da bir çocuğumuz eksik, aklında olsun evlatlık vemek isteyen olursa biz talibiz’ der..

Sahne 3: Aracı Ahmet, alıcı Kezban’la verici Nevin’leri buluşturur. Alıcılar; ‘açız diye çok ağladılar biz de çocuğu aldık’ der.. Vericiler ‘asla ağlamadık’ derler.. Biriniz doğruları anlatsın laannn!

Sahne 4: Vericiler (Nevin’le Binali) iki gözleri contası atmış musluk misali; Lerzan Mutlu’ya sığınırlar.. Evladımızı bulun diye.. O kadar su akıtırlar ki Lerzan gelir aşka: ‘Uleeen ben de bu su faturasını ödemezsem.. SİSİKSİ.. İSKSİİ.. Ayy her ne boksa.. Ben de bu çocuğu bulup elinizi öptürmezsem beni öpsünler..’ ya da biraz daha değişik bir cümle ile coşkusunu dile getirir..

Buraya kadar hepsini anladım.. Hepsini kabul ediyorum.. Programın Lerzan dışında psikoloğu var avukatı var, onca aklı başında seyircisi var.. Yahu biri çıkıp da demiyor ki;

-İyi de Kadir kabul edecek mi bunlarla görüşmeyi?..

Lerzan’ın muhabiri: Aile ile görüştüm, çocuğumuzun evlatlık olduğunu bir uzman psikolog eşliğinde anlattıktan sonra duruma bakacağız dediler..

Lerzan’ın Stüdyo Avukatı (aslında sadece gözleri ile konuşabilir çok güzel gözleri var yani): Bir uzmanın çocuğa durumu anlatması mutaka gerekir.. Yoksa kötü sonuçlar doğabilir.. (hakkaten çok güzel kadın yaa)

Ve Kadir’den önce Kadir’in cikletten çıkan fotoğrafları gelir stüdyoya. Sadece Nevin’le Binali’ye gösterilir.. İkisi de resimleme yumulur..

Kocaman resimler, gözyaşı ile ıslanıp çeker ve vesikalık boyutuna döner.. Stüdyoda hamile bir seyirci kadın vardır.. Heyecandan çocuğunu düşürür.. Kadın farkında bile değildir.. Düşen çocuk, stüdyonun tozlu zemininden kalkar, üstünü başını silkeler… ‘Aaaa si… eee… iğfal ederim böyle muhabbeti de böyle çoluk çocuğu reytinglere alet edenleri de.. Bunu seyredeneri de..’ der..

Baktım küfürden ben de nasibimi alıyorum, ben zap yaparken hamile kadının düşürdüğü bebeğin yolu Lerzan tarafından kesilir.. ‘Gel sana önce bi aile bulalım.. Sonra da güzeeel bi sünnet yaparız’ der.. Gerisi ‘BİP’lendiği için ne oldu bitti bilmiyorum.. Bir daha da tövbe diyorum..

Ulan diyorum acaba evlendirme programları daha mı az zararlıydı..

MALİ SEN DE ONU CAMLATIP DUVARINA AS BİRADER

Rafet El Roman, Posta’da yapılan bir röportajın da ilginç yanıtlar vermiş;

‘Ten çekmezse ben de onu çekmem.. Bi kadınla bi kere yeter.. Aşık olmam sadece sevişirim.. Boşandıktan sonra 20 kadınla beraber oldum..’

Buradan da anlaşılıyor ki Rafet, üflemeli sazlarına çok güveniyor.. Bence onları ya evinin duvarına assın ya da Madam Toussaud Türkiye Müzesi’ne bağışlasın ki gören var görmeyen var, hiç olmazsa orada baksınlar..

Şimdiiiiii;

Aynı haberde Rafet isimlerini çıkartın, yerine M.Ali Erbil yazın.. Aynen yayınlayın, hiç bi şey değişmez.. Çünkü, Mali de Posta’da yapılan bir röportajında ’30 yaşında kadın istemem.. Bana hala 20’lik kadınlar bakıyor.. Şöhrete mi paraya mı bilemem ama bakıyorlar işte’ demiş..

Rafet ve M.Ali.. İkisi de kız babası hatta babaları.. Kızlar; 20’yi çoktan geçti.. Her ikisi de bi sürü evlilik yaptı.. Gözler hala fıldır fıldır dışarıda.. Ne diyeyim?

Delikanlılığın da fosseptik çukuru taştı arkadaş!

KEREMCEM: yeni televizyon dizisinde 1- Kabadayı gibi mi konuşuyor? 2- Kabadayı gibi mi konuşmaya çalışıyor? 3- Fazla dondurma ya da buzlu viskiden sesi kabadayı gibi mi çıkıyor? 4- Biz; Keremcem’in kendi sesi ile kendisi gibi konuşmasından yanayız..

BEN KAÇTIKÇA BENİ BULAN TÜRKÜ

İlk Neşet Ertaş’tan dinlemiştim ‘Bir Ayrılık Bir Yoksulluk Bir Ölüm’ü.. Neler hissettiğimi söylememe gerek yok; sonuçta yorumlayan Neşet Baba.. Ardından iki 45’lik geldi Pop Müzik dünyamızda: Yıl 1974.. Bir Ayrılık bir Yoksuluk Bir Ölüm (Ersen- Dadaşlar).. Yıl 1974.. Bir Ayrılık bir Yoksuluk Bir Ölüm (Asu Maralman).. Ersen; Anadolu Rock tadında yorumlarken, Asu Maralman’dan hani güzel bir aşk şarkısı dinlemiştik.. Rubato dörtlüsünden geldi yıllar sonra aynı türkü.. Ve..

Yolunda A.Ş. Çınçın Bağları Hikayesi filminde İsmail Soyberk’in yorumuyla yüreğimizin en baş köşesine koyduk.. Koyduk da ne oldu.. Dinle babam ağla babam.. Bir türkü bu kadar mı dokunur adama.. Dokundu işte.. Tam yeter artık diyorum, Fox TV’de Deli Gönül dizisinde baba ile kızını ayırdıkları bir sahne var; koymazlar mı aynı türküyü oraya.. Söyleyen İsmail de olabilir olmayabilir de.. Ama gene aynı hüzün..

Üfffff kurtuluş yok bu türküden (hoş zaten kurtulmak isteyen de yok)

BANU ZOR DURUYOR.. SAFİYE’YE BİR HALLER OLDU!

Dünya Güzellerim; Show TV’e tam gaz devam ediyor.. Mahşerin 4 Atlısı’nın sekse olan özlemleri de her geçen gün biraz daha artıyor.. Gözlerimizle tanık oluyoruz.. Bir de kamera arkasında yaşananları görmek gerek.. Kimbilir neler oluyor neler.. Örneğin içlerindin biri şöyle çıldırmış olabilir mi?

-Erkek istiyorum erkeeeeeekkk!

Ekipten; Banu Alkan, artık kendini zor tutuyor.. Hani uygun bir ortam olsa.. Orada ilk yakaladığı er kişiyi, er kişi niyetine öpüverecek.. Ki gittikleri bir düğünde 24 yaşında basketçi gibi uzun bi Hintli oğlan çıktı karşısına.. He verdi ha verecek.. Selamını…

Bu arada kocası Faik, Türkiye’ye dönünce, Safiye’ye de bir haller oldu.. Faik’le yatmasına Bülent Hanım tarafından izin verilmeyen Safiye’de bir kıvırtmalar bir göz süzmeler..

Bülent Hanım, Türkiye’den özel olarak sucuk, pastırma, kavurma  getirtmiş.. Gece ziyafet çekecekler.. Eee nerede pişecek bu mamuller? Avrupa turnesinde yaptıkları gibi ütünün üzerinde.. Biz Almanya’da biliyorduk meğer bu olayı Paris’te yaşamışlar. Bizzat Bülent Hanım açıkladı.. Neyse gelelim sadede:

Safiye: Ayol şimdi bunları yersek kokmaz mıyız?

Bülent: Kime kokacağız kız? Yoksa haa seni gidi biri mi var kız?

Safiye: Birbirimize kokarız onu demek istedim..

Bülent: Yoksa benimle yatmayı mı kafaya koydun kız Safiye?..

Banu: Hahh hahh haaaa ohhhh mayyyy gaaad!

Evet 4 kızımızı da pardon üçünü.. Burcu ya karda yürüyor izini belli etmiyor ya da ötekiler gibi seksi gelmedi henüz..

Ve alarm çaldı. Aman Allahım yer sofrasından bir kaçışlarını görecektiniz..

Bi dakka yaaa! Alarm pastırmalar için mi çaldı yoksa kızlarımız arasında özlemi dayanılmaz bir hal alan sucuklarımız için mi? Ne dersiniz kızlar?..

Haydeeee:; sucukçu geldi hanımmmm!

BANU ALKAN’I ACELE BİR KÖŞEYE ÇEKMELİYİM!

Evet; Banu Türkiye’ye ilk geldiğinde Hanifi Bey’in zevcesi olduğunda, Hanifi Bey’in herkese güvenemediği için Yener Süsoy’u aradığını, onun da güvenilir bir eleman olarak Banu Alkan röportajı için beni görevlendirdiğini düşünürsek.. Sevgili Banu’yu bir çekip çevirmenin, iki laf etmenin tam zamanıdır..

Sonunda atlayıp gidicem Hindistan’a.. Bulucam bizim kızları.. Sonra başta Bülent Hanım olmak üzere diğerlerinden izin alıp Banu’yu çekeceğim ıssız bir köşeye.. Işıkları kapattıracağım.. Ki başka bir şey düşünmesin..

Ellerini alacağım ellerimin arasına.. Sıcaklığımı iyice hissetsin diye.. Sıkıcam parmaklarını.. Kalbini yoklayacağım atışları ne durumda diye.. Bilmem bedendeki o kalabalıkta kalbini kolay bulabilir miyim ama.. Bakmam lazım.. Bacağının bacağıma değmesinden ben huylanmam da (yalaaan) o huylanır mı bilemem.. Sonra kulağına eğileceğm:

‘Bebeğimmm’ diyeceğim usulca.. ‘Bebeğimmm… Ama artık bebeklik günlerin çok geride kaldı.. Gurbet ellerde elin Hintlilerine asılamana Türkiye’de millet şeyi eee şeyi işte şeyi ile gülüyor bebeğimmm.. yapmaaa sen Afrodit’sin’ diyeceğim..

Bu da azgın sulardan serin sulara geçmesinde yardımcı olamazsa yapacak bir şeyim yok artık..

KIZ HANDE; AMAN ‘SEN İSTE YETER ABLA..’ DEYİP

Hande Ataizi, sabah uykusundan yeni kalkmış gibi.. Saç baş darma dağın.. Bir gecelik misali kırmızı bir tuvalet.. Yalellim.. Kasıklarına kadar yırtmaç.. İç çamaşırı ‘azzz sonraaa’ mesafesinde.. Ama göremiyoruz!

Biz göremiyoruz ama çekimin yapıldığı Beyoğlu’nun arka sokağında o sırada oradan geçenler görüyor.. Hande kızımız bangır bangır yeni programının adını anons ediyor:

-Sen İste Yeteeer!

Ortalık gözü dönmüş sapık dolu.. Tinerci dolu.. Bulundukları yer de tam yeri.. Biri saldırsa, ‘Abla madem bu kadar istedin..’ deyip kadını kaçırmaya kalksa.. Hadi buyurun bakalım size 4 bölümlük malzeme..

Daha önce evlendirme programında son derece başarılı olan Hande; bu kez ne yapacak merakla bekliyorum..

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.