Tuğba Ünsal... 'YENİ FİLMİMDE OĞLUMLA OYNAYACAĞIM'

Tuğba Ünsal... 'YENİ FİLMİMDE OĞLUMLA OYNAYACAĞIM'

Posta Gazetesi'nden Neslihan Yavuzcan Tuğba Ünsal ile çok özel bir röportaj gerçekleştirdi.

Röportaj: Neslihan Yavuzcan

Fotoğraf: Muzaffer Kantarcıoğlu

On parmağında on marifet ünlü oyuncu Tuğba Ünsal’ın. ‘Benim hayatımın temeli sanat’ diyor. Bu Birgün yazı yazarak, dizide oynayarak ya da tasarım yaparak ortaya çıkabiliyor.

Mirgün Cabas ile evli ve ikisinin de başka evliliklerinden olan  çocukları Leyla, Sare ile birlikte ortak çocukları Civan Mert ile keyifli bir hayatları var.

Koton ve Disney ile genç kız ve annelere koleksiyonda hazırlayan Tuğba Ünsal ile samimi bir sohbet gerçekleştirdik.

-Yeni bir Anne çocuk koleksiyonu ile karşımızdasın. Nasıl oluştu proje?

-Bu 5.sezonumuz bu. Benim dünyadaki en büyük hayallerimden birisi idi, Disney’deki Mini karakterini ülkemizde de bir koleksiyon ile sunmak. Koton’a gittik, Gülden hanım projeyi çok beğendi. Koton, Disney ve ben birleşerek devam ediyoruz. Bu sezon prenses kızlar kahramanlarımız. Renkler daha pastel. Hem genç kızlar hem de içindeki çocuk büyümeyen anneler için. Anne ve kız kıyafeti bir arada bulmak benim gerçekten zorlandığım bir şey. O yüzden koleksiyonda takım, bir örnek Anne-kız kıyafetlerimiz var. Benim gibi kızlar ve kız çocuğu anneler için. Çocuklar içinde 100’e yakın ürün paleti var.

-Sen mi tasarlıyorsun?

-Başımızda şu an İsham Sardouk, Victoria Secret gibi markaların yönetiminden Koton’a transfer olmuş bir isim ve onun dışında bir de tasarım ekibi var. Ben o senenin mood board’unu yani (duygusunu, hissini) hazırlıyorum ve herkes o sezon ne yapmak istiyorsa trend raporlarını veriyor. Hepsini ortak bir havuzda birleştiriyoruz. Koleksiyon mağazaya ulaştığında, senin yaptığın etek fırfırına, ben bir tane düğme, benim yaptığım elbiseye Gülden hanım bir kurdele eklemiştir. Tasarımcı olarak benim adım geçiyor ama kolektif bir iş.

‘KÜÇÜK KADIN’ DİYORLAR BANA 

-Hem her an alıp başını gidecek olan özgür ruhlu, hem de prenses bir kızı içinde barındırıyorsun…

- Prensesliğim ev de biraz aslında … Bana ‘Küçük kadın’ diyorlar. Yaşsızlaştık. Kendime ait büyümeyen bir tarafım var. Öteki tarafta da dominant bir anneyim.

-Annen ile aran nasıldı? Sen nasıl bir annesin kıyaslar mısın?

-Sert değil ama dominant bir anneyim. Sözümü dinletmek için bağırmama gerek yok. Annelerimizin bizi büyüttüğü şekilde bir yol. Ben hatırlamıyorum Annem benimle oyun grubu, drama atölyesi yapsın. Elimize 2 kağıt kalem verilirdi evde ya da sokakta oynardık. Ekmek üstüne sana yağ, üzerine şeker yallah sokağa. Bizler öyle büyüdük ve annemin bizi eğitme şekli ile gurur duyuyorum. Biz de bilinçli olarak çocuk büyüttüğünde de bunun da farkını görüyorsun. Ceza yöntemini kullanmamak, daha iyi arkadaş olmak ama dominant da olabilmek.

MEKTUP BIRAKIP GİTTİ BİZİM DADI

-Dadı’n kaçmış kocaya nasıl oldu?

-Çocuk sahibi olduğun zaman bu ortak bir mevzu imiş. Çalışan bir anne isen durumunda yetiyorsa zaten bakıcın oluyor. Ben önceden çok büyük konuşmuşum. ‘bu evde ne yapıyorlar da dadı’lar gidiyor’ diye. Bir kişi ile çalıştım o da bizim ailenin ferdi gibiydi. Evimizin kızıdır. ‘sizi çok sevdiğim için yüzünüze söyleyemedim’ diye bir mektup bırakıp gitti. Büyük de trajedi tabi ki çocuklar için. Şimdi ev sahibimiz yardımımıza yetişiyor.

-Eskiden kadınlar nasıl başarıyordu acaba?

-Benim Annem evdeki yemekleri yapardı, bize bakardı, işini yapar, sergi açardı.inanılmaz aktif yaşamı olan bir kadındı.  Biz ne bakıcılarla büyüdük ne de evimizde temizlikçiler vardı. Anneme şimdi ‘her şey tamamdı ama çocuklar ile ilgilenmiyordunuz’ diyorum. Çocuklar kendi kendine büyüyordu.

-Formunu nasıl koruyorsun?

-Bugün sabah 7’de 1 saat koştum, saat 16:00 da pilates’im, 19:30 da dansım var.   Aralarda spor hocamın tavsiye ettiği besinleri yiyorum. Zayıflamak için değil, pos türümü ve bel fıtığımı düzeltmek için egzersiz yapıyorum. protein ve karbonhidrat ağırlıklı besleniyorum.

İLK FLÖRT ETTİĞİNİZ AŞK VAR YA,

OĞLUNUZ DUYDUĞUNUZ AŞK ONUN BİTMEYEN ŞEKLİ

-Anne olacaklara ne tavsiye edersin?

- Bana ‘hayatın çok değişecek, artık eskisi gibi olmayacak’ diye bunu negatif bir şekilde söylerlerdi. Aslında hayatın sen istemezsen değişmiyor. Pozitif yönde hayatıma çocuklarımı entegre ettiğin zaman hayatın daha da güzelleşiyor. Çocuklarımızla büyüyoruz. Çocuğu neye adapte edersen o oluyor.

-Erkek çocuk annesi, kız çocuk annesi olmak nasıl bir duygu?

- İkisi de çok şeker. Kız çocuğum olacağını öğrendiğim zaman çok sevinmiştim.Oğlum da da keza öyle. Sare benim kılıma zarar gelecek diye acayip hassas olan bir çocuk. Sare evdeki büyük barbi bebeğim.

Civan Mert’e ise pure aşk. Şöyle anlatıyorum, erkek çocuğuna hamile arkadaşlarıma ‘ilk flört ettiğiniz erkeğe duyduğunuz aşk var ya, onun bitmeyen şekli’.

Oedipus kompleksi bence bu. Kız çocuğunun babaya duyduğu hayranlık, erkek çocuğunun anneye. İlk aşk orda başlıyor. Hayatları boyunca onu veya ona benzeyeni arıyorlar.   

-Civan Mert annesi gibi bir kız bulacak mı peki?

-Bulur inşallah. Biraz zor. Çalışkan, akl ıbaşında, normal, fena da olmayacak da, iş kadını da olacak. Şaka bir yana tabii gönlü ne isterse o olsun. 

-3. çocuğu istiyor musun?

-Ben çok istiyorum. Düzenimi yeni oturttum ama yine de istiyorum. Kazara bir şey olsa yapacağım.

PSİKOLOJİK YARDIM ALMAM GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNDÜM

-Endişelerin, korkuların var mı?

-Çocuklar olduktan sonra arabaya, uçağa binmekten korkuyordum. Çok kötü senaryolar kafamda geliştiriyordum. Sonra artık psikolojik yardım almam gerektiğini düşündüm.

Metin Hara benim yakın arkadaşım beni ‘İnsana Güvende’ beni seanslara aldı, hala da ara ara devam ediyor. O kadar iyi geldi ki, bütün korkularım gitti. Nefes terapilerimi yapıyorum. Şehirli insanın aslında kronik hastalığı anksiyete.

-Öfkeli  misindir?

-Var var. hemen bir saniye de yukarı çıkarım sonra uuup inerim. Bir saydırırım 30 saniye sürer sonra vicdan azabından ölürüm. Çok uzun öfkem, kara kaplı defterim yoktur.

HİÇBİRŞEYİ KAYBETMEKTEN  KORKMUYORUM

-Neyi kaybetmekten korkarsın?

-Hiçbir şeyi kaybetmekten korkmuyorum. Korku muhtaçlığı getiriyor. O kafaya da getirdim kendimi. Orda korkularım vardı. Bir gün en kötüsü ne olur diye yazdım baktığın zaman çıkan sonuç en kötüsünde bir şey yok ki, zaten hayatında bir sürü kez başına gelmiş.

Para kaybetmişisin, işin bitmiş, ayrılmışsın, hepsinden survivor etmişsin. Bunu yaptığın yaşındaki bilincinle bugün ki bilincin daha farklı.bugün başıma gelse daha sağlam bir şekilde karşılarım.

-Aynanın karşına geçtiğinde ne diyorsun kendine?

-Hiç öyle mesai harcamıyorum. Spor yapmaya başladıktan sonra 1 senedir seviyorum aynada karın kaslarıma bakmayı.

Çünkü hayatımda ilk kez karın kasım var. Vücuduna yaptığın yatırım, kıyafete yaptığın yatırımdan daha değerli bence. Bir jean bir tişört ile insan daha güzel görünüyor. Şimdi spor yapmanın önemini çok iyi anlıyorum.

-Sonsuza kadar kaç yaşına kadar olmak istersin?

-80 yaşıma geldiğimde beni 50 sene yaşatacaksan yaşatma. Bu yaşta beni tutabiliyorsan tut. 40’lar iyi diyorlar. Daha tecrübe edemedik.

YENİ FİLMİM DE OĞLUMLA OYNAYACAĞIM

- ‘Dünyanın en güzel kokusu’ filminde hem yapımcı icin hem de oyuncu idim. Gişesi nasıldı?

-İlk yapımcılık tecrübem olduğu için çok güzeldi benim için. Kendi hayalimdeki filmde oynamak da iyi bir deneyim oldu.

Vizyona girdiğimizde bir bomba, ortasında bir bomba patladı. Kapalı yerlere girmeyin dediklerinde oturup hüngür hüngür ağladım. Ama iyi birşey yapınca karşılığını alıyorsun. O dönemde girmiş işler arasında en çok gişe yapan film oldu. Her yerde çok pozitif bahsedildi.

2. Sini de çekeceğiz. Ağustos sonu bir film çekeceğiz. Anne-oğul hikayesi, oğlum Civan Mert ile oynayacağım.  Uğur getirdiklerini düşünüyorum. Sare ‘dünyanın en güzel kokusu’nda oynamıştı.  

Filmin tamamı amatör oyuncular aslında, orda ki yöresel halk ile çekilecek.

  • Sosyal medya da ‘cennetin sopasını’ sana vereyim mi diyorsun, Civan’a?
  • Vermedi bana sopayı diyor. Ama büyük ablası Leyla öğretti diyor Civan ‘sopa cennetten çıkmaymış, böyle elle vuruluyormuş ’diye.
  • Acayip tepkiler aldım hem iyi hem kötü. Tatile gidiyorduk hiç yemek yememişti. ‘Sen hiç sopa yemedin galiba’ dedim. ‘O ne’ diyor. O kadar saf ve tertemiz bir dünyaları var ki. Onlarla yaşayıp Nasıl daha iyi ve pozitif bir insan olmazsın. Onlarla saatlerce gülüyorum.

BEN O KABUĞU YIRTTIM

  • Bundan sonra Nasıl bir Tuğba var?
  • Ben hayal kurmayı seviyorum. Bize hayal kurmamayı öğretiyorlar. ‘Ayağını yorganına göre uzat’, ‘korktuğun şey başına gelir’ ‘çok açılma’ gibi deyimler ile büyütülüyoruz. Bu toprakların böyle bir durumu var.
  • Bütün bunlar çocukluğundan itibaren istem dışı bilinçaltına işliyor. Ben onu yırtığımı,  o kabuğundan çıktığımı düşünüyorum.
  • Benim hayatımın temelinde sanat var. Birgün bu tasarım ile ya da dizi de oynayarak, ya da yazarak ortaya çıkarabilirsin.
  • Aslında hepsi birbirinin bir bütünü. Bu kabuğu kırmak gerekiyor. Biraz da galiba çalışmayı sevmek ve büyük resme bakıp, inanmak.
  • Ben hayallerimi çocuksu bir şekilde kurup, inanıp, heyecanını yaşıyorum. Hatta o coşku beni uykumdan uyandırıyor.
  • Bu gerçekleştiği Zaman acayip bir kendine güven getiriyor. Ve bu senin başka bir alanda da birşey yapman için şevk veriyor. Türkiye’de zaten kadınsan baştan zor birşey. Pozitif ayrımcılık neden yapıyorsun? Diyorlar.  

AŞKIN HER HALİ

  • Aşk?
  • Aşkın formu hayatın her alanında değişiyor. Önce işime duyduğum aşk ve tutku geliyor. Çocuklarıma duyduğumu hiç saymıyorum bile.
  • Hayatımda yaşadığım en muhteşem duygu. Babamı erken kaybettik. Tabi ki anne. Öteki taraftanda onların arasından sıyrılan Kocama duyduğum aşk.

-Evlilik Nasıl gidiyor, arkadaşlıktan aşka döndü ilişkiniz?

-Çok iyi valla. İyi bir baba ve eş. Çok yakın arkadaş değildik ama arkadaştık. Bir mesafede de birbirimizin hayatında neler oluyor bilirdik.

-‘İsimsiz Yıldız’ tiyatro oyunu ile geri dönüyor musun?

-Kayhan Yıldızoğlu ile iki tane oyunda oynadım. Muhteşem ve yaşsız koca bir çınardır. Onun hayata, ilişkilere dair tespitlerinden hep faydalanmışımdır.

O bu sene tiyatro oyunu yönetmek istedi. Hatta Songül’de çok kıskanıyor. Bana teklif ettiğinde değerlendirme gibi bir durumum yok çünkü büyük bir şans.

Daha teksti okumadan kabul ettim. Romen yazar Mihail Sebastian’ın oyununu sahneleyeceğiz.

MERHAMET YORGUNUYUZ

  • Mesajın nedir?
  • Toz pembe kıyafetlerin içindeki Güler suratlı fotoğraflarım arasında bir burda gözümüzü kapatmış bir hayat yaşıyoruz. Ama ülkemizin öteki tarafında çok vahim durumlar var.
  • Babam asker 4.5 yıl Şanlı Urfa da yaşadım, Körfez krizi zamanında. Gerçekten zor. İnşallah daha umutlu, güzel günler çocuklarımızın yarını için gelir.
  • Karabasanlar basıyor, normal hayatımız devam ediyor gibi geliyor ama hepimiz derinlerde yara alıyorUz, hiçbir şey değişmiyor gibi görünüyor ama bence ‘Merhamet yorgunluğu’ var bizde.     

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.