Yavuz Bingöl... 'DOSTUMU, DÜŞMANIMI DÜŞÜNCE TANIDIM'

Yavuz Bingöl... 'DOSTUMU, DÜŞMANIMI DÜŞÜNCE TANIDIM'

Hayatın kendi kendini büyüttüğü insanlar vardır. Ve bu insanlar öğretileri ve yaşamı iyi okuyup kaderlerine yön verirler. Farkındalık ise tam da bu noktada başlar. Tabi ki bu insanların başında olan bir isimdir, Yavuz Bingöl

Röportaj: Neslihan Yavuzcan

Fotoğraf: Reşat Kumandaveren

DOSTUMU, DÜŞMANI'MI DÜŞÜNCE TANIDIM

Hayatın kendi kendini büyüttüğü insanlar vardır.  Ve bu insanlar öğretileri ve yaşamı iyi okuyup kaderlerine yön verirler. Farkındalık ise tam da bu noktada başlar.  Tabi ki bu insanların başında olan bir isimdir, Yavuz Bingöl. Köyceğiz’de ‘aşk zamanı’ dizi setinde buluştuk eski dost ile. Herşeyi ama herşeyi konuştuk. Çocukluğundan,  müziğe ve oyunculuğa, ‘yiğit kadınım’ dediği hayat arkadaşı Öykü Gürman’a, kızı Türkü’ye ve son olan olaylara kadar yaşadığı acı, tatlı hayatını konuştuk. Bu sıcak röportaj sizi çok etkileyecek. Okuyarak, anlayarak, özümseyerek yorumsuz olacağınız bir dünyaya uyanmanız dileği ile

Yeni dizin ‘aşk zamanı’n da 5 kız babası olan bir Kabadayı’yı canlandırıyorsun..

Geçmişi çok karanlık olan bir kabadayı aslında. Kabadayı kültürü  ise farklı bir kültürdür.  Karısı ölüm döşeğindeyken Karısı, ‘bütün herkese babalık yaptın, bir kızlarına yapamadın’ diyor ve bu işleri bırakıcağına dair bir söz istiyor. Karısı rahmetli olunca, eşine verdiği sözü tutuyor ve karısı ile tanıştığı kasabaya gelip, kızları ile yaşamaya başlıyor. Ve adamın karanlık geçmişi yeni bir  hayata başlasa bile ilerleyen bölümlerde  önünü çıkacak gibi duruyor. Romantik komedi aslında. ‘eşref saati’ dizisinden sonra ilk kez bu kadar keyif alarak oynadığım bir dizi. Uzun soluklu olmasını dilerim.

ADI KABADAYI, KENDİSİ İNCE ZENAAT

Peki kabadayı nedir?

Yılmaz Güney’in filmlerindeki babalar varya, kabadayılar. Adı kaba, kendisi ince zenaat. Paylaşan, det çözen, adaletli. Biz de o kültürden gelen tipleriz. Onları görmüşüz, zaman geçirmişiz, ailemizde de var. Hayatını öyle yaşıyorsun, çevreni öyle seçiyorsun. Ben bazen düşünüyorsun ‘hiç mi benim kötü arkadaşım olmadı’ diye. Allah beni, kötü insanlarla karşılaştırmadı. Mesafe olarak  karşılaştırmış olsa da, oradan uzaklaştırdı beni.

Sen nasıl bir kız babasısın özel hayatında?

Kızım Türkü, 27 yaşında. ‘Kızın mı var, derdin var’ gibi beylik bir laf vardır. Aslında derdim yok ama büyütüyorsun, birgün ele karışacağını biliyorsun ya. Amerika’da okudu 7 yıl. Şimdi benim yanımda müzik okulunun başına geçti. Çocuk oyunları, müzikaller çıkartıyor. Gençleri sanata bulaştırıyor.

Sen nasıl bir ailede büyüdün?

Edebiyatın ve müziğin olduğu bir ailede büyüdüm. Anne ve Babam 15 yaşında ayrılınca çocuk yaşta hem çalıştım hem okudum. Sonra okulu bırakmak zorunda kaldım. Çok iş yaptım ama hayatımın her döneminde müzik vardı.

MUAVİNLİK, TAMİRCİLİK YAPTIM, SİMİT SATTIM, KÖR KUYULARI TAMİR ETTİM

AMA MÜZİĞİ HİÇ BIRAKMADIM

Ne gibi ağır işlerde çalıştın?

Devlet su işlerinde kör kuyuların tamiri, simit sattım, fırıncılık, muavinlik, taksi şoförlüğü, kaçak sigara sattım, tamirci çıraklığı bile yaptım. Akranlarımız tatil yaparken babam bizi her yaz bir ay çalıştırır, bir ay tatil yaptırırdı, hayatı öğretmek için. Hayatın içine düştüm ama müziğin kuyruğunu hiç bırakmadım. 3 ay bir yerde, 8 ay bir yerde çalıştım.

En zor çalıştığın iş hangisiydi?

Hepsinin kendince bir zorluğu var tabii. En son D.S.İ’ de köy kuyusu tamir ederken, boruları çıkartırken vinçten bir boru kurtulup elimin üzerine düşüyordu. O gün ‘ellerime birşey olsa, nasıl bağlama, piyano’  çalarım diye düşünüp o gün elimden eldivenleri çıkarttım ve işi bıraktım. Sonrasında hemen bir düğün orkestrası kurdum, binlerce düğünde, pavyondan, gazinosuna kadar her yerde çaldım. 89’a kadar  solistlik de yapmadım. Grup Ezgi adında protest müzik yapan bir grup kurdum, 7 yıl onunla yoluma devam ettim. Sonra da ilk solo albümümü yaptım, çok sevildi ve öyle yürüdük.

BEN BU DÖNEMİN ADAMI DEĞİLİM, BU KADAR MI HOŞGÖRÜSÜZ VE SEVGİSİZ OLMUŞUZ

Çocukluk da içinde ukde kalan, seni yaralayan birşey oldu mu?

Çok var ki.  Balıkesir’li bir arkadaşımız vardı, fuarda çalışırken eve yürürdük. Evden kaçmıştı. Annem onu bize davet etti, ‘benim 3 oğlum var, 4.sü de sen ol’ dedi ve biz de 6 aya yakın kaldı sonra babasına onu teslim ettik. Sonra ilişkilerimiz 3-5 yıl devam etti. Yakın zamanda onun intihar ettiğini öğrendim. Ona çok üzüldüm, çok özel bir insandı. Keşke ilişkilerimizi devam ettirseydik, diye düşündüm. Böyle durumlarda ‘yakınlarında olsaydım, acaba ne derdi vardı, yardımcı olabilir miydim?’ diyorsunuz ya, o çok kötü bir duygu. Hasan Süha’yı hiç unutamayacağım. Çocukluğum yoksulluk içinde ama mutlu geçti. Hayallerinin peşinde koşan, arkadaşlıkları sağlam olan günlerdi.

Çok yoksulluk nedir senin için?

Maddi yoksulluk tabii. Ama bizim manevi zenginliğimiz vardı. Paylaşma, dayanışma, iyi günde, kötü günde birbirinin yanında olmak. Bütün dünyada 60’lar, 70’ler ve 80’ler manevi olarak daha iyiydi. Zaman geçtikçe daha iyi anlıyorsun. Geçen Öykü’ye dedim ki ‘galiba ben bu dönemim adamı değilim’.

‘yaşarken anlaşılmak istiyorum’ diyorsun,  neler hissettin başına gelen en son olaylardan sonra?

Başıma gelen her türlü şeyde, bu kadar mı hoşgörüsüz, sevgisiz olmuşuz. Bir an da topyekün yok etmeye çalışıyorlar ya sizi, bana göre değil bu dönem. Keşke 35’ler de doğup, 80’ler ölmüş birisi olsaydım diyorum. Bunu bütün dünya için söylüyorum. Burnumuzun dibinde binlerce insan ölüyor, savaşlar, kıtlık, toplumsal katmanlar uçurum iyice açık. Fakirleşmiş ülke sayısı çoğalıyor. Sistem yüzünden tabi ki.

CANNES FİLM FESTİVALİ HAYATIMDA BİR DÖNÜM NOKTASI OLDU

Shakespeare ‘hayat bir oyun sahnesidir’ diye söyler.  Sen çocukluğundan beri farklı rolleri üstlenmişsin zaten. Oyunculuğa geçerken zorlanmadın, değil mi?

Hayatta da oyuncuyuz, doğru. Şarkılarıma klip çekerken Ömer Faruk Sorak gibi yönetmenler sizleri yönlendiriyor, şöyle bak, dur gibi. Beni keşfeden Ziya Öztan ile Tomris Giritlioğlu’dur. Cumhuriyet filminde 2 sahnelik ‘yaver Hayati bey’ diye bir karakterini oynadım. O sırada ‘sarı gelin’ albümüm patlamış, ‘salkım hanımın taneleri, sarı gelin’ jandarma erini canlandırdım. Sonra da dizi teklifleri geldi.

Benim diyen oyunculara nasip olmayan ‘3 maymun’ filmi ile cannes film festivalinde ödül bile aldınız. Ne hissettin o an da?

Hayatımda bir dönüm noktası. Yüzlerce iş yaparsınız ama hiçbir zaman öyle bir iş, heyecan yaşayamayabilirsiniz. Ben 6. Filmim de Cannes ile buluştum. Çok heyecan vericiydi. Ben bunu Yılmaz Erdoğan ile paylaşmıştım. O da bana kendi üslubu ile ‘çok abartıyorsun herşeyi, 2 yıldır cannes dinliyorum’ dedi. ‘bir zamanlar anadolu’ ile gidince onlar dedim ki ‘nasılmış?’, ‘ya sana haksızlık etmişim, inanılmaz bir duygu’’ dedi. Öyle kelimelerle ifade edilemiyor.

GERÇEK DOSTLARIMI, ARKADAŞLARIMI GÖRDÜM BU OLAYLA, KALBİM VE VİCDANIM RAHAT

Zamanında protest bilip, şimdi ki iktidarla bu kadar yakın olman çok tepki aldı. Bu seni nasıl etkiledi?

Onları hiç konuşmak istemiyorum çünkü nedeni de şu, ben kalbi ve vicdanı ile hareket eden birisiyim. Beni çok yakın tanıyanlar benim ne demek istediğimi biliyorlar zaten. Kalp mesafesinde olan arkadaşlarım biliyorlar. Dediğim gibi dönem benim yaşadığım dönem değil. Benim çocukluğum, gençliğim, dostluk, yardımlaşma, paylaşma, dayanışma  içersinde geçtiği için böyle birşey le de karşılaşmam gerekiyormuş demek ki, dostumu, düşmanımı herkesi öğrendim. Üzerimde ki bütün angaryayı attım. İnanılmaz derecede yalnızlaştım. Gerçek dostlarımı, arkadaşlarımı gördüm yanımda. Öykü’ye, kızım Türkü’ye anneme, kızkardeşime, 3-5 tane yakın arkadaşım, Olgun Şimşek’e, Gülten Kaya’ya çok teşekkür ediyorum. Beni hiç yalnız bırakmadılar. Böyle durumlarda da insan yaptığı iş ile cevap vermeli ya. Yazar mısın, bir kitap daha yaz, müzisyen misin? Bir albüm daha yap. Ben de şimdi üretim aşamasındayım. Bu acılar  sizin içinizde ezgileşiyor, söze dökülüyor.

YAZMAYI İSTİYORUM AMA BU YAŞTAN SONRA ORHAN PAMUK OLACAK HALİMİZ YOK

Şimdi neler yapıyorsun?

Hem benim hem de  Öykü ile birlikte verdiğimiz  konserlerimiz devam ediyor. Üretim aşamasındayım, yaşadıklarımı aktarmaya geçtim. Vicdanımda çok rahat.

Kitap da yazıyor musun?

Orhan Pamuk olacak halimiz yok bu yaştan sonra. İnsanlar yaşadıklarını güzel bir roman diliyle anlatırlar ya, öyle birşey ilerde olabilir. Asıl Öykü’nün kalemini çok beğeniyorum. Öykü’den bir kitap bekliyorum. Hayatı yaşarken gözlemlemek lazım. Şimdi ki nesil, boynu bükük nesil. Kızımın bu proje, bütün çocukların, gençlerin elinde bir tablet ya da telefon herkesin kafası önde. Çevre de ne oluyor, ne bitiyor hiç gözlem yok. Kötü bir nesil geliyor. Biz şanslı bir nesiliz. Kendimce nasıl bir hayat yaşadık, nasıl bir hayat yaşamalı diye aktarabilirim. Konservatuarı kazandığım zaman bir hocam bana Shakespeare, Beethoven ve Chopin’i bilmem gerektiğini söylemişti. 12 yaşında. 15 yaşında bunlar da kimmiş diye araştırdığımda bir topluma girdiğim zaman karşımdaki insanın küçük bir cümlesinden kim olduğunu ayırabiliyorsun artık. Benim rehberim onlar olmuştu,  kızıma da  aynı nasihati verdim. ‘Hayatı iyi yaşamak, doğru algılamak, hep iyi insanlarla bir arada bulunmak istiyorsan bunları iyi bileceksin’ dedim. Sonra da okumak, okumak. Babamın kitaplarını biz okuduk, neredeyse 2000 kitap. 10 yaşımdayken ‘baba’yı okudum, Mario Puzo.                                                                    

ÖYKÜ, HAYAT ARKADAŞIM  YİĞİT BİR KADIN, ONA BURDAN TEŞEKKÜR EDERİM

4 Ağustos’ta Öykü Gürman ile evleniyorsunuz. Cumhurbaşkanı geliyor mu?

Az kaldı. Bir fanım var, her gün bana askerlik süresi sayar gibi gün sayıyor ve bunu da mesaj olarak atıyor.   Çok heyecanlıyız. Yakın çevremizle yapıyoruz, 150-200 kişilik bir gurup. Cumhurbaşkanı Tayyip bey şahidimiz olmak üzere davet ettik ancak devlet işleri bu, belli olmaz. Son an da birşey çıkabilir. Gelemeyebilir. Mesela Öykü’nün çocukluk arkadaşları garanti şahitlerimiz. En büyük süprizimiz bizim sahneye çıkmamız olacak. Bir saat çalıp, söylemeyi düşünüyoruz. Güzel ve keyifli bu işler.

Peki nasıl alabildin evlilik kararını?

18 yıldır bekar hayatım vardı, kızım da Amerika’daydı yıllarca. Ben de çekirdek bir arkadaş gurubumla hayat sürdüm. Kızım döndükten sonra onunla da konuştum.  Öykü ile de 3 yıllık bir birlikteliğimiz vardı. Bu yaşadığımız olaylar başımıza da gelince Öykü’de benim yanımda çok sağlam ve hep dik durdu. Ve benim yüzümden tepki gördü, hakarete, ağıza alınmayacak küfürlere maruz kaldı. Senin aracılığın ile ona çok teşekkür ederim. O yiğit bir kadın. Bir erkek daha ne ister ki. İyi gününde mutluluğunu paylaşan,  kötü günümde yanımda aslan gibi duran bir kadın var. Gelmişiz belli bir yaşa, zaten bugüne kadar kafama göre bir hayat yaşadım. Artık bir düzenim olsun istiyorum.

Çocuk düşünüyor musunuz?

Kısmet bir kızım var ama bir erkek evladım da olsun isterim. Adı bile belli. Ali Yaman ya da Yaman Ali. Öykü koydu. O yüzden herşey iyi gidiyor. Uzun süredir röportajda yapmıyorum. Sen çok eski arkadaşımsın ve seni de çok severim. O yüzden herşey iyi olsun. 

Öykü’nün ikizi Berk ile görüşüyor musunuz?

Evet o harika gitarist ve özel bir müzisyen. Müzik piyasasındaki bu sömürü dünyasına tavır aldı. İç küskünlüğü de var. Günde 8-10 saat evde gitar çalıyor. Ve dünya çapında işler yapacağını düşünüyorum. Çok idealist ve hırslı. Keşke küstürmeselerdi. Hepimiz bu sömürü düzenine alet olmuşuz. O çarkın dişlileri arasında gidip, geliyoruz..  

PARA İLE PULLA İŞİM OLMAZ, CENAZEM GÜZEL OLACAK ONA EMİNİM

Kendini anlatacak olsan...

Dünya da başka bir enerji ve denge var. Allah ‘birisine bir ton para verir,  ama yemeyi nasip etmez. Birisine de al bu parayı diğer avucuna koy ve ver’ der. Ben bu felsefe ile yaşadım. İnsanları mutlu etmeyi, arkadaşlarımın dertleri, sorunlarıyla uğraşmayı, sanki rehber edinmiş gibi yaşıyorum. Para ile pulla hiç alakam olmaz. İşim olsaydı çok param olurdu. Öykü’de bana çok kızıyor ‘ bu yaşa kadar biriktirememişsin, evlenince ben biriktireceğim’ diyor.

Hiç mi mal edinmedin?   

Mülkiyet duygumuz çok gelişmemiz. Bir evin, bir de iyi kötü bir araban olsun bir hayat sürersin. Bitti. Benim için hayat öyle. Para istiflemedik, ama insan biriktirdik. En güzel olan da bu bence. Cenazemiz güzel olacak ondan eminim. 

DÜŞTÜĞÜN ZAMAN HİÇ KİMSE YANINDA DEĞİL, BUNU KENDİ AİLEMDE BİLE YAŞADIM

Yaşarken anlayacaklar mı peki, seni?

Hiçkimseye eyvallahım yok. Dostun ‘Yavuz hata yaptın, ama yine de senin yanındayım’ diyebilen benim dostumdur. Dilin sürçmüş ya da demek istediğin o değil. Ya da bir hata yapmışsın, senin dostun seni arayıp, sormuyor. İyi günde seninle laylaylay, senden lokma yiyenler, yoldaşlık, yarenlik yapanların hiçbiri düştüğün zaman yanında olmuyor. Ben bunu kendi ailemde bile yaşadım. Onlara da artık benim aile bireyim demiyorum. Bu işler hayatta öyle oluyor demek ki.    

Gidişata nasıl bir mesaj verirsin?

Herşey barış, sevgi ve kardeşlik içinde olsun. Herkes sanata bulaşsın, sanat iyileştirici birşeydir. Herkes hobi olarak enstrüman çalmayı öneriyorum. Çok hayatı kolaylaştırır. Güzelliğe, kardeşliğe ihtiyacımız var. Böyle toplumun siyah ve beyaz diye ikiye bölünmesi, gri bölgede yaşayanları yok saymaları, onların nefes almaya hakkı yokmuş gibi davranmalarını hoş bulmuyorum. Ne demek istemiş bu adam? deyip,. Özellikle okuduğunu ve duyduğunu doğru anlayan, birbirini anlayışla karşılayan bir toplum oluruz. Garip birşey oluştu. Bu cepheleşmeden ben hiç memnun değilim. Memnun olan var mıdır acaba hiç zannetmiyorum. Lafa gelince mangalda kül bırakmazlar. Bu doğru değil.

ERKEN SEÇIM ÜLKEMIZIN GELECEĞI AÇISINDAN DAHA SAĞLIKLI

Ne olacak sence koalisyon olacak  mı?

Valla hiç zannetmiyorum. Erken seçimi ülkenin geleceği açısından daha sağlıklı buluyorum. Seçmen herkese bir ders verdi, herkese ama. Koalisyonlardan dünyanın  hiçbir yerinde sonuç çıkmıyor. Ömrü uzun olmuyor. 2 yıl sonra kargaşa, kaos olacağına şimdi seçim olsun. Barış olsun. 88 yılından beri 1000 küsür tane konser yaptım. Her konserimde barışın ve kardeşliğin altını çizdim.gidenler bilir bunu. Ben barı, sevgi, hoşgörü derken, çok büyük bir hoşgörüsüzlük ve sevgisizlik ile karşılaştım. Ama bunu sineme çektim. Bununla da başa çıkmasını bilirim. Temiz süt emmiş bir ozanın çocuğuyum. Eğrim, ibüyrüm olmaz. Öyle insanların söyledikleri umurumda değil. Ben kendimi biliyorum. Yine söylüyorum Barış, barış.... 

ÜLKEMIZIN BAŞI SAĞ OLSUN

BUGÜN DOSTU, DÜŞMANI TANIMA GÜNÜDÜR.. BUGÜN BARIŞ İÇİNDE BIR DÜNYA BARIŞI KURMA GÜNÜDÜR..

-Suruç'ta yapılan insanlık dışı katliam için sözün bittiği yerdeyiz . Ülkemiz nereye çekilmek isteniyor ?

-Öncelikle hayatını  kaybeden gençlerimize, Allahtan rahmet ve . Ailelerine baş sağlığı diliyorum.  Polis ve asker şehitlerimize de, Allah'tan rahmet ailelerine  baş sağlığı diliyorum. Ülkemizin Başı Sağolsun ..  Bu vahşeti  yapanların amacı çok acık ülkemizin farklı farklı illerinden toplanmış insanlarımızı vahşice katlederek bu İllerin  hepsinde infiale sebeb olmak Ama bunu  başaramayacakları çok acık....Anadolu insanı sosyal olgunluğa 300 yıl Öncesinde ulaşmıştır ... Bu topraklarda insan sevgisinin tohumlarını eken Yunus Emre'lerin, Hacı Bektaş'i velilerin torunlarıyız biz.. ...

Bizler toplum olarak bu oyunlara gelmeyiz, sevmeye Barışa kardeşliğe inancımızı korumaya devam edeceğiz...1990'ların karanlığına bizi sürüklemek isteyenler asla bu emellerine ulaşamayacaklardır. Bir kez daha yasasın Barış,yasasın kardeşliğiniz cümlesini en yüksek sesle söyleme bağırma günüdür ... Dostu Düşmanı tanıma günüdür .... Umut sonsuzdur..Barış içinde bir dünya düşü kurmaya devam edeceğiz ve üstümüze düşen ne varsa bunu korkmadan cesaretle yapmak zorundayız .... 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.