Son yolcu Kayahan… CENNETTEKİ ORKESTRADA HUZUR İÇİNDE ÇALSIN, SÖYLESİN.

Sabah sabah televizyondan aradılar. “Kayahan'ı kaybettik” dedi arayan. “Bir kaç cümle alabilir miyiz?” diye sordular. Dondum kaldım.

Bir süre telefonda ne diyeceğimi düşündüm. Aklıma hiç bir şey gelmedi. Koca bir boşlukla durdum. Halbuki söyleyecek ne çok şeyim var. Bir de dilimin ucuna getirebilsem ...

Halbuki bir gece evvel sevgili Şehrazat ile onu konuşmuştuk . O da bana  uyutulduğunu söylemişti. Herkesle vedalaştığını ve zamanını beklediğini... Ne garip bir duygu!

12 Şubat 2011 de onun son gazino çalışmasını birlikte yapmıştık. Ben onun alt kadrosunda Günay 'da çıkmıştım. Ona sahneyi teslim ederken bana gülümsemiş ve tıpkı Ankara' da birlikte çalıştığımız zamanlardaki gibi teşekkür etmişti…

Büyük Kulüp te de beraber aynı sahneyi paylaşmıştık. Sahneden önce genellikle dinlenir, hatta uyurdu. Biz de sessizce kuliste otururduk.

Yıllarca Dikili'ye giderken meşhur Göcek sapağından geçtim. Onu en çok ilk hasta olduğunu öğrendiğimde merak ettim. İçimden hep uğramak geçse de onun beni nasıl karşılayacağını tahmin edemediğim için gitmedim. 

İşinde çok titizdi. Ankara'da çalıştığımız yerin gazete ilanına bile dikkat ederdi. Sahnede çatal kaşık sesinden nefret ederdi. Garsonlar da o çıkmadan yemek servisini bitirirlerdi…

 

 Kayahan'ın son zamanlardaki en büyük şansı onun şarkılarını birer senfonik yapıta dönüştüren İskender Paydaş'tı. Her besteci aranjör koordinasyonunda böyle güzel uyum olmayabiliyor. Birbirlerini bu kadar iyi anlayan iki müzisyenden de sadece sözü, şarkısı değil düzenlemesiyle unutulmaz şarkılar çıktı. Ne güzeldi sözleri.. Yer yer konuşur, isyan eder, bağırır.. Konuşma diliyle yazardı ki aynı dili konuşalım. Aynı dilden isyan edelim. Aynı dilde sevelim diye.

İsyanı Nilüfer'in şahsına değildi. Bir tür telif hakkı uygulaması yapmak istemişti bence.. Bir bestecinin şarkılarıyla ününe ün katmış şarkıcıların sahne uygulamalarından besteciye para verdiği görülmüş şey değildi.

Aslında hep söylediğimiz şeyi yapmak istemişti. Ama anlatamayınca olan Nilüfer'e oldu. Yıllarca Kayahan şarkılarını sahnede söyleyemedi.

Bir ara ürettiği besteler pek de tutmayınca hemen diller uzadı. Ama kendi şarkılarını yapan bir şarkıcı kadar özel bir şey yoktur. Her an dünya çapında bir hit çıkarabilir ve hakkıyla da yorumlar.

Öldüğü gün hep onun şarkıları çalındı. O son albümü en çok çaldığım albümlerden biriydi. “Sarı saçlarından sen suçlusun”, “ve melankoli”, “Gözlerinin hapsindeyim”... Off ki off Kayahan böyle biriydi.

Ben çok severdim. Sahnede de şarkılarını söylerdim.  Nur içinde yatsın. Cennetteki orkestrada huzur içinde çalsın, söylesin!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum