2010'LU YILLARIN ÇOCUK STARINI AÇIKLIYORUM: BERNA KARAGÖZOĞLU..

2010'LU YILLARIN ÇOCUK STARINI AÇIKLIYORUM: BERNA KARAGÖZOĞLU..

Nice krallar, kraliçeler geldi, geçti o 'saat dilimi'nden.. Ama hiçbirisi ekranın yeni prens ve prensesleri kadar olamadı.. Yani o 'minik'ler kadar reyting yapamayıp bir bir ekrana veda etti.. Ama onlar her hafta rekor üstüne rekor kırarak.. Rekorları alt üst etmeye devam etti..

Kimlerden mi söz ediyorum?.. atv'nin yeni bombası 'Bir Şarkısın Sen' adlı yarı yarışma yarı şov programının mucize çocuklarından..

Sevgili Erol Evgin üstadımız ile sevgili Pınar Altuğ kızımızın birlikte sundukları programı zevkle ve de 'eski günleri' anarak izleyenlerin başında gelenlerdenim sanırım..

Gerçekten de hepsi birer prenses ve prens.. 3 bin genç kardeşimizin arasından seçilerek İstanbul'a gelenler arasında benim favorim.. Açıklıyorum;

BERNA KARAGÖZOĞLU..

Sadece benim mi?.. Kiminle konuşsam onun ya da onların da..

Öncelikle ekranı ve bizleri 'bulaşık..'lardan.. Pardon kendini aşçı ve de 'gurme' sananlardan kurtardıkları için atv'nin bu başarılı yapımına imza atanlara kocaman bir teşekkür..

O 'bulaşık..'ları anmak bile istemiyorum.. Ekonomik kriz; sadece bizde değil bütün dünyada.. İşsizlik.. Parasızlık.. Açlık diz boyu.. Peş peşe intihar haberleri geliyor ki; çıldırmamak mümkün değil.. Nurlar içinde yat sevgili Yaman.. Sen tiyatroya yıllarını ver.. Ekranda onca sevilen karakteri canlandır.. Sonra 'borç bini aştı' diye..

Neyse dönelim 'Bir Şarkısın Sen'e..

Ve benim gençliğime.. 'Gençlik başımda duman.. İlk aşkım ilk heyecan..' dedi yarışmanın iki sevimlisi.. Sevgili Güzin ile Baha'nın adeta birer 'minyatürleri' idi.. Nasıl zevk ve keyif aldım izlerken.. Sonra da benim gençlik günlerim geldi aklıma [böyle yazdım diye beni tanımayıp da yaşlı sananlar da fena halde aldanırlar ona göre..]

Yarışmanın ilk bölümlerinden biriydi.. Sevgili Nurhan Damcıoğlu çıktı miniklerden biriyle ekrana..

Gittim.. Beykoz'dan Zeynepkamil'e taşındığımız günlere.. O zamanlar şimdiki gibi evlerin neredeyse tüm odalarında televizyon yok.. Evlerde televizyon yok.. Sayılı evlerde var..

Bu sayılı evlerden biri de rahmetli babacığımın en yakın arkadaşlarından rahmetli Yılmaz Amca'nın evi idi.. Bir bayram günü.. Siz deyin 'Şeker' ben diyeyim 'Kurban'..

Bayram ziyaretlerine gittik.. Çaylar.. Tatlılar.. Tuzlular.. Hiçbirinde gözümüz yok çünkü gözümüz odanın baş köşesindeki televizyonda.. 'Bayram' oldu mu 'özel bayram programları'nın yayınlandığı televizyonda..

Ve karşımızda Nurhan Damcıoğlu.. TRT'nin sadece bayramlarda hatırladığı Nurhan Damcıoğlu.. En güzel kantolarını söylüyor..

Zeynepkamil'de taşındığımız daireyi yeni almışız.. Babam; borca girmiş.. Sümerbank'ta memur.. Anne; ev hanımı.. Abla; yeni bankacı olmuş, kız kardeş; yeni liseli.. 'Esas çocuk' yani ben Haydarpaşa Lisesi'nin 'en fırlaması..'

Hiçbirimizin ekstra bir harcama yapma lüksü yok.. Ve Nurhan Damcıoğlu, kantosunu bitirir bitirmez babacığımın şöyle dediğini duyduk hepimiz:

'Vallahi televizyon alırsam, bu Nurhan Damcıoğlu'nun yüzünden alacağım.. Bayılıyorum bu kadına..'

Allahtan anacığım duymadı..

Ve 'televizyon' Nurhan Damcıoğlu sayesinde iki gün sonra evimize girdi..

'Bir Şarkısın Sen ile ilgili ilk anım buydu.. Sonra o minik şey.. O dünya tatlısı.. O dünya şekeri girdi hayatımıza..

BERNA KARAGÖZOĞLU..

Efendim gene 'bizim zamanımızda' Beykoz'da sevgili Ajda Pekkan'ın amcası rahmetli Ali Pekkan'ın adını taşıyan 'Ali Bey'in yazlık-kışlık sinemaları'nda izlediğimiz siyah-beyaz Türk filmlerinde iki çocuk yıldızımız vardı;

AYŞECİK; yani Zeynep Değirmencioğlu.. Ve bir de PARLA ŞENOL..

Ayşecik; büyüdü.. Genç kız oldu.. Evinin kadını oldu.. Anne oldu.. Sinemayı bıraktı..

Parlacık; büyüdü.. Genç kız oldu.. Evinin kadını oldu.. Ama sanatı bırakmadı.. Ne sinemayı ne müziği.. Hatta 'kayınvalide' rollerine kadar çıktı..

Peki bugün 'çocuk yıldız' deyince aklınıza kimler geliyor?

'Binbir Gece'nin sevimlileri.. 'Arka Sokaklar'ın fırlamaları.. Sihirli-büyülü dizilerde oynayan kardeşlerimi saymıyorum çünkü topluma iyi örnek olarak sunulduklarına inanmıyorum çünkü..

Baksanıza geçenlerde bir minik çocuk, banyodaki çamaşır suyunu; o dizilerden etkilenerek içmiş 'Artık ben de uçacağım..' diyerek..

Biz de zamanında 'uçmak için' içtik.. Ama çamaşır suyu değil.. Süt.. Aslan sütü.. Karıştırmayın şimdi orasını..

Yahu bir konuya girmek için lafı bu kadar uzattığımı hatırlamıyorum..

Sözüm; yapımcılara.. Plak ve dizi film yapımcılarına.. Bu kızı kaçırmayın.. Ama okul hayatını engellemeden.. Ona plak da yapın, dizi film de.. Hakkı.. 2010'lu yılların çocuk yıldız adayı benim gözümde o..

Haaa; programın yapımcılarından 'konuk' olmak için davet bekliyorum.. Sırf; minik BERNA'yı yakıdan görüp, yanaklarından öpmek için..

Tüm magazinkolik okurlarına 'yemeksiz' bol keyifli programlar izlemeleri dileklerimle..

Sevgiyle kalın..

[email protected]

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.