DÖRT YAPRAKLI YONCANIN SIRRI?

DÖRT YAPRAKLI YONCANIN SIRRI?

"Büyük lokma ye ama büyük söz söyleme der", büyüklerim hep? Ama ben, her seferinde her ikisini de yapmayı becerebilmişimdir?

Yıl 1998? Antalya da okumaktayım. O zamanlar da iyi bir rock müziği dinleyicisiydim, simdiler de olduğu gibi? Belki de, müzik ve yaşam biçimleri olarak, kendimden üç yaş büyük ablamın etkisinde kaldım,itiraf ediyorum?

Ablam, ilk dövmesini yaptırıp geldiğinde,15 yaşındaydım? Kıyametleri kopardığımı hatırlıyorum; "Bunu kendine nasıl yaptırırsın?", "Canın nasıl yanmadı?" diye?

Dövme yapılan yer o kadar şişti ki, çok kızdım ablama, canını bile bile yaktığı için? Bütün akrabalarımız, ablamın dövmesi hakkında ne düşündüğümü sordu. Ben ise,bilgiç bir tavırla,"asla" böyle çılgınlıklar yapmam,dedim.."Asla"!?

Bu sözü ne kadar sık kullandığımı,o yaşlarda fark ettim."Asla" yapmam dediğim şeyleri sürekli tekrar ettiğimi gördüm? Yapmam dediğim şeyler, yapacaklarımın en başında yer aldı? Ben bile bazen farkına varamadım... Belki de hayatı, tanrı tarafından sunulmuş bir armağan olarak görmemden kaynaklanıyordu? Buralardan göçüp gittiğimde hayattan öyle ya da böyle zevk alarak gitmek, hayatın tadını çıkarmak isteyişimden de kaynaklanıyor olabilirdi?

Gerek, "Buzda Dans" yarışmasındaki "bazı" jüri üyelerimizi, gerekse magazin basınını, günlerce meşgul eden, açıklamak zorunda olmadığım halde; kıramayıp, (sanki çok önemli bir mevzu imiş gibi),dövmelerimin ne anlama geldiğini anlattım. Her defasında da yanlış aksedildi. Özellikle kasık bölgeme yaptırdığım ve herkesin görmesinin mümkün olmadığı Yonca desenine,sevgilimin baş harfi dendi.

NEDEN??Tamam geçmişte benzeri bir hata yapıldı ve kapandı, ama şu anda vücudumun her hangi bir yerinde, herhangi birinin,herhangi bir harfi yer almamakta ve bir daha "asla" benzeri bir dövme yer almayacak.Dersimi aldım şimdilik? ?

Bu konuya özellikle yer vermek istedim. Sanırım ağzımdan çıkan iki kelimenin bile yanlış aksedilmesinden sıkıldım... Bizim de bir özel hayatımız olduğu, düşünmeden, sorulmadan yapılan haberlerin nelere mal olduğunu bilemiyorlar. Bizi ne kadar yaraladıklarını, aile içinde, ikili ilişkilerimizde ne gibi üzüntülere sebep olduklarını da bilemiyorlar?

Sanki işleri sadece eleştirmek!.. Herkes, elinde kalem ya da mikrofon sürekli ahkam kesiyor. Hiçbir zaman,bulundukları konumdan inmeyecek,yerlerini başkaları almayacakmış gibi, sadece yazıyorlar ya da konuşuyorlar, yarı bilerek yarı bilmeyerek?Daha çok zarar vermek için,üzmek için? Daha da kötüsü, kendi ayıplarını,kendi rezilliklerini unutarak?Hatta birilerinin, bir gün o rezillikleri yüzlerine vurma ihtimalini de hiçe sayarak, sadece eleştiriyorlar?

Ama herkes bir gün yerini başkasına bırakacak, istemeyerekte olsa?Bu her meslek dalı için geçerli. Ben de bir gün yerimi bir başkasına bırakacağım .Önemli olan kalp kırmadan,yüz yüze bakabilir şekilde adımlarını atabilmek? Ne yaşarsan yaşa; gururla, başın dik bir şekilde, sessizce kabullenmek, gitme zamanının geldiğini... Hırslarına yenilmeden,saygın bir şekilde?Ama bunu başarabilen kişi sayısı yok denecek kadar az? Eminim olduğu zaman bulunduğumuz piyasa çok daha saygın ve seviyeli bir hal alacak?

Bu yazımı da yine anlamlı bir sözle bitirmek istiyorum.

Unutmayalım ki;

Oyun bitince,şah da piyon da aynı kutuya konur."

Hayatı bunun bilincinde yaşamak lazım?

Sevgiler?

ECE GÜRSEL

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum