Hulusi Tunca, alev alan arabasından son anda kurtuldu... SAVAŞ ÇIKTI: `BARIŞ ÖLDÜ..'

Hulusi Tunca, alev alan arabasından son anda kurtuldu... SAVAŞ ÇIKTI: `BARIŞ ÖLDÜ..'

O zamanlar eşimin görevi nedeniyle Kredi ve Yurtlar Kurumu'na bağlı Kadırga Öğrenci Yurdu'nun lojmanlarında kalıyorduk.. Sabahları sahil, Vatan Caddesi yoluyla E 5 karayoluna çıkıyor, Harp Akademileri'nin önünden geçtikten sonra Maslak'taki içinde bizim Randevu Dergisi ve İmparator Gazetesi ile Radyo Tatlıses'in de bulunduğu Tatlıses Şirketler Grubu'na varıyordum..

Ocak ayının son günleri.. İstanbul'un kışı kışlığını yapıyor gene.. Hava; Nazım Usta'nın dediği gibi 'Kurşun gibi ağır..' Ama ben devamındaki gibi bağır bağır bağıramıyorum.. İçimde tarifi imkansız bir sıkıntı var.. Bağırmak istiyorum ama bağıramıyorum.. Sabah kalkıp düşüyorum yola.. Pis bir karanlık var İstanbul'un üzerinde.. 'Sen yanmazsan.. Ben yanmazsam.. Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa..' dizeleri takılmış dilime.. E 5'i bitirmek üzereyim ki; arabamdaki hararet lambasının hararetli hararetli yanmaya başladığını fark ediyorum.. 'Hay gayret koçum' diyorum benim emektara 'Ha gayret, şunun şurasında iş yerine ne kaldı ki..'

Ama gayret edemiyor benim çilekeş.. Kaputtan önce bembeyaz buharlar çıkmaya başlıyor.. Ardından da alevler yükseliyor.. Çilekeşi zor çekiyorum sağa ve park edip, emniyet kemerimi bin bir zorlukla çözüp güçlükle fırlıyorum arabadan.. Hemen yangın söndürücüyü çıkartıyorum bagajdan:

'Fıssssss..'

Tüp boş.. Allah'tan beni görüp yardıma koşanlar var.. Onların gayretiyle söndürüyoruz yangını.. Çilekeş; perişan.. Önce dergiyi arıyorum.. Durumu anlatıp, adresi verip bir çekici göndermelerini söylüyorum.. Az sonra çekici geliyor.. Çilekeş gidiyor.. Tatlıses'in servisi geliyor.. Ben gidiyor.. 'Sabahki sıkıntım bunaymış' diye yorumluyorum..

Ama değilmiş..

Dergiye varıyorum ama içim bir tuhaf.. Başım dönüyor.. Midem bulanıyor.. İçim dışıma çıkıyor.. 'Abi' diyor çocuklar 'Bu böyle olmayacak, seni hemen hastaneye götürelim..' Yok iyiyim desem de dinleyen kim.. Sevgili 'Hopdedik' Ayhan ile 'Radyoların Fıstığı' Meltem, beni arabaya attıkları gibi Gaziosmanpaşa Hastanesi'ne getirip, yakın bir dostları olan doktor beye teslim ediyorlar..

Sıkıntı.. Stres.. Yorgunluk.. İlla ki sigara.. Akşamları rakı.. Artık kaldırmıyor bünye.. 'Bir süre misafirimiz olacak, serum tedavisi göreceksiniz' diyorlar.. İki gün geçiyor.. Normale dönmeye başlıyorum.. 'Taburcu' kelimesini kullanmaya kalksam.. doktor; 'az sonraaa' diyor.. Bir gece daha geçiyor.. Hastanelerde yatan hastalar ve yakınları bilirler.. Sabah kahvaltısı, kargalar bile kahvaltısını etmeden gelir.. Burada da durum aynı..

Saat 06 gibi kahvaltıyı getiren görevlinin çıkardığı gürültüyle uyanıyorum.. İlk iş olarak televizyondaki haber kanallarını açıyorum..

Allah Allah.. Bir gariplik var ama ne?.. Karanlık bir bahçe.. Bir sürü insan ağlaşıp duruyor.. Arada bir tanıdık simalara rastlıyorum.. Derken sevgili Savaş Ay.. Mikrofonu elinde surat bembeyaz ve de bir karış.. Kekelemeden konuşmaya çalışıyor:

'Televizyonlarını yeni açan seyircilerimiz için bir kez daha tekrarlıyorum.. Barış Manço'yu kaybettik..'

Hastanedeki odam 5. katta.. Ama attığım çığlık.. Ettiğim küfür büyük bir ihtimalle 1. kattan bile duyulmuş olmalı.. Odam bir anda hemşireler ve nöbetçi doktorlarla doluyor:

'İyi misiniz Hulusi Bey?..'

Nasıl iyi olurum?..

Savaş çıkmış 'Barış öldü' diyor..

Hemen bir sakinleştirici yapıyorlar.. Nasıl becerebildiysem gazeteleri getirir misiniz diyorum..

Hemşire hangisi diyor?

Hangisi olacak hepsi.. Az sonra gele gele sadece Sabah ve Radikal gazeteleri geliyor..

Radikal; 'Bizim iller sessiz.. Bizim iller sensiz..' diye başlık atmış..

Sabah da '7'den 77'ye Ağladık.. Biz nasıl unuturuz seni' diye..

Yalvarıyorum yakarıyorum ama taburcu olmama asla izin vermiyor doktorlarım.. Hele ki; cenaze törenine gitmemi bırakın izin vermek.. Tam düzlüğe doğru adım atmışken, daha da kötü olurum gerekçesiyle yasaklıyorlar.. Ve son yolculuğuna uğurlayamıyorum arkadaşım Barış'ı.. Sevgili Barış Abi'yi.. Milyonların Barış Baba'sını..

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.