MÜZİK TARİHİ SİZİ AFFETMEYECEK !

MÜZİK TARİHİ SİZİ AFFETMEYECEK !

Geçen yıldı yanılmıyorsam; 'magazin muhabirliği' üzerine acı mı acı bir 'anı' fısıldanmıştı kulağıma..

Fısıltıya göre; genç bir magazin muhabiri kardeşim bir röportaj yapmak için Kamuran Akkordan randevu alır ve evine gider.. Kamuran Hanım, her zamanki zarafeti ve kibarlığı ile genç kardeşimizi konuk edip, başlar sorularını bir bir yanıtlamaya..

Genç kardeşin gözü o sırada, salonun bir köşesinde oturan 'yaşlı' bir beyefendiye ilişir. 'Kim' diye sorar ve Kamuran Hanım'dan 'eşim' yanıtını alır.. Sonra da muhabir 'can alıcı' sorusunu sorar:

-Eşiniz ne iş yapıyor?..

Türkiye'de kurulan ilk Milli Orkestra'nın ilk milli davulcusudur oysa sorduğu kişi.. Önce hemen bir parantez açıp bu Milli Orkestra'yı bir anlatmak isterim izninizle:

MİLLİ ORKESTRA; 1 Ağustos 1964 tarihinde Türkiye Müzisyenler Sendikası'na bağlı sanatçılar arasından seçildi. Başkanlığı Muammer Yeşil tarafından yapılan orkestra, Balkan Melodileri Halk Şarkıları Festivali'nde Türkiye'yi temsil etti. Orkestralarda yer alan müzisyenler 'Milli' ilan edildi.

1964: Milli Orkestra; Selim Özer [piyano], Erol Erginer [tenor saksofon, flüt], Yurdaer Doğulu [elektro gitar], Alper Feyman [kontrbas], Vasfi Uçaroğlu [davul], Tülây German [solist], Erol Büyükburç [solist], Tanju Okan [solist].

Yugoslavya'nın Belgrad şehrinde yapılan festivalde Erol Büyükburç; 'Kara Tren', 'Kapının Önünde Durdum', 'Kara Kaş Gözlerin Elmas', 'Tamo Tamero' ve 'Little Lucy' adlı şarkılarını söyledi. Türkiye; 'En İyi Orkestra' ve 'En İyi Şarkıcı' ödüllerini kazandı.

1965: Milli Orkestra; Şerif Yüzbaşıoğlu [Orkestra Şefi, piyano], Yurdaer Doğulu [elektro gitar], Vasfi Uçaroğlu [davul], Alper Feyman [kontrbas], Erol Erginer [tenor saksofon, flüt], Ersin Ünlüsoy [ritm gitar], Ayla Dikmen [solist], Ero Büyükburç [solist], Başar Tamer [solist].

Petrol-İş Sendikası'ndan on bin lira borç para alınarak Bulgaristan'daki festivale giden orkestra [ki bu festival, daha sonraki yıllarda uluslararası bir nitelik kazanarak Altın Orfe Müzik Festivali adını alacaktı] birinci oldu. Ayla Dikmen, 'Karpuz Kestim', 'Niksar'ın Fidanları', Başar Tamer 'Çarşıya Kiraz Geldi', 'Kundurama Kum Doldu', Erol Büyükburç 'Halimem', 'Olan Boyun Kurbanı' adlı şarkıları söyledi. Yine 'En İyi Orkestra' ve 'En İyi Şarkıcı' ödüllerini kazandı.

Orkestra, Türkiye dönüşünde aralarında İstanbul, Ankara, İzmir ve Adana'nın da bulunduğu bir turneye çıktı. Yarışma şarkılarının plak yapılabilmesi için görüşmeler yapıldı. Milli Orkestra, ilk konserini de, 6 Aralık 1965 günü İstanbul Spor ve Sergi Sarayı'nda verdi.

İşte sevgili 'magazin muhabiri'nin 'Eşiniz ne iş yapıyor?' sorusundaki 'eşiniz' yani Vasfi Uçaroğılu bu kişi idi..

Birkaç ay öncesiydi.. Sevgili Muhteşem Candan aradı Elenor Plak şirketinin sahibi.. Firmasına bağlı olan sanatçılardan biri de Kamuran Akkor'du ve her sanatçısı gibi onun da her şeyi ile yakından igileniyordu. 'Kötü' haberi o verdi: 'Hulusi' dedi 'Vasfi Abi iyi değil, bu haberi gazeteci dostlarınla paylaşsana..'

Paylaştım.. Önüme gelene mail attım. Durumu anlattım. Demet Akalın'ların, Hande Yener'lerin muayyen günü olsa, 'kan çıkmazsa para yok..' pardon 'haber yok' diyen ve de peşlerine kameraman ve muhabir takan sevgili magazin müdürlerim, bir kısım köşe yazarlarım 'tın'madı bile..

Ve de acı haber çok geçmeden Genel Yayın Koordinatörümüz Nurcan Sabur'dan geldi.. Vasfi Abi'nin varlığı elbette ki milli davulcu olması ile sınırlı değildi.. Nereden gelmiş, nerelerden geçmiş, nerelere gitmişti?.. Anlatayım:

VASFİ UÇAROĞLU BİYOGRAFİ

1928 yılında İzmir'de dünyaya geldi. Babasının cambazhanesinde krankas davulu çalarak müziğe başladığında henüz beş yaşındaydı. Kolunun gücü kaldırmaya yetmiyor, bu yüzden iki eliyle birlikte kaldırıp vuruyordu. Teneke bir davulu vardı. Küçük Vasfi, bir bayram günü yaşamının hem çok tatlı hem de çok acı anılarını bir arada yaşadı. Babası, oğluna çok güzel lâcivert bir ceket almıştı. Herkesin görünce kıskanacağı cinsten bir ceket. Bayram sabahını iple çekti. Ve o sabah lâcivert ceketini sırtına geçirip fırladı sokağa. Yağmurlu bir bayram sabahı güzel lâcivert ceketle küçük Vasfi adeta bir bütün oldular.

Ama nedense yağmur sevinmesini istemiyordu küçük çocuğun. Lâcivert ceketin boyası, yağmurlu bayram günü akıverdi sokağa. Arkadaşları gülüşüp gülüşüp uzaklaşıverdiler yanından. Bin hınç bürüdü ceketinin boyası akmış çocuğun gözünü. Kararını verdi. Boyası akmayan ceketler alacaktı. Bunun için de çalışacak, çok çalışacaktı. Gecede en az altı iş yerine koşturuyordu. Davulunun desteği bavulu idi. Eğer çalarken davulunun önüne bavulunu koymazsa, gariban çalgısı kayar giderdi bir yerlere doğru. Beş yaşından beri davula aşıktı ama doğru dürüst bir davulu bile yoktu. Cambazhanenin davulu; krankas diye adlandırılan bir elde zil, öteki elde tokmak olduğu halde çalınan aletti. İşte davul denilen çalgının ağa babası

da oydu. İlk kez 'Mavi Tuna' ritmini öğrendi. Gündeliği 'manda gözü' idi [büyük 25 kuruş].

Vasfi Uçaroğlu, profesyonel müzik yaşamına İzmir Şehir Orkestrası'nda nefesli sazları çalarak başladı. Ne var ki doktorların nefesli sazları çalmasını yasaklaması üzerine kendini çocukluk aşkı davula verdi yeniden. Davulcu olarak ilk Müfit Kiper Orkestrası ile sahneye çıktı. Ardından Beyrut'a giderek müzik çalışmalarına orada devam etti. 1964 yılında Türkiye'ye döndü. 1964 ve 1965'te Milli Orkestra'nın Milli Davulcusu seçilerek Yunanistan'daki Balkan Müzik Festivali'nde ülkemizi temsil etti. 1966 yılında da kendi adını verdiği Vasfi Uçaroğlu

Orkestrası'nı kurdu.

O sıralarda Yenikapı Gar Gazinosu'nda çalışıyorlardı. Bir gün sahnedeyken, gözü localardan birinde oturan güzel bir kıza takıldı. Bir takım hareketler yapıp genç kızın dikkatini çekmeye çalıştı. Program bitti. Kulise döndü. Gazinonun assolisti Gönül Akkor'un soyunma odasında rastladı bu kez aynı genç kıza. Genç kız odadan çıkınca, Gönül Akkor, Vasfi Uçaroğlu'nun kulağına eğildi ve 'Bu kızı kaçırma' dedi. Ünlü davulcu; genç kızı kaçırmadı. Önce orkestrasının solisti, sonra da hayat arkadaşı olan genç kız; Kamuran Akkor'du. Mine ve Menekşe adını verdikleri iki kızları, yıllar sonra da torunları oldu. Vasfi Uçaroğlu ve Kamuran Akkor, 2002 yılında kurulan Gayrettepe Çevre Kültür Türk Müziği Korosu'nda büyük bir özveri ile çalışmalarını sürdürüyorlar.

45'lik Plakları

Vasfi Uçaroğlu Orkestrası & Başar Tamer: 'Hey Ayşe' ['Sevgili Babam' filminden]

Vasfi Uçaroğlu Orkestrası & Halit Kıvanç: 'Yaşa Fenerbahçe' [Ezgi Plak]

Vasfi Uçaroğlu Orkestrası & Berkant: 'Ah Kızlar/ Seni Özlerim'

Vasfi Uçaroğlu Orkestrası & Kamuran Akkor: Çok sayıda 45'lik plak.

Filmleri

Şıngırdak Melahat [1965], Altın Kollu Adam [1966], Siyah Otomobil [1966], Can Düşmanı [1966], Deli Fişek [1967], Sevgili Babam [1969] ve Tatlı Günler [1969]

Evet; gazeteler büyük ihtimalle 'BİR ÇINAR DAHA DEVRİLDİ' diye başlık atacaklar.. Hayır bir çınar devrilmedi.. Vasfi Abi, ÖLÜMSÜZLER arasındaki yerini aldı.. Nurlar içinde yat abi.. Davul soloların, kulaklarımızdan asla silinmeyecek..

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.