Oğuzhan Mirza Bayır... ATA SPORUMUZ YAĞLI GÜREŞİN GENÇ VE CESUR YÜREĞİ!..

Oğuzhan Mirza Bayır... ATA SPORUMUZ YAĞLI GÜREŞİN GENÇ VE CESUR YÜREĞİ!..

Genç pehlivan Oğuzhan Mirza Bayır, İstanbul’un ilk kapalı yağlı güreş salonunu Beylerbeyi’nde açarak İstanbul'da bir ilki gerçekleştirdi.

Oğuzhan Mirza Bayır, dünyanın en büyük metropollerinden biri olan İstanbul’da ata sporumuz yağlı güreşi icra eden az sayıdaki kişiden biri.

Hem esnaflık yapan hem de Eskişehir Anadolu Üniversitesi Tarih Öğretmenliği’nde okuyan, doğma-büyüme Beylerbeyili genç pehlivan Kırkpınar’a daha iyi hazırlanabilmek için işyerinin hemen arkasında kapalı bir yağlı güreş salonu yaptı.


Daha önce hurdacı olarak kullanılan ve çöple dolu olan bir dükkanı, sahibiyle anlaşarak İstanbul’un ilk yağlı güreş salonu haline getiren 23 yaşındaki sporcu “İstanbul’da yağlı güreşle uğraşan pehlivanlar olarak en büyük sıkıntımız yağlı idman yapacak yer bulmaktı.

Artık rakiplerimiz kış aylarında bile kapalı ortamda yağlı idman yapıyor, bizimse bu konuda büyük eksiğimiz vardı.

Bunun için işyerinin hemen arkasında bulunan hurdacı dükkanını, mülk sahibiyle anlaşarak bir güreş salonu haline getirdik. Sağ olsunlar bu konuda Üsküdar Belediye Başkanımız Hilmi Türkmen’in büyük katkıları oldu.

Sayesinde İstanbullu pehlivanlar olarak soğuk kış günlerinde yağlı idman yapabiliyoruz. Bu, yağlı güreş sezonunda bize olumlu yansıyacaktır” diye konuştu.

Neredeyse gençler tarafından çok fazla ilgiye maruz kalmayan bu sporu genç yaşında benimseyen ve hayatının bir parçası haline getiren Oğuzhan, bu anlamda adeta cesur bir yürek. Hem iş hem okul hem de güreşi bir arada yürütebilen de ender kişilerden biri.

Böyle azimli ve yılmayan gençlere kurum ve firmaların mutlaka sponsor olmaları gerekmekte..

Bu ülkemiz adına yaratılabilecek başarılı imzaları da beraberinde getirecektir mutlaka.Unutmamalıdır ki Sponsorluk; bağış, yardım, destek, reklam, sosyal sorumluluk veya hayırseverlik değildir. Sponsorluk karşılıklı kazanç ilkesine dayanır.

İŞTE SİZE YAĞLI GÜREŞİN TARİHÇESİ...
M.Ö. 4. yüzyıldan beri Türklerin güreş yaptığı bilinmektedir. İlkbahar aylarında doğanın canlanışını kutlamak amacıyla yapılan kutlamalarda, evlenme törenlerinde, zafer şölenlerinde hep güreş karşılaşmaları yapılırdı.

Türkler tarafından çok sevilen yağlı güreş karşılaşmalarının temeli, dengedir.

Pehlivanlar, İslâmî kurallara göre bedenlerini örten (göbeğin altından diz kapağının altına kadar) deriden yapılma "kısbet" giyer, yağlanır ve daha sonra birbirlerini yenene kadar güreşirler.

Son yıllarda yağlı güreşe de bazı kurallar getirilmiş, zaman tahdidi konmuş ve puanlama girmiştir. Yağlı güreş kapışmaları sırasında davul-zurna savaş havaları çalar.
Yağlı güreşin, Trakya ve Balkanlardan yayıldığı bilinmektedir.

Yunanlılar tarafından eski olimpiyat oyunlarında güreşçilerin zeytin yağıyla yağlanarak yaptığı güreşin, buradaki Türkler tarafından benimsenerek yayıldığı da bilinmektedir.

Rumeli Türkleri, eski Yunanlılara ait olan yağlı güreşi tümüyle değiştirerek Türkleştirmişler ve Yunan ilâhları için düzenlenen olimpiyat oyunlarının bu spor dalını, kendilerine has bir şekle sokmuşlardır.

 
 
 
 
 
 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.