RAP'Çİ FUAT, EROL PEKCAN'I `CADDE'DE 2. KEZ ÖLDÜRDÜ!

RAP'Çİ FUAT, EROL PEKCAN'I `CADDE'DE 2. KEZ ÖLDÜRDÜ!

Sevgili magazinkolik okurları;

Canım Türkiyem'de, 'müzik' adına bir cinayet işlenmişse, soluğu orada alıyor ve 'katil'i hemen bulup, teşhir ediyorum..

Geçtiğimiz hafta 25 yılımı verdiğim Milliyet'in Cadde ekinde de bir cinayet işlendi.. Rap'çi Fuat, Türk Caz'ının büyük ustası Erol Pekcan'ı bir kez daha öldürdü..

Dayanamadım; Cadde'nin yayın yönetmeni sayın Çınar Oskay'a aşağıdaki mektubu yazdım..

'İlginiz için teşekkürler.. Hemen bakacağım..' yanıtını aldım..

Aradan günler geçti, 'katil' teşhir edilmedi.. Ben de sizlerle paylaşmak istedim.. Evet mektubum aynen şöyle idi;

+ + +

'Cafe'den 'Cadde'ye taşınmanızın 92. gününüzde Türkiye'nin gelmiş geçmiş 1 numaralı Caz Müzik sanatçılarından rahmetli Erol PEKCAN'ın 'Cadde'de ikinci kez öldüğünü bilmem fark ettiniz mi?

Tam 25 yılını aralıksız olarak MİLLİYET'e vermiş;

HEY Dergisi'nin muhabirlikten, genel yayın yönetmenliğine kadar her kademesinde 25 yıl aralıksız çalıştıktan sonra, Sayın Aydın Doğan'ın 25. yıl onuruna koluma taktığı, kadranında MİLLİYET yazan altın saatimi onurla taşımış 'eski' bir çalışanınız olarak yazmadan edemedim..

Cadde'nin Cadde 34 sayfasındaki 'röportaj'ı tüylerim ürpererek okudum..

Aslı Çavuşoğlu ve Rap'çi Fuat'la yapılmış bir röportaj.. Aslı Hanım 'Dünyayı Nasıl Dolaştım' diye bir sergi açmış ve o sergide TRT'nin 1985'te yasakladığı 205 şarkıyla ilgili bir şarkı varmış..

Bu ne sergisidir? Resim sergisi desem, şarkının orada ne işi var?.. Şarkı sergisi desem.. Böyle bir sergi henüz icad olunmadı.. Aslı Hanım'ın kimliği konusunda da ne yazık ki bir bilgi sahibi değildim.. Röportaj herhangi bir giriş yapmaya gerek duyulmaksızın direk;

-Dünyayı nasıl dolaştın?

sorusuyla başladığı için Aslı Hanım'ın kim olduğunu da o anda öğrenemedim..

Aynen, röportajın sonunda Fuat'ın sözlerinden Erol Pekcan'ın kim olduğunu henüz öğrenememiş olduğunu anladığım gibi..

Fuat Bey diyor ki;

'Cazcı Erol Pekcan abimiz vardı. Allah rahmet eylesin. Amerika'da yaşıyormuş, orada vefat etmiş..'

İşte burada Erol Pekcan'ı bir kez daha öldürdünüz..

Uzun yıllar MİLLİYET'in Türkiye Liselararası Müzik Yarışması'nda Jüri Başkanlığı yaptım ve Spor ve Sergi Sarayı'ndaki o uzun masayı paylaştığım bir dolu 'sahici' sanatçı arasında Erol Pekcan ustamız da her zaman yer almıştı.. Erol Pekcan, Amerika'da yaşamıyordu.. Hayatını kaybetemeden 10 yıl önce 1984'te Amerika'dan Uluslararası Müzik Programı kapsamında bir davet almış, gitmiş, ülkeyi baştan aşağı dolaşmış. Caz okullarını, müzik stüdyolarını, radyo istasyonlarını ziyaret edip bilgi alıp, Türkiye'ye dönmüştü.

Erol Pekcan, 1993 yılı sonlarına doğru geçirdiği bir kalp spazmı nedeniyle kaldırıldığı Amerikan Hastanesi'nde yoğun bakıma alındı. Doktorların tüm çabalarına karşın 11 Ocak 1994 tarihinde 61 yaşında aramızdan ayrıldı. Yani Amerika'da değil, Amerikan Hastanesi'nde..

Şu an evinde oturmuş, 35 yıldır üzerinde çalıştığı ve 7 bin sayfayı aşan bir Müzik Sanatçıları Ansiklopedesi'ni tamamlamaya çalışan bir müzik yazarı olarak.. Bu çalışması; ne yazık ki ilk olarak Zaman Gazetesi tarafından fark edilip, yapılan bir röportajı yarım sayfa olarak hafta sonu ekinde yayınlanan bir Milliyet'çi olarak.. Zaman'da çıkan bu röportajı CNN TÜRK tarafından fark edilip, 'Gündemin Rengi' programına davet edilen ve çıkıp bu çalışmasını canlı yayında anlatan bir gazeteci olarak..

Bağışlayın; tutamadım kendimi yazdım..

Gönlüm isterdi ki; şu an yanınızda olayım.. 25 yıl teneffüs ettiğim MİLLİYET havasını sizlerle birlikte yeniden paylaşayım.. Kısmet..

Bu arada; kitabımdan aşağıya eklediğim 'Erol Pekcan' biyografisini, Aslı Çavuşoğlu röportajını yapan arkadaşımız, Rap'çi Fuat'a iletebilirse sevinirim..

Saygılarımla efendim..

EROL PEKCAN

1933 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. 1950 yılında henüz on yedi yaşındayken amatör olarak Caz Müziği'ne başladı. O sıralarda Cibali Tütün Fabrikası'nda çalışıyor, bir yandan da Amerika'nın Sesi Radyosu'nu dinleyerek Caz'ı ve Caz'ın ustalarını öğrenmeye çalışıyordu. İstanbul'a çalışmaya gelen bir İngiliz grubun elemanlarıyla tanıştı bir gün. Bir gece davulcuları işe gitmedi. Onu çağırdılar. Hemen gitti ve çıktı sahneye. O gece kazandığı parayı büyük bir keyifle babasına gösterdi ve anında okkalı bir tokat yedi. 'Çalgıcı mı olacaksın?' diye müthiş bir azar işitti. İstanbul'un Caz'a, Caz'ın İstanbul'a ısındığı yıllar. Ankara'da ise sefaretlerin ve misyonerlerin de katkısıyla parlak bir dönem yaşanmaktaydı. Erol Pekcan'ın Dizzy Gillespie ile tanışması, onunla beş gece birlikte çalması Ankara'da gerçekleşti.

Türkiye'de Caz'ın en parlak devrini İstanbul'da; İsmet Sıral, Nejat Candeli, Özdemir Erdoğan, Selçuk Sun, Süheyl Denizci ve Çatı Kulüp'te İlham Gencer, Ankara'da Muvaffak Falay, Hulki Saner, Ümit Aksu, Erdem Buri ve Erol Pekcan yaşatmaktaydı. 1960'lı yıllarda Hürriyet Gazetesi'nin Altın Mikrofon Yarışması'nın başlamasıyla birlikte 'Aranjman Müziği' çıktı ortaya. Bu olay, Caz'ın Türkiye'de inişe geçtiği dönemin ilk basamağı idi. Bir başka etken de yabancı müzisyenlere, Türkiye kapılarının kapanması oldu. Gerek bilgi gerekse de malzeme alış verişi ortadan kalkınca, Caz'a gönül verenleri gerçekten zor günler beklemekteydi.

Erol Pekcan 1954'te Erdoğan Çaplı Radyo Orkestrası ile Ankara Radyosu'nda Caz programlarına başladı. İlk orkestrasını 1957'de Selçuk Sun ve Melih Gürel'le Erol Pekcan Caz Üçlüsü adıyla kurdu. 1958'den 1988'e kadar radyoda ve televizyonda Caz programları hazırlayıp sundu. 1978 yılında ise bir ilk oldu. Erol Pekcan-Tuna Ötenel-Kudret Öztoprak üçlüsünün yaptıkları 'Jazz Semai' albümü hiç kuşku yok ki Türk Caz Müziği için bir dönüm noktası oldu. Daha önce, 1975 yılında Erol Pekcan ilk Türkçe Caz plağını yapmıştı. Özer Ünal'ın bu plâktaki 'Allı Turnam' yorumu ise dinlemeye değerdi.

1984'te Amerika'dan Uluslararası Müzik Programı kapsamında bir davet aldı. Gitti, ülkeyi baştan aşağı dolaştı. Caz okullarını, müzik stüdyolarını, radyo istasyonlarını ziyaret edip bilgi aldı. 1992'de 30. Sanat Yılı'nı kutladı. 1993 yılı sonlarına doğru geçirdiği bir kalp spazmı nedeniyle kaldırıldığı Amerikan Hastanesi'nde yoğun bakıma alındı. Doktorların tüm çabalarına karşın 11 Ocak 1994 tarihinde 61 yaşında aramızdan ayrıldı. Erol Pekcan, evli ve bir çocuk babasıydı.

45'lik Plâkları

1965: Allı Turnam [Vokal: Özer Ünal], 1967: You Don't Have To Say You Love Me- Right Now/ My World Is Empty Without You- Any Body But Me [Sayan/ Solist: Füsun Önal], 1970: Evlerinin Önü Zeytin Ağacı/ Mevlâna [Diskotür/ Erol Pekcan 5- Vokal: Tarık Öcal], 1971: Kabağı da Boynuma Takarım/ Nihavent Longa [Diskotür/ Erol Pekcan 5], 1976: Gel Sevgilim/ Allı Turnam [Diskotür/ Vokal: Fatih Erkoç]

Albümü

Jazz Semai [1978- EMI] Erol Pekcan & Tuna Ötenel & Kudret Öztoprak: Kız Kardeş/ Hatıralar/ Şenlik/ Ali'yi Gördüm Ali'yi/ Köy Yolu/ Erkek Kardeş/ Arzular/ Rüyadaki Sesler/ Ağıt/ Jazz Semai

Yer Aldığı Karma Albüm

Bosphorus Bridges 'Turkish Jazz & Funk' [2005- Various]: Çeçen Kızı [Emin Fındıkoğlu]/ Dolana Dolana [Mustafa Özkent Orkestrası]/ Sevmek İstiyorum [Erkut Taçkın/ Ay Battı [Fikret Kızılok]/ Karlı Dağlar [Erkin Koray]/ Bermuda Şeytan Üçgeni [Ümit Aksu Orkestrası]/ Köprüden Geçti Gelin [Ferdi Özbeğen]/ Şenlik [Erol Pekcan]/ Denizaltı Rüzgârları [Okay Temiz]/ Gel Sevgilim [Erol Pekcan]/ Hilâl [Durul Gence 10]

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.