ENAYİ KUTUSUNDA TEKRAR FİLMLER!

Uğur GÜNERİ

Artık iyiden iyiye inandım.

Ne devletten, ne İBB ve Kadıköy, Maltepe, Kartal belediyelerinden, ne kaymakamlıklardan ve ne de derneklerden kapımı çalan, arayan olmayacak… Şimdilik pes ediyor ve başka bir konuya geçiyorum…

Televizyonlar……

Haber ağırlıklı tematik kanalların can simidi Koronavirüs…

Belli başlı ulusal kanalların ise izlenmek için en büyük silahı

filmler…

Haberleri geçelim ve tv’nin en çok izlendiği saatlerde (prime time) ekrana gelen filmlerde duralım…

Şimdiii…

Yabancı filmlerin yüzde 90’ı tapon. İşporta malı…

Yerli filmlere gelirsek…

Tam anlamıyla tekrar faciası…

Dön baba dön, başımız döndü …

Temel ve Oflu Hoca serilerinden gına geldi…

*** *** ***

Hele Kemal Sunal filmleri…

Aman Allahım!.. 7’den 70’e 30 yıldır izleye izleye repliklerini bile ezberledik…

Şöyle bir baktığımızda,

Sahte Kabadayı, Sakar Şakir, Ata Gel Şaban, Hababam Sınıfı- (çeşitleri), Korkusuz Korkak, Gerzek Şaban, Kapıcılar Kralı, Çöpçüler Kralı, Tokatçı filan derken kanalların Kemal Sunal kadrolu(!) filmleri olarak uzayıp gidiyor...

İşin garibi, bir kanalda oynayan film, ertesi gün diğer kanalda karşımıza çıkıyor…

Hani, aksırıncaya, tıksırıncaya, çatlatıncaya kadar Kemal Sunal filmi. Neden?


 

Çünkü;

zamanında sudan ucuza kapatılmış birileri tarafından ve çekirdek parasına kiralanmış. Her gün karşımızda… Kemal Sunal filmi olur mu? Yazık değil mi izleyiciye. (Ama 100 kere 1000 kere gösterilse de reytinglerde üst sıralarda yer alıyor ki bu da ayrı bir konu)

Evlere kapandığımız şu günlerde, tekrardan başımızı döndüren bu filmler yerine tozlu raflarda unutulmuş eli ayağı düzgün filmler neden hatırlanmaz...

Hatırlanmaz, gündeme gelmez, çünkü pamuk ellerin cebe gitmesi gerekir!!!

Oysa Türk Sineması'nı yıllar sonra ayağa kalktığı dönemleri kapsayan sadece 1995-2002 arasında büyük ilgi görmüş, bazıları ödüller de alan bazı filmler var. Ve aralarında ekrana hiç gelmeyenler var.

 

İşte bazı örnekler:

 

İstanbul Kanatlarımın Altında. ( 1995…Haluk Bilginer, Ege Aydan…)

1996. Eşkıya (Şener Şen, Uğur Yücel)

1997 Ağır Roman ( Müjde Ar./ Nihavend Mucize Türkan Şoray/ Karışık Pizza Meltem Cumbul))

1998 Propaganda (Kemal Sunal- Metin Akpınar / Her şey Çok Güzel Olacak. Cem Yılmaz.)

 

 

1999 Kahpe Bizans(M. Ali Erbil- Cem Davran-/Güle Güle. Zeki Alasya -Metin Akpınar.)

2000 (Komser Şekspır- Kadir İnanır/ Filler ve Çimen- Haluk Bilginer-Vizontele- Abuzer Kadayıf-Talat Bulut)

2001 (Deli Yürek- Kenan İmirzalioğlu)

2002- O Şimdi Asker (Mehmet Günsur, Athena /Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak/Rus Gelin-Metin Akpınar)

Bu örneklerin hepsi 20-25 yıllık…

İlginçtir, 15-40 yaş kuşağının büyük bir kısmının bu filmlerden haberi yok… Neden genç kuşaklara neden iletilmesin?

Ama televizyonların umurunda değil, çünkü yeni harcamalar yapması gerekiyor…

DOLDUR VAKTİ, KAP NAKTİ

Ne gerek var canım, nasıl olsa ne koysak mecbur izleyecekler. Çünkü, yok birbirlerinden farkı “Tekrar filmleri” konusunda… Sürekli 20-30 yerli film arasında dönüp, vakit ve keselerini doldururken, Argoda kullanılan “Enayi kutusu” lafının da boşuna çıkmadığını seyirciye değer vermeyerek gösteriyorlar…

DİGİTÜRK'ÜN FİLMLERİ DE BERBAT

Son bir söz de Katarlılar’ın aldığı Digitürk’e…

Film politikanız rezalet. Bari evde kaldığımız şu günlerde özen gösterin. "Ne versek gider" demeyin...

Bir kanalda gerilim, öbüründe korku…

Birinde aksiyon, öbüründe macera…

Güya kanallarınız farklı türle ilgili…

Ayrıca oyuncusundan yönetmenine kadar ucuz video, dijital filmleri gözümüze sokmaktan bıkmadınız… Haa, bir de birkaç istisna dışında filmleriniz oldukça eski…Bunlar için mi bizden NAFTALİN parası alıyorsunuz!!!!