EYT ŞANSLISI OLDUM DERKEN EYT MAĞDURU OLMAYIN

Erol IŞIK

EYT mağduru olmayın!

Yıl 1989, şubat ayının 22’sinde Hürriyet bünyesindeki Hürgün şirketinin çıkardığı TV’de 7 Gong Dergisi’nde işe başladım. Yaklaşık 25 ay boyunca telifle çalıştım.

O zamanlar gazeteciliğe yeni başlayanların kaderiydi bu. Eski adıyla 212 sayılı kanuna göre kadrolu olmak, her gazetecinin hayaliydi. Ben de ancak 1 Nisan 1991’de kadrolu olabildim.

Ağustos 1992’de de kadrolu iken askere gittim. 1993 Ağustos’ta askerden döndüğümde TV’de 7 Gong Dergisi kapanmıştı. O zamanın müessese müdürü Ahmet Erçalık beni yanına çağırıp, “Uğur Abin (Güneri) seninle çalışmak istiyor, ne dersin?” diye sordu.

Başta TV’de 7 Gong’un genel yayın yönetmeni Mine Baykara (o zamanki soyadıyla Engez) olmak üzere birçok çalışma arkadaşımın Hürriyet Magazin Servisi’ne geçtiğini, mümkünse ben de orada çalışmak istediğimi söyledim.

Ahmet Erçalık, “Hafta Sonu ve TV’de 7 Gong Dergisi, Hürgün şirketine bağlı yayınlar. Bu yüzden Uğur Abi’nle birlikte Hafta Sonu’nda çalışırsan herhangi bir değişiklik yapmak gerekmez.

Ama Hürriyet’te çalışmakta ısrar ediyorsan şirketini değiştirmek zorundayız. Çünkü Hürgün şirketinden Hürriyet’e hizmet vermiyoruz” açıklamasını yaptı.

Rahmetli Orhan Abi’yle (Olcay) de görüştüm, o da benimle çalışmak istediğini söyledi. Ben de Hürriyet’e geçmek için bu değişikliği kabul ettim. O zamanlar insan kaynakları diye bir şey yok, muhasebeden bana evrakları gönderdiler.

Hürriyet Magazin Servisi’nin bir köşesinde yeni evrakları dolduruyorum ve Hürgün’e istifamı veriyorum. Tam o sırada yazıişlerinden servise dönen Orhan Abi beni gördü, “Ne yapıyorsun?” diye sordu. Ben de önce Hürgün’den istifa ettiğimi, ardından da Hürgüç’e giriş evraklarımı vereceğimi söyledim.

“Olmaz öyle şey” dedi. “Ya onlar seni Hürgün’den çıkarsınlar, tazminatını versinler, sonrasında Hürgüç’e alsınlar ya da istifa etmeden kanuni haklarınla birlikte Hürgüç’e geç. İstifa etme sakın!” diyerek ekledi. İstifa dilekçemi de elimden alıp yırtıp attı.

* * *

Sonradan öğrendim ki, mahkemeler görülürken yazılı olmayan bazı kurallar da geçerliymiş. Bunun en önemlilerinden birisi de şirketlerin çalışanlarıyla olan ilişkileri ve sözleşme sonlandırma biçimleriymiş.

Hakimler, yazılı olmasa da bu kuralları mahkemelerde göz önünde bulundururlarmış. Hürgün daha eski bir kurum olduğu için ve bu yazılı olmayan kurallara göre sözleşmeler feshedilirken tazminatını eksiksiz olarak ödeyen bir kuruluş olarak biliniyormuş ve öyleydi de.

Ancak Hürgüç daha yeni kuruluş olduğu için onun herhangi bir geleneği daha oluşmamış. Yeni kuruluş da geleneği oluşturacak görünmez kurallar yeni oluşturuluyormuş. Bu yüzden çalışanı gelecekte çok büyük bir soru işareti bekliyormuş.

Orhan Abi de bu soru işaretini bildiği için benim istifa etmek yerine haklarımla Hürgüç’e geçmemi istedi. Çünkü biliyordu ki, yazılı olmayan kurallar nedeniyle Hürgün’ün ileride bana haklarımı vereceğini biliyordu. Nitekim de öyle oldu, Orhan Abi sayesinde herhangi bir hak kaybım olmadı.

* * *

Şu sıralar benzer bir durum Emeklilikte Yaşa Takılanlar’da yaşanıyor. EYT nedeniyle emekli olanların çalıştıkları yerlerde kalıp kalmayacakları, haklarının nasıl olacağı, başka bir şirkete geçiş yapıp yapmayacakları, yeni şirkete girenlerin sorunlarla karşılaşıp karşılaşmayacağı gibi onlarca veya yüzlerce soru var.

Kanun çıktı çıkmasına ama yönetmelikler tam olarak ne anlama geliyor, kimse bilmiyor. Kervan yolda dizilir misali EYT’den yararlanabilen herkes emekli olmaya çalışıyor. Ama karşılarına gelebilecek sorunları nasıl aşacaklarını bile bilmiyorlar.

Diyeceğim o ki, EYT şanslısı oldum derken EYT mağduru olmamak için dikkatli olun.

Hoşça kalın.