SOĞUK HAVALARDAN CİLDİMİZİ NASIL KORUYALIM?

SOĞUK HAVALARDAN CİLDİMİZİ NASIL KORUYALIM?

Kış aylarında el, yüz, ayak ve vücut derisi için daha özen gösterilmesi gerekiyor.Soğuğun bir hayli fazlaca hissedildiği şu günlerde,işte alınması gereken önlemler listesi...

Kış aylarında havanın kuru ve soğuk olması, nem oranının azalması, deride yağ salgısının azalmasına ve deri kuruluğuna neden oluyor. Yeterince nemlendirilmeyen ciltte ise gerilme, çatlama, kuruma ve kılcal damar genişlemeleri oluşuyor. Bu belirtilere eşlik eden kızarıklıklar; egzama ve sedef benzeri deri hastalıklarının oluşumunu da kolaylaştırıyor.

SOĞUK CİLDİN KORUMA MEKANİZMASINI AZALTIR...

Vücudumuz soğuk havada tepki gösterir ve ısı kaybını önlemek için deri yüzeyindeki kan damarlarının çapı daralır. Bu sebeple kan dolaşımı azalmaya başlar. Bu durumda ciltteki hücrelerin iyi besin alması kısıtlanır.

Ciltte koruma mekanizması azalma göstererek, cilt dokusunda tahrişe, soyulmaya, çatlamaya ve kurumaya yol açar. Derideki bu kuruma ve çatlamalar ciltte kanamaya ya da mevcut olan yara var ise daha kötüleşmesine sebep olabilir. Bu nedenlerle kışın koruma fonksiyonu bozulan cilt, daha fazla özene ve bakıma ihtiyaç duyar.

Soğuk hava dudaklarda da kurumaya ve kanamaya yol açabilir. Dudak derisi ince ve hassas olduğundan, kışın dış etkenlere karşı kendini koruyabilecek bir yapıya sahip değildir. Dudaklardaki kurumayı ve çatlamayı önleyebilmek için haftada 2 kez temiz bir diş fırçası ile hafif ve dairesel hareketlerle dudaklar fırçalanmalıdır.

Bu işlemle dudakların üstünde biriken ve kabuksu bir yapıya dönüşen ölü hücrelerden kurtulmak mümkündür. Ayrıca her sabah günlük bakımın ardından ve özellikle makyaj öncesi nemlendirici ile dudaklar mutlaka nemlendirilmelidir.

SOĞUK ÇARPMASINA DİKKAT...

Kış aylarında yaşanan cilt problemlerinden biri de soğuk çarpmasıdır. Bu doku donması küçük ve kırmızı bir leke ile kendini gösterir. Zaman geçtikçe mor rengi alan bu leke, ileriki safhalarda yaraya dönüşebilir. Vücuttaki maden tuzlarının eksilmesi veya kılcal damarlardaki kan dolaşımının yavaşlaması bu lekelerin oluşumunu kolaylaştırır.

Bu durumlardan korunabilmek için bulunulan ortamın ısısı iyi ayarlanmalı ve cilt tipine uygun nemlendiriciler kullanılmalıdır. Özellikle kapalı ortamlarda kullanılan klima ve ısıtıcılar, ciltte çok daha fazla kurumaya neden olacağından nemlendiriciler daha sık sürülmelidir. Açık mekanlarda ise vücudun açıkta kalan bölgeleri eldiven, atkı, bere, uygun çorap ve ayakkabı gibi kıyafetlerle korunmalıdır.

Vücudumuzu dış etkenlerden koruyan ciltte, yıpranmış ve hasar görmüş olan en üst katmana stratum corneum denir. Eğer bu katman işlevini yapamazsa alerjenler ve tahriş edici maddelerden cilt kolaylıkla etkilenir. Kışın el, yüz, ayak ve vücut derisi için daha özen gösterilmesi gerekir. Özellikle ileri yaşlardaki kişilerin, çocukların ve hassas cilt yapısına sahip olan hastaların cilt yapılarına uygun bakım yapmaları gerekir.

Çocukların cildi yetişkinlere oranla çok daha hassas olduğundan soğuk kış aylarında iyi bir korumaya ihtiyaç duyar. Bu sebeple çocukların cildinde soğuk yanığı, döküntü gibi problemlere sıkça rastlanır.

Çocukları pullanma, çatlama, kaşıntı gibi cilt problemlerinden uzak tutabilmek için soğuk havalarda cildin kurumasını önleyen nemlendiriciler, çinko içeren kremler ve bebek yağları sürülmelidir. Bunların haricinde soğuk havadan cildi korumak için çocuğa pamuk içeren kıyafetler giydirilmeli, açık mekanlara çıkılacaksa hırka; aşırı soğuk havalarda ise şapka ve mont kullanılmalıdır.

HAFTADA 2 GÜN PEELING...

Soğuk havalarda cildin üst tabakası daha kalınlaşacağından bunu önlemek için haftada 2 gün peeling yani fiziksel soyma uygulaması yapılmalıdır. Ancak cildinde kızarıklık ve damar çatlaması olan ya da cildi hassas olan kişilere bu tip uygulamalar önerilmez.

Bu kişilerin ciltteki kızarıklığı azaltıcı ve hassasiyet giderici maddeler içeren dermokozmetik ürünler kullanması önerilir. Peeling yapılmasına rağmen ciltteki sorun düzelmiyor, kabalaşma ve kuruluk devam ediyorsa uzman bir dermatologdan yardım alınması gerekir. Uzman dermatolog tarafından yapılan kimyasal peelingler, mezoterapi ve PRP uygulamaları, cildin nemi ve kalınlığını tekrar sağlamaktadır.

BOL SU İÇMELİ...

Cilt kuruluğunun önlenmesi için bol bol su içmek gerekir. Günde yaklaşık 2 litre su içilmesi önerilir. Su tüketiminin haricinde bitkisel çaylar, doğal meyve suları ve süt de tüketilebilir. Ayrıca kullanılan ürünlerin A, C ve E vitamini gibi antioksidanları içermesine de dikkat edilmelidir.

Omega-3 desteği almak da soğuk hava şartlarına karşı cildin direncini artıracaktır. Kış meyveleri ve sebzeleri haricinde, tahıllı besinler tüketmek de cilt bakımında dikkat edilmesi gereken diğer bir noktadır.

Sıcak suyla sık banyo yapmak, kılcal damarlarda genişlemeye yol açar

Sıcak su deri üzerindeki koruyucu yağ tabakasına hasar vereceğinden, kış aylarında sıcak suyla sık banyo yapmak ve el yıkamak, cildi hassas olan kişilerde sakıncalıdır. Özellikle kılcal damar çatlaması olan kişilerin çok dikkatli olmaları gerekir.

Banyo süresi 5-10 dakikadan fazla olmamalıdır. Yıkanma süresinin uzaması kılcal damarlarda daha da genişleme ve lezyonda büyümelere yol açar. Bunların yanı sıra deri hücrelerindeki su oranı da azalır. Cilt dokusu kurumaya başlar ve hassaslaşır.

Cildin nem dengesi korunmazsa cilt yıpranır. Esans, alkol içerikli deodorant ve sabunlar cildi tahriş edebileceğinden, yağlı sabun ve jeller tercih edilmelidir. Kullanılan sabunun PH değerinin 5,5 olmasına da dikkat edilmelidir. Kullanılan temizlik ürünleri yan etkisiz ve anti alerjik olmalıdır.Sıcak-soğuk iklim geçişleri kılcal damarlarda çatlama yaratır

Yüzümüzdeki kılcal damarlar bazen bir neden olmadan da gelişebilir. En önemli sebep güneş olsa da, soğuk hava şartları da kılcal damarlarda kırmızı renk değişimine sebep olabilir. Sıcak-soğuk iklim geçişlerine bağlı olarak kılcal damarlarda çatlamalar olabilir. Bu çatlamalar genellikle yüz ve ellerde meydana gelerek, özellikle burun kenarlarında ve yanaklarda geçmeyen bir kızarıklık ve sıcaklık hissi olarak kendini gösterir.

Bu sebeple soğuk ortamlarda cildin kapatılarak korunması gerekir. Kılcal damarlar bazı hastalıklarda, gebelik, alkol ve östrojen alımı, kortizonlu kremlerin uzun süreli uygulanması sonucu da gelişebilirler.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.