Değerlerine bağlı, gururlu ve biraz da tutucu, tam bir Anadolu kadınıdır Seher. Seherin gözünde evlatlarının üçü de pırlantadır. O kadar ki, bir tek çocuklarıyla ilgili büyük konuşur Seher, ‘’Hamurlarını toprağımda ellerimle yoğurmuşum! Yanlış yapmaz, günah, haram bilmez benim evlatlarım’’…

Lojistik sektörünün devlerinden, Agah Karaçay çocukluğunda geçirdiği kaza nedeni ile tekerlekli sandalyeye mahkum kalan yeğenine memleketinden “gelin” aramaktadır.

Teklif evin yadigarı tarafından memleketlisi, babaanne Neriman’a ulaşır. Neriman, Seher’in ölse böyle bir teklifi kabul etmeyeceğini bildiği için, küçük torununu da ikna ederek usta bir düzenbazlığa girişir.

Karaçayların ise dışarıdan görünen güçlü, ihtişamlı ve renkli yaşamının öteki yüzü, tehlikeli sırlar barındırmaktadır.

Seher ailesi ile adım attığı Karaçay köşkünde, en korktuğu şeyle; çocuklarıyla, hırsla, parayla sınanacak, yaşananlar iki aileyi de temelden sarsacak, hayatlarındaki taşları yerinden oynatacaktır.