Burcu Kara... "OYUNCULUK BANA KADERİN BİR ARMAĞANI OLDU" !..

Burcu Kara... "OYUNCULUK BANA KADERİN BİR ARMAĞANI OLDU" !..

Ünlü dizi ve sinema oyuncusu Burcu Kara`nın, Klass dergisinin Ağustos sayısına verdiği röportaj ses getirdi...

Ünlü dizi ve sinema oyuncusu Burcu Kara?nın, Klass dergisinin Ağustos sayısına verdiği röportaj ses getirdi. Buğulu güzelliğiyle herkesi kendine hayran bırakan Kara ile 'dünyanın en keyifli işi? dediği oyunculuğu; adım adım büyüyen, olgunlaşan, kırılgan ve utangaç kişiliğini, özel yaşamından giyim tarzına kadar hiç bilinmeyenlerini sevenleriyle paylaştı.

İşte o röportaj:

"OYUNCULUK BANA KADERİN BİR ARMAĞANI OLDU"...

Öğretmen bir anne babanın kızı olarak doğup büyüdüğü Bursa'da yatırım uzmanlığı yaparken diksiyon dersleri almak için İstanbul'a gelen Burcu Kara bir anda kendini televizyon ekranında bulur.

Spiker olarak başladığı ekran yolculuğu bir süre sonra kendisinin de tabiriyle 'kaderin bir armağanı' olan oyunculuk kariyerine dönüşür. İlk olarak 'Haziran Gecesi' adlı dizide izlediğimiz, buğulu güzelliğiyle herkesi kendine hayran bırakan Burcu Kara ile 'dünyanın en keyifli işi' dediği oyunculuğu; adım adım büyüyen, olgunlaşan, kırılgan ve utangaç kişiliğini, giyim tarzından gündelik hayatına kadar hiç bilinmeyenlerini şu şekilde anlattı...

Burcu Hanım, oyunculuk yapmaya başlamadan önce spikerlik yapıyordunuz. Oyunculuk serüveniniz nasıl başladı?

Açıkçası oyunculuk planladığım bir şey değildi, kaderin bana bir armağanı oldu. Kanal D?de haber spikerliği yaptığım dönemlerde sabaha kadar makyaj odalarında oturup nöbet tutardım. Bu sayede birçok insan tanıma fırsatı buldum. Genelde bana takılırlardı ?Gel seni televizyona çıkaralım? diye. Oyunculuğun benim için iyi olacağını söylerlerdi. Fakat rutin bir hayatım vardı ve böyle bir şey hiç aklımda yoktu. Zaten çok prestijli bir iş yapıyordum. Ama bir gün işten ayrılmak zorunda kaldım. Sonrasında düşündüm ve gelen teklifleri değerlendirmeye karar verdim.

İlk olarak Abdullah Oğuz ile görüşmeye gittim. Görüşmeden hemen sonra Şahika Tekand?dan oyunculuk dersleri almaya başladım. Acaba yapabilir miyim diye çok

düşündüm. Birkaç deneme çekimine gittim. Sanırım öncesinde kameralara alışkın olduğum için başarabildim. Ve hiç beklemediğim bir zamanda ?Haziran Gecesi? dizisinin kadrosuna seçildim. Birden bütün hayatım değişti.

Hem spikerlik hem oyunculuk yapmış biri olarak, sizce hangisi daha keyifli?

Kesinlikle oyunculuk... Sanırım dünyada oyunculuk kadar keyifli bir iş daha yok. Hele ki tiyatro sahnesine çıkmak, insana bambaşka bir keyif veriyor. Sahneye çıktığınız anda bütün

gözler sadece sizin üzerinizde oluyor. Senaristi, yönetmeni, kostümü, makyajı, her şeyi sen temsil ediyorsun. O anın yarattığı psikoloji ve üzerinizdeki baskı inanılmaz bir adrenaline

sebep oluyor. Ve tepkileri anında görebiliyorsunuz. Dizilerde olduğu gibi reytingleri beklemen gerekmiyor. Keza aynı şekilde sinemadaki gibi gişe beklemiyorsun. Dolayısıyla

tarifi çok zor olan çok büyük bir haz veriyor.

ÇOCUKKEN DOLDURDUĞUM BİR SÜRÜ KASETİM VARDI...

Oyunculuk bana 'kaderin armağanı? dediniz... Bunu biraz açar mısınız?

Aslında benim çocukken sorulan ?Büyüyünce ne olacaksın?? sorusuna verdiğim iki cevabım vardı. Ya oyuncu ya da şarkıcı olacağım diyordum. Öyle ki küçükken doldurduğum bir sürü kasetim vardı. Bunu da hiçbir yerde söylemedim bugüne kadar çok az kişi bilir. Fakat ergenlik dönemlerimde bu kasetlerden utandım ve üstüne başka şarkılar çektim. Kimsenin görüp duymasını istemedim. Şimdilerde bunun pişmanlığını çok yaşıyorum. Daha sonra apayrı bir işte çalışmaya başladım. Bu nedenle de oyunculuk gerçekten bana bir armağan oldu. Ama iyi ki de oldu. Bana bu duyguyu yaşattığı için Allah?a sürekli şükrediyorum.

TÜRK SANAT MÜZİĞİNİ ÇOK SEVİYORUM. ÜSKÜDAR MUSİKİ CEMİYETİ?NDE SES EĞİTİMLERİ ALDIM...

Yani müzikle aranız iyi değil mi?

Ben çocukluğumdan beri Türk Sanat Müziğini çok seviyorum. Eskiden o zamanın Radyo 1 ve Radyo 2?sini dinlerdim. Annem de aynı şekilde Türk Sanat Müziği severdi. Mutfakta tüm gün bu şarkıları dinlerdik. Daha sonra İstanbul?a geldiğimde Üsküdar Musiki Cemiyeti?ne başladım. Orada ses eğitimleri aldım.

İleride albüm yapmayı düşünüyor musunuz?

Hayatta en utandığım şey şarkı söylemek. Çünkü o tamamen kendini göstermek oluyor. Ben sahneye çıkarken Burcu olarak çıkmıyorum. Hangi karakteri canlandırıyorsam o oluyorum. Bu nedenle şarkı söylemeyi yapamam diye düşünüyorum.

Peki, kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

İçime kapanıklığım, utangaçlığım ve girişken olmayışımdan dolayı oyuncu olmasaydım aslında çok sakin, sade, mütevazı bir hayatım olabilirdi. Ama oyunculuk sayesinde bugün

Ayşe olurken ertesi gün Zeynep olabiliyorum. Aslında bu bir nevi evcilik oynamak gibi bir şey...

HAKKIM OLAN BİR ŞEYİ BİLE İSTEYEMEM. KARŞI TARAFIN ANLAMASINI İSTERİM. ÇÜNKÜ BİR ŞEYLER İSTEMEKTEN UTANIYORUM...

Belki de hiç olamayacağınız karakterler sizi yaşatıyor diyebilir miyiz?

Kesinlikle öyle... Mesela ben çok zor sinirlenen bir yapıya sahibimdir. Beni üzen birisine hesap sormam. Genelde çeker giderim. Ben hakkım olan bir şeyi bile isteyemem. Bu nedenle bir şeyleri anlatmayı istemem, karşı tarafın beni anlamasını isterim. İnsanların empati kurmasını beklerim. Çünkü bir şeyler istemekten utanıyorum.

Sosyal hayatınızda da utangaç mısınız?

Evet, sanırım aile yapımdan kaynaklanıyor. Ben öğretmen anne babaya sahibim. Çocukluğum kendimi göstermeme, dikkat çekmeme üzerine bir zihniyetle geçti. Hep öğretmen anne babanın örnek çocukları oldum. Bu nedenle her ne kadar bu işi yapıyor olsam da, bu sektörün magazin tarafında yer almadım. İş yokken ortalarda görünmekten utanıyorum. Ben bir iş yapıyorsam o iş için ya da karakter için herkesle görüşürüm. Fakat başka şekilde görünmeyi bu nedenle tercih etmiyorum. Dışarıdan bakıldığında çok cool göründüğümü söylüyorlar. Ama mesela kamera motor deyince içimden başka birisi çıkıyor. Normal hayatımda ise çok sakin bir mizaca sahibim. Beni burada bıraksanız hiç sıkılmadan bir hafta kalırım.

Oyunculukla ilgili hedefiniz nedir? Hangi rol sizi daha çok mutlu eder? Yurt dışına da açılmak istiyor musunuz?

Açıkçası plan yapmayı sevmiyorum. Ama tabii dünyanın her yerinde oyunculuk yapabilirim Kendimi kısıtlamam. Hayat karşıma ne çıkarırsa her şey kabulümdür. Ben sadece karşıma çıkan fırsatları en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyorum. Yurtdışındaki işler aslında ilgimi çok çekiyor. Zaten Türkiye?de çok fantastik işler yapılmıyor. Çünkü insanlarımız daha çok kendinden bir şey buldukları şeyleri izliyor. Bu nedenle de bizim burada genelde rutin işler seyrediliyor.

"YILLARDIR DESTEK OLDUĞUM OMURİLİK FELÇLİLERİ DERNEĞİ VAR. ELİMDEN GELDİĞİ KADAR ONLARLA VAKİT GEÇİRMEYE ÇALIŞIYORUM"...

Burcu Kara?nın bir günü nasıl geçer?

Evcimen bir yapım olduğunu söyleyebilirim. Evimde vakit geçirmeyi tercih ediyorum. Misafir ağırlamaktan çok hoşlanırım. O yüzden ben evimde oturayım, yemek yapayım,

misafirlerim gelsin gitsin isterim. Aynı zamanda tam bir İstanbul aşığı ve bağımlısıyım. İşim olmadığı zamanlar boğaza gidip kahve içiyorum. Yıllardır destek olduğum Omurilik

Felçlileri Derneği var. Elimden geldiği kadar onlarla vakit geçirmeye çalışıyorum. Seyahat etmeyi çok seven biriyim. Fırsat buldukça İstanbul çevresinde özellikle de Bursa taraflarına kaçamaklar yapmaya çalışıyorum. Bursa?da ailemin zeytin bahçeleri var. Oraya gidip doğa ile iç içe ailemle vakit geçirmeyi çok seviyorum. Balık burcuyum ve bunun etkisiyle deniz bana her zaman huzur veriyor. Adalara gitmekte beni ayrı bir mutlu eder. Anlayacağınız tamamen İstanbul ve deniz aşığıyım.

Yemek yaparım dediniz... Ne tür yemekler yaparsınız?

Egeli olduğum için genelde zeytinyağlı yemekler yaparım. Ben daha çok rengârenk sebzeleri bir araya getirmeyi seviyorum.

"MUTLU, HUZURLU VE DÜZENLİ HAYATIMI SÜRDÜRDÜĞÜM İÇİN KENDİMİ ÇOK ŞANSLI HİSSEDİYORUM. ŞÖHRET VE PARA İÇİN HUZURUMU HİÇ BOZMADIM, BOZMAM DA"...

Anne babanız öğretmen olduğu için ?Disiplinli büyüdüm? dediniz; bu durum hayatınızı nasıl etkiledi?

Biraz daha sesini çıkartabilen biri olmayı isterdim. Fakat bunu artık değiştiremem. Ben elime kahvemi alıp istediğim zaman ayaklarımı uzatıp içebiliyorsam, eğer o anda çalışmama lüksüm varsa istediğim zaman dışarı çıkabiliyorsam, sağlıklıysam ve sevdiğim herkes sağlıklıysa bence bundan daha büyük bir zenginlik yoktur. Ben şu an da sadece kendimden sorumluyum. Hiç kimseye bir sorumluluğum yok. Dolayısıyla kendi mutlu, huzurlu ve düzenli hayatımı sürdürdüğüm için kendimi çok şanslı hissediyorum. Şöhret ve para için huzurumu hiç bozmadım, bozmam da. İnsanın en büyük zenginliği huzurudur. Bir balıkçı hikâyesi vardır.

Adamın biri deniz kıyısında balık tutarken oraya tatile gelen başka bir adam balık tutan adama ?Günde kaç tane balık tutuyorsun?? diye sorar. Balık tutan adam ?Üç- beş tane? diye cevap verir. Diğer adam ?E küçük bir tekne alsana...? der. Balık tutan adam şaşırır ve ?Daha çok tutunca ne olacak ağabey?? diye sorar. Diğer adam ?Daha çok tutacaksın, daha çok para kazanacaksın, daha çok büyüyeceksin?? deyince balık tutan adam ona ?Daha çok para, daha çok tekne, daha çok eleman ne olacak? İşin sonunda bir balıkçı kasabasına yerleşip balık tutacaksın? der. İşte aslında bu bir kısır döngü... Ve bu insanın iç huzuru ile alakalı bir şey.

Her zaman fazlasını istemiyorsan daha çok mutlu oluyorsun. Ben bu şekilde yaşıyorum. Bu nedenle de benim içimde çırpınan hiçbir şey yok. Hayatta hiçbir şeyi kıskanmam. O yüzdende çok mutluyum. Bana göre insanın zenginliği içindedir. Ben insanların telaşlarını, heveslerini ve birbirlerine yaptıkları oyunları görünce çok üzülüyorum. Kötülük bile yapsalar her şey sizin olsun diyorum. Çünkü ben böyle mutluyum. Çünkü ne kadar yukarı çıkarsan o kadar yalnızlaşıyorsun ve hayattaki sorunların artıyor. Bence sakin bir şekilde hayatı telaş etmeden yaşamak en güzeli...

Hayatta sizi en çok ne üzer?

Sevdiklerim tarafından hayal kırıklığına uğramak.

Peki, hayatta sizi en çok ne mutlu eder?

Beni dünyada en mutlu eden şey, çocukların mutlu olmasıdır. Onlar için bir şeyler yaptığımda yüzlerini güldürebiliyorsam dünyanın en mutlu insanı olurum.

Omurilik Felçlileri Derneği?nde neler yapıyorsunuz?

Orada 'Akülü Tekerlekli Sandalye?, 'Engelsiz Eğitim Kampanyası? ve daha bunun gibi birçok organizasyon oluyor. Şehir ve ülke planlamacılığı adına birçok hareket oluyor. Her yere rampa yapılması ya da engelli tuvaletinden tutun da engelli asansörüne kadar bütün şehrin ve dünyanın planlanması için sürekli ses çıkarmak gerekiyor. Yöneticileri uyarmak adına yıllardır çalışılıyor. Bende elimden geleni yapmaya çalışıyorum.

Başka derneklerde görev almak ister misiniz?

Tabii ki isterim. Elimden geldiği kadar da alıyorum. Bu güne kadar bana gelen tekliflere hiç hayır demedim. Canlı yayın yaptım, bağış topladım. Aynı zamanda sosyal medyadan her şekilde destek olmaya çalışıyorum.

İNSANLARIN KONUŞTUĞUMU DİNLEMEYİP ETEĞİMİN BOYUNA DİKKAT ETMELERİ BENİ ÜZER

Sizi çok fazla dekolte kıyafetlerle görmüyoruz. Mesela mini etek giyiyor musunuz?

Tabii ki giyiyorum. Fakat çok ses getirecek tarzda miniler giymiyorum. Çünkü insanların konuştuğumu dinlemeyip, eteğimin boyuna dikkat etmeleri beni üzer. Bu nedenle konuştuklarımın önüne başka bir şeyin geçmesini istemem. Ama dekolteyi de sevmiyor değilim. Fakat kararında dekolteyi seviyorum.

Bugüne kadar kaç dizi ve sinema filminde rol aldınız?

Haziran Gecesi, Elveda Derken, Kirli Beyaz, Maskeli Balo, Tozlu Yollar, Tatar Ramazan gibi yapımlarda rol aldım. Yaklaşık sekiz tane dizim oldu. Romantik Komedi 1 ve Romantik

Komedi 2 filmlerinde oynadım.

Eğitim durumunuz nedir?

Eskişehir Üniversitesi İktisat Bölümü mezunuyum. Daha sonra da Bahçeşehir Üniversitesi?nde ileri oyunculuk mastırı yaptım.

Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Ben 18 yaşımda nasılsam şuan 34 yaşında da öyleyim. Yaşadıklarım tabii ki beni büyüttü. Ama ben karakter olarak çok fazla değişmedim. Zaten oynadığım bütün dizi ve tiyatrolarda da hep evli kadın rolündeyim. Hiç uçuk bir kadını oynamadım. Aslında insanın kendinde olmadığı duyguları ya da içgüdüleri çıkarmak istemesi daha heyecan verici oluyor.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.