FETRET = TAHT KAVGASI.. YANİ MİRASI REDDETMEK DEĞİL..

 

 

‘Söylemezsem Olmaz’da (Beyaz TV) ‘Levent Kırca Olayı’ tartışılıyor..

Ömür Varol: Levent Kırca’nın 4 çocuğu da sanatçının mirasını reddetmiş..

Bircan İpek: Neden?

Ömür: Belli ki borçlarını kabul etmemişler..

Bircan: Ne kadarmış ki borç?

Ömür: 400 bin TL civarında sanırım..

Bircan: Fetret..

Hulusi (dış ses bendeniz): Şimdiiiii nedir bu fetret?..

Wikipedia’ya göre:

‘Osmanlı hükümdarı Yıldırım Bayezid'in beş oğlundan dördü arasındaki taht kavgaları nedeniyle 1402'den 1413'e kadar süren kargaşa dönemidir. Fetret Devri olarak anılır..’

Fetret = Taht Kavgası demek mümkün..

Sevgili Bircan kızım; orada ağzından bir ‘fetret’ çıktı ama Levent Kırca ve 4 çocuğu arasında yaşanılan olayla uzaktan yakından ilgisi yok..

Hani diyorum canlı yayın, ‘her şeyi biliyorum’ edasıyla seyircinin kafasını karıştırmasın.. Yüzde yüz bildiğin bir şey varsa söylesen.. Benimkisi nacizane bir ‘abi tavsiyesi’..

 

ECE, HARVARD’I KAZANDI.. ÜSTELİK YÜZDE 120 BURSLA..

 

Yok yok bu Ece benim Ece değil, üstelik benimkisi ‘Ecem’.. İnşallah Ece’nin yüzünü güldüren Allah, benim kızımınkini de güldürür..

Bu Ece; ‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’ dizisinde Meryem’le (Deniz Çakır), Hızır Çakırbeyli’nin (Oktay Kaynarca) biricik kızları Zeyno’yu canlandıran Ece Hakim.. Henüz 18 yaşında.. Bu 12. Dizi filmi.. Üsküdar Amerikan Lisesi mezunu. Harvard’ın Psikoloji Bölümü’nü kazanmış. Hem de yüzde 120 bursla.. Sadece eğitim değil, barınma ve kitap masrafları da karşılanacak..

Bu; Harvard’a bu bursla kabul edilen ilk Türk.. İlk Türk kızı.. İlk gözbebeğimiz! Uzat yanaklarını güzel kızım.. Allah tamamına erdirsin..

 

ECE, ŞEHİT YAKINLARINA ALLAH’TAN RAHMET DİLEDİ..

 

Yok yok bu Ece de benim Ece değil, üstlik benimkisi ‘Ecem’.. Yahu bu Ece Kız (Erken) böyle değildi.. Cıvıl cıvıl konuşur, bırak anlam kargaşasını, kelime hatası bile yapmazdı.. Yıllar geçiyor.. Ece de yaşına yeni yaşlar kattıkça ‘gaf’lar da gözle görülür bir şekilde artıyor.. İşte geçen sabah TRT1 ekranından, kulağıma çalınan Ece cümlelerinden bir demet:

“Dün gece önce şehit aileleri ile bir araya geldik, güzel bir akşam yemeği yedik. Sonra oradan çıkıp cumhurbaşkanımızın düzenlediği maça gittik..

Amaç maç değil elbette, toplanacak paraydı ve sanırım 50 milyon kadar toplanmış, bu para da şehit ailelerine verilecekmiş..

Bu arada bu vesileyle şehit ailelerinin yakınlarına Allah’tan rahmet diliyor, şehitlerimize başsağlığı diliyorum..”

Sonunda onca işi arasında cumhurbaşkanımıza maç da düzenlettin ya helal olsun Ece Kız..

Şehit ailesi yakınlarına rahmet diledin ya.. Bi şey demiyorum!

 

YUNANLI, YUNANLI İLE NİYE TÜRKÇE KONUŞUR?

 

Yerli dizilerle seslendirmesi yapılmış yabancı filmlerde neden oyuncular birbirleri ile konuşurken ille de Türkçe konuşurlar?.. Üstelik Lorel & Hardy gibi konuşurlar.. Ağızlarını ve dudaklarını ve de kelimeleri yaya yaya..

İlk aklıma gelen ‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’ dizisi.. Yunanlı askerler aralarında konuşurken –nedense- Türkçe’yi tercih ediyorlar..

Eyyy dizinin seslendirme yönetmeni! Bırak adamlar kendi dillerinde konuşsun, ne konuştukları da alt yazı olarak geçsin.. Bu kadar mı zor?..

Aynı durum ‘Cesur Yürek’ dizisi için de geçerli..

 

BABALAR VE KIZLARI.. ANALAR VE OĞULLARI..

 

Sabah Şekerleri’nin Kanal 360 şubesinin tazeleri, ekranda gazeteden okudular, ben de haberdar oldum..

Babalar ve Kızları; Yani İbrahim Tatlıses ve kızı Dilan.. İbo’nun yeni nüfusuna geçirdiği şarkıcı kızı demiş ki; ‘Geçen sene güzel bir şarkı bulup single yapamadım. Bunun için de ödül kazanamadım. Oysa şöhretlerin kapısını çalıp bir şarkı alsam bütün ödüller benimdi..’

Analar ve Oğulları: İdo sahneye çıktığı barda, seyirciler arasında oturan annesi Derya Tuna’ya şöyle seslenmiş: ‘Anne bu kaçıncı şampanya?.. Biz bu parayı nasıl kazanıyoruz biliyor musun?.. Yapma gözünü seveyim..’

Valla 1 Nisan’a da daha çok var ama iki evladın sözleri de şaka gibi.. Hatta hatta çıkıp şaka olduklarını açıklamalı ikisi de.. Yorum bile yapmıyorum..

 

GÖRDÜN MÜ ANNENİN KIRMIZI DANTELLİ BOHÇASINI!

 

Bir asker arkadaşım vardı, o anlatmıştı.. Köylerinde gelin olacak kızlara anneleri kırmızı dantelli bohçalar hazırlarmış.. Sonra da çeyizlerini bir güzel bu bohçalara sarıp verirlermiş kızın eline.. Kız gelin olur gider.. Ata biner ‘ya nasip’ dermiş.. Evlilik yürümedi mi?.. Kocası, kırmızı dantelli bohçasını koltuğunun altına sıkıştırıp, baba ocağına geri gönderirmiş kızı..

Kanal D’de Kısmetse Olur evinde Mehtap Taşkıran’ı koltuğunun altına kırmızı dantelli bohçasını sıkıştırıp baba evine gönderdiler.. Diskalifiye ile.. Yani bir daha asla dönemeyecek bu yarışmaya.. 12 kadın-erkek yarışmacının 12’sinin de ‘gitsin’ dediği dul ve bir kız evladı sahibi Mehtap, şimdi kırmızı dantelli bohçasını önüne koyup bir yandan rahmetli Kayahan’ın şarkısını söylerken bir yandan da düşünmeli:

‘Ben nerde yanlış yaptım..’ diye..

Hiç düşünmesin, programın eski bantlarını alıp a’dan z’ye incelesin.. İnanıyorum ki; içindeki canavarı ilk kez kendi de görecektir, ‘Ben ne yaptım Allahım’ diyecektir..

12 kişinin 12’si tarafından istenmemek! Ne kadar acı di mi Mehtap?..

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.