H.FEHMİ KETENCİ

H.FEHMİ KETENCİ

2009 TELEVİZYONUN ASIK YÜZLÜLÜĞÜ İZLEYİCİYİ BIKTIRDI?

Ikına sıkına yürüyen, adına televizyon programları denilen bir çok saçma sapan programla ekranlarda bir yılı daha doldurduk?

Ekrandan yansıyanlardan akılda neler kaldı diye hafızamı şöyle bir yoklayınca ele dişe dökünür birkaç programdan başka bir şeyler olmadığını görebiliyorum..

Genelde, geçtiğimiz koca yılı kurtaranların, lastik gibi uzayıp giden birkaç dizinin olduğunu rahatlıkla görebiliriz..

Bu söz konusu diziler sayesinde, günübirlik sansasyon görüntülere dayalı bir yayın politikası yürütülerek zevahiri kurtarmaya çalışıyorlar..

Hangi dizlerden söz ettiğimi anlamışınızdır?

Şu meşhur şevişme sahneleriyle gündemlere oturan ve sevişmede arada kullanılan yastık kültürünü populer yapan ''Aşk-ı Memnu'' ve bir çok kez izlememe rağmen aile içi karmaşa ve entrikaların hiç bitmediği, bitemediği ''Yaprak Dökümü'', izlenme oranları nedir bilemem ama uzayıp gitmesi itibarıyla sonu gelmeyen bir yola girdiler ki, izleyenlerin sabrı ha taştı, ha taşacak?

Uzunca bir süredir televizyonlarda artık çok belirgin hale gelen yelpazenin belirli kenarlarına oturan taraf halleri dizilerin izlenme oranlarını da inandırıcı olmaktan çıkardı çoktan..

Bir yayın grubuna bakıyorsunuz onların televizyonlarında yayınlanan bir dizi günün ve haftanın birincisi, diğer yayın grubuna bakıyorsunuz madalyonun tam arka yüzü? Onlarda yayınlanan dizilerden biri zirveyi kimselere kaptırmamış? Gel de inan inanabilirsen?

Bunu yapanlar ya akıllarını peynir ekmekle yemişler ya da bazılarının yaptığı gibi; bu toplumu, televizyon izleyicilerini salak sanıyorlar.. Birincilikler yerlerde, neredeyse ayağa düştü..

Sevgili televizyon izleyicileri, siz o gün birincisi, hafta birincisi olarak yayınladıkları dizilerin tafralarına bakmayın. Onlar tamamen şişirme birinciler.. Onları ite kalka buralara kadar getirdiler de, bakalım yalancıların mumu nereye kadar yanacak? Siz, onların söylediklerine bakarak adından söz edilmeyen dizi filmlerle ilgili sağlam kaynaklardan bilgiler edinmeye bakın ve izlemeniz gerekenleri izleyemediğiniz için sonra hayıflanmayın.. Bu arada; reytinglerin ölçümünü yapanlarla ilgili söylenenleri ve neler yaptıklarını bir hatırlayın ve onların seçtiklerine inanma konusunda ondan sonra karar verin?

Sinemamızın, neden yıllardır dünya sineması başarı sıralamalarında ön sıralarda yer alamaz, hiç düşündünüz mü?.. Nedeni; kapalı devre, ''körler sağırlar birbirlerini ağırlar'' misali birbirimize övgüler yağdırırız ve tanıtım promosyonlarına dayalı gerçekçi olmayan seyirci sayılarını baş tacı ederiz de ondan!.. Ve de bu sanal sonuçlara göre sinemamızı değerlendiririz.. Bu konuda haksızlık etmeyerek; ülke dışında yetişip o kültürün uzantıları olarak birkaç başarılı yapıma imza atanları ve adından söz edilen bu filmleri göz ardı ediyorum? Onlar farklı kültürlerden aldıklarından asla taviz vermeyerek işlerine baktılar ve ne yapmak istedikleri konusunda kararlı çalışmalar yaptılar?Ve sonuçlar ortada? Dışarıdaki festivallerde biraz olsun adımızı duyurabiliyorlar?

Sinemamızın iç yapımlar olarak tozu dumana katan cengaverleri, 2009 yılında güçlü promosyan ve tanıtım kampanyalarının verdiği gazla hatırı sayılır bir seyirci sayısına ulaştılar?Bu başarıları çoğu zaman ''Rekor'' olarak telaffüz edildi? Bazıları ise kendilerine daha dev gösteren, kendi yarattıkları dev aynalarına yansıyan görüntülerine bakarak en iyi olduklarına kendileri de inanmaya başladılar..

Unutulmamalıdır ki; bir konuda en iyilerden söz edilemez.. Bir dalda, bir konuda ''en iyi'' bir tanedir ve o nedenle ona ''en iyi'' veya ''mükemmel'' denmiştir..

Biz ise dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir şeyi yapıyoruz, bizde bir işte bir çok ''en iyiler'' var. En iyi kavramını da ayaklara düşürdük.. Artık herkes yaptığına en iyi diyor. Kendi en iyi? Peki hepsi en iyi olunca en iyinin hiçbir anlamı kalmıyor..Bu durumda en değerli bence geriye kalan birkaç iyi ve kötü herhalde?

2009 yılı; televizyon yayınlarındaki başarısızlıkların asla unutulmayacağı bir yıl olarak hatırlanacaktır.. Sinema da pek farklı değil? 2009'un sonuna doğru adından söz ettiren Cem yılmaz markalı ''Yahşi Batı'' filmi de yukarıda anlatmaya çalıştıklarımızın çok uzağında değil? Uzun zamandan beri sürdürülen yoğun promosyon çalışmaları sonrasında kısa sürede sinemalarda yüksek izlenme hasılatına ulaştı? Televizyonların hangi magazin programını açarsanız orada mutlaka bu filmle ilgili promosyan tanıtımlara ve abartılı övgülere rastlayabilirsiniz..

Bir gerçek var ki, tek kişilik sahne showları'yla çok iyi bir izleyici ve hayran kitlesine sahiptir Cem Yılmaz.. Benim de severek, beğenerek izlediğim bir komedi show sanatçısıdır. Ama; ''Yahşi Batı'' filmi bana göre o kadar da abartılacak, o kadar da övgüler yağdırılacak bir film değil? Tipik bir Cem yılmaz filmi.. Bundan öncekilerden hiç ama hiçbir farkı yok.. Ben Cem Yılmaz'ı, böyle, giderek kalıplaşmaya başlayan bir filmde, filmlerde izlemek yerine onun asıl yeri olan sahnedeki tek kişilik komedi showları'nda izlemeyi tercih ederim? Bu konuda Cem yılmaz hayranı olup da filme gidenlere sorduklarımın bir çoğundan benimle aynı düşüncede olduklarını ifade eden yanıtlar aldım?

Aynı düşüncelerimi Mahsun Kırmızıgül'ün, Yılmaz Erdoğan'ın ve Şahan'ın filleri için de paylaşırım? Beni, bu filmlerin rekor sayılacak izleme sayısına ulaşması pek ilgilendirmiyor? Kısa bir süre sonra saman alevi gibi sönmeye mahkum bu tür yapıtların sinema tarihine katkıları nediri düşünüyorum ama pek de iç açıcı bir sonuca ulaşamıyorum?

Bana göre; geçen akşam televizyonda izlediğim Fatih Ürek'in başrolünü oynadığı ''Şeytanın Pabucu'' ve 2009 yılına damgasını vuran ''Issız Adam'' keyfle izlenen akıllarda kalan güzel filmlerden bir kaçıdır.. ''Şeytanın Pabucu''dan söz edildiğini duydunuz mu? ''Issız Adam'' iyi bir film olmasına rağmen filmde kullanılan bir dönemlerin romantik şarkılarının öne çıkması ile adından söz ettirebildi, iyi bir film olarak hafızalara yerleşti ve bir giden bir kez daha izledi..

Bir konuda başarılı olmak istiyorsak ''körler sağırlar birbirlerini ağırlar'' yaklaşımlarından medet ummamalıyız?

xxxxxxx

Yukarıda 2009 televizyon yayınlarında akılda kalan pek fazla bir şeyin olmadığından söz edip durduk.. Konuları biraz yaydık ve sinemaya, benim için hep kanayan yara olan sinemaya dalıverdik? İyi de oldu içimi döküverdim..

2009 Televizyon ekranında adından söz ettirenler de vardı?

Bunları kısa başlıklar olarak şöyle sıralayabiliriz;

Geçtiğimiz yıla damgasını vuran en önemli olaylardan biri Hunharca katledilen Münevver Karabulut çinayetidir.. Televizyonlar bu konuda üzerlerine düşen görevi en iyi şekilde yapmışlardır..

Adına Demokratik Açılım denen ve hala rayına oturtulamayan, açıkçası benim de ne olduğunu hala anlayamadığım konu, 2009'un sonuna doğru televizyonların en çok ekranlara taşıdığı konulardan biriydi..Televizyonların ekranlarında genelde birinci sıra haberler olarak yer aldı? Ancak, hala akla kara gibi farklı yorumlarıyla ne durumda olduğu konusuna açıklık getirilemedi?

Türkiye Nisan ayında ''Domuz Gribi'' ile tanıştı? Türkiye'de yaşanan 'Domuz Gribi'' salgını meselesi ve giderek felaket haberlerine döndürülen ama sonuçta nereye vardığı belli olmayan bir konu olarak televizyon ekranlarında hemen hemen her saat yer alan haberlerdendi? Yeni yılla birlikte haber değerinden biraz kaybetti ve sıralamada giderek gerilemeye başladı.. Bu haberlerden akılda kalan şu aşı meselesi idi ama o konu da şimdilik gündemde değil?

Eylül ayı televizyon ekranlarında ibretlik, çok dersler alınması gereken bir felaketi yansıtan görüntü ve haberlerin saat saat yer aldığı aydı.. 2010 kültür Başkenti İstanbul'un bir bölgesinin düştüğü acınası durumun ibret verici görüntüleriyle iç içeydik? O ilginç görüntüler televizyon tarihimize 2010 Kültür Başkenti İstanbulumuz'un düştüğü hazin durum olarak yer alacaktır.

2009 da ekranlarda yer alan haberlerin yoğun olduğu konu Ergenekon'la ilgili haberlerdi.. Bu konu şu an hala devam etmekte.. Bu konuda fazla söze ne gerek. Televizyonunuzun düğmesine basın ve ekranlarda son gelişmeleri izleyin?

Ülkemizi bu yıl Eurovision'da Hadise temsil etti ve tüm olumsuzluklara rağmen başarılı bir performans gösterdi ve 4. Oldu? Ben çok başarılı bulmuştum Hadise kızımızı? O dönemde tüm yaşadıklarına rağmen yılmadı ve yüzümüzü güldürdü..

Ve beklenen oldu sigara yasağı tüm kapalı alanlarda yürürlüğe girdi? Bu tiryakileri için iyi mi oldu kötü mü oldu bekleyelim göreceğiz? Bu arada yeni yılla birlikte tütün mamullerine önce zam yapıldı sonra önemli bir bölimi geri alındı.. son gelen haberlere göre ise; geri alınan zamlar tekrar yapıldı?.. Şaşırtıcı değil mi?

2009 da ilgiyle izlenen bir çok dizi ekranlara veda etti? Bazıları sessiz sedasız, bazıları bir gece ansızın ve bazıları da görkemli final yaparak ekrandan gidiverdiler?

2009 ekranlarından akılda kalan ve izleyiciyi isyan noktasına getiren bir konu da; dizi tekrarlarının sorumsuzca ekranlara yansıtılmasıdır.. Ekonomik tasarruf nedenine bağlı olarak yaşanan kriz dizi izleyicisini isyan noktasına getirdi? İzleyici dizinin başını sonunu kaybetti.. Hiçbir dönem izleyici böylesine sorumsuzca yok sayılmadı?

2009 da başlayıp hala devam eden Kanal 1'de Yayınlanan bilgi yarışması programları ''Soru Küpü'' ve ''Kelime Oyunu'' bana göre son yıllarda yapılmış ve keyifle izlenebilen en iyi bilgi yarışma programlarından ikisiydi.. Gerçi, yeni yıla girerken neden olduğunu anlayamadığımız bir şekilde ''Soru Küpü'' yayından kaldırıldı ama, aynı gün yayınlanan 'Kelime Oyunu'' çok başarılı bir şekilde devam ediyor.. Bildiğim kadarıyla, dört ülkede aynı anda yayınlanan ''Kelime Oyunu'' sunucu ile içeriği ile çok başarılı bir program. Yarışmacıya yaklaşımı, sunumu, konulara hakimiyeti ile sunucu İhsan Varol'u (yarışma sorularını da kendisi hazırlıyormuş) kutlamak gerek.. Umarım bu programı da yayından kaldırmazlar?

Benzeri bilgi kültür yarışması olarak uzun yıllardır TRT de devam etmekte olan ''Bir Kelime Bir İşlem'' kendini yenileyemeyen bir program olarak giderek unutulmaya yüz tuttu.. Bu tür programların artması ve yaygın hale getirilmesi gerekirken en aza indirilmiş olması şaşırtıcı ve de kaygı verici?

Keşke televizyonlarımız yayınlarında saçma sapan, genelde magazin ağırlıklı (yapılanlara bence magazin demek mümkün değil), ne olduğu, nereden geldiği belli olmayan sunucuların sunduğu içi bom boş programlar yerine, kültür sanat ağırlıklı programlara yer verseler.. Bir dönem İstanbul Televizyonu olarak da adlandırılan TRT2 bu konuda çok başarılı bir yayın politikası sürdürmüş ve izleyicinin beğenisini kazanmıştı..

Umudum yok ama beklentim çok? Umarım televizyonlarımız titrer ve kendine gelir ve kendilerine yakışan, gerçek televizyon yayınlarına dönerler..

Ve de; ne dediği anlaşılamayan, Türkçe'yi katleden, ekranda şaşkın ördek gibi dolaşan sunucuları ekranlara çıkarmaktan vazgeçerler..

Kısacası; 2009 Televizyonlarının asık yüzlülüğü, suratsızlığı televizyon izleyicilerini bıktırdı..

xxxxxx

Bu vesileyle de; Gülümseyebilen, yüzünüzü güldürecek televizyon yayınları temennisiyle Yeni Yılınızı İçtenlikle Kutlar, 2009 hiç aratmayan, ''ahlar''sız, ''vahlar''sız, geleceğe taşıyabileceğiniz, azıcık da olsa umut depolayabildiğiniz, bir zamanlar 'ne özgürdük' demeyeceğiniz, özgür, sağlıklı, başarılı bir yıl geçirmenizi dilerim..

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.