Ahmet Hakan... "ALKOLE KÜFÜR EDEBİLİRSİN AMA İÇENE ASLA!"

Ahmet Hakan... "ALKOLE KÜFÜR EDEBİLİRSİN AMA İÇENE ASLA!"

Bu röportaj; manken ve fotomodel Başak Emre tarafından, yapılmış ve röportajın sadece magazinel tarafları tarafımızdan yayınlanmıştır... Röportajın tam metnini iOS Platformu`nda yayın yapan Tablet Dergi Grubu iDergi`den okuyabilirsiniz...

Kiminiz onu çok seviyor, kiminizse nefret ediyor! Bazıları 'eski dinci' şimdi demokrat oldu diye eleştiriyor. Ama öyle ya da böyle, gerek köşe yazılarıyla gerekse televizyon programıyla, o Türkiye'nin en çok okunan ve takip edilen gazetecilerinden biri.

İmam Hatip mezunu olmasından tutun da çalıştığı kurumlara ve herkesin 'yaşadığını' onunsa 'yaşamadığını' söylediği değişimine kadar sürekli eleştirilse de Ahmet Hakan ismi her kesimden insanın ilgisini çekiyor. İnsanlara karşı biraz alaycı bir üslubu var zaten bunu da inkâr etmiyor.

Ama saygısızlık yapmamaya, insanları rencide etmemeye özen gösteriyor. Doğru bildiğini söylemekten, tepki alacağını bilse dahi, geri durmuyor.

Özellikle son günlerde yaşanılanların ardından yazdığı yazılarla da herkesin gözü üzerinde Ahmet Hakan'ın. Medyanın suskun ve bastırılmış tavrına karşın o inandığını yazdı yine.

Biz de hem gündemdeki konuları hem de özel hayatıyla ilgili sorularımızı yönelttik kendisine. O da açık yüreklilikle cevapladı. Ahmet Hakan Başbakan'ın tavrını eleştirerek: 'Bu millet terbiye edeceğin evlatların değil' dedi.

-Ahmet Hakan ismini ilk tanımaya başladığımız zamanlarla şuan ki Ahmet Hakan arasında büyük farklılıklar var. Bu değişim nasıl oldu?

"-Aslında ben kendi düşüncelerimde, hayatımda öyle çok köklü, çok büyük, çok esaslı bir değişim geçirmedim. Ben eskiden de o dönemin ezilen insanlarının yanındaydım, onların içindeydim.

Şimdi de öyleyim. Yani duruma böyle bakıldığında, genel çizgiye bakıldığında, pek büyük bir değişiklik görülemez. Zaten böylede görülmemesi gerektiği düşüncesindeyim. Ama her insan gibi bende 1- 20 yıl içerisinde bir sürü değişiklikler yaşadım.

Hayata bakışımda farklılaşmalar, olgunlaşmalar oldu. Ama 'O zaman A idim şimdi B oldum? şeklinde büyük, trajik bir değişim geçirmedim. "

-Peki, ailenizin, yakın çevrenizin bu değişime veya sizin deyişinizle hayata bakışınızda ki farklılaşmalara tepkisi nasıl oldu?

"-Ailemin böyle bir tepkisi olmadı."

-Hiç mi? 'Oğlum hani sende değiştin biraz!" bile demediler mi?

"-Hayır, hayır? Gündelik hayat içerisinde, çok yavaş olunca fark edilebilecek bir şey de değil zaten"

-Ya arkadaş çevreniz değişti mi? Yoksa hala o günlerde ki sıkı dostluklarınız devam ediyor mu?

?-Arkadaş çevremde bir takım değişiklikler oldu ama o da benden kaynaklanmadı. Onlar hükümet oldular ve hükümet olunca daha içlerine kapandılar. Bundan kaynaklı bir değişiklik oldu. Yoksa ben hala eski çalıştığım yerdeki insanlarla temasa açığım. Ben herhangi bir şekilde mesafe koymadım. ?

-Sadece isimler değişti diyebiliriz o zaman?

"-Evet, aynen öyle. Ben hayatımın her aşamasında insanların yediklerine, içtiklerine, düşüncelerine, görüşlerine, giyim şekillerine, tercihlerine kısacası hiçbir şeylerine karışılmaması gerektiğini düşünen bir insanım."

ALKOLE DEĞİL ALKOL KULLANANA SAYGI GÖSTERECEKSİN!

-Peki, özgürlükler dedik madem, alkol yasağıyla ilgili ne düşünüyorsunuz? Bir sınırlama getirilmeli mi?

"-Bence sınırlandırılabilir. Sınırlandırılmasının önünde bir engel, sakınca görmüyorum. Batılı, demokratik ülkelerde de bu tür sınırlamalar yapılabiliyor.

Ancak bizde ki alkol sınırlandırılmasında 2 tane sorun var. Birincisi böyle bir sınırlamanın Türkiye için bir gereklilik olup olmadığı. Bunun Türkiye?nin önünde önemli bir sorun teşkil edip etmediği.

Çünkü bu konuda bir araştırma yapılmadı, bir ittifak sağlanmadı. 'Böyle bir sorun mu var?? diye toplumla konuşulmadı. Yani bizim toplum olarak bir alkolizm sorunumuz mu var? Halktan böyle bir talep gelmedi.

Bir sorun olduğuna dair istatistikler, veriler de yok ortada. İçki içme oranlarında bir yükseliş de yok. Yani önlem almayı gerektiren tehlike çanları yok. Evet, tehlike çanları çalmadan da önlem alabilirsiniz. Ama o çanların çalmasını gerektirecek en ufak bir sinyal yok ki.

Durum böyle olunca; insanlar da, veriler olmadan alınan bu abartılı kurallar karşısında bunu kamu sağlığını düzenlemek için alınmış bir karardan ziyade kendi hayat tarzlarına yönelik bir müdahale olarak gördüler."

-Peki, iki sorun var dediniz, ikincisi nedir?

"-Şimdi ikinci sorun da, daha doğrusu gösterilen tepkinin ikinci nedeni bu düzenlenmeyi savunurken kullanılan üslup, dil! Çünkü bu dil çok kötü bir dil. 'İki ayyaş, kafaları kıyak, içeceksen git evinde iç!' gibi doğrudan insanların yaşam tarzlarına müdahale eden ve onları aşağılayan bir tarz.

Alkole karşı olabilirsin, alkol içmezsin, hoşlanmayabilirsin de bu senin en doğal hakkındır. Saygı da duymayabilirsin ama alkol kullanmayı tercih eden insana saygı göstereceksin!

Alkole saygısızlık yapabilirsin. Dersin ki 'Bu içki çok zararlı bir şey, iğrenç bir şey, istediğin kadar küfür de et içkiye. Ama içki içen insanı aşağılayamazsın, ona küfür edemezsin, hakaret edemezsin. Buna saygı göstereceksin.

Bu ikisi sonucunda da yani veriler, gereklilikler olmadan yaptırım uygulanarak, tartışılmadan, çok hızlı bir şekilde yasal düzenlemenin kabul edilmesi ve kullanılan dil, üslup insanların reaksiyonuna yol açtı. Ben alkol konusunda yanlış yapıldığını, yanlış bir tutum izlendiğini düşünüyorum."

KADINLARI TÜRBANLI YA DA TÜRBANSIZ DİYE AYIRMAM

-'Türbanlı Kadınları Kim Alacak?? başlıklı bir yazı yazmıştınız. Ahmet Hakan ileride türbanlı bir kadınla evlenir mi?

"-Vallahi ben bir şey söylemek istiyorum. 'Evlenir miyim evlenmez miyim?? Benim kişisel olarak, özel hayatımda yaptıklarım, yapacak olacaklarım bir tarafa, bunu ayrı tutalım.

Fakat ben kadınları; şu türbanlı bu türbansız olarak ayırmıyorum Benim için kadın önemli, insan önemli. Bu iyi bir insan, bu kötü bir insan; bununla anlaşırım, bununla anlaşamam. Duruma böyle bakıyorum.

Önemli olan anlaşabilmem. Türbanlı olur çok iyi anlaşırım, türbansız olur anlaşamam ya da tam tersi. Bir bireyi tanımlayan, belirleyen tek unsur başına taktığı örtü yada başına takmadığı örtü değildir."

-Başbakan değişir mi? Değişirse de neyi değişir?

"-Bilmiyorum, onu Başbakan bilir. Başbakanı öngörülemez buluyorum. Çünkü öngörülemiyor Başbakan!"

-Ülke için dönüm noktası olan olaylar yaşanırken sizin hayatınızda benim dönüm noktam diyebileceğiniz olay yaşandı mı hiç?

"-Hayır, öyle bir dönüm noktası hayatımda yok. Ben hep aşama aşama yaşadım. Trajik durumlar yaşamadım yani. Öyle güçlü kopuşlarım olmadı."

-Peki, büyük pişmanlıklarınız var mı?

"-Pişmanlıklar vardır mutlaka ama onlar da küçük küçük şeylerdir. Büyük trajik değildir. Biz her gün bir sürü hata yapıyoruz. Ama önemli olan geri dönersin telafi edersin. Ertesi gün onları düzeltirsin.

Öyle bir süreç içerisinden hep geçiyoruz zaten. Her insanın yaşamında olur. Ama kastettiğiniz gibi hayatımın en büyük hatası yok."

- Yazılarınızla gündeme dair fikirlerinizi öğreniyoruz da hayatınızla ilgili pek bir şey bilmiyoruz. Mesela televizyonda ne izlersiniz?

"-Hiçbir şey!.. Televizyon izlemiyorum yani."

-Ahmet Hakan ne tarz müzik dinler?

"-Klasik batı müziği ve daha çok Klasik Türk müziği? Kardeş Türküler, Ahmet Kaya, politik guruplar, Kürt gurupları; bunları dinlerim. Politik kültürel yapıdan hoşlanıyorum."

-Sinemaya gider misliniz? Favori filmleriniz var mı?

"-Sinemaya sık sık giderim. Seven ve Fargo favorilerim"

-Yazarından sanatçısına herkesin fazlasıyla ilgi duyduğu kişisel gelişim, spritüal çalışmalarla ilgilenir misiniz?

"-Hayır, hiç ilgilenmiyorum. İlgilenmekte istemiyorum. Para tuzağı olduğunu bunlar hep."

-Hangi takımı tutuyorsunuz?

"-Beşiktaş!" (Biliyorum neden o takımı tutuyorsun diye sorulmaz. Ama aldığım cevaba ve son günlerde yaşananlara istinaden sordum. O da açık yüreklilikle son olaylarda gösterdikleri tavrı beğendiğini belirtti.)

-Herkesin dilinde bir uzaklara gitme, sahil kasabasına yerleşme lafı var son yıllarda. Sizin de böyle planlarınız var mı?

"-Yok öyle bir planım. Zaten çok yoğun çalışıyorum bir yere gidemem."

-Peki yeni bir kitap planı var mı?

"-Kitap işi ayrı iş. Bu ara herkes kitap yazıyor. Ne kitabı yazıcam! Neyin kitabını yazıcam? Roman, şiir kitabıysa adanma ister. Kendini adayacaksın düzgün bir şey yapabilmek için. Literatürü takip edeceksin. Onları yapmıyoruz."

SİYASET MİZACIMA AYKIRI

-İlerde siyasete girmeyi düşünüyor musunuz diye sorsam?

"-Asla! Benim işim de değil tarzım da değil. Siyaset benim mizacıma aykırı."

- Tweeter'dan sizi takip edenler daha iyi bilirler, sanki insanlarla dalga geçmek hoşunuza gidiyor gibi? Yani size gelen tepkilere sinirlenmekten çok alaycı hatta 'seni kale bile almıyorum? tarzı bir tavrınız var sanki, yanılıyor muyum yoksa doğru bir tespit mi?

?-Alaycı bir tavrım var, evet. Ben orayı kendi kişisel eğlence alanım olarak görüyorum, öyle kullanmak istiyorum. Eğleniyorum da aslına bakarsanız. Politik görüşlerimi yazmıyorum oraya. Zaten gazetede yazıyorsun, üstüne televizyon programı yapıyorsun. Bir de Twitter?dan günlük gelişmeleri yorumlamak istemiyorum.?

-Twitter üzerinden size ulaşmak isteyenler muhakkak ki oluyordur. Herkese dönüş yapıyor musunuz?

"-Genellikle telefon numarası olmayan ama bana ulaşmak isteyen gazeteci veya kurumsal yapıda bir davet için ulaşmak isteyenlere dönüyorum. Onun dışında Twitter öyle herkese cevap verilecek, ciddiye alınacak bir yer değil. Oyuna da getirilebiliyorsun. O yüzden girmiyorum öyle şeylere."

-Bir de Melih Gökçek ile aranızda ki bu husumet nedir? Sosyal medyada da her fırsatta birbirinize olan sevginiz belli ediyorsunuz! Nasıl Başladı bu atışmalar?

"-Melih Gökçek?le takılıyoruz işte. Zaten uzun bir süredir. O bana bir takım şeyler yazmıştı bende ona cevap verdim. Öyle başlamıştı."

-Son olarak, herkes, sizi seven sevmeyen acaba bugün ne yazmış diye yazılarınızı takip ediyor. Sosyal medyada yazılarınız paylaşılma rekorları kırıyor. Ahmet Hakan?ın bu kadar popüler olmasının sırı nedir?

"-Öyle bir şey söz konusuysa eğer, belki basit bir dille anlatmak diyebilirim. Ben çalışıyorum. İnsanların dikkatini çekecek bir üslupla, formatla düşüncelerimi ortaya koymak için özel bir çaba sarf ediyorum.

8-10 saat bir köşe yazısı üzerinde çalışıyorum. Seçme yaparken, yazarken, ifade ederken yalınlaştırma, çarpıcı hale getirme, formatla oynamak gibi işler yapıyorum. Eğer bir başarı söz konusuysa bu çabalar nedeniyle olabilir."

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.