Ara Güler... "İSTANBUL'UN SİMGESİ BENİM!"

Ara Güler... "İSTANBUL'UN SİMGESİ BENİM!"

Büyük usta Ara Güler her zamanki gibi huysuz, her zamanki gibi tepkili.

İstanbul'un simgesi benim ulan

Büyük usta Ara Güler her zamanki gibi huysuz, her zamanki gibi tepkili. İstanbul'un; İstanbulluluğun bittiğinden, kendi elimizle yok ettiğimiz güzelliklerden, kaybolan değerlerden, eğitimsizlikten dem vuruyor.

İstanbul'un sizin için önemi nedir? İstanbul, İstanbul olmaktan daha fazla benim doğduğum şehirdir. Taksim'de doğmuşum, Galatasaray'da oturmuşum, evlendikten sonra da Gümüşsuyu'nda oturmuşum. Hiç başka yere gitmedim hep buralardayım. Ama bütün dünyayı gezmiş bir gazeteciyim. Benim için dünyanın her yeri birdir. Ama İstanbul'un özelliği büyüktür. Çünkü benim doğduğum şehirdir, onun için mühimdir.

En sevdiğiniz yer neresi İstanbul'da?

Zeyrek. Eskiden Zeyrek'ti. Ama şimdi o da bozuldu. Zeyrek hoşuma gidiyor. Çünkü eskiyi hatırlatıyor filan. Daha başka yerler de var. Ne bileyim Çengelköy'ün yukarılarında birtakım sokaklar var. Onlar eski İstanbul'u hatırlatıyor. Yahya Kemal ya da Orhan Veli gibi şairlerin şiirlerinin bana verdiği duyguları oralarda bulabiliyorum.

İstanbul'u dünyadaki pek çok kişi sizin objektifinizden tanıyor. Bu nasıl bir duygu?

İstanbul'u çok az kişi bilir. Şimdi sen İstanbul'u bildiğini zannedersin. Halbuki bilmezsin. Ayasofya'ya gittin mi mesela? Birinci katına çıktın mı?

Çıktım. En çok Kumkapı, Haliç ve Kandilli'yi görüyoruz fotoğraflarınızda...

Her yer. İstanbul'un her tarafına gittim.

Keşke çekseydim dediğiniz yer var mı?

Çekilmedik yeri yoktur p....k İstanbul'un.

Size göre İstanbul'un simgesi nedir?

Benim ulan İstanbul'un simgesi.

İstanbul gezerek öğrenilmez! Oturup çalışmak lazım

Türk edebiyatının ünlü isimlerini de siz fotoğrafladınız.

Ben çekmeseydim hiçbirinin fotoğrafı olmazdı. Kimse gidip uğraşmazdı. Kimse Orhan Veli'nin kim olduğunu bilmezdi be. Yaza yaza şimdi öğrendiler. Kim bilirdi Sait Faik kimdir? Böyle şeylerle meşgul değillerdi ki. Herifler kendilerini gazeteci sanıyorlardı. Kendilerini mühim adam zannederlerdi. Hepsi de Atatürk'ün yardakçılarıydı, onun için.

O dönemin gazetecileri içinde iz bırakan isimler yok muydu?

Çoğu zaten edebiyatçı bozmasıydı. Hepsi eften püften yazılar yazmışlardır. Gazetecileri değil romancıları da aynıdır. 1930'larda fazla bir şey yapmadılar. Öncesinde Türkiye'de başka şeyler vardı. Hat sanatı vardı, minyatür vardı. İstanbul'un bir kültürü vardır. Her yeri anlamak lazım. Roma'da iki tane medeniyet varsa burada 11 tane medeniyet var. Bunları bilmek lazım. Sokakta gezerek İstanbul öğrenilmez. İstanbul'u oturup çalışmak lazım.

Yeni nesil fotoğrafçılar arasında beğendiğiniz isimler var mı?

Genç genç, yeni yeni çocuklar vardır. Ama yani onların yaptıkları işler ne kadar doğrudur. Ne kadar ne anlarlar belli değil. Bugünkü verilen eğitimden pek emin değilim. Hocalar bile bir şey bilmiyor. Kayseri'den gelme herifin biri, burada mektepte ders verecek de, benim İstanbul'u öğretecek. Geç babam sen onu. 100 kişinin içinden bir kişi filandır.

İstanbullu profili de değişmedi mi?

Değişti tabii, görmüyor musun? Eski İstanbullu kalmadı. Zaten bizim zamanımızda, biz doğduğumuz zaman bile bitmişti İstanbul.

Muhsin Ertuğrul da hocalarınızdan biriydi.

Gittim, tiyatro kursu vardı. Babamın arkadaşıydı. Tiyatro ve edebiyatın içindeydim. Mühim adamlar vardı benim yetiştiğim yerlerde. Mesela Sabahattin Eyüboğlu, var mı şimdi? Felsefe hocam Hilmi Ziya idi, duydun mu bu isimleri? Bunlar büyük filozoflardır. Yok bu herifler. Şimdi kimdir ki? Benim sınıf arkadaşım hoca olmuştur. Benim sınıf arkadaşımın rektörlüğünden ne olacak ulan?

Kültür kaybı mı yaşanan?

Bitti, bitti onlar. B...n şeylerle uğraşıyorlar. Bütün uğraştıkları mini etek. Karıların yarısı çıplak işte. Bunlarla uğraşıyorlar.

Yeni nesil şanssız mı dersiniz?

Yok canım sen de, niye şanssız olsun. O zaman öyle lazımdı oldu bitti. O da devrini kapattı. Şimdi başka şeylerle uğraşıyoruz.

Hangi yıllarda yaşamak isterdiniz burada?

Şimdiki zamanda.

Türk edebiyatının yüzleri gibi eski İstanbul'u da belgeleyen isim oldunuz.

Zaten dünyadaki bütün şehirler yüz değiştirir. Bu normaldir. Taş devrindeki gibi mağarada mı oturacaktık yani? Herhalde apartmanlar olacaktı. Zamanın getirdikleri yenilikler insanlar tarafından kullanılıyor.

Yıllar neleri aldı İstanbul'dan?

Eski İstanbul'u kaybettik, zaten yok artık. Benim eski kitaplarıma bak aynı yeri bulamazsın, yoktur. Pek çok kişi denedi. "Abi, senin çektiğin yerlerden biz de çekeceğiz" dediler. Aynı yerler yok ki çekilsin.

Eski İstanbul'u özlüyor musunuz?

İstanbul'un içine s.....ma şimdi. Ne özleyeceğim, özlemiyorum. Bıktım.

Yabancı birine nasıl anlatırsınız?

Anlatma, konuşma bitsin ulan. Dediğinden de bir b.. mu anlıyor zannediyorsun?

Zaten sözler uçup gidiyor. Sizin resimleriniz kalıyor. Mesela yıllarca Mimar Sinan'ın eserleri üzerinde çalıştınız.

Mimar Sinan yapıtları hakkında en büyük kitabı ben yaptım. Ne Türkiye Cumhuriyeti yaptı, ne Fransız hükümeti yaptı ne Amerika. Mimar Sinan küçük biri değil ki. Avrupalının beni bulmasını mı bekleyeceğiz. Zaten sen kimsin oğlum? Aldırmıyoruz bile yani. Avrupa medeniyeti bitmiş bir medeniyettir. Üzeri yosun tutmuş bir medeniyettir. Hiç sevmem Avrupalıları.

Amerika hıyarlar topluluğudur

Fransa ve Almanya'daki müzelerde fotoğraflarınız var ama. Onlara İstanbul'u siz anlatıyorsunuz.

Olsun, olsun. Onların entelektüeldir. Onlar bilir. Ama kaç kişidir? Sen kaç kişi Picasso'yu tanıyor zannediyorsun? Afrika'da bir yamyam kabilesine Picasso desen bilecek mi?

Onlar bilmez tabii.

Ama onlar çoğunluktur işte. Anladın mı? O adamlardan dünyada milyonlarca var. Sen de bu adamla uğraşıyorsun.

Entelektüel endişeler taşıyanlar boşuna mı uğraşıyor?

Tabii, hiçbir şey değildir. 10 sene sonra hepsi unutulur.

Arşivlenir. Artık bilgi dijital ortamda saklanıyor.

Arşivlensin. Kim okuyacak sonra? Kim çıkacak? Mesela Yahya Kemal mühim ama Namık Kemal ne kadar mühim? Tevfik Fikret dünya edebiyatında var mı? Ama Aragon var.

Peki, bu kent evrenselliği nasıl yakalıyor?

Yakalıyor mu dersin? Tarih vardır tamam ama Marmaray Tüp Geçit Projesi sırasında bir gemi limanı bulduk. Yenikapı'da sandalları bulduk. Üzerine oturmuşuz haberimiz yok. Kapatmış, yatmışız. Böyle medeniyet mi olur?

Hayatta her şey bir seçimden ibaret değil mi?

Öyle Fransa'da otursan ne olacak. Ulan Fransa Fransız'ın yeri. Benim yerim de burası. Bir de hıyar Amerikalı olmak var. Bütün Amerika hıyarlar topluluğudur. Avrupalılar da aptallar topluluğudur. Anladın mı? Biz de cahiller topluluğuyuz.

Röportaj: Neşe Mesutoğlu

Fotoğraflar: Hüseyin Özdemir

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.