AŞI OLMAK YA DA OLMAMAK

Tüm dünyayı sarsan koronavirüs salgını, hepimizi tehdit ediyor. Zaman zaman endişe verici boyutlara yükselen vaka ve ölüm sayıları, son dönemde artık sıradan birer rakam gibi görülüyor ve artık kanıksanmış vaziyette. Ancak ölümün şakaya gelir tarafı ya da tartışılacak bir yönü yok. Ölen öldüğüyle kalıyor, istatistiklere de sadece bir rakam olarak ekleniyor.

Hal böyle olmasına rağmen gerek ülkemizde gerekse tüm dünyada salgın geçmiş gibi bir hava oluştu. Hollanda’nın başı çektiği birkaç ülkede maske takma zorunluluğunun kaldırılması, sosyal mesafe kurallarının iyice esnetilmesi gibi birçok uygulama hayata geçirilmeye çalışılıyor. Bazı ülkeler ise salgının boyutunun ve ciddiyetinin farkında olduğu için tedbirlerin devam ettirilmesinden yana. Aslında bu iki yaklaşımın bir de perde arkasında yaşananlar var. Hemen hepimizin yakından takip ettiği bu tartışmaların en önemli odak noktası ise aşı yaptırıp yaptırmamak!

* * *

Gerek Dünya genelinde gerekse Türkiye’de toplumun büyük bir kesimi bu tartışmayı yapıyor. Kimileri herkes aşılanırsa bu salgın biter diyor kimileriyse içeriğinden üretici firmanın bile sorumluluk kabul etmediği bir ürünü vücuduma neden enjekte ettireyim diyor. Burada iki tarafa da hak vermemek mümkün değil.

Bir virüs salgını, elbette ki bağışıklık sisteminin güçlü olmasıyla ya da güçlendirilmesiyle önlenebilir. Aşı olunduğunda hastalık hafif atlatılabilir ya da bu hastalığa hiç yakalanmayabilirsiniz. Bu yüzden aşı taraftarları, aşılamanın yüzde 100’e ulaşmasıyla salgının durdurulabileceğine inanıyor ve haklı olarak aşı karşıtlarına kızıyor.

Öte yandan aşı karşıtları da üretici firmanın aşı olmadan önce bir dizi taahhüt imzalatıp firmanın sorumluluk almadığını ön plana çıkarıyor. İçeriği ve sonuçları tam anlamıyla belli olmayan bir aşıyı da vücutlarına sokmak istemiyorlar. Aşı olanların özgür iradeleriyle bu işlemi yaptıklarını ama aşı olmayanların özgür iradelerine de saygı duymaları gerektiğini belirterek “mahalle baskısı”nı reddediyorlar.

* * *

Bir başka açıdan bakıldığında dünya genelinde birkaç firmanın ürettiği bu aşıların salgın üzerindeki etkileri de tartışılıyor. Kimisi Amerika’da uygulanan tek doz aşının yeterli olmadığı ve öldürücü sonuçlar doğurabildiğini konuşurken Türk doktorların Almanya’da ürettiği aşının yeni varyantlar üzerinde bile etkili olduğunu iddia ediyor. Sağlık Bakanlığı’nın, pandeminin başlangıç noktası Çin’in ürettiği aşıdan iki doz olanlara üçüncü hatta dördüncü doz aşı olmalarını tavsiye etmesi de bir başka muamma. Öyle ya, sevgili Fatih Altaylı, “Dördüncü doz aşı tavsiyesi Çin’den gelen aşıların etkisiz olduğunun kanıtı” diyerek bu açıklamaya tepki gösteriyor.

Tartışmalar, aşının salgın üzerindeki etkileriyle de bitmiyor. Çünkü sonuçları itibarıyla da aşıyı değerlendirmek mümkün. Amerika’da uygulanan tek doz aşının küçük bir ihtimal dahi olsa kanda pıhtılaşma yaparak ölüme sebebiyet vermesinden tutun, Almanya’da üretilen aşının uzun vadede kısırlığa yol açarak dünya genelinde bir nüfus planlaması hareketi olduğunu hatta bu aşıyla vücudumuza çip takıldığını bile iddia edenler oldu.

* * *

erolisik-bernanuri.jpg

Özetle; aşı tartışmaları daha çok uzayacak gibi görünüyor. Ancak vaka sayıları ve salgın nedeniyle ölümler de durmuyor. Artık herkesin etrafında koronavirüsten ölen bir yakını, arkadaşı ya da akrabası var. 30 yıla yakındır arkadaşlığımız, dostluğumuz, abi-kardeş ilişkimiz olan gazeteci Berna Nuri Süer’i 15 gün önce Covid-19 yüzünden kaybettim. Onulmaz bir aşı karşıtıydı, koronavirüse yakalandı ve onu ebedi yolculuğuna uğurladım. Ama iki doz aşı olup da Covid-19’a yakalanıp ölenlerin sayısı da az değil.

Bu karşıt görüşleri bildiğim halde yoğun iş temposuna sahip olduğum için tedbir icabı iki doz aşımı oldum. Aşı olduğum halde virüse yakalanır mıyım, bilmiyorum. Covid-19 olursam, nasıl atlatırım ya da atlatabilir miyim, onu da bilmiyorum. Yıllar sonra bu aşıyı olduğum için başıma nasıl bir şey gelir. Onu da bilmiyorum.

Medyada yer alan tüm bu bilgi kirliliği içinde “Ya nasip!”

Hoşça kalın, sağlıkla kalın…

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.