Betül Mardin-Haldun Dormen... İKİ VOLKAN BİRARADA!

Betül Mardin-Haldun Dormen... İKİ VOLKAN BİRARADA!

6 yıl süren evlilik ve 49 yıldır devam eden dostluk! Haldun Dormen ve Betül Mardin, Quality için biraraya geldi.

Röportaj: Yeşim GÜNAL

Fotoğraflar: Sercan KAZANCI

"Boşanmasaydık ya o beni boğazlardı ya ben onu!"

İki volkan ilk kez bir arada!

Türk Tiyatrosu'nun mihenk taşlarından Haldun Dormen ve Türkiye'de iletişim alanında ilklere imza atmış ünlü Halkla İlişkiler Uzmanı Betül Mardin, yıllar önce altı yıl süren bir evlilik yapmış ve boşanmışlardı. Uzun yıllardır dost kalmayı başaran ikili ile ayrı ayrı söyleşiler çok yapıldı. Boşanmalarının üstünden 49 yıl geçtikten sonra ilk kez QUALITY of Magazine için birlikte röportaj veren Haldun Dormen ve Betül Mardin ile evliklerinin hikâyesini, hala devam eden dostluklarını, aşka ve evliliğe bakış açılarını, birbirleri hakkında neler düşündüklerini, kısacası

a'dan z'ye her şeyi konuştuk. Oğulları Ömer Dormen'in deyimiyle iki volkan bir arada, buyurun!

Nasıl tanıştınız evlenmeye nasıl karar verdiniz?

B.M: Ben Haldun'u tanıdığım zaman 17-18 yaşındaydı. Onu ilk tiyatro sahnesinde gördüm. Oynadığı oyunun bir nevi prodüktörü gibiydim. Haldun'u göstererek "O mavi kazaklı çocuk iyiye benziyor" dedim. Tanışmadık, görüşmedik de. Ben evliydim zaten o dönem, bir de kızım vardı. Aradan uzun seneler geçti. Ben boşandım, daha sonra 6- 7 ay içinde 1959 senesinin Temmuz ayında Haldun ile evlendik. 61'de oğlumuz Ömer doğdu.

H.D: Altı yıl evli kaldık, gayet iyi bir evlilikti. Bu evdeki asansörde evlenme teklifi etmiştim. Ama bir süre sonra ikimizde çok çalıştığımız için aksaklıklar olmaya başladı. Ben gece geç geliyordum, Betül erkenden işe gidiyordu. Zor olmaya başlamıştı, Allah'tan zamanında bitirdik. İlk başta ayrılmak kolay olmadı, ayrılıklar kolay değil. Hemen dost olamıyorsunuz ama iki tarafta aklını kullanırsa, saygılı olursa oluyor.

Betül Hanım, Haldun Dormen'in oyuncu olması, sahnede olması sizi etkilemiş olabilir mi?

B:M: Haldun'u ikinci gördüğümde de sahnedeydi, hayranlık duydum doğrudur. Hepsinden farklıydı. Daha Avrupalı bir havası vardı. Çok farklı geldi bana, 26 yaşındaydı, yurtdışından yeni gelmişti. Ben o sırada bir oyunu Türkçe'ye tercüme etmiştim, getirdim Haldun'a verdim bir davette. Genç Oyuncular diye bir şey başlamıştı o sırada, sonra Cep Tiyatrosu? İngilizce ders vermeye başladım orada. Zamanla Haldun'un tiyatrodaki önemini gördüm. O kadar ki Türk Tiyatrosu'nu Haldun kurtarır düşüncesine inandım. Çünkü o zaman oynanan oyunlarda hiçbir his yoktu. Cümleler defterden okunur gibi oynanırdı. Gerçekle hiç ilgisi yoktu. Haldun ise çok hisli ve gerçekçi oynuyordu. Birdenbire ışık gibi geldi bana. Haldun da bilir, hep söylerim; büyük bir hayranlıkla izledim. Yani yanında olmak, beraber olmak çok hoşuma gidiyordu. Zamanla resmen aşık oldum.

Boşandıktan sonra nasıl bir ayrılık süreci oldu? Kavgalar, küskünlükler oldu mu?

H.D: Hayır. Biz hiç kavga etmedik. Dediğim gibi ayrılma sebebimiz; birbirimize vakit ayırmamamız.

Evliliğiniz sırasında ya da boşanırken ailelerinizin faktörü ne oldu?

H.D: Benim ailem Betül'ü çok severdi; Betül'ün ailesi de beni çok severdi. Öyle kaynana çekişmeleri alile kavgaları falan hiç olmadı. Ama benim annem boşanmamızı hiç istemedi. Annem; "Betül'den boşanırsan seni evlatlıktan reddederim" dedi. (Gülüyor) Ailelerimizin buradaki en büyük faktörü dost olmamızı sağlamaları. Bu çok önemli bir şey. Oğlumuz Ömer vardı. Ömer için bu dostluğun devam etmesi çok onurlu oldu. O yüzden Ömer çok iyi bir insan olarak yetişti bence.

B.M: Boşandıktan sonra bile haftada bir kere kayınvalidem, yemeğe çağırırdı. Cumartesi günleri hep beraber gider, oturur, yemek yerdik. Çoluk çocuk sohbet ederdik. Tuhaf bir aileydik yani, hiç ayrılmadık aslında.

Dostluğun devam etmesi zor oldu mu?

H.D: İkimiz de bir daha başkalarıyla evlenmediğimiz için zor olmadı. Belki evlenseydik zor olabilirdi. Ailelerin desteği de işin içine girince kolay oldu. Hala da böyle. Ömer ile ilgili bir konu olunca ben hemen Betül'e telefon açıyorum. Ben Betül'ün kapısını çalarken tereddüt etmem, rahatlıkla girer çıkarım, kimse neden diye sormaz.

Bazı çiftlerin boşandıktan sonra düşman olması, birbirilerinin arkasından hakaretler yağdırmasını nasıl değerlendirirsiniz?

H.D: Bana çok ayıp geliyor. Çok rahatsızlık verici. Yıllarınızı paylaştığınız, çocuklarınızın olduğu insanın arkasından hakaret etmek duygusuzluk ve rezillikten başka bir şey değil.

B.M: Sanırım kendilerini haklı çıkarma çabası. Arkasından laf ederek kendi haklılığını ispatlamaya, kendini rahatlatmaya çalışıyor belki de. Acizlik tabii.

Gördüğüm kadarıyla iki baskın karakter var karşımda. Evliliğinizi bu da zorlamış olabilir mi?

H.D: Olabilir. Ömer, biz boşandıktan sonra annesine "Ayrılmanız iyi oldu, iki volkan arasında yaşamak zordu" demiş. Bu da biraz anlatıyor durumu.

Aranızda kıskançlık krizleri yaşandı mı hiç?

B.M: Kadın, erkeği kıskandıracak bir şey yapmaz.

H.D: Betül'ün beni kıskandığı bir kere bir durum oldu o da yanlış anlaşılmaydı. Ben turnedeyken bir kıza evlenme teklifi etmişim diye saçma bir dedikodu gelmiş kulağına. Ama öyle büyük kıskançlıklar falan yapmadı.

Birebirinizin olumlu ve olumsuz yanlarını söyler misiniz?

B.M: Çok hızlı konuşuyor bazen anlamıyorum. Eli çok açıktır sonrasını hiç düşünmez. Ben çok tedbirliyimdir. Maaşları, kurban paralarını, fatura paralarını hepsini önceden zarflarım. Haldun'un işi iyi gitmedi mi gelir zarflardan ister. Olumlu yanları ise çok iyidir. Kimseye kötülük yaptığını bilmiyorum, yapamaz yani. Kadın ruhundan anlayan kibar bir erkektir. Terbiyelidir.

H.D: Olumsuz yanı; hemen işlerin negatif yönü görür, tedirgin olur, karşısındakinin tedbirli olmamasından korkar. Fazlasıyla tedbirlidir. Olumlu yanı ise çok asil ve kültürlü bir kadındır.

Hala evli olsaydınız ne değişirdi hayatınızda?

H.D: Ya ben onu boğmuştum ya o beni boğmuştu. Böyle çok daha şey öğrendik hayattan.

B.M: Ne değişirdi bilmiyorum ama şunu biliyorum ayrılmamız, şu andaki dostluğumuz evliliğimizden çok daha iyi oldu.

Evlilikler nasıl yürür sizce?

B.M: Yürümez, yürür zannedilir ama yürümez.

H.D: Evlilik güç bir iş. Geleneksel evlikler de modern evlikler de aynı. Hiç birinin çok da mutlu olduklarını sanmıyorum. Mutlu olanlar varsa da dünyaya öyle bakıyorlardır. Bence birlikte yaşamak daha mantıklı ve daha güzel. Benim kardeşim 10 yıldır biriyle yaşıyor ve çok da mutlu.

Gençlere evlilikle ilgili ne önerirsiniz?

H.D, B.M: Evlenmeyin! (Birbirlerine bakıp gülüyorlar)

Aşk nedir sizlere göre?

B.M: Onsuz olamamak hali. İlla gelsin.

H.D: Vazgeçememek.

Betül Hanım boşanan kadınların depresyon dönemleri olur denir. Siz yaşadınız mı böyle bir dönem?

Depresyon dönemi boşanmamdan çok sonra oldu. Bir kaza geçirdim, kalçamı kırdım. Hem çalışıyorum, hem çok ağrım var, hem çocuklarla uğraşıyorum. O ara böyle bir dönem geçirdim. Boşanmadan dolayı değildi sanırım.

Sizin 'Kadınlara Öğütler' başlığı adı altında 10 maddeden oluşan önerileriniz var. Bunlardan ikisini sormak istiyorum. İlki; "Evlilik şart değil, hatta gerekli de değil, hatta hayatınızda bir problem eksik olur." diyorsunuz.

Aslında orada bahsettiğim evlilik de değil tam olarak. Çok uzun süren birliktelikler olabilir. Belli bir noktadan sonra tükeniyor. Akşam eve geldiğinde adamın derdini çekemiyorsun. Uzatmanın ne alemi var. Yok ayrılamam, yok bırakamam. Ne oluyor anlamıyorum ki. Bırak gitsin. Bir problemi hayatından çıkarmış olursun.

İkinci maddeye geçelim "Erkeklerin aynı anda birkaçını sevmeyeceksin. Ama onların böyle bir yeteneği ve şerefsizliği olduğunu bileceksin"

Yalan mı? Kadınlar bir tek erkeği sevebilir ama erkek birden çok kadın sevebilir. O kapasiteleri vardır. Anadolu'da da böyle, aynı anda dört tane kadınla evlenen erkekler var, kuma getiriyor. Ve yurtdışında da bir erkek evlendiği zaman ben bu kadından başkasına asla bakmam demiyor. Seni çok seviyorum diyor ama 10 sene sonra başka bir kadın daha oluyor.

Peki sizce başarılı kadınların başarılı evliliği olur mu?

Ben de merak ediyorum. Görürsen bana da haber ver.

Haldun Bey bir de sizin açınızdan bakalım. Sanatçı ve yaratıcı erkeklerin evli olmasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?

Kolay değil. Bir kere çok belirgin bir hayatları oluyor. Gecesi gündüzü olmuyor. Mesela eskiden gece 11-12'ye kadar tiyatro oluyordu. Ben eve gelirdim, Betül beni beklerdi. Çay iç, sohbet et derken saat 2-3' e kadar otururduk. Tiyatronun içinde olmayan bir hanım için zor. Şimdi televizyon var. Saat kaçta geleceğiniz, hangi gün çalışacağınız belli olmuyor. Sanatçı olmayan bir insan ile sanatçı olan bir insanın birlikteliği çok zor.

Kadınlar sanatla ilgilenen, yaratıcı erkeklerin özgürlüğünü, yaratıcılığını kısıtlayan unsur oluyor mu?

Evet oluyor. Ama düzenli bir hayat seven erkekler için avantajları çok. Hayatınız çok kolaylaşıyor ve düzene giriyor.

Bekar bir erkek olarak hayat sizin için daha mı zor?

Ben yalnız yaşamadığım için benim için çok kolay. Düzenli hayatı seviyorum ben. Evde asistanlarım benimle kalıyor. Mutlaka 3-4 kişi oluyor. Onun için yalnızlık nedir pek bilmiyorum. Hayatta hiç yalnız kalmadım. Betül yalnız yaşıyor nasıl çekiyor bilmiyorum. Ben yalnız yaşayamam.

Oğlunuz ile ilişkiniz nasıl?

Ömer ile arkadaş gibiyiz. Çocukluğunu daha çok annesinde geçirdiği için arkadaşlık bağımız daha güçlü. Küçüklüğünden beri dertleştiğim kişidir. Benim parasal konularımla o ilgileniyor zaten. Hatta bazen kızıyor bile benim harcamalarıma. O benden değil ben ondan akıl istiyorum.

Ünlü bir babanın çocuğu olmanın dezavantajlarını yaşadı mı? Ya da mutsuz olduğunu hissettiğiniz oldu mu?

Hayır. Oyuncu olsaydı belki yaşardı, o zaman bu bir dezavantaj olurdu. Ömer, 14 yaşına kadar yönetmen olmak istedi. Daha sonra "Her ay kazandığım parayı bilmek istiyorum." deyip iş adamı olmaya karar verdi. Başarılı bir iş adamı oldu. O yüzden çok memnunum.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.