BİR 12 EYLÜL SABAHI.. BİR MAVİ MİNİBÜS BENİ EVDEN ALDI VE..

 

 

Günlerden 12 Eylül 1980 Cuma.. Uykumu iyice almaya çalışıyorum ki, bu gece derginin baskısı var..

Yener Abi (Süsoy) her zaman olduğu gibi baskıya mutlaka beni bırakacaktır.. 'Uykusuz Her Gece? değilse de uykusuz geçecek bir gece daha beni bekliyor işte.. O da ne?

Duyduğum ses, anacığımın ayak sesleri.. Ama hiç de 'Uyu demeye geldim..' diyesi yok gibi bu ayak seslerinin.. Hah geldi işte:

'Hulusiiiii.. Kalk evladım hadi kalk...

-Aman anne yaa! Bu gece baskıyla kalacağım bırak biraz daha uyuyayım..

'Ne baskısı evladım'...

-HEY'in baskısı başka ne baskısı olabilir ki anne?

'Kalk kalk.. Kenan Paşa (Evren) televizyonda konuşuyor...

27 Mayıs 1960 ihtilalini henüz 6 yaşında üstelik Ankara'da yaşamış biri olarak.. 'Yoksa...' dediğimi hatırlıyorum bir tek..

İlk kez sol elimde bir bardak çay olmadan, sağ elimdeki dumanı üstünde cigaramla televizyonun karşısındayım. Anam şaka yapmamış.. Gerçekten de Kenan Paşa konuşuyor:

'Sevgili Vatandaşlarım; hepiniz tarafından yakinen bilinen birçok sebeplerden dolayı Türk Silahlı Kuvvetleri ülkenin ve milletin bütünlüğünü, milletin hak, hukuk ve hürriyetini korumak, can ve mal güvenliğini sağlayarak korkudan kurtarmak, refah ve mutluluğunu sağlamak, kanun ve nizam hakimiyetini, diğer bir deyimle devlet otoritesini tarafsız olarak yeniden tesis ve idame etmek gayesiyle devlet yönetimine el koymak zorunda kalmıştır.

Bugünden itibaren yeni hükümet ve yasama organı kuruluncaya kadar muvakkat bir zaman için yasama ve yürütme yetkileri benim başkanlığımda, Kara, Deniz, Hava Kuvvetleri Komutanları ile Jandarma Genel Komutanı'ndan oluşan Milli Güvenlik Konseyi tarafından kullanılacaktır..'

Eee; bu durumda bu hafta HEY çıkmayacak mı?..

'Adamın o anda düşündüğü şey bak' dediğinizi duyar gibiyim ama ne yaparsınız ki meslek aşkı benimkisi de işte..

Oysa.. O güne kadar hep, Bekir Mutlu’nun sözlerini yazdığı, Erdoğan Berker bestesindeki gibi..

'Bir ilkbahar sabahı güneşle uyandın mı hiç../ Çılgın gibi koşarak kırlara uzandın mı hiç../ Bir his dolup içine uçuyorum sandın mı hiç..’

diye başlayan o muhteşem şarkıyı mırıldanıp, bir sevgilinin kollarında hissetmişim kendimi.. Heyhat! Bir ilkbahar sabahı güneşle..

Yerine.. Bir 12 Eylül sabahı.. Kenan Evren'in sesiyle uyanmak da varmış kaderimizde..

Neyse.. Öğleye doğru telefon çalıyor.. Yener Abi arıyor.. 'Bir saate kadar gazetenin minibüsü gelip seni alacak. Hazırlan..' diyor..

Zeynepkamil'de oturuyoruz.. Balkona çıkıyorum.. Sokağa çıkma yasağı nedeniyle millet balkonlarında..

'Boş Sokak? hiç de Ajda Pekkan'ın o güzelim şarkısında anlattığı gibi değil.. Derken bizim Milliyet’in mavi renkli servis minibüsü geliyor..

Hemen aşağı iniyorum.. Binip, gidiyorum..

Milliyet'in mavi renkli servis minibüsünü polis minibüsü sanan mahalleli arkamdan konuşmuş. Sonradan öğreniyorum:

'Eeee su testisi.. Melahat Hanım'ın oğlunu da götürdüler bak.. Hem Milliyet'te çalış.. Hem üniversitede oku..

Vardı canım bu gençte bir şeyler hep söylemişimdir zaten..’ Böyle demişler işte..

Gazeteye varıyoruz.. Doğan Abi'nin (Şener) odasında toplanmış herkes.. Televizyon ve radyo açık.. Bir yandan Milliyet'in istihbarat servisinden gelen en sıcak ve en son haberler..

Bir ihtilali daha yaşıyoruz 'netekim'..

Son olasıca..

Vay be 38 yıl olmuş..

Allah bir daha güzel Türkiyeme öyle sabahlar göstermez inşallah..

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.