Avukat Aslı Nur Çanakçı
BU HAFTANIN MAGAZİN - ADLİYE AJANDASI!
Magazin ve hukuk... Biri kırmızı halıda yürür, diğeri duruşma salonunda. Ama Türkiye’de öyle olaylar oluyor ki, kırmızı halı ile duruşma salonunun mesafesi bazen sadece birkaç manşet kadar. İşte bu hafta, hem hukuk hem magazin köşemize düşen dosyaların özeti:
VİLLADAN SAVCILIĞA VIP TRANSFER: EBRU GÜNDEŞ’İN EŞİ SERBEST
Ebru Gündeş’in eşi Murat Özdemir, “suç örgütü soruşturması” kapsamında gözaltına alındı. Villadan adliyeye adeta “VIP hukuki transfer”… İfade sonrası serbest bırakıldı. Gözaltı süresi o kadar kısa sürdü ki, neredeyse bir kuaför randevusuna denk geldi. Hukuk mu hızlıydı, yoksa magazin mi? Onu kamuoyu karar versin.
Bu arada biraz da üzerine atılı suçlamadan bahsetmek lazım. İsnad olunan iddia ‘suç örgütüne üye olmak’ . Şimdi karşınızda klasik “suç örgütünü tanımıyorum” savunması var. Efendim, Özdemir, tanımadığını öne sürdüğü şahısla ilgili olarak sadece kendisine okunan beyanı “beni aşar” diyerek geri çevirdi.
Yani savcı: “Aziz İhsan Aktaş’ı tanıyor musun?” — cevap: “Hayır, ama söz uçar, yazı kalır.Aynı hassasiyetle, “Selahattin Yılmaz ile ilişkimiz…” bölümü, ailece tanışıklık ve ibretlik otel sohbetlerine indirgenmiş: “Yaklaşık 5 yıl önce tanıştım, 3 kez buluştuk, bir mesaj göndermiş olabilirim...” tarzıyla, cezai boyuta değil de sanki salon dedikodusuna dönüşen bir seviye. Serbest bırakılmak: “Adli kontrol” Müziğini Kaçırdık!
Evet, değerli okuyucular, tüm formaliteler yerine getirildi: sağlık kontrolü, emniyet sıyırması, savcılık ziyareti... Ve neticede? **Sorun yok, efendim — “adli kontrol” ya da “tutuklama” uygulanmadan serbest bırakıldı. Hukuk mu? Tabii ki. Komedi mi? Elbette… Hele ki çok daha hafif suçlamalar için tutuklu yargılama tedbiren yapılırken bu derece ciddi suçlamaların jet hızıyla tutuksuz yargılama olarak ilerlemesi düşündürücü…
Sayın savcımızın elbet bir bildiği vardır asla işimiz eleştirmek değil sadece bu derece ünlü bir simanın eşi olarak oldukça ciddi bir suç sebebiyle adliye tozu yutmuşken yargılamanın tutuksuz olması haliyle kamuoyu tepkisini çekti. Savcılarımıza ve Yüce Türk Adaletine güvenimiz sonsuz.
MÜJDAT GEZEN: ESPRİ İLE SORUŞTURMA ARASINDA İNCE ÇİZGİ
Usta sanatçı Müjdat Gezen, “Anan kesin anandır, baban belki babandır” sözleri nedeniyle savcılıkta ifade verdi. “Ben espri yapıyordum” dedi, “kadınları yüceltiyordum” diye ekledi. Hukuk ise espriyi şakaya vurmadı. Görünen o ki, Türkiye’de fıkra anlatmak bile bazen adli kontrol gerektirebiliyor.
Bu durum ile alakalı özellikle toplumda kanaat önderi sayılabilecek kadar uzun yıllardır göz önünde olduğundan geniş kitlelere ulaşabilen herkesten bir kadın ve avukat olarak ricam söz konusu: Mesele şu ki aynı görüşü paylaşayım paylaşmayayım değerli kamu vicdanını etkileme kapasitesi olan büyüklerim;
Cinsiyetçi olan her örnek kadınları yaralıyor. Lütfen bu konuda hassas olalım . Kendi dünya görüşümüzün temsilini elbet yapacağız ya da en doğrusunun o olduğunu da iddia edeceğiz lakin bu gibi ikna çabalarımıza kadınları katmadan yapsak ? Çünkü hayat tercihleri cinsiyet özelinde kadınları hem birbiri arasında hemde karşı cins ile zaten yeterince düşmanlaştırmadı mı?
Bizlerin sevgi diline ihtiyacı var ayrışacağımız kadar ayrıştık zaten en azından asgari müştereklerde birleşip herkesin var olabileceği bir sistem için daha barışçıl konuşalım. Ötekileşerek öfkeli bir toplum olduk bir cinayet haberi duyduğumuzda artık ilk sorulan soru katil yakalandı mı değil de ölenin cinsiyeti, kıyafeti, dünya görüşü olmuş vaziyette.
Bu tehlikeli gidişata dur diyelim lütfen özellikle kıymetli tiyatro Üstad-ı azam’ı sayın Müjdat Gezen’in sözleri yanlış anlaşılmış ise bile barışçıl dile öncülük edecek yeni açıklamalar beklemekteyim , kendisine de geçmiş olsun diyorum.
5 KURUŞLUK DAVA: BAŞAK KARAHAN’IN ENES BATUR’A HUKUKİ TOKADI
Başak Karahan, Youtube da 18 Milyon, instagramda da yaklaşık 5 Milyon takipçisi olan Digital dünyanın önde gelen isimlerinden, eski sevgilisi Enes Batur’a karşı 5 kuruşluk dava açtı. Evet, yanlış duymadınız: Beş. Kuruş. Hem psikolojik şiddet iddiası var hem de “takıntılı sosyal medya davranışları.” Bu dava para için değil, mesaj için açılmış belli ki: “Sembolün gücü, milyonun sesi.”
Çünkü Başak Karahan hayat yolunu bambaşka çizmişken sosyal medyada Enes Batur’un Başak ile eski fotoğrafını yanlışlıkla ya da bilerek fark etmeksizin tekrar paylaşmış olması ciddi anlamda korkutucu bir davranış.
Bu genç hanım Enes Batur’un hayranları tarafından da linç edilmekte şu an çünkü sanki kendisine başka bir hayat yolu çizmesi suçmuş gibi davranılmakta. Çünkü yanlışlıkla ya da bilerek yapılan fotoğraf değişikliği Enes Batur’un hala biten ilişkisi sebebiyle üzgün olduğunu düşündürdü ve bu durum Enes Batur fanlarını Başak Karahan’a karşı linçe kadar gitti.
Kadın ya da erkek fark etmez biten bir ilişki ardından insanları kendilerine yeni bir hayat yolu çizme hakkının gaspının bir insan hakkı ihlali olduğu kanısındayım ve Başak hanıma hem geçmiş olsun diliyor hem de hukuk mücadelesinin tez zamanda lehine sonuçlanmasını şahsım adına diliyorum.
MAHKEME SAHASINDA GOL: WANDA NARA, İCARDİ’YE KARŞI 1-0 ÖNDE
Nafaka davasında hakem düdüğünü çaldı: Icardi, çocukların masrafları için 110 bin dolar + 3.500 dolar faiz ödeyecek. Wanda Nara hukuk sahasında topu ağlara gönderdi, skor: Wanda 1 – İcardi 0. Futbolda ofsayt var ama mahkemede yok.
Anlaşılan dosyada bizim bilmediğimiz Nara lehine oldukça fazla delil mevcut. Çünkü sosyal medyada evlilik birliği devam ederken başka bir erkekle yasak aşkını göstere göstere yaşayan Nara’nın davayı lehine karar ile sonuçlanmasının başka ihtimali yok.
Bu arada hukukun yerel olma durumunu burada da görmekteyiz çünkü bildiğimiz mevcut deliller Nara açısından Türkiye’de bu şekilde mi hüküm olunurdu pek sanmıyorum. Ne diyelim her sahada kazanamazsın Icardi madem aşkta kaybettin sahada gole boğ taraftarı. Wanda Nara’ya da hukuk mücadelesini kazandığı için göz aydınlığı diliyorum , doya doya çocuklarıyla güle oynaya yesin nafakalarını.
UFUK BAYRAKTAR: SİNEMADAN MAHKEME SALONLARINA UZANAN YOL
“Ezel” dizisinde Ramiz’in gençliğini oynamıştı, ama son yıllarda haberlerde adliye başlığıyla sık karşımıza çıkıyor. Ufuk Bayraktar’ın hayatı sanki “drama” türünden “mahkeme filmi”ne evrilmiş gibi. Sinema ile hukuk arasındaki ince çizgi, onun kariyerinde iyice belirginleşti.
· 2018 yılında ruhsatsız silah taşıma ve kavga nedeniyle 6 ay hapis cezası aldı.
· 2020 yılında da şişe fırlatma ve bir kişiye palayla saldırı nedeniyle toplamda 4 yıl 5 ay hapis cezasına çarptırıldı
Yani adliyeler Ufuk için çok yabancı mekanlar değil maalesef.Şimdi ise hakkında nitelikli yağma sebebiyle tahminim işlem başlatıldı çünkü habere konu olan durum gerçek ise bir mekandan gece vakti haraç istemek nitelikli yağma suçunu oluşturur ki oldukça ciddi bir suçtur ve önceki suç kaydı da göz önüne alınırsa sevgili nam-ı diğer genç Ramiz Dayı’ı senarist değil adalet hüküm kuracağı için sıkıntılı günler bekliyor diyebiliriz. Umarız hakkındaki iddialar gerçeği yansıtmıyordur ve Uğur Bayraktar bizim için terkar sevilen bir aktör olmaya ve sadece senaryoda var ise kabadayı olmaya devam eder.
*****************
Sevgili okurlar, bu hafta hukuk dünyası, magazinle yan yana yürüdü: gözaltılar, espriler, 5 kuruşluk davalar, nafaka golleri ve sinema oyuncularının adli serüvenleri… Görünen o ki, mahkeme salonları sadece yargının değil, aynı zamanda manşetlerin de sahnesi. Gelecek hafta yine sizlerle buzlu kahveler eşliğinde magazinin hukuki nabzını tutmaya devam edeceğiz. Sağlıcakla kalın .


YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.