Ebru Gündeş... ALTI YIL SONRA İLK RÖPORTAJ!

Ebru Gündeş... ALTI YIL SONRA İLK RÖPORTAJ!

"Çok sevdiğim bir adamdan hep hayalini kurduğum bir evlat sahibi oldum"

19 yıl önce başladığı müzik hayatına ve içsel yolculuğuna devam eden Ebru Gündeş, evliliğini ve kızıyla değişen yeni hayatını Pazar SABAH'a anlattı

Uzun zamandır medya kovaladı, o kaçtı. Tam altı yıl röportaj vermedi. Ama yine de evliliği, süper zengin eşinin ona aldığı pahalı hediyeler, küçük kızı hep konuşuldu, yazıldı çizildi. O sabırla sustu. Ama sonunda o da konuştu. Kendi ifadesiyle yaşından, yaşadıklarından çok şey öğrenmiş; durulmuş, yumuşamış, boş işlere boş vermiş...

Hali, söyledikleri de bu tespiti destekler nitelikte. O, bir zamanlar ölümün eşiğinden dönmüş, ona verilen ikinci şans için şükreden, artık istediklerine kavuşmuş, anne olmuş, gözü gönlü doymuş ünlü bir kadın... Hakkında yapılan spekülasyonlara gülüp geçmeyi başaran ve polemikten uzak duran Ebru Gündeş; "Şükrediyorum çünkü nefes alıyorum ve bir anneyim, Alara var artık," diyor.

İşte mutlu bir kadının anlattıkları...

"ALLAH BANA İKİNCİ BİR ŞANS VERDİ"

Hayatınızda belirli dönemler keskin çizgilerle ayrılıyor. Şimdi yaşadığınız dönemi nasıl anlatırsınız?

Hep söyledim, Allah bana ikinci bir şans verdi. Bunu saç teli kadar ince bir çizgide gidip gelmiş biri olarak söylüyorum. Sağlığınız yerindeyse, aldığınız her nefesin hakkını verin. Ne yaşamak istiyorsanız onu seçin, bir mücadele verecekseniz bu uğurda verin.

Bir gün gelecek Ebru Gündeş'e dair her şeyi bırakıp gideceğim. Tabii ki ardımdan herkesin yüreğinde bir iz, bir dokunuş bırakmak için bunca çaba. Ama para, pul, şan, şöhret her şey boş... Sonuç olarak kalbime sığan her şey benim, geri kalan her şeyse kiralık. O yüzden önce aşk; yani evladım, eşim... O yüzden önce duygu... O yüzden önce kendim için yaşayarak ruhumu beslemek, beni mutlu ediyorsa o alkışlar, o sevgi seli... Bütün bunları, o dostla paylaşabiliyorsam yanımda o dost. Elimden geldiğince böyle yaşamaya çalışıyorum. Ve evet kimse kusura bakmasın malla mülkle göstermeye çalıştıkları hayatımda, o mala mülke onların binde biri kadar bile değer vermiyorum. Gerçi yaşadıklarımı yaşamadıkları için onların anlamalarını beklemiyorum. Allah da yaşatmasın zaten. Hayata bakışım yüzde 'binbeşyüz' değişti. Ama insanım... İkileme düştüğüm, egoma yenildiğim yerler olmuyor mu? Oluyor. Ama inanın çok kısa sürüyor. 'Ebru nefes alıyorsun,' diyorum. Ve artık çok daha büyük bir etken var hayatımda; kızım. Kızım doğduktan sonra her annede olduğu gibi her şey bir kere daha değişti.

"REZA'NIN ŞANSSIZLIĞI BENİMLE EVLİ OLMASI"

Evliliğinizi ve eşinizi pek konuşmak istemiyorsunuz. Dolayısıyla sizin dünyanızdan üretilen ve medya aracılığıyla yayılan bir peri masalı hikayesi var. Ayağınızı yerden kesen hediyeler, jestler... Böyle mi yaşıyorsunuz gerçekten?

Beni çok seven, benim de çok sevdiğim bir eşim ve çok güzel bir kızımız var. Mutluyum. Ama söylediğiniz gibi türlü haberler çıkıyor. Hakkımdaki bu tarz haberlerin sanatımın önüne geçebileceğine inanmıyorum. Çünkü ben bunlarla bir yere gelmedim bulunduğum yere. Ben maddiyatla ya da birilerinin hatırıyla da gelmedim. Allah vergisi bir ses, doğru bir ekip ve sevenlerimdir bu yerde olmama sebep. Yıllardır iyi çalışan bir sanatçıyım. Benim eşimin imkanlarına sahip yüzlerce işadamı, aile var. Reza'nın şanssızlığı benimle evli olması. O da bunu anlamıyor zaten. Yaptığı her işin, aldığı her şeyin hediye adıyla lanse edilmesi tabii ki rahatsız ediyor bizi ve daha önemlisi ailelerimizi. Bu haberleri yapan arkadaşlar eşleriyle böyle mi yaşıyorlar? Mesala bir araba aldıklarında illa hediye mi oluyor? Onların zihninde karı-koca olmak böyle bir şey mi? Değilse niye bize bunu yapıyorlar? Biz de yeni evlenmiş, ayrı ayrı çalışan ve parasını kazanan, çocuk sahibi olmuş bir çift olarak, kendimize göre hayatımızı kuruyoruz. Kime ne? Bir yalı aldık kaç kere haber yapıldı, sayısını unuttum. Bize ve bence herkese fenalık bastı bu haberlerden.

"EBRU GÜNDEŞ KOLAY OLABİLECEK BİR MARKA DEĞİL"

Eşiniz, 'İhtiyacımız yok, bırak bu işleri,' derse... Tavrınız ne olur?

Bu hediye başlıklı haberlerden rahatsızlığı tabii ki çok büyük. Ama işime asla karışmaz, ne kadar çok çalıştığıma da hepiniz şahitsiniz. Ebru Gündeş kolay olmuş ya da olabilecek bir marka değil. Şarkı söylemek benim hayatım. Beni hiç tanımayan insanların bu kadar karşılıksız sevip konserlerimi doldurarak adımı, şarkılarımı bir ağızdan haykırmasının sebebi benim şarkı söyleyebilmem. Bu tarifi olmayan hazzı almasam bu işi yapamam. Eşim de buna fazlasıyla saygı duyuyor. Bir de kocaman bir ekip var tabii arkamda. Onlarla bir kaderi ve ekmeği paylaşıyoruz. Onlara ve beni sevenlere sağlığım el verdikçe ihanet edemem.

Siz kazancınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Artık hayattaki en büyük yatırımım kızım. Kazancımı, kızım adına en doğrusu neyse eşimle birlikte o şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz. Bu arada şimdi aklıma geldi, bir şey eklemek istiyorum. Geçenlerde bir programda yine bu hediye konusu açılmış. Çiğdem Tunç'un söyledikleri ve güzel yüreği için kendisine buradan teşekkür etmek istiyorum. Bunları anlatmam, kendimi methetmem gibi algılanmasın ama bir kadın olarak söyledikleri çok önemli. Benim sesimin dünya çapında olduğunu, dünyanın neresine gidersem paramı kazanabileceğimi, kimseye ihtiyacım olmadığını söylemiş. Bu hediye olayları için de 'Eşidir, onlar ailedir, tabii ki yapabilir, helal olsun. Ebru her şeyin en iyisini hak ediyor,' gibi onore edici cümleler kurmuş.

"ÇOK SEVDİĞİM BİR ADAMDAN EVLAT SAHİBİ OLDUM"

Sahnede şarkı söylerken hangi duygular geçer içinizden?

Şükrederim. Bu çok enteresan bir şey. Çünkü benim mucizelerimin başladığı yerdir sahne. Önce Ebru Gündeş oldum. Sonra o rahatsızlığı yaşadım ve hayata geri döndüm. Ve yine şarkı söylemeye devam ettim. Bütün bunların üstüne çok sevdiğim bir adamdan hep hayalini kurduğum bir evlat sahibi oldum. Ve hâlâ sahnedeyim, milyonlarca sevenimle bu mutluluklarımı her konserde, her şarkıda yeniden paylaşıyorum. Binlerce şükürler olsun.

Günün birinde estetiği düşünür müsünüz?

Niye düşünmeyeyim? Bana kendimi daha iyi hissettirecekse, neden yapmayım? Bu işin yaşı da yok ayrıca. Bazen estetik güzeli falan diyorlar ya birileri için, anlamıyorum. O zaman siz de yaptırın ve o kadar güzel olun.

Sahne ve müzik dışında bir başka dünyanız var. Resim ve el işi yaptığınızı biliyoruz. Şu sıralar yeni ilgi alanlarınız var mı?

- Artık iş harici zamanımın hepsini kızıma ayırdığımdan neredeyse hiç boş vaktim kalmıyor. Ama az da olsa resim yapmaya çalışıyorum. Kafamı dağıtıyor.

Magazin gibi bu kadar kaygan bir zeminde her şeye uzaktan baktığınızı, pek çok kişiye oranla daha 'serin' durduğunuzu görüyorum. Polemiklere karışmıyor, kimseyle savaş yaşamıyorsunuz. Bu tavrı nasıl açıklarsınız?

Kendim polemik yaratmadığım gibi beni bir polemiğe dahil etmeye çalışanları da kaale alıp cevap vermediğim için kolay oluyor. Bu tarz şeylerle uğraşmayı zaman kaybı olarak görüyorum.

"DÜNYA STARLARIYLA YARIŞIRIM"

Sahnenize, görselliğe ve kıyafetlerinize çok özen gösteriyorsunuz.

Kıyafet biraz da mecburiyet. Yaptığınız işe özen ve saygı. Ben duyguya girip şarkımı okurken seyirciyi de öyle içine çekebiliyorum ki inanın orada üzerimde nasıl bir kıyafet olduğunun hiçbir önemi kalmıyor. Ama dediğim gibi bu bir saygı, biraz da seviyorum. Geçen gün resimlere bakıyordum da yıllar önce Rumeli Hisarı konserimde Jennifer Lopez'le pişti olduğum Versace kostümden bu yana hiç fire vermemişim. Hep dünya markalarıyla, hep dünya starlarıyla pişti olmuşum. Ya da Nur Yerlitaş imzalı trend yaratan kostümler. Mütevazılığım tuttu bak (gülüyor). Sahne şovları ise artık çok renkli geliyor bana. Önce kendim keyif alıp eğleniyorum. Eskiden 'Ses varsa şova gerek yok,' derdim. Ne gereksiz bir lafmış. Halbuki bunların hepsi bir bütünmüş. Zaten sonradan bunu kabul ettiğimi de söyledim. Çünkü en büyüğünü kendim yapmaya başladım. Fransa'dan dansçılar getirdim, ledler, lazer showlar, su perdeleri, yürüyen sahneler, merdivenler... Sahne üzeri enstrümanlarımız bile ledli, lazerli. Özel yaptırıyorum. Yani ses olmadan sadece şov biraz yavan oluyor. Ama hepsi bir arada olunca fevkaladenin fevkinde...

"MÜTEVAZI OLAMAYACAĞIM!"

Şöhretin yarattığı egoyla savaşınız var mı?

Bir şeyleri geride bıraktığıma inanıyorum. Yaşın, yaşadıklarının, olgunluğun insana kattığı çok şey var. Belki klasik bir laf olacak ama sen onu bırakmak istemesen de bir gün onun seni bırakacağını bildiğin zaman daha rahatlıyorsun. Evet şöhret müthiş bir duygu ama hayatının merkezi olmaması gerektiğini öğreniyorsun. Bunu öğrenince de egona söz geçirebiliyorsun. Mütevazı olmak ise büyüdükçe küçülmeyi öğrenmekle olabiliyor bence. Gerçi bazı konular var ki hiç mütevazı olamıyorum. (gülüyor)

Sesinizden söz ediyorsunuz sanırım!

Şaka yapıyorum diyeceğim ama herhalde sesim ve sahnem konusunda mütevazı olamam, olmamam gerekiyor...

Geçmişe baktığınızda değiştirmek istediğiniz bir şey var mı?

Aslında hiçbir şey yok. Artık her şeyi yaşamam gerektiği için yaşadığıma inanıyorum. O yaşadıklarımla bugünkü Ebru ortaya çıktı.

Dışarıdan bakıldığında duvarlarınız var. Bu bir korunma mekanizması mı?

Aslında bu çok da bana özgü bir şey değil. Herkesin yeni tanıdığı ya da tanımadığı kişilere duvarları muhakkak vardır. Zaman içinde bunları aşmak karşılıklı iyi niyet, emek ve onun getirdiği güvenle olabiliyor. Ki ben artık çok daha yumuşadım, bu konularda daha toleranslıyım, daha açığım. Herkese daha olumlu bakıyor ve öyle yaklaşıyorum. En azından karşılıklı güler yüzü ve tatlı bir sohbeti insanların birbirine borçlu olduğunu düşünüyorum. Önemli olan, her şeye pozitif bakmak. İyi bakın, iyi düşünün, öyle insanları çekin ve her şey iyi olsun. Güzel düşünün güzellik sizi bulsun.

"ROCK ALBÜMÜ YAPACAĞIM"

Pop şarkılarını yeniden yorumladığınız albümünüz 13,5'taki iddianızı merak ediyorum.

Birçok albümümde cover parçalar seslendirdim ve hep çok beğenildi. Bu uzun zamandır istediğim bir projeydi. Bu kez yıllardır benim de çok severek dinlediğim ve dönemine damga vurmuş pop şarkılarını yorumladım. Birkaç yıl içinde yine çok sevdiğim arabesk, TSM, türkü, hatta rock şarkılarından oluşan bir albüm yapacağım. Eğer iyi bir yorumcuysanız, her türden parçayı okuyacak yetiye ve güvene sahipsiniz demektir. Ve iyi bir yorumcu hangi tarz parçayı okursa okusun dinleyicileri bunu yadırgamaz. Tam tersi o şarkıları da güzel ve sevdikleri bir sesten tekrar dinlemek onlara ayrı bir keyif verir. Ben iyi bir yorumcuyum. İçimden geldi okudum ve okuyacağım.

Meslektaşlarınızdan övgüler ya da eleştiriler alır mısınız?

Her zaman beğenenler, beğenmeyenler, eleştirenler olur. Bizim camiada yüreklice beğendiğini söyleyebilmek, alkışlamak zor zanaattır. Herkes muhakkak bir kulp takar ve daha iyisi olabileceğini hatta yapabileceklerini söyler ama bu hiçbir zaman hayata geçmez. Gerçi istisnalar yok mu? Tabii ki var. Örneğin Hülya Avşar. Kaçak isimli şarkım için 'Dinledikçe anıra anıra ağlıyorum,' demişti. Geçen albümüm çıktığında da 'Bu ara sadece Ebru Gündeş dinliyorum,' diyebilecek kadar açık yürekli ve kendinden emin, nadir insanlardandır. Ama bu albümde beğenmeseler de neyi eleştirebilirler bilmiyorum. Ustaların bir döneme damga vurmuş büyük eserlerini çok değerli, bu işin ilmini almış ve piyasadaki en iyi işlerde imzası olan müzik adamları hayata geçirdi ve ben de nacizane yorumladım.

"ÜNİVERSİTEYİ KİM İSTEMEZ"

Dışarıdan sınavlara girerek ortaokul diploması aldınız. Sırada lise ve üniversite de olacak mı?

Bu konuda çok ama çok mutluyum. Eğitimini yarım bırakan ve isteyen herkesin bu konuda bir yerden başlamasını tavsiye ederim. İnsan ruhuna çok iyi geliyor. Üniversiteyi de tabii ki isterim. Kim istemez? İnşallah bakalım hayat ne gösterecek.

İnternet sitesi üzerinden elbiselerinizi satışa çıkararak, gelirini yardım kuruluşlarına bağışlıyorsunuz. Sizin gizli bir şekilde yardımlar yaptığınızı duyuyoruz. İleride bir vakıf kurmayı düşünür müsünüz?

Vakıflar yararına çok konserler verdim. Kendimce ve gücümün yettiğince birçok oluşum ve projede yer almaya çalıştım bilinen ya da bilinmeyen. Hâlâ da yapıyorum, yaparım. Ama bu site, bizim var ettiğimiz sadece Türkiye'de değil dünyada bir ilk ve hiç kimsenin desteği olmadan tamamen kendi imkanlarımızla devamlılığını sağladığımız bir sanal vakıf aslında. Sahne kostümlerimin hepsini birkaç kere kullandıktan sonra bedelinin çok altında rakamlara satışa çıkarıyoruz. Dünya markalarından olan beğendiğiniz elbiseyi; bedelini istediğiniz bir hayır kurumunun hesabına yatırarak satın alıyorsunuz. Hem değerinin çok altına güzel bir elbiseye sahip olup hem de hayır işliyorsunuz. Yani bir taşla iki kuş. Sonra da Aras Kargo sağ olsun, hiçbir bedel almadan adresinize teslim ediyor. Ve ne mutlu ki inanılmaz bir talep görüyor. Kıyafetleri çok takip edilen ve kaliteli giyinen bir sanatçı olmanın avantajını yaşıyorum bu projede... Bence bir vakıf kadar önemli ve değerli bir yer www.ebrugundeş.satıyor. com. Ama ileride ayrıca bir vakıf da neden olmasın...

"ANNELİK ALLAH'IN BİR LÜTFU"

Anne olduktan sonra neler değişti hayatınızda?

Annelik, Allah'ın bir lütfu bana. Bakınca içim titriyor, karşılıksız sevginin ne demek olduğunu görüyorsunuz. Her şey daha da anlamlı oluyor. Hastalığımdan sonra 'Artık kendim için yaşıyorum,' derdim, Alara ile birlikte hayatın yönü tamamen değişti. Hastane günlerinden sonra yaşadığım panik atağı yendim ama şimdi 'Alara atağı,' (gülüyor) yaşıyorum. Kafamda hep sorular; İyi mi, yedi mi, içti mi? Büyüdüğünü görebilecek miyim? Kendi kendine yetecek yaşa getirebilecek miyim? Kimlerle arkadaşlık edecek? Kiminle evlenecek? (gülüyor) Büyük sorumluluk evlat... Anne olan arkadaşlarıma abartıyorlar diyordum. Ama ne kadar da haklılarmış.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.