Gökay Kalaycıoğlu..."MS İLE YAŞAMAK ZOR ZANAAT"

Gökay Kalaycıoğlu..."MS İLE YAŞAMAK ZOR ZANAAT"

Kanal 24 `ün yakışıklı ve bir o kadar da karizmatik habercisi Gökay Kalaycıoğlu`ndan iddialı açıklamalar...

Genç kuşağın ekran duruşu, doğallığı ve samimiyeti ile en dikkat çeken spikerlerinden biri olan Gökay Kalaycıoğlu ile özel hayatından, iş hayatına pek çok satır başını konuştuk, samimi ve çarpıcı cevaplar aldım. Yeri geldi kahkahalara boğulduk, yeri geldi hüzünlendik? Biz röportaj yaparken çok keyif aldık, sıra sizde..:))

Çok iyi bir eğitim aldın, ekonometri okudun ki hala da yüksek lisans yapıyorsun? Bu tahsil spikerlikle nasıl bağdaştı?

Hayatta hiçbir şey rastlantısal ya da tesadüfi değil derler ya, hakikaten öyle. Ekonometri bilinçli seçtiğim ya da hedef olarak belirlediğim bir bölüm değildi, puanım tuttu ve girdim olay bundan ibaretti?

Ancak esas hedefim, hayalim olan spikerliğimi elde edişimde elimdeki en büyük silahım ekonometri mezunu olmam oldu. Şöyle ki, spor spikeri adayı olarak girdiğim iş görüşmesi esnasında gelen bir telefon ile, kanalın ekonomi spikerinin işi bıraktığını öğrendik.

Spor spikeri adayı olarak girdiğim iş görüşmesinden, ekonomi spikeri olarak çıktım. O diploma ve edindiğim bilgiler çok küçük yaşta ekrana çıkmamın vesilesi oldu.

Peki, bunca eğitim, yabancı diller vs? Neden spikerlik?

Neden değil ki? Spikerlik, bıçak sırtı bir iş? Her an, her konu ile yüz yüze kalabilirsiniz ve işinizi iyi yapmak istiyorsanız yaşadığınız dünyaya duyarlı olmanız ve hayata dair, yaşadığınız dünyaya dair, insana dair her konuda bilgi birikiminizin olması gerekir.

Yayın sırasında serin kanlı, otokontrollü olmak ve hep bir sonraki adımı düşünerek hareket etmeniz gerekir. İş bu sebeple çok iyi bir eğitim, bilgi birikimi aslında bu işin olmazsa olmazı.

Bizim mesleğimizin ana kriteri erkeğin ne kadar yakışıklı ve sportif bir duruş sergilediği yada kadının 90 ? 60 ? 90 ölçülerine sahip olduğu değil ki?

Kaç yaşındaydın ilk ekrana çıktığında?

23 yaşında gencecik bir adamdım?

Şimdi o görüntüleri izlediğinde neler hissediyorsun?

İzleyemiyorum, çok gülüyorum! ?Allah?ım benim neyimi beğenmişler de o dönem beni ekrana çıkarmışlar? diyorum, hala?

Yaklaşık bir ay öncesine kadar 24 ekranında Gece Kuşağı?nda spikerlik yapıyordun. Zor bir mesai olsa gerek, nasıl üstesinden geldin?

24 ekranında hafta içi her gece 01:00?de başlayıp, sabah 07:00?ye kadar süren bir kuşağım vardı ve bu tempo bir buçuk sene sürdü. Gece Kuşağı?nda görev yapmak demek, gece 23:00 sularında kanalda olmak ve gece yarısı 00:00 itibariyle kanalda hazır olmak demekti benim için. Evet zordu, hem de çok zordu. Dürüst olmak gerekirse insanın psikolojisini bir yerden sonra altüst eden bir tempo ama Allah bir şekilde gücünü verdi.

Peki ya uyku ?

Bu süreçte tek avantajım uyku ile aramın olmayışıydı? Günde ortalama beş saat uyku benim için yeterli. Hele ki geceleri çalışırken, gündüzlerin uyumaya yani bana göre atıl geçirmeye tahammül edemiyordum.

Peki ya şimdi? 24 Tv? de devam ediyorsun ama değil mi?

24 Tv ile yol birlikteliğimiz, şimdilik hafta sonu sabah kuşağı ile devam ediyor?

Bu süreç bir nadas dönemi mi?

Çok doğru bir tespit? Gece kuşağından ayrıldıktan sonra bir süre dinlendim ve dinginleştim? Bünyeniz ne kadar güçlü olursa olsun sinirleriniz yıpranıyor, vücut dengeniz altüst oluyor. Kendimi doğru ifade edebilmek, sağlıklı kararlar almak için biraz geri planda kalmaya sizin deyiminizle o nadas dönemine ihtiyacım vardı?

Son dönemde yeni bir gündemin oluştu, artık bir menajerin de var. Yollar nasıl kesişti? Bu karara nasıl vardın?

Evet artık özel sunumlarda ve organizasyonlarda daha doğrusu asli işim olan spikerliğimin dışında tüm projelerde Funda Erkoç ile iş birlikteliğimiz var. Çıkış noktamız tamamıyla profesyonel bir duruş ve saygınlık, tanışmamız ise tamamıyla tesadüf? Hayatta her şeyin bir vakti zamanı vardır, bizim de tanışma zamanımız gelmiş demek ki.

Bu nadas dönemini Funda Erkoç ile geride bıraktın diyebilir miyiz?

Bir silkelenip kendime gelmem gerekiyordu ve birinin uzun zamandır bakmayı unuttuğum o ?boy aynasını? bana çevirmesi gerekiyordu, kendimle yüzleşmem ve kendimi keşfetmem için? Funda Hanım?da işte tam olarak bunu yaptı.

Yeniden özel sunumlarda boy göstereceksin o halde?

Mesleğe ilk başladığım dönemlerde özel sunumlara ağırlık vererek çalıştım uzun süre? Televizyona adım atmamla beraber, o yoğun tempoda spiker yanım sunucu yanıma galip geldi. Sunucu Gökay?ı ihmal ettim. Ama ne yalan söyleyeyim sahneyi, ilk adımın heyecanını, alkışı duymayı, izleyicilerin bakışlarını, anlık reaksiyonları çok özledim!

Spikerliği bırakacak mısın?

Asla! Habercilik, spikerlik benim ilk aşkım ve yaşadığım sürece hayatımda olacak. Sunumlarımda spikerlik imajıma ve görev yaptığım kurumun saygınlığına yaraşır işlerde var olacağım. Her şeyden önce ben 24 Tv?nin spikeriyim. Funda Hanım?dan bana proje geldiğinde, önce yöneticilerimin onayını alırım ardından biz kendi aramızda konuşuruz. Bunu Funda Hanım?da bilir ve saygı duyar.

Peki sunumlarda farkın ne olacak? Bu sinerjiden beklentimiz ne olmalı?

Beklentinizi çok yüksek tutun derim zira Erkan Özerman, Banu Noyan gibi alanında bir numara isimlerin tam desteğini sırtımızda hissederek ilerliyoruz yolumuzda. Yakın zaman içerisinde Gökay Kalaycıoğlu sunumlarını bir marka haline getireceğiz.

Nasıl?

Ülkemizde gelenekselleşmiş belli başlı ödül törenlerini bilirsiniz, pek çoğunun konsepti yurtdışındaki muadillerini andırır. Bazılarımız bunu eleştirir, bazılarımız ise destekler. Ben destekleyenlerdenim, ilerlemenin her türü başımın tacıdır. Ancak maalesef bunu, organizasyonların sunumlarına yansıtamıyoruz. Örneğin, Oscar Töreni ile özdeşleşen ?Kırmızı Halı Seremonisi?ni alıp kabul ediyoruz da sunucuların sunumlarını yaparken dans ile harmanladıkları koreografileri, tüm teatral yeteneklerini sergilemelerini görmezden geliyoruz. Al eline mikrofonu, sahne kararsın ve spot ışığı ile birlikte sahnedeki yerine kadar yürü, başla konuşmaya e ben bunu lisede de yapıyordum? Kendimizi aşmamız lazım, her konuda?

Spiker kimliğine geri dönelim. Sunum şeklini, ekran duruşunu ve kostüm seçimlerinle Uğur Dündar?ın gençliğine benzetildiğini biliyor musun?

Estağfurullah, utanırım böyle benzetmelerden? Böyle bir iddiam yok, duyumum da yok ne yalan söyleyeyim ama örnek aldığım tek isimdir Uğur Bey çok doğru. İlerde, Uğur Bey?in tecrübesinin yarısına sahip olabilirsem ne mutlu bana.

Ekran duruşun bu kadar beğenilirken, yayına hazırlık sürecini sormanın tam zamanı?

Teşekkür ederim? Evet yayına çok titizlenirim, saçım ve makyajımı kendim yaparım çünkü yüzümün ve saçımın neye ihtiyacı var yada yok en iyi ben bilirim? Kostüm seçimi diyecek olursanız orda da sanırım renkler ve kombinasyonlarıyla aram iyi? Seçtiğim takımla kravatım, kol düğmelerim yada kravat iğnem uyumlu olsun isterim? O da ekrana yansıyor demek ki, ne mutlu?

Yayına çıkmadan önce mutlaka yaptığın bir alışkanlığın var mı?

İtiraf etmek gerekirse, her yayın öncesi mutlaka parfüm sıkarım, hatta sıkmak ötesi parfüme bulanırım? Yönetmenim 'ekrandan koku camın öte yanına geçmiyor? diye benimle dalga geçse de kendimi iyi hissettiriyor?

Bu durumda ekran sana pahalıya patlıyor demek yanlış olmaz herhalde?

Hem de ne pahalıya patlıyor? Servet yatıyor o ekranda, servet? Özellikle annem çok kızıyor yatırıma yönelmediğim için ?ilerde çocuklarına servet olarak bırakacak bir tek gardırobun olacak, göreceksin? ? diye.

Peki sen kendinizi ekranda beğeniyor musun?

Bizim işimiz kendini beğenmeyen bir insanın yapabileceği bir iş değil ki? Egonun ön planda olduğu bir meslekten bahsediyoruz iş ki o egoya yenilmemek?. Tabi ki aynada bana bakan adamı seviyor ve beğeniyorum?

Eski röportajlarında erkek spiker olmanın zorlukları sorulmuş ve çok esprili bir cevap vermişsin, şimdi aynı soruyu sorsam cevabın yine aynı mı olur?

Tabi ki değişmedi düşüncem. Erkek spiker olmanın zor olduğunu kabul etmiyorum? Tek gerçek var, erkekler gençken ekranda kadınlara karşı 1-0 yeniktirler, doğru? Ancak çok büyük bir gerçek var ki erkek yaş aldıkça, hafif kırıştıkça, kaz ayakları yüzünde belirdikçe ekranda kıymetleniyor? Çok daha sağlam ve kalıcı yer ediniyorlar? Kadınlarsa, gençken fırtına gibi eserler bu da doğru, yaş alıp da kaz ayakları çıkmaya görsün, bir anda yok olduklarını görürsünüz? O yüzden kırışıklıklarımı seviyorum ve yine bu yüzden erkek spikerlerin avantajlı olduğunu düşünüyorum.

Muhafazakar bir TV kanalında görev yapıyor olmanın seni kısıtladığı oluyor mu? Hayatında neler değişti?

Asla, hiçbir kısıtlama ile karşılaşmadım, çalıştığım kurumun böyle bir takıntısı yada çalışanlarına diktesi yok? Ha derken de 'muhafazakar olmadığımı kim söyledi?? hayatım uç noktalarda, adaptasyon zorluğu yaşayacağım alışkanlıklarla dolu değil? Ancak spikerliğin kendi kısıtları ve muhafazakar bir duruşu var? Haber duruşunuza aykırı bir eğlence anlayışı, özel hayat, alışkanlıklar, tarz hatta arkadaş seçimlerine karşı titiz ve dikkatliyim. Gelin görün ki bu muhafazakar kanal anlayışından değil, sizin işinize ve günün hangi saati olursa olsun evine misafir olduğunuz izleyiciye saygınızdan kaynaklanıyor?

Biraz aile ve özel hayat diyelim şimdi de. Geçmiş röportajlarında ?anne? kelimesini çok zikrettiğini fark ettim? Çok mu düşkünsün annene?

Evet, hayatımın anlamı? Dert ortağım, arkadaşım? Sığındığım limandır? Biz anne-oğul küçük bir aileyiz? Herkesin hayatında inişler çıkışlar vardır, zorlu bir yolda bugünlere birbirimize sıkı sıkı sarılarak geldik? Şuan bir yerdeysem, onun emekleri ile? Anne sevgisi tartışılmaz herkes için apayrıdır ancak biz iki kafadar, hayatın getirdikleri ile biraz daha kenetliyiz birbirimize? ;)

Yakışıklısın, gözde bir işini var ve genç kızların ilgisini çekmeye başladın ancak bekarsın hala, neden?

Annemle bu günlere gelirken, yara aldığımız olmadı değil? Kendisinin MS adında davetsiz bir misafiri var? Kendisinin sahip olduğu bu rahatsızlık şüphesiz ikimizin de hayatına kendine göre bir standart getirdi? Bu kuralları önce annem öğrendi, ardından da bana öğretti? Ha bunu neden anlattım, dışarıdan kişi ne kadar mutlu,keyifli görünse de içinde fırtınaları var? İkili bir yaşamda benim annemi bırakıp ?hadi ben evimi ayırıyorum artık, evlenip gidiyorum..? diyeceğim bir platform yaratmadım, yaratmak da istemiyorum?

Evlilik düşünmüyor musun peki?

Düşünüyorum, düşünmez olur muyum? Ancak bu düşünerek elde edilecek bir şey değil ki? Beni kabul edecek kişinin, nasıl ki ailesini ailem kabul edeceksem, beni de ailemden muaf düşünmemesi gerekiyor? Günümüzde de bu tarz değerlere sıkı sıkıya bağlı genç kızlarımızın sayısı çok az, giderek de azalıyor? Haliyle bir gün mutlaka diyorum? Kim bilir o şaşkın, şuan nerde kimle vakit kaybediyor? ?

Peki ya çocuk?

Çok istiyorum? Kim istemez ki? Ama bir evlilik de nasip olmazsa bana, bir evlat edinmeyi düşünecek ve yürekten isteyecek kadar da gönlüm geniş?

10 yıl sonraki hedeflerde neler var?

Ekranla beslenen, ekrana ve sahneye aşık biriyim? On sene sonra da üzerimde genel yayın yönetmenimin gölgesi, kulağımda yönetmenimin sesi, sırtımda Funda Erkoç?un desteği, üzerimde yanan ışıklar ve alkışım olsun isterim?

Peki ya proje anlamında?

Kendi ismimle anıldığım haberin de içinde olduğu, eğlenceli bir söyleşi formatı ile markalaşmak ve sahnede ise sunumlarım ile markalaşmış olmak?

Talk Show gibi mi?

Biraz daha farklı, minik minik kaleme aldığım formatlar var? Talk Show kadar eğlenceli ve hoş sohbet, haberle iç içe ve doyurucu?

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.