"HABER"DE BİR "ESER"DİR.. ÖDEYİN TELİFİNİ!..

Şair; şiiri yazar, besteci o şiiri besteler, aranjör o besteyi düzenler, şarkıcı da yorumlar..

Ve ortaya bir şarkı çıkar.. Bu şarkıyı radyolarında ya da televizyonlarında çalanlardan, otellerinin asansörlerinde dinletenlerle kadar kim varsa ilgili meslek birliklerine (MÜYAP, MESAM, MÜYORBİR gibi) bir telif öder..

Bu telif de o şarkıyı (eseri) ortaya çıkartanlar arasında pay edilir..

Çok bilinen bir deyim vardır; 'Haber kutsaldır..'diye.. 41 yıllık bir gazeteci olarak.. Benim için de haber önce kutsaldır, sonra bir eserdir..

Çünkü onu da biri ya da birileri özgün bir çalışma, bir emek sonucu ortaya çıkarmışlardır.. Ve o eser, onu ortaya çıkaran gazetecilerin gazetelerinde, internet sitelerinde yer alır..

O gazete de; bu emeği karşılığı o gazeteciye bir bedel (maaş) öder..

Kanaltürk, TV8 ve Beyaz TV'nin hafta içi her sabah hemen hemen aynı saatlerde başlayan magazin programları var..

Kanaltürk'te Müge Dağıstanlı ile Gülşen Yüksel'in 'İkinci Sayfa'sı.. TV8''de Salih Keçeci ile Pelin Çini'nin 'Aramızda Kalsın'ı.. Ve Beyaz TV'de Esin Övet, Oya Aydoğan, Mert Öğen ve Gizem Hatipoğlu'nun 'Söylemezsem Olmaz'ı..

Ne yazık ki bugüne kadar reyting sıralamasında ilk 100 program arasına girmeyi bir kez olsun başaramayan bu üç programın ortak yanı; gazetelerin magazin ekleri ya da magazin sayfalarında çıkan haberleri bir güzel okuyup, yorumlamaları..

Ne güzel iş, ne kolay iş, ne bedava iş.. Sabah erkenden gel stüdyoya; gazeteleri ve eklerini ser önüne.. Vur makası beğendiğin haberlere.. Sonra da çıkıp ekranda anlat..

Eeee; o haberi yapan muhabir kardeşlerimin hakkı nerede?.. Muhabir gecenin ayazında, karında, buzunda.. Saatlerce gece kulüpleri önünde beklesin.. Kapıdan çıkan alkollü bir takım insanları konuşturmaya çalışsın..

Takip edilmesi gerekenler varsa, peşlerine düşsün.. Ve sonunda haberini yapmayı başarsın.. Sen; sıcacık stüdyonda, sıcacık koltuğunda o muhabir kardeşimin emeğini bir kalemde afiyetle sil süpür.. Yok öyle bedava..

Haber kanalları; sabahları gazeteleri okur, yorumlar.. Ama dikkat ederseniz sadece ve sadece birinci sayfalarını.. İç sayfaları bırakın okumak. Göstermek bile yasaktır..

Birinci sayfalar 'kamuya açıktır'.. İnternette de görebilirsiniz, gazete bayiinde de.. Ama içi?.. Göremezsiniz.. Okuyamazsınız.. Çok mu merak ettiniz; bastırır parayı o gazeteyi satın alırsınız..

'Gazeteyi satın almak'la ilgili bir anıyı hemen nakledeyim;

Yıllar önce, rahmetli Ercüment Karacan'ın Milliyet'in patronu olduğu yıllarda Bab-ı Ali'de bir söylenti dolaşmaya başlamıştı: 'Milliyet satılıyor..' Söylentiler sonunda Mısır'daki duyma engelli sultanın kulağına kadar gidince.. Hasan Pulur ağabeyimiz; köşesinde şöyle yazmıştı:

'Evet Milliyet satılıyor.. Her sabah gazetecisine gidip, 25 kuruşu bastıran herkes Milliyet'i alıyor..'

Gazetecilik kökenli (kimi müdür) sevgili Müge, Gülşen, Salih, Esin.. Siz yapmayın.. Konuşun patronlarınızla.. Haberini kullandığınız muhabir kardeşlerim için bir fon çıkartın..

Ekmeğin değil aslanın ağzında.. Midesinde olduğu bir dönemde, program yaptığınız televizyon kanalından çıkacak olan telifler o kadar çok işe yarayacaktır ki..

'Aman be Hulusi Abi.. Sana mı kaldı, muhabirin hakkını korumak' diyecekseniz eğer.. 41 yıllık meslek yaşantımda muhabirlikten genel yayın yönetmenliğine kadar mesleğin her kademesinde çalışmış..

'Alt'ı da olmuş 'üst'ü de olmuş bir gazeteci olarak.. Evet bana kaldı onların hakkını savunmak.. Baktım ki; bu bedavacılığa kimse ses etmiyor..

Olmadı; Magazin Gazetecileri Derneği'mizin Başkanı sevgili Sinan Tosun'u göreve davet edeceğim.. Sinan Başkan, sahip çık muhabirlere diye..

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.