Hande Yener... -KENDİNİ SEKSİ BULUYOR MUSUN ?
                          "-BULUYORUM !.."

Hande Yener... -KENDİNİ SEKSİ BULUYOR MUSUN ? "-BULUYORUM !.."

"Bir gün şarkı söylemezsem ölürüm" diyecek kadar müziğe âşık olan Hande Yener, bir başka tutkusunu daha açıkladı...

Kendini bildin bileli, en büyük tutkun şarkı söylemek miydi?

- Evet, tek tutkum buydu.

Çocukken bile mi?

- Her zaman! Fotoğraf şuydu: Elimde mikrofon görevi gören herhangi bir şey; misafirlikte, sokakta, arabada fark etmiyor, her yerde şarkı söylüyorum. Hatta, ablam sokakta benimle yürümekten utanırdı çünkü bağıra bağıra şarkı söylerdim. Ama dramatiktim?

Ne demek o?

- Çünkü, bir taraftan da 'ya bu işi yapamazsam' diye korkuyordum. Tamam böyle bir aşk var ama ben bu işe nereden ve nasıl başlayacağım, hiç bilmiyordum.

BU BENİM YAPACAĞIM BİR ŞEY!

Annen baban müzik tutkunu hayra yormuyordu galiba?

- Hiç! 'Bu kız müziğe düşkün, biz de onu müziğe yönlendirelim' durumu hiç olmadı. Tersine, onlar bu işi yapmamı istemiyordu. Orta halli, bazı şartları olan bir evde büyüdüm sonuçta...

Nasıl şartlar?

- Hep beraber yemek yenir, saat beşten sonra kız çocuğu sokakta olmaz, müzik yapmak veya sahnelere çıkmak gereksiz... Böyle bir tutuculuk vardı evde.

Kırılıp küser miydin onlara?

- Belki ben fazla hissettiremedim, belki onlar bendeki ışığı göremedi bilmiyorum. Sonra dedim ki; bu benim yapacağım bir şey, onların yapacağı bir şey değil.

Şarkı söylemeye niye/nasıl merak sardın peki?

- Sadece şunu biliyorum; müzik duyduğum an, enerjik bir tip oluyordum. Pilli bir bebeğe pil takarsınız ve hareket etmeye başlar ya, müzik duyduğum an bende de hayal kurmalar, başka bir dünyaya geçmeler, etrafındaki herkesi unutmalar başlardı...

Yaş kaç bunlar olurken?

- Her yaşımda böyleydim! Hep müzik olan ortamları bulup girmeye çalışırdım. Mesela kaset satan dükkanlarda çalışmak istediğimi hatırlıyorum; bangır bangır müzik duyacağım, kimin albümü çıkmış, ne olmuş piyasada en önce ben takip edeceğim, her şey elimin altında olacak...

İlgilendiğin müzikler?

- O sıra Türkiye'de Türk sanat müziği ön planda; Zeki Müren'ler, Bülent Ersoy'lar dönemi. Çok farkında değildim Türkiye'nin, ben yabancı müzikle ilgileniyordum!

İdolün, bir çocukluk kahramanın?

- Madonna ve Michael Jackson'ın dünya starı oldukları dönem. Benim de idollerim onlar.

Müzik tutkusu okul hayatını etkiledi mi?

- Her şeyi etkiledi? Okuldan bile soğumuştum; "ne yapacağım ki okulda, müzik yoksa hiçbir şeyin anlamı yok" diyordum. Çok asi ve çok radikaldim bu konuda. Bu tutku, ailemden kopmama, erken evlenmeme neden oldu. İstediğim şeye ulaşamadıkça hatalar yapmaya başladım. '

BENİ ANLAR BELKİ' DİYE EVLENDİM

Nasıl hatalar?

- 17 yaşında alelacele evlendim mesela. Ama, iyi ki yapmışım o hatayı çünkü 21 yaşında bir oğlum var şimdi. Onun yaşını söyledikçe benimki patlıyor gerçi. (Kahkahalar)

'Evleneceğim kişi bana istediğim yolu açabilir' düşüncesiyle mi evlendin?

- Evet, ailem izin vermiyor, o belki beni anlar diyordum. Çok da güzel bir arkadaşlıkla başlayan bir evlilikti zaten.

ŞARKI SÖYLEMEZSEM ÖLÜRÜM HERHALDE

Egosantrik bir meslek seninki; ayarın nasıl bozulmuyor, dengen şaşmıyor?

- Öyle aşığım ki bu işe, ona zarar gelmemesi için çok dikkat ediyorum.

Bir gün şarkı söylemezsen ne yaparsın?

- Ölürüm!

B planın var mı sonrası için?

- Bunun B'si falan yok, tek şey bu benim için.

Yapım şirketi kurmuştun, yine müzik yaparsın!

- Kemal'in (Doğulu) projesi ve başka genç isimler için kurmuştuk o şirketi. ama kendimdeki aşkı görmediğim hiç kimseye albüm yapamam. Faydam olacaksa elinden tutarım, vokal yaparım, şarkılarıyla ilgilenirim, yanında olabilirim ama sonuna kadar inanmam gerekiyor, kendimdeki aşkı onda da görmem gerekiyor.

KEŞİFLER KEŞFİ BİR DÖNEMDE MÜZİĞİMİ DEĞİŞTİRDİM

Kırmızı albümü pik yaptıktan sonra, 'Buradan artık nereye gideceksin?' dedim kendime. Kendimi aşmak, yeni şeyler denemek istedim. Keşifler keşfi bir dönemdeydim. Şöyle düşünün; bir çocuğu oyun odasına bıraktığınızda, oyuncakların hepsine birden saldırır ya, benim için öyle bir dönemdi. Yeni enerjilere ihtiyacım vardı. Bir bar şarkıcısı gibi ya da klasik bir konser şarkıcısı gibi çıkıp kendi 'best of'larımı okumak istemiyordum artık. 'Bakalım ne yapmış' desinler, merak etsinler istiyordum. Ve sound'umu değiştirdim; Romeo'yu yaptık."

KEŞKE'LERİM YOKTUR 'İYİ Kİ YAPMIŞIM'LAR ÇOKTUR!

Mesleğin kadar hayata da tutkun musun?

- Evet, o yüzden de olgunlaşmak istemiyorum. Oğlumu da onun yaşında biri gibi dinliyorum anlamak için. Hepimiz, "Biz o yollardan geçtik, öyle yapma, böyle yap" deriz çocuklarımıza hani... Ben demem! Zamanında yapmak çok önemli çünkü. Ben 17 yaşında da çıkabilirdim sahneye, 10 yıl geç kaldım. O yüzden gençlere hep cesaret veririm. Neden gencecikken, enerjikken, arzuluyken yapmasın? Zamanında yapmazsan elinden kaçabilir, geç olabilir, yazık olabilir.

İstediğin her şeyi yaptın mı hayatta?

- Yaptım ama ne istediysem çok koştum peşinden. Hiçbir şey karşıma tak diye çıkmadı. Albüm görüşmeleri sırasında meselahiç üşenmiyor, kalkıp fizanda da olsa istediğim şey; gidip alıyordum. 'No name' dönemim, bilmem nereden iş teklifi geliyor, giderdim çıkardım sahneye. O çıktığım yer belki izbeydi, çok salaştı ama para kazanmaya başladıkça, başka bir mekana dönüşürdü hep. Ve bunu ben sağladığım için kendime daha çok güvenirdim.

İçinde ukde kalan bir şey?

- Yok.

Müzik dışında seni ne motive eder?

- Güneş, doğa... Arkadaşlarım, dostlarım, ailem, oğlumun olması; hepsi beni hayata bağlıyor. Yaşamayı çok seviyorum, hayat dolu biriyim.

'Keşke yapmasaydım' dediğin bir şey?

- Hiç yok. Hep 'iyi ki yapmışım'lar var hayatımda.

EĞER KADININ SAÇI KÖTÜYSE NE GİYERSE GİYSİN OLMAZ!

Alışveriş tutkun var mı?

- O gözü dönmüşlük geçti tabii. Şimdi ihtiyaç varsa, farklı bir şey görürsem alırım; gözüm de bakınır ama özellikle alışverişe çıkmam.

Sahnede çok farklısın, çılgınsın, sıra dışısın. Farklı olmak adına mı giyiniyorsun, ruhunda mı var?

- Konserlerimin başından sonuna koparız; enerjim bitmez benim. Kıyafetlerim de benim gibi olmalı; rahat, farklı, enerjik hissetmeliyim.

Şık olmak mı salaş takılmak mı?

- Salaş olmayı seviyorum ama o da tarz şekilde olmalı.

Şıklığın ilk kuralı nedir?

- Saç! Eğer saç kötüyse ne giyerseniz giyin olmaz; özellikle kadınlarda bu böyle.

Almayı en sevdiğin şey?

- Desenli çoraplara deli olurum, her yerde peşine düşerim. Bir de eldiven!

Gardrobunda en çok ne var?

- Ayakkabı tabii ki.

Gece yatarken ne giyersin?

- Yazın ince gecelik, kışın pijama.

En çok kullandığın kozmetik?

- Parfüm ve nemlendirici.

En büyük lüksün?

- Marka çantaya para harcamaktan çekinmem.

BAKTIM, MAĞAZADA HÜLYA AVŞAR'A ŞARKI SÖYLÜYORUM

Hayatının dönüm noktası neydi?

- Tüm umutlarımı kaybetmiş, karamsarlığa kapılmış, bir mağazada çalışıyordum. Hülya Avşar geldi mağazaya. Bizim kızlar benden bahsediyor ona, "Burada sesi çok güzel bir eleman var, Sezen Aksu'ya vokal yapmak istiyor ama ona ulaşamıyor ve yazık oluyor, keşke duysanız" diyorlar. O da "Çağırın, merak ettim" diyor. İçerden çağırıyorlar beni, tanışıyoruz. Konuşurken o kadar rahatlattı ki beni, "Hadi bir şarkı söyle" dedi. Bir baktım Hülya Avşar'a şarkı söylüyorum!

Hangi şarkıydı?

- Yalnızlık Senfonisi. Sezen Aksu'nun Sertab'a (Erener) yaptığı şarkı. Gözleri doldu; "Benim bu işi çözmem lazım" dedi. Ben ikna olmuyorum; "Çok duyduk bunu diyenleri, buradan çıkınca hatırlayacağınızı bile sanmıyorum" dedim. O lafım iyice yer etti galiba, çıktıktan yarım saat sonra mağazayı aradı, "Sezen'i aradım, randevu aldım, yarın şu numaradan ara" dedi.

O anki halin nasıl?

- Çığlıklar atıyorum. (gülüyor) Ertesi gün iki tane sakinleştirici içip Sezen'in kapısını çaldım. Ne ton biliyorum, ne şarkının sözleri aklımda... Rahmetli Uzay Heparı da vardı; "Hadi söyle Hande" diye beni rahatlatıyorlar, ben yapamıyorum, derken başardım. 10 gün sonra sahnede vokal yapmaya başladım.

Sonra ne oldu?

- 1.5 yıl vokal yaptım. Sonra da bulunduğum ortamı incelemeye, çözmeye, kendimle ilgili kararlar almaya başladım. İkiüç sene daha orada çalışıp "Sezen, hadi bana albüm yap" dememeye karar verdim! Çünkü gördüm ki çok amatörüm. Şan dersi almam ve kendimi eğitmem gerektiğine karar verdim. O sırada Antalya'daki kulüplerden iş teklifi aldım, sahneye çıktım, Antalya'da yıldız oldum, kazandığım parayla ders aldım.

İlk albümle de patladın!

- Evet, 'Senden İbaret' gerçekten başarılı oldu.

Vokal yaptığın günden bugüne bakarsak? Seninki zor bir hayat mıydı, kolay mı?

- Aslında zordu ama başardım? Antalya'da üç yıl boyunca, haftanın altı günü sahneye çıkıyordum, her gece dört saat sahnede kalıyordum, artık konuşacak sesim kalmıyordu. Ama öyle yüksek bir enerjiyle ve öyle büyük tutkularla başlamıştım ki, 'çok zor'u bir anda başardım.

EN SEVDİĞİ, EN ÖZEL ŞARKILARI EN SEVDİĞİ, EN ÖZEL ŞARKILARI

SOPA; kariyerimde ve özelimde yaşadığım mücadeleleri anlatıyor. Benim için hem aşkı hem uyanışları simgeliyor.

ROMEO; çok romantik bir şarkı. Aynı zamanda müzikteki gelişimimi vurguluyor; zoru başarmamı sağlayan şarkı. Herkesin 'Romeo'yu bu kadar çok sevmiş olması da onu özel kılıyor.

BODRUM; söyledikçe anılarım canlanıyor, beni hem hüzünlendiren hem eğlendiren hem güçlendiren çok özel bir parça. Bu üç şarkıyı da söylemek, dinlemek, benim için çok zevkli. Fakat diğer şarkılarıma da haksızlık olmasın. Hepsine aşığım!

ÂŞIK OLDUĞUM ZAMAN TRAFİKTE HERKESE YOL VERİRİM

Kaç yıl evli kaldın?

- Beş yıl. Çocukça bir karar olduğunu gördüm; 23 yaşıma geldiğimde dedim ki, biz aslında farklı hayalleri olan insanlarız. O, bir sahil kasabasında yaşayıp yaşlanmayı tercih eden biri, bense dinamik, şehir insanı, müziğe aşık! O ayrılıklar zaten çok çatışmalar yarattı aramızda, koptuk gittik.

İlk aşk, ilk tutku, ilk ilişki?

- Bizim çocukluğumuzdaki flörtler daha sınırlıydı. Beğenmek, buluşmak, bir kahve içmek, daha ileriye gitmek imkansızdı; zaten 5'te evde olmam gerekirdi. Evcilik oynayayım, arkadaşlık kurayım, onlarla caddeye ineyim, gezeyim, genç kızım, biraz fiziğimi göstereyim, saçımı savurayım, sevgilim olsun, evleneyim hayalleri kuran biri değildim. Garip bir kızdım. Ailem için de zor bir tiptim. Kafamda bir kariyer belirlemişim, hayat bir tek müzikle anlamlanıyor, onun dışında da gözüm başka şey görmüyordu.

Ya şimdi?

- Hep kalbimin sesini dinledim...

Aşık olduğunda huzurlu mu olursun; yerinde duramayan, kaynayan bir kadın mı?

- Yerimde duramam, bir de trafikte herkese yol veririm! (gülüyor) Ekstra duyarlı biri olurum yani. Arkadaşlarımın o anda ilişkisi yoksa, mutsuzsa; o detaylar daha çok ilgimi çeker. Yani insanın halinden daha çok anlarım.

Şimdi nasıl bir kadınsın?

- Böyle biri olmak için aşka ihtiyaç olmadığını da fark ettim. Aslında her yaşadığım şey, bugün yalnızken bana güç veriyor. Beynimle, düşüncelerimle kendime çok fazla güç veriyorum. Düşünüyorum ve oluyor. Bu biraz 'Secret'e döndü ama 20 yıldır böyleyim. Bana göre, insan nasıl davranacağını ve nasıl yaşayacağını da kıyafetleri gibi seçebilmeli, değiştirebilmeli. Değişmiyoruz diyoruz ya; aslında negatif değişiyoruz çoğumuz çünkü dünyadaki enerji öyle, etrafımızdaki insanlar öyle. Kadınlar nasıl estetikle yer çekimine karşı savaşıyorsa, ben de karakter olarak, davranış olarak savaş veriyorum; iyiye gitmeye çalışıyorum.

İlişkide derleyip toparlayan, pozitif duran biri misin; ilgi bekleyen, şımartılmak isteyen misin?

- Benim de zaman zaman ihtiyacım oluyor öyle pozitif insanlara. Aslında bu bir denge, sadece tek tarafın yapabileceği bir şey değil. Dostluklarımı da öyle seçiyorum, yani enerjisi iyi insanlarla arkadaşlık ediyorum, kötü enerjiyi hayatıma sokmamaya çalışıyorum.

MİKROFONA ZAAFIM VAR

Hayattaki en büyük zaafın?

- Mikrofon! Görünce dayanamıyorum.

Kendinde tahammül edemediğin şey?

- Takıntılıyım ama kendimi eğittim bu konuda da.

İnsan olarak en iyi tarafın?

- Doğal olmam belki?

Kendini iyi tanıdığını söyleyebilir misin?

- Evet, bayağı iyi tanışıyoruz kendisiyle. Ne de olsa her gün onunlayım!

Kadınlarla mı iyi anlaşırsın erkeklerle mi?

- İkisiyle de eşit.

Kendini seksi bulur musun?

- Buluyorum.

'Hafiflik' sana ne ifade ediyor?

- Albüm bittikten sonra, şarkıları her yerde duyduğum an hafifliyorum. Bir de duş yapınca!

RANGE TAKINTIM VARDI DÖRT TANE ESKİTİNCE RAHATLADIM!

Otomobil senin için statü simgesi mi, tutku mudur?

- Özgürlük?

Neden?

- Kendimi bildim bileli arabam var, ilk çalıştığım zamanlarda para biriktirip hemen bir araba almıştım. Gece sahneye çıkarken, taksilerle eve dönmek istemiyordum. O bana çok büyük bir özgürlük vermişti.

Otomobil statüyü belirler mi?

- Evet, insanlar otomobilinin markasına bakıp başkaları hakkında karar veriyor çoğu zaman.

İlk gençlik yıllarında erkekler gibi otomobil hayali kurar mıydın sen de?

- Range takıntım vardı, dört tane alıp değiştirdikten sonra geçti. (gülüyor) Her rengine bindim ve rahatladım!

Otomobille ilgili hayalin neydi? Hız yapmak, hava atmak, 'sevgilim yanıma otursun' hayali mi?

- Hepsi ama en çok da müziği açıp arkadaşlarımla turlamak! Aslında 'uçan araba dönemini biz görecek miyiz, havada arabalar çarpışacak mı' hayalim de var. (gülüyor)

İlk arabanı hatırlıyor musun?

- Tabii, Renault Runaway! Broadway'in bir düşük modeliydi. Gideceğim yere varana kadar ısınmazdı içi, çıldırtırdı beni ama kıvrak bir arabaydı.

Lastik değiştirmek, motordan anlamak gibi merakların?

- Motordan nasıl geçtiğimi bir de bana sor! Şöyle bir durumum var; ben ilgilenmek istemezsem asla öğrenmem. Şu anda da şoförüm ilgileniyor o detaylarla.

Direksiyonda olmak mı, şoför kullanmak mı?

- Direksiyonda olmayı tercih ederim ama mecburen şoför kullanıyorum.

Gaza basıp uzun yol yapmayı sevenlerden misin?

- Karavan çok severim; sevdiğim arkadaş grubumla tatil yörelerini karavanla gezsek hayalim vardır. Hala gerçekleştirmedim ama orkestrayla falan seyahat ettiğimizde, araba kiralıyoruz, molalar veriyoruz, yemek yiyoruz, çok zevkli oluyor. Araba yolculuğunu çok seviyorum.

Sinirlenince ya da düşünmek isteyince arabanın içinde huzur bulanlardan mısın?

- Aynen, ta kendisi.

Şoförlüğün de sahnen kadar iyi mi?

- Kapışırlar valla! (kahkahalar)

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.