Hulusi Paşa Yazıyor… ACUN AYIP OLUYOR! DEMEK SEN ISIRDIKÇA...

Koskoca medya patronu Acun Ilıcalı, geçmiş 16- 18 kişilik zenginler, fakirler (yarışma sırasında onlara ünlüler, gönüllüler deniliyor) grubunun karşısına.. Üstelik grupta bulunanlardan zengini de aç, fakiri de aç..

Acun; Önce bağırıyor:

‘Açiiiiiimmmm miii’

acun_ilicali_survivor_yemek.jpg

Açlar cevap veriyor: Aaaaaçççç!

Açıyoruuummm! Aaaaaçççç!..

Perdeyi aç kııız, örtme de aç kıızzz (Şarkı da tam buraya uydu valla)

Ve Acun kaldırıyor..

Masanın üzerindeki örtüyü.. Altından gününe göre ya hamburger kola çıkıyor ya da mükemmel bir kahvaltı..

Kendisine ‘sadist’ demek istiyorum yani karşısındaki insana acı çektirmesini seven!

Öyle ya, kaldırdıktan sonra bir ısırması var ki..

Yani örtünün altından çıkanları ısırması.. Elinde dumanı tüten bir parça pizza.. Bağırıyor:

Isıriiiiimmmm miiii?...

Zenginlerle fakirler bir ağızdan bağırıyor: Isııırrrrr.. (ben olsam ‘hatta ensemizden öp biziiii..’ diye bağırırdım.. çünkü açken öpülmeye bayılırım da..)

Şimdi bütün bunlar nereden aklıma geldi.. Söyleyeyim..

Acun Ilıcalı, TV8'de ekrana gelen Survivor Panaroma adlı programa konuk oldu ve yarışmayla ilgili merak edilen tüm soruları yanıtladı.

-Adaylar nasıl seçiliyor?

Tam 10 elemeden geçiyorlar.. Yetmiyor bu kez de 8 jüri üyesinin 8’inin onayını almak zorunda.. Ben bu 8 kişinin içindeyim.. Tek bir oyum var.. Yoksa hiçbir ayrıcalığım yok..

Sıra gelmişti benim de en çok merak ettiğim soruya:

-Peki ödül olarak verdiğiniz yemekleri sunarken, ısırıp kocaman bir parça alıyorsunuz.. Aç yarışmacılar karşısında hiç mi içiniz cız etmiyor?

Valla etmiyor.. Çünkü ben ısırdıkça onlar daha çok motive oluyor. Yarışmaya daha çok bağlanıyor, kendini veriyor.. Bu arada yemeğin nasıl bir nimet olduğunu çok iyi öğreniyor. Türkiye’ye döndükten sonra tabakta tek bir lokma bırakmadıklarını biliyorum..

-Sıradaki sürpriz hediyelerden birini açıklayabilir misiniz?

Açıklamazdım ama hadi birini söyleyeyim: Beyonca konseri.. Hem de en önden..

Allah için hediye müthiş.. Kaçmaz! Ama benim aklım hala dumanı tüten pizzada..

Isıııırrrr.. Ye beni.. Öp beniiii.. Beyonce.. Kıtlarım kız seniiiii…

Kıtlarım = Karadeniz’de ‘ısırırım’ anlamında kullanılır..

RIZA RİT’E TÖREN 23’ÜNDE.. DUYURU 24’ÜNDE..

24 Nisan günü Hürriyet gazetesinin ‘vefat ilanları’ sayfasında ‘Acı Kaybımız’ başlığı ile bir ilan yer aldı:

Türk Sanat Musikisi’nin son duayenlerinden Ecz.  RIZA RİT’i yitirdik.. Sevgisi ve sanatıyla bizimle yaşayacak. Nur içinde yatsın..

İlanın devamında cenaze ile ilgili bilgi veriliyordu:

Cenazesi 23 Nisan Cumartesi günü…

Anlamadım; 23 nisan mı?.. Ama bu ilan 24’ünde yayınlandı.. Suç ailenin mi Hürriyet ilan servisinin mi bilemedim.. Ama şunu düşündüm; vefat haberi bile yapılmayan gerçek bir DUAYEN.. gerçek bir ÇINAR.. gerçek bir USTA gitmişti..

eczaci-riza-rit-vefat-ilani-.jpg

Yeni kuşaklar bu üstadı tanısın, eski kuşak da hatırlasın diye hakkındaki tüm bilglieri sizlerle paylaşmak istedim..

Rıza Rit, 22 Eylül 1925 tarihinde İstanbul'da dünyaya geldi.

Çocukluğunda dinlediği Münir Nurettin Selçuk plakları ve radyo fasıllarından etkilenerek, küçük yaşlardan itibaren Türk müziğine ilgi duydu.

Lise yıllarında besteci Şerif İçli ile tanışarak, eserlerinden ve nota arşivinden yararlandı.

1944 yılında İstanbul Üniversitesi Eczacı Okulu'na girdi.

Üniversite'de okuduğu yıllarda, Mes'ud Cemil ve Cevdet Kozanoğlu'nun teşvikleriyle müziğe olan ilgisi derinleşti.

1946 yılında Ankara Radyosu'nda ilk solo icrasını gerçekleştirdi.

1948 yılında Eczacı Okulu'ndan mezun oldu.

1950 yılında bir yıl süreyle Ankara'da Yenişehir Eczanesi'nin mesul müdürlüğünü yaptı.

Ertesi yıl İstanbul'a gelerek iki yıl süresince ailesine ait Rit Çikolata ve Rit Sabun Fabrikalarında görev aldı. Rit Çikolataları'nın tersine, piyasada büyük başarı kazanan, kendine özgü kokulu Rit Güzellik Sabunlarını o devirleri yaşamış eczacılarımız mutlaka hatırlayacaklardır.

Aynı yıl İstanbul Radyosunda solist ve korist olarak göreve başladı ve Prof. Dr. Nevzad Atlığ'ın teşvikiyle İstanbul Belediye Konservatuarı Türk Müziği İcra Heyeti'ne girdi.

1955 ile 1960 yılları arasında Öziş Ecza Deposu'nun mesul müdürlüğünü yürüttü.

Ardından Şişli'de Rıza Rit Eczanesi'ni açarak 1972 yılına kadar eczane eczacılığı yaptı.

1972 yılından sonra sanatçı, şef ve âyinhan (Mevlevi âyinleri okuyucusu) olarak tüm mesaisini Türk müziğine verdi.

1978 ile 1984 yılları arasında iki dönem TRT Yönetim Kurulu Üyeliği görevini yürüttü.

1990 yılında yaş haddi nedeniyle TRT'den emekli oldu.

Bu tarihten sonra da uzun yıllar İstanbul Eczacı Odası Klasik Türk Müziği Korosu'nu yönetti.

Seslendirdiği eserlerin bir kısmı CD'ye aktarılarak Musıkimizde İz Bırakanlar - Rıza Rit (Çınar Müzik, 2007) ve Rıza Rit'ten Seçmeler (TRT Arşiv Serisi, 2010) adlarıyla yayınlandı.

Ve Rıza Rit; 20 nisan Çarşamba günü, kanatlarını takıp sonsuz yolculuğuna çıktı.. nurlar içinde uyusun.. Türk Musiki Tarihi; ona asla unutmayacaktır..

Rıza Rit için önce TRT İstanbul Radyosu'nda tören düzenlendi. Törende konuşan TRT'nin eski genel müdürlerinden Cengiz Taşer, "Türk musikisinin tam bir âşığıydı. Samimi, içten, dost ve iyi bir insandı. Türk musikisine yaptığı katkılardan dolayı, eminim onu milyonlar çok sevdi. Onlar adına ona teşekkür ediyoruz" dedi.

Mustafa Sağyaşar ise, Rit'in Türk musikisine ömür boyu hizmet verdiğine dikkat çekti. Törene katılanların, sanatçının vasiyeti olduğunu söylemesi üzerine, Sağyaşar, Hasan Özçivi'nin 'Nice Sevdi, Nice Yandı, Nice Bağlandı Gönül' adlı eserini yorumladı.

CEM YILMAZ’I AZDIRAN YOKSA BİZİM MAGAZİNCİLER Mİ?

Cem Yılmaz, geçtiğimiz hafta Ozan Güven ile birlikte Bebek’te görüntülenmiş ve el ele tutunarak magazin muhabirlerine poz vermişlerdi. Aralarındaki aşkı el ele bir şekilde ilan eden Cem Yılmaz ve Ozan Güven bu espri beklenenden büyük bir ilgi görünce fazla uzatmama kararı aldı.

Cem Yılmaz’ın ağabeyi Can Yılmaz’ın da sosyal medya hesabından ‘Allah tamamına erdirsin’ diyerek destek verdiği bu aşkı başarılı komedyen fazla uzamadan bitirdi.

Sosyal medya hesabından yaptığı ‘Yürütemedik, ayrıldık’ açıklamasıyla bu aşkı sonlandıran Cem Yılmaz, magazin haberlerini eleştiren bu tepkisiyle gündem olmayı başardı.

cemyilmaz_ozanguven.jpg

Hulusi Paşa: Acaba diyorum;

1-Cem Yılmaz, komedi sanatçısı olduğu için kendini sürekli espri yapmak zorunda mı hissediyor?

2-Suçlu olan; bizim gececi magazin muhabirleri mi?.. Her dakika ondan bir espri mi bekliyorlar?

LÜFER SENEYE 100 LİRA OLUR!

Survivor’da yarışmacılar açlıkla savaşırken, umutlarını Hindistan cevizi ve balıklara bağlamışken.. Türk insanını büyük bir tehlike bekliyor.. Çanlar balıklar için çalıyor.. Kontrolsüz avlanma ve çevre kirliliği denizlerimizi kuruttu. Avlanan toplam balık miktarı son 10 yılda yüzde 30 azaldı.. Uskumru ve kefal Karadeniz’de kayboldu.. Hamsi de yok olmak üzere..

Defne Koryürek (Damaklar Hareketi Lideri): 2010’da İstanbul lüfere hasret kalmasın kampanyası düzenlemiştik. Balık avcılığı üzerine büyük hatalar yapılıyor. Balıklara sadece av olarak bakılıyor. Lüferin kilosu geçen sene 15- 20 liraydı, bu sene 40 lira.. Seneye 100 liradan aşağı bulamayacağız.. Oltacıların bir suçu yok. Tüm suç gırgır avcılığı yapanlarda.. Denizde aşırı miktarda balıkçı teknesi var..

izgarabalik_lufer.jpg

‘ÇAY’A HASRET BU KADAR MI GÜZEL ANLATILIR?

Kimi televizyon dizilerinden söz ederken ‘Sahici değil.. Ne senaryosu, ne oyuncusu inandırıcı gelmiyor..’ diye yazıyorum.. Anladınız hangileri olduğunu.. Bir de ‘sahici’ olanlar var ki, yıllardır başımızın tacı..

İşte ‘Seksenler’.. Son bölümde 30 Nisan 1986’da yaşanan Çernobil felaketi işlendi.. Özellikle Karadeniz bölgemiz başta olmak üzere ülkemizin pek çok yerinde çayı, eti, sütü yedirmeyen içirmeyen Çernobil..

5 gün sonra tam 30 yıl olacak.. Peki ‘sahici dizi’ ‘Seksenler’de n’oldu?.. Özellikle çaya karşı müthiş bir ‘içmeme’ kampanyası başlatıldı.. Ama Başkomiser Rıza.. Yani Onur Dilber?.. Trabzon doğumlu, dizide de Karadenizli bir polisi canlandıran Onur’un çaya bir hasret kalması vardı ki; koşup mutfağa çay demleyesim geldi..

İşin ilginç yanı; çay zaten kaynıyordu.. Helal olsun tüm ‘Seksenler’ ekibine..

seksenler_komiser.jpg

ŞARKIM; GÖÇMEN ÇOCUKLAR İÇİN..

Geçtiğimiz yıl lise aşkı 43 yaşındaki Seda İnce ile dünyaevine giren 44 yaşındaki ünlü şarkıcı Demir Demirkan ilk kez babalık heyecanı yaşadı. Seda İnce Demirkan bir erkek bebek dünyaya getirdi. Aynı saatlerde.. Bir başka cephede;

Sertab Erener, özel bir proje için geri sayıma başladı. Sanatçı, 6 Mayıs akşamı göçmen çocuklar yararına sahneye çıkacak. Şişli Rotary Kulübü’nün ev sahipliğinde ve Rhyme & Reason’un desteğiyle Zorlu PSM’de gerçekleşecek konserden elde edilecek gelir, göçmen çocuklar yararına kurulması planlanan rehabilitasyon merkezi için kullanılacak.

Aile terapisti, psikolog ve öğretmenlerin liderliğinde eğitici, öğretici, rehabilite edici ve eğlendirici programların yapılacağı merkezde, ebeveynler için de dil ve meslek kursları verilecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.