Keyifli pazarlar sevgili magazinkolik’çiler.. Bugün size ‘tarihi tornavida’larımızdan 90’lık Kılıç Ali Paşa’nın 18’lik cariyelerin nasıl kurbanı olduğunu anlatarak başlayacaktım. Ama bir kuş haberi geldi, Paşa ikinci haber oldu.

Asker: Yoksa kuş gribi geri mi geldi?

Hulusi Paşa: Yok asker grip değil cinayet! Allah kimseye kuşunun öldüğünü göstermesin.. Kuşunun öldüğüne mi yanarsın, katilinin çok az bir cezayla kurtulduğuna mı?..

Asker: Paşam bi şey anlamadım!

Paşa: Dinle asker; bir bankanın özel aracı, gündüz vakti taşıt trafiine kapalı olan İzmir Konak Meydanı’na dalmış. Dört güvercini ezerek öldürmüş. Tesadüfen orada bulunan Hayvan Hakları Federasyonu İzmir Temsilcisi Esin Önder, ‘kuş katilini’ İzmir Valiliği’ne şikayet etmiş. Konak Kaymakamlığı, rahmetli her kuş başına 550 TL olmak üzere toplam 2 bin 200 TL ceza kesmiş katile. İçim yandı asker içiiim!

Asker: Paşam insanın eline kıymık batsa canı acıyor.. Bi de kuşu düşünsenize..

‘TARİHİ’ PAZAR: 18’LİK CARİYELER PAŞA’YI NASIL DEVİRDİ?

Murat Bardakçı anlatır da ben anlatamaz mıyım?.. Buyurun size en kralından pardon paşasından bir öykü.. Buradaki kişiler ve yerler gerçektir. Lütfen kullanıcınızın ayarı ile oynamayın..

Asker: Paşam; kullanıcı.. ayar.. oynamak falan deyince.. tövbeee!

Hulusi Paşa: Ulan aklın fikrin belden aşağı.. Tarih.. Tariiiih buu!

Öyküdeki devrilen Paşa ben değilim; Kılıç Ali Paşa.. Osmanlı'nın bu kudretli paşasının bakire ve genç kadınlara düşkünlüğü dillere destanmış. 80'ini deviren Paşa, her gece bir başka genç cariye ile birlikte olurmuş.

7 düvele meydan okuyan, sabahlara kadar nefsini törpüleyen paşa, 87'sinde yataklara düşmüş. Hekimler ayağa kaldırmak için her yolu denemiş ve reçeteyi yazmışlar: Cariye perhizi.

Paşa laf dinler mi? ''Benim şifam ilaçlarda değil, cariyelerimdedir” demiş ve hekimleri huzurundan kovmuş. O gece cariyelerle alem yapmış ancak sabahı bile görememiş.

Nice Haçlı donanmasının deviremediği Osmanlı paşasını genç cariyeler devirmiş.

Kıssadan Hisse: Paşa; her zaman ve her yerde paşalığını bilecek.. Tarihten ders alacak (mı acaba?..) Cariyesiz bir hayat mümkün (mü acaba?)

Yorum: Yeter tarihten ders aldığımız.. Cariyesiz hayat mümkün değil.

MAGAZİN8 EXTRA, OFSAYTA DÜŞTÜ

Özel Haber: Asena ile Boğaz’da Balık Keyfi.. Havalar ısınmaya yüz tuttu mu en çok yaptığımız röportajlardan biriydi zamanında.. Aradan 40 yıl geçti. Hala aynı görüntüler aynı laflar.. Röportajı yapan Magazin8 Extra muhabiri, röportajı yapılan: Asena.. Boğaz’dan güzel görüntüler eşliğinde.

Ama.. İşte bir yerinde mutlaka ‘ama’ konulması gereken bir haber!

Ama aynı gün değil aynı saat değil aynı dakikalarda.. Diğer kanallarda da Asena var.. Ve ekranda Mezdeke Dans Üçlüsü’nün bir cinayete kurban giden dansçısının cesedi evden çıkartılırken görüntüler var. Asena, hocasının ardından kendini yerden yere atıyor. TV8’ciler madem ki özel haber (hem özel olmasa ne yazar) bekletin bir hafta..

KALDIRALIM UĞURCUĞUM!

Erman Hoca (Toroğlu) Lig TV’de program yaparken, pozisyonları tekrar görmek için sürekli ‘Oynatalım Uğurcuğum’ derdi.. Uğur; yönetmendi..

Ben de şimdi ‘Kaldıralım Uğurcuğum’ diyeceğim Uğur Aslan’a.. Neden mi?

Seda Sayan’da yıllardır bir Neslihan Hanım var; yüzünü bir kere gülerken görmediğim, uzun boylu, tesettürlü, endamı yeter bir bayan. Dul. Sanırım 2 çocuk anası.. Ya kimseleri beğenmiyor ya da ‘ajanstan gelme’..

Ona göre iki ti talip var; Mehmet ve Mehmet Bey..

Kendisine gelen talibi daha karşıdan görür görmez Mehmet mi yoksa Mehmet Bey mi olduğuna karar veriyor..

Bunu talibini karşılama şeklinden ve sorularından anlıyoruz..

Talip geliyor, Neslihan ayağa kalkmıyorsa:

Kaç yaşındasın, nerden geliyorsun, evlilik yaptın mı, çocuğun var mı falan filan..

Talip geliyor, Neslihan ayağa kalkıyorsa:

Kaç yaşındasın(ız), nerden geliyorsun(uz), evlilik yaptın(ız) mı, çocuğun(uz) var mı falan filan..

Neslihan Hanım sadece bir örnek.. Bu kişilerden o stüdyoda o kadar çok var ki!

Seda Sayan belki bu tiplerle yüzgöz olmamak adına söylemeyebilir..

Ama bizim aslan gibi Uğur Aslan’ımız var..

Sevgili Uğur, şunu bir ayağa kaldırır mısın?

Türk insanı misafirini ayakta karşılar..

VE CEMRE SUYA DÜŞTÜ..

Asker: Paşam, cemrelerin son durumu nedir?

Hulusi Paşa: Baharın müjdecisi olarak bilinen sıcaklığın artması ile meydana gelen olaya Cemre denir. Cemre üç kere düşer. Birinci Cemre Havaya, İkinci Cemre Suya ve Üçüncü cemre toprağa düşer. Havalar ısınır da ısınır.. Bizim Üsküdarlı Cemre dayanamaz ve havuza gider.. Ayağı kayar ve suya düşer.. Arkadaşları bağırır: Cemre suya düştüüüü!

Asker: Sizden daha güzel espriler bekliyoruz Paşam..

ALTIN ÇOCUK YAŞINI TEKZİP ETTİ!

Türk Sinemasının ‘’Altın Çocuk’’ lakaplı sanatçısı Göksel Arsoy’un 80. yaşı Bakırköy’de kutlandı. Bakırköy Belediyesi ve Bakırköylü Sanatçılar Derneği (BASAD) işbirliğiyle Bakırköy Belediyesi Yunus Emre Kültür Merkezi’nde düzenlenen gecede söz alan Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Bülent Kerimoğlu, sevindirici bir haber verdi:

‘‘İlçemizin her sokağına bir sanatçımızın adını vermek için Belediye Meclisi’nde görüşeceğim. İlk olarak Reyhan Sokağın adını da Göksel Arsoy Sokağı olarak değiştireceğiz.’’ dedi.

Göksel Arsoy ise yaptığı konuşmada, 80 yaşında olduğu iddialarını yalanlayarak, ‘Ben aslında bugün 40. yaş günümü kutluyorum..’ dedi.. Yakından baktık.. Vallahi doğru söylüyordu!

Hulusi Paşa: Bakırköylü sanatçı değil ama Bakırköylü gazeteciyim.. Neredeyse 45 yıllık.. Yakut Sokak’ta oturuyorum.. Evimin karşısında bir sokak var bizi Fişekhane Caddesi’ne bağlayan.. 100- 150 metrelik küçük bir sokak.. Adı; Yakutlu.. Herkes Yakut Sokak’la karıştırıyor.. Hani diyorum Belediye Meclisi hazır toplanmışken.. Ben de henüz hayatta iken.. Başkanımız ne der acaba?..