
Hülya Avşar..."SABAH EZANINDA KIZIMA MEKTUPLAR YAZDIM"!
"Aslında hayatta herkes aynı şeyi yaşıyor. Yalnızca duruşlar farklı. Benim duruşumun sonuçları bana her zaman güzel döndü"
- 25 yıl zirve de, kalmak kolay bir şey değil. Bu 25 yıl da yaşanan her şey yazacağınız kitapta olacak mı?
Aslında hayatta herkes aynı şeyi yaşıyor. Yalnızca duruşlar farklı. Bu duruşlar da benim neler yaptığım ama ne kadar doğru, kime kadar doğru bunun asla tartışmasını yapmıyorum yada insanlara bu doğrudur demiyorum. Benim duruşumun sonuçları bana her zaman güzel döndü. Dolayısıyla da kendi duruşumu, hayata bakışımı, insanların hayata nasıl başlaması gerektiğini hayatta en önemli şeyin ne olduğunu anlatıyorum. İnsanların hayatında, dört beş tane temel öğe var mesela bunların hayatımızda olduğu sürece ve bunlar sağlam tutulduğu sürece hayatta her şey de başarılı olabileceklerine inandığım bütün her şeyi yazdım. Olmazsa olmazları yazdım. Bu Hülya Hanım'ın hayatına göre böyle ama bizim hayatımıza göre böyle değildir. Biz böyle durursak aynı sonuçları alamayabiliriz diyemeyecekler hiç bir şekilde. Dolayısıyla hayatta ki, duraklar vardır. O duraklarda duran, hayat otobüsünün içinde biri olarak nasıl davranılması gerektiğini anlatan bir kitap aslında bu. Ben bu kitabı yazarken kendimi de tanıdım. Yazdıkça açıldım, yazdıkça kendimi çözdüm. Sanki o kalem kağıt bana psikolog gibi yani bir terapi oldu. Kendimi de çözdüm ve kendimdeki bir takım duyguları da tedavi edebildim.
- Bu kitapta itiraflar da olacak mı?
İtiraflar yok. Ama gizli itiraflar vardır belki içinde. Bunu da şimdi fark ettim siz söyleyince. Yazdıklarımdan açıklar vermiş olabilirim.
- Şimdi birçok insan bu kitap çıktığı zaman seslerini yükseltecek ve yine eleştiri okları size dönecek.
Evet şimdi nerden çıktı canım bu kitap, Hülya Hanım profesör mü oldu diyecek bir sürü insan. Ressamların, profesörlerin bana saldırdığı gibi. Ama onları zaten hiç bir zaman hayatımda ciddiye almadım. Onları çok ticari buluyorum.
- Onlar gündeme gelmek için sizin bir şey yapmanızı bekliyor olabilirle mi?
Olabilirler bilmiyorum. Günahlarını almak istemiyorum. Ama psikologların, psikiyatrislerin de ticari olduklarına inanıyorum. Çok kötü bir jenerasyonda yaşıyoruz. Kötü bir dönemden geçiyoruz. Benden bir önce ki, jenerasyon, ben ve belki de benden sonra ki, jenerasyon bu işten kurtulmuş olabilir ama tamamen kötü bir dönemden geçiyoruz. Ekonomik, politik, parasal anlamda, aile ve ikili ilişkiler anlamında. Her anlamda kötü bir dönem yaşıyoruz. Bence tarihe geçecek bir dönem. Bu dönemde samimi insana rastlamak çok zor. Bunun nedeni de hayat şartları. Aileler arasında bile menfaatler artmış vaziyette. Mutlaka aile de bir tane sağlam biri olmalı ki bu tehlikelere düşmesin insanlar. Ben kitapta bunu da çok anlatmaya çalışıyorum.
- Bu kitabı okurken herkes kendine bir şeyler bulacak o zaman.
Öyle olacağını biliyorum. Ben bile yazdıklarımı okuyunca acaba, şöyle bir durumda ben nasıl davranmışım. Hangi duyguyla. İnanın bana kendi yazdıklarım ders veriyor ve o anki duygularımı yönlendiriyor.
- Bilgisayarda mı yazıyorsunuz elle mi?
Bir ara bilgisayar da yazmaya çalıştım olmadı. Duygularımı bilgisayarda yansıtamadım. Kalem dediğiniz şey inanın insanı konuşturan tek şey. Bunu fark ettim. Sanki o kalemin ucu sizin sırlarınızı tutacakmış gibi hissediyorsunuz. Kalemin uçundaki sırlar kağıda yansıyor. Ve ondan sonra istiyarsanız veriyorsunuz ve insanlar okuyor.
- Kitap ne zaman çıkacak?
Bu bayramda bitirmeyi düşünüyorum.
- Kitabı bitirdikten sonra bu işin erbabı olan bir kişiyle paylaşacak mısınız?
Evet sevgili Mümin Sekman duydu yazdığımı. Sağ olsun elinden gelen bütün desteği verecek. Profesyonel birine ihtiyacım var yazım anlamında. Orada da duygularımı, samiyetimi yitirmeden yazabilecek birine ihtiyacım var. Onunla birlikte yapacağız bu çalışmayı.
- Bir sabah ezanında kalktım ve kızıma mektup yazdım demiştiniz. O mektubu ne zaman okuyacak Zehra.
Onun üzerine 10 tane daha mektup oldu. Yazıyorum ama kendimce bir şeyler yazıyorum ama bu tamamen benim kendi egoizmim. Bu gerçekten kendi isteklerimin doğrultusunda bir mektup. Benim kızım bunu okudukça belki gülecek. Zaman değişiyor, hayat değişiyor. Bir annenin çocuğundan istediği şeyler. Yapar mı onu bilemem. Yapmazsa da canı sağolsun. Onun çok güzel bir arşivi var. Daha da bilinçlendiğinde. Şu anda 10.5 yaşında. 14-15 yaşında isterse arşivinden bakar kendisi bulur okur. O mektupları ben elimle vermeyeceğim zaten. Onun haberi de böyle bir şeyden olsun istemiyorum. Bu röportajı okuyacağını da zannetmiyorum. Çünkü şimdilik gazete okutmuyorum ona. Dolayısıyla da kendi bir gün açar bakar.
- Konu sizi mi etkilemeli yoksa bunun için bir ekibiniz var mı?
Tabii ki bir ekibimiz var. Bende tabii gelen konukların hepsini araştırıyorum. Her konuğuma ayrı değer veriyorum bir kere. Her konuğum için zaman, saat, gün harcıyoruz. Aman bu da işte bilmem kim demiyoruz. Hepsine ayrı ayrı zaman ayırıyoruz. Onun için de, konuşacak şeyleri olup olmadığını araştırıyoruz, bu ülke de bir şeyler üretmiş mi, üretiyor mu, birilerine bir şeyler veriyor mu buna bakıyoruz. Birilerin bir şey verebilecekse bu programa gelebilir.
- İnsanların tanımadık gizli kahramanlara program da yer veriyorsunuz.
Evet, ağırlıklı olarak herkesin tanımadığı kişileri özellikle seçiyorum. Rayting kaygısı olmadığı için insanlara şunu söylemek istiyorum. Bu kişiyi tanımıyorsunuz, bu kişi sizi televizyon başına çekemeyebilir. Ama dinleyin. Şimdiye kadar ismini bildiğiniz insanları yeteri kadar dinlediniz. Ne yaptıklarını biliyorsunuz ama asıl gizliler, asıl işin altında temelinde kimler var, asıl işi bura da bu insandan öğreneceksiniz. Bu kişi size öğretecek neyin ne olduğunu. Türk Max programının amacı bu. Hiç tanınmayan insanlara yer vermek.
- Bu sezon devam edecek mi?
10 sene devam edecek Allah sağlık verdiği sürece.
- Bu programın devam edecek ve bir kitap çıkartacaksınız. Bunun dışında biz sizi başka projelerde görebilecek miyiz?
Sinema projesinde görebileceksiniz. Onun dışında sahne hayatımın sona ermiş olduğunu aylar öncesinde söyledim. Çok ciddiye alınmadım ama sahne hayatından koptum. Kopmakta bana ne kazandırdı. Gerçekten keyifli ve kaliteli bir yaşam kazandırdı. Gerçekten oradan çok çok paralar kazanıyordum ama, şimdi demesinler ne oldu bu kadına tarikata mı katıldı diye ama maneviyat benim için çok daha önemli olmaya başladı.
-Hayatınızdaki insan bırak dediği için bıraktığınız yazıldı.
Hayır o hiç bir zaman bırak ya da bırakmalısın gibi bir talepte asla asla bulunmadı. Ama karşınızda ki, insanı tanıyorsanız, maneviyata da önem veriyorsanız bunu yapmak zorundasınız.
-Sizi seven insanlara ihanet ettiniğinizi düşünüyor birçok insan.
Hayır ben beni seven insanlara kaliteli bir hayat yaşayarak daha verimli oluyorum. Alın bir kitap çıktı ortaya. Bu kitap herkesin evine girecek. Ben sahneye çıksaydım bu kitap asla çıkmazdı. Çünkü kafam ve beynim temizlenmeyecekti. Kendimi dinleme fırsatım olmayacaktı. Sadece para kazanma üzerine kurulu bir hayat olacaktı. Ama şimdi maneviyatıma daha çok önem verince bir kitap çıktı ortaya. Ne nankörüm, ne de ihanet ediyorum. Aksine daha çok verimli olabilmek için bunu yaptım. Alın Türk Max programı her gün yapabilir miydim ben sahneye çıksaydım. Sahne hayatını bırakarak aslında beni sevenlere daha verimli bir hale geldim. Ama tabii bir yardım konseri olur, bir vakfa para çıkacaktır o zaman sahneye çıkarım bunun da yeri ve ortamı müsait olursa.
- Hülya Dergisini de kapatmak istediniz TMSF'ye geçince.
TMSF ile ortak bir şey yapmak istemedim. Dergim de orada. Bunun nedeni atv ve Sabah'a TMSF'nin el koymuş olmasıydı. Sabah ve atv başka kişilerin ellerine geçince bir takım dergilerde TMSF'de kaldı. Hülya Dergisi'de bunların içinde. En sonunda ben böyle bir karar almışken TMSF biz bu dergiyi çıkartalım lütfen. Hiç olmazsa satarız başka bir yere birlikte. En azından devam edelim dedi. Bende peki dedim. Şimdi TMSF ile ortak bir dergi çıkartıyorum. Hayat nelere kadir görüyorsunuz.
- Hayat nelere kadirken 45. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde 'Sinema Başarı Ödülü' alacaksınız. Antalya'dan size ilk kez ödül geliyor. Ne düşünüyorsunuz?
Hiç bir şey. Şimdi ben şey gibi olmak istemiyorum. Yapıp yapıp filmleri bana ödül vermediler demek istemiyorum. Ben kendi güzelliğimi kabul ettirebilmek için çok zaman harcadım sinemada. Sonunda onu kabul ettiler. Kabul ettikten sonra da bir süre ödüle takdir görmediler. Hakkımın yendiğini zaman zaman düşündüm, üzüldüm. Ama son zamanlar da sadece Antalya Film Festivaline verilen değerin gitgide azaldığını gördükçe de hiç oraya gitmemeye karar verdim. Kaç senedir de protesto ediyorum. Ağzında sakız, altında kot pantalon ile çıkıp ödül alan insanlarla aynı ortam da olmak istemedim açıkcası sinemaya bir saygı olsun istedim. Ama Engin Yiğitgil sinemaya çok değer veriyor. O geldiğinden beri geceler çok daha güzel omaya başladı. Engin Bey'in bu sinemaya olan sevgisinden çok etkilendiğim için ve artık gideyim ödülümü alayım. Yani bana verilen değeri geri çevirmemek adına gidiyorum. Beni ne kadar heyecanlandırıyor derseniz hiç heyecanlandırmıyor. Sadece saygı amaçlı gidiceğim. Engin Bey'in hatrı için ödülümü alacağım.
- Mesaj dolu bir konuşma yapacak mısınız ödülünüzü alırken?
Onu da yapmak istemiyorum. Çünkü yapsanız ne olacak. Geçti artık o duygularım.
- Nurseli idiz' in gece yarısı göz altına alınmasına karşılık bir yazı yazdınız. Ve tepkinizi dile getirdiniz.
Evet çünkü Nurseli İdiz'in özelliği vardı. Nurseli İdiz yıllarca psikolojik sorunlar yaşadı, alkol sorunları yaşadı. Bence çok değerli bir sanatçı. Ve hiç kimse de Nurseli İdiz'e ne oldu biz zaten sanatçı yetiştirmekte zorluk çekiyoruz demedi. Neden kıymeti bilinmedi bunu hep kendi kendime sormuşumdur. Dolayısıyla Nurseli bana en son konuk olduğunda onunla konuşma fırsatı buldum ve onun hayata bakış açısını görmüştüm. Ve de gerçekten ümitli, sevecen, alkolü bırakmış her şeyden çok soyutlanmış mutlu bir hayatı vardı artık. Kadın hayata hazırlanırken, bir darbe daha yemesi beni çok üzdü. Tamamen duygusal ve kadınsı bir yazıydı.
- Avrupa birliğine girebilecek miyiz?
Biz bir Avrupa ülkesi olmaya başlayacağız açıkcası. Avrupa Birliğine giremeyeceğiz ama Avrupalı gibi yaşayacağız. Aslında bunları yaşıyor olmamız çok güzel.
- Bir anne olarak gelecekten korkmuyorsunuz o zaman.
Anne olarak kızınız ile ilgileniyorsanız onu her haliyle dikkat edip onun gözünün içine bakıp konuşuyorsanız korkunuz olmaması lazım. Yurt dışındansa Türkiye'de yetişmesinden yanayım. Asla yurt dışı merakım olmadı. Olsaydı zaten kendi mesleğim içinde çaba gösterirdim. Ama kendi huzurum daha önemli. Onun içinde ben Türkiye'de ki okullara, öğretmenlere, doktorlara inanılmaz güveniyorum. Çok çok değerli insanlar var. Okullarımız da çok başarılı.
-Siz hiç yurt dışında yaşamayı düşünmediniz.
Asla hiç düşünmedim. Doğumumu da Amerika'da yapmadım. Türkiye bana göre gelecekte herkesin çok daha üstünde olacak bir yer. Olacak buna kesinlikle inanıyorum. Türk olmaktan da gurur duyuyorum. Okullarımız, üniversitelimiz Türkiye'de çok daha başarılı.
-Zehra nasıl bir çocuk?
Son derece pozitif, espriyi seven, etrafındakileri güldürmeyi bilen, saygılı. Kandillerde, bayramlarda ben söylemeden büyüklerini arayıp kutlayan bir çocuk. Doğumgünlerini ben söylemeden kutlayan. Ahbaplarımız hastalandığında arayıp geçmiş olsun diyen bir çocuk.
-Anne-kız mısınız yoksa arkadaş mı?
Çok fazla arkadaş olmak istemiyorum. Yüzde 30 oranında arkadaşlık payı bırakıyorum. Ama otoriter bir anneyim.
-Her isteği oluyor mu?
Her isteği yüzde 60 oranında yapılıyor. Onu da yüzde 30'lara indirmeye çalışıyoum.
- İlerde yapmak istediği bir mesleği belirledi mi? Söylüyor mu bu tarz şeyler.
Çok güzel resim yapıyor. Onun adına bir sergi açmak istiyorum. Sokak Çocukları olabilir, Lösemili çocuklar için olabilir. Onun adına bir sergi düzenleyeceğim. Sanata çok yatkın ama başka bir alanda. Ben anne olarak onun mimar olmasını çok isterim. Çizimi güzel, gözü güzel bakışı çok güzel. Ama kendi ne istiyor ona henüz karar vermiş değil.
- Hülya Avşar' ın kızı olduğunun farkında mı?
Asla benim en çok dikkat ettiğim şey. Hayatta en büyük korkum oydu işte. Hayatta ki en büyük korkum Zehra'nın bir gün ben özelim diyebileceğiydi. Hiç öyle bir çocuk olmadı. Aslında farkında bile değil. Ama bunu yapabilmek için de ona bir şey vermek gerekiyor. Onun aslında kendi kendine başarılı olduğu zaman özel olabileceğini öğretmek. Bu da resimdeki başarısını desteklemek. Okulda da başarılı bir çocuk. Onu desteklemek. Taktir alıyor mesela. Onun kendi başarılarıyla özel olabileceğini öğrettim.
- Yani Zehra şımarık bir çocuk değil.
Hayatta en korktuğum şey şımarık çocuk. Yaramaz çocuğu severim, şımarık çocuğu sevmem. Zehra hiç şımarık değil. Büyüğüne saygılı, küçüğüne sevgi gösteriyor. Zehra içeriye bir büyük girsin hemen kalkıp yerini veren bir çocuk. Özellikle bunları vermeye çalıştım. Çünkü hayatta hiç kimse annesinin babasının onun nazını çektiği gibi kimse çekmeyecek. Ne hayatındaki kocası, ne erkek arkadaşları ne de bir başkası. Ben şimdi ona bunları alıştırıyorum.
- Sadettin Bey ile arası nasıl.
Çok iyi. Yani manevi değerleri olan biri olduğu için Sedettin gerçekten o maneviyatı ondan alıyor ve farkında olmadan bir sevgi bağı besliyor. Zaten benim hayatıma inanan, her halde uzun süreli bir ilişki girmezdi. Ben öyle tasarlamıştım aslında. Manevi değerleri ne kadar farketmiş ve öyle yaşayan biri olunca karşımda çocuğum da çok faydası olacağını düşündüğüm için. Ki bırakın benim sevgimi aşkımı, en önemlisi Zehra ile olan ilişkisiydi. Aralarında benim gıyabımda bir bağ var. Ama Sadettin'in her çocukla böyle bir bağı olurdu. Enteresan bir kişiliği sahip. Çocuklar onun için çok önemli. Bunu düşünme sebebi gelecek.
-Sizi aşka ikna edişi bu oldu diyebiliriz o zaman.
Kesinlikle. Gerçekten maneviyat, hayata bakış açısı bir tek onda gördüm ki, insanlara bakış açısı ticari olmayan, insanların iyi şeylerde olması gerektiğini gördüm. Bana her gün dosya şeklinde kağıtlar veriyor. Düzgün insan olmak için maddeler. Bende onları çerçeveletiyorum yeğenlerime, kızıma saklıyorum, kardeşlerime gönderiyorum. Özellikle en büyük yeğenim kızkardeşimin oğlu Hazar'a gönderdim odasında duvarına astırdım. Bunları her fırsatta okuyacaksın. Bu benim aşık olmama en büyük sebepti.
-Bu ilişki size çok şeyler katıyor ve belki şimdiye kadar hayatınıza giren hiç kimsenin katmadıklarını.
Evet. Kaya'ya da burada kötü bir şey söylemek istemiyorum. Sevdiğiniz insanları sıralayın dersen, insan açısından dost ve arkadaş açısından Kaya'ya çok değer veriyorum ve seviyorum. Kaya'da çok değerli birisi. Ama biz ikili ilişkilerde anlaşamadık. Orada kaybettiğim kadınsı bir takım şeyleri burada fazlasıyla kazandığımı düşünüyorum.
- Evlenecek misiniz? Yada evlendiniz mi?
Biz yurt dışında buna benzer minik bir tören yaptık. Yüzüğümüzü takıyoruz biz kendimizi evli olarak görüyoruz. Ama biraz ilişkimizin oturmasını bekliyoruz. Aynı evi paylaşıyoruz ve bu çok yeni. Onun da bir kızı var ve benim de bir kızı var. Olayın aile olabilmesini bekliyoruz. Çocuklar arasında ufak problemler olabilir. Biz önceliğimiz çocuklarımızın mutlu olabilmesi üzerine kurduk. Tabii ki kendi mutluluğumuzu da düşünüyoruz ama olgun insanlar olduğumuz için bir süre ilişkimizin oturmasını bekliyoruz. İlerde hiç kimse zarar görmesin diye. Ama bana sorarsan ben kendimi gerçekten evli bir kadın olarak görüyorum. Ona sorarsan bilemiyorum. Ama öyle bir yaşantımız var. Aile olmaya başladık. Çocuklar çok şekerler. Sadettin'in kızı ile Zehra'nın arasında bir yaş var. Zaten çok da bir araya gelemiyorlar. Çok şükür Allah'a huzurluyuz.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.