KANAYAN YARAMIZ: KADINA YÖNELİK ŞİDDET!

KANAYAN YARAMIZ: KADINA YÖNELİK ŞİDDET!

Başarılı Avukat Meltem Banko, Hukuki Haber`de Mersin`de canice katledilen Özgecan Aslan anısına, kadına yönelik şiddet adıyla anılan olguya ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi`nin buna bakışına dair bir yazı kaleme aldı.

İşte o yazı;

Sen şefkate, sen bir damlacık sevgiye hasret? Öylece yalnızlık türküsü vardı dudaklarında, hiç kaçamadığın yalnızlığına ağlıyordun küçük papatya. Seninle göz göze geldiğimde sen bir çocuktun henüz, üç çocuğu olan bir yavrucuk.

Nasıl kıydılar sana anlat bana lütfen dedim sadece, "güvendim? diye fısıldadın kulağıma, ?güvendim!?. Sen; uzat ellerini bana yavru çiçek, yaklaş bana da gözyaşlarını silebileyim, yüzündeki ve kalbindeki yaralara merhem olabileyim, adliyenin bu loş koridorlarından kurtarayım seni de masmavi denizlere uçurayım o temiz kalbini. Küçük papatya, hadi kalk, hadi haykır; kadın olduğum için, de; şiddete uğradım ben, de!

Meslek hayatım öncesinde de karşılaşmış olmakla birlikte özellikle mesleğim nedeniyle ne yazık ki yıkılan, paramparça olan ve kaybolan hayatlara rastlamaktayım uzun zamandır.

Bunun da etkisiyle genel olarak kadına yönelik şiddet adıyla anılan olguya ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin buna bakışına dair bir yazı kaleme almak istedim bu defa. 2 gün önce Tarsus'ta canına kıyılan Özgecan'ı anmak, O'na yanmak istedim son defa...

Öncelikle belirtmek gerekir ki; ?Birleşmiş Milletler (BM) Kadınlara Kars¸ı Her Tu¨rlu¨ Ayrımcılıg?ın Kaldırılması So¨zles¸mesi? (CEDAW), ?BM Kadınlara Kars¸ı S¸iddetin O¨nlenmesine Dair Bildirge?, ?Kadına Yo¨nelik S¸iddetin ve Aile I·c¸i S¸iddetin O¨nlenmesi ve Bunlarla Mu¨cadeleye Dair Avrupa Konseyi So¨zles¸mesi? konumuz hakkındaki uluslarası nitelikli düzenlemelerdir.

U¨lkemizde ise son olarak, 4320 sayılı ?Ailenin Korunmasına Dair Kanun?unun yetersiz kalması nedeniyle 6284 Sayılı ?Ailenin Korunması ve Kadına Kars¸ı S¸iddetin O¨nlenmesine Dair Kanun? yu¨ru¨rlu¨g?e girmis¸tir.

6284 sayılı Kanun kapsamında; s¸iddet o¨nleme ve izleme merkezleri ile s¸iddetle mu¨cadelenin kurumsal hale getirilmesi, koruyucu tedbirlere ilis¸kin kararların hakimce verilmesi yanında, mu¨lki amire de bazı tedbirlerin alınması konusunda go¨rev verilmesi ve gecikmesinde sakınca bulunan durumlarda barınma yeri sag?lanması ve rehberlik ve psikolojik rehberlik hizmetinin verilmesi ic¸in kolluk amirine de yetki verilmis¸ olması, s¸iddet ve s¸iddet uygulama tehlikesinin varlıg?ı durumunda herkesin bu durumu resmi makamlara ihbar edebilmesi, tedbir kararını ihlal eden hakkında hakimin zorlama hapsi verilmesi sağlanmıştır. Önemli olan ise tabi ki bu Kanun'un en yüksek vicdani ve sorumluluk anlayışı ile uygulanmasıdır.

Bu hususları belirttikten sonra kadına yönelik şiddet olgusu hakkında bir fikir sahibi olabilmemiz için bunu bölüm ve başlıklar halinde incelememiz gerektiğini düşünüyorum. Bu itibarla öncelikle aile içi şiddeti ele almayı, sonrasında; kolluk kuvvetlerinin uyguladığı şiddeti, tecavüz ve cinsel istismar olgusunu, insan ticaretini, özel şahıslarca şiddet uygulamalarını kısaca incelemeyi amaçlıyorum.

Fiziksel veya psikolojik s¸iddetten so¨zlu¨ saldırıya kadar c¸es¸itli tu¨rleri olan aile ic¸i s¸iddeti, genelde s¸ahsi ilis¸kilerde veya kapalı c¸evrelerde yas¸andıg?ı ic¸in her zaman su yu¨zu¨ne c¸ıkmayan genel bir problem olarak görmekteyim.

Bu nedenle de çözümü bir hayli emek isteyen bu olgu bakımından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AIHM), ilgili yerel makamların anne ve c¸ocug?un hayatlarını korumak ic¸in yeterli tedbirleri almakla yükümlü olduğunu (Branko Tomasic ve Dig?erleri / Hırvatistan; Kontrova / Slovakya), aile ic¸i s¸iddet hakkında yapılan s¸ika^yetlere ilis¸kin olarak sorus¸turmaların yeterli nitelikte ve etkili korumaya yönelik olması gerektiğini (E.M. / Romanya; Valiuliene / Litvanya; D.P. / Litvanya), adli makamların bas¸vuranın es¸inin davranıs¸larına (şiddet) kars¸ılık olarak yeterli tedbir almakla yükümlü olduğunu (Bevacqua ve S. / Bulgaristan; A. / Hırvatistan; Kalucza / Macaristan), şiddet olayları karşısında yargı sisteminin genel tepkisizlig?inin ve saldırganların cezasız kalmasının, yetkililerin aile ic¸i s¸iddeti ele alırken gerekli adımları atmak ic¸in yeterli yu¨ku¨mlu¨lu¨g?u¨ almamalarının kabul edilemez olduğunu ifade etmiştir (Opuz / Tu¨rkiye).

Kolluk kuvvetlerinin kadına yönelik şiddeti hususunda ise şu örneklere yer verebileceğimi düşünüyorum: Bir suç soruşturması sırasında polis tarafından şüphleli konumundaki kadının zorla jinekolojik bir muayeneden geçirilmesine sebep olunmasında, AIHM, bir kimsenin vücut bütünlüğüne karşı yapılan her türlü müdahalenin kanunlarla öngörülmüş olması gerektiğini ve ilgili kimsenin rızasını gerektirdiğini kaydetmiş ve Avrupa Insan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) ihlal edildiğine karar vermiştir (Yazgül Yılmaz / Türkiye; Y.E. / Türkiye). Mahkeme yine, polisin kötü muamelesine maruz kalındığı yolundakiiddialara ilişkin yeterli ve etkili bir soruşturma yürütülmesi gerektiğini belirtmiştir (B.S. / İspanya; İzci / Türkiye).

AIHM, tecavüz ve cinsel istismar vakalarında da devletlerin pozitif yükümlülüğünün bulunduğunu kaydetmektedir. Örneğin; 16 yaşındaki zihinsel engelli bir genç kıza, yaşadığı bakımevinde, görevli kişinin bir akrabası tarafından tecavüz edildiği olayda AIHM, etkili bir caydırıcılığın bulunması bakımındaneylemin etkin bir şekilde soruşturulmadığı gerekçesiyle ihlal kararı vermiştir (X ve Y / Hollanda). Mahkeme başka bir tecavüz vakasında da, gözaltındayken kadına uygulanan fiziksel ve zihinsel şiddetin ve özellikle tecavüz edilmesinin işkenceye ulaşan bir gaddarlıkla gerçekleştirildiğini kaydetmiş ve Sözleşme?nin ihlal edildiğine hükmetmiştir (Aydın / Türkiye; Maslova ve Nalbandov; P.M. / Bulgaristan). Çok önemli bir diğer kararında Mahkeme, Devletlerin, mağdur fiziksel olarak direnç göstermemiş olsa dahi, rıza haricinde gerçekleşen cinsel eylemlerinin kovuşturma yükümlülüğünün bulunduğunu vurgulamıştır (M.C. / Bulgaristan).

İnsan ticareti olgusu bakımından ise Mahkeme, insan ticareti mağduru olabileceğine dair inandırıcı bir şüpheye yol açan koşulların mevcut olmasına rağmen, kadını insan ticaretine karşı korumak için işlevsel tedbirlerin devlet tarafından alınmamış olmasının kabul edilemez olduğuna karar vermiştir (Rantsev / Kıbrıs ve Rusya).

Mesleği öğretmenlik olan bir başka kadının, işe giderken yolda iki şahıs tarafından saldırıya uğradığı ve yüzüne asit atıldığı bir olayda ise AIHM, idari yargılamaların ve ceza yargılamalarının ciddi bir şiddet eylemine karşı yeterli koruma sağlamamış olduğunu ifade etmiştir (Ebcin / Türkiye). Ev arkadaşları tarafından saldırıya uğradığı ve tehdit edildiği iddialarına ilişkin bir soruşturma yürütülmesine yönelik çabalarına rağmen, yetkililerin kendisine yeterli koruma sağlamadıklarından şikâyetçi olan başka bir kadının başvurusu hususunda ise; Hırvatistan makamlarının başvuranı kendisinin vücut bütünlüğüne dair bir saldırıya karşı yeterli ölçüde korumamış olmaları gerekçesiyle ihlale hükmetmiştir (Sandra Jankovi c / Hırvatistan).

Görüldügü üzere, kadınların temel o¨zgu¨rlu¨klerine yo¨nelik olarak gerc¸ekles¸tirilen ihlaller fiziksel, ekonomik, cinsel ve psikolojik boyutlarda gerc¸ekles¸mektedir. Kadınların erkeklere oranla ekonomik ve fiziksel olarak daha savunmasız olması ve bu savunmasızlıg?ın erkekler tarafından ko¨tu¨ye kullanılmasının, kadına yönelik şiddetin en önemli sebebi olduğunu düşünüyorum.

Bu bakımdan, kadına yönelik şiddet olgusunun yaygınlığını anlamak açısından, Birleşmiş Milletler tarafından sunulan şu bilgilerin önem arzettiğini ifade etmek istiyorum: Bu itibarla; 2013 yılına ait verilere göre dünya genelindeki kadınların %35'inin (bazı ülkelerde bu oran %70) fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz kaldığı, 2012 yılında öldürülen kadınların neredeyse yarısının en yakın arkadaşları ya da aile üyeleri tarafından öldürüldüğü, Avrupa Birliği ülkeleri kapsamındaki araştırmaya katılan kadınların sadece %14'ünün uğradıkları şiddeti polise bildirdikleri, dünya genelindeki 700 milyondan fazla kadının çocuk yaşta evlendirildiği, 133 milyondan fazla kadının kadın sünnetine maruz bırakıldığı, dünya genelinde zorla çalıştırılanların %55'inin kadın olduğu ve bunların %98'inin cinsel sömürü yoluyla çalıştırıldığı, AB ülkelerinde yaşayan kadınların %40'ından fazlasının işyerinde bir tür cinsel tacize uğradığı, ABD'de 12-16 yaş arasındaki çocukların %80'inden fazlasının okulda cinsel tacize uğradığı anlaşılmaktadır.

2009 yılında yapılan resmi araştırma sonuçlarına göre; Tu¨rkiyede her bes¸ kadından ikisinin fiziksel s¸iddet go¨rdüğü, her iki kadından birinin duygusal s¸iddete maruz kaldığı anlaşılmaktadır.

2013 yılı resmi verilerine göre ülkemiz genelinde toplam 9.491 kez koruma tedbiri kararı, 249.290 kez önleyici tedbir kararı verildiği görülmektedir. Türkiye genelinde 14 il merkezinde şiddet önleme ve izleme merkezi kurulduğu ve bu merkezlerde; öfke kontrolu¨, rehabilitasyon, alkol veya madde bag?ımlılıg?ı ile mu¨cadeleye yo¨nelik danıs¸manlık ve yo¨nlendirme, sag?lık yardım desteg?inin sağlandığı anlaşılmaktadır. 2013 yılı itibariyle 3129 kadının bu imkanlardan yararlandığı görülmektedir.

Yine bu hususta Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü'nün, Kadına Yo¨nelik Aile ic¸i Şiddet Araştırması'na göre; maruz kalınan fiziksel veya cinsel şiddet yaygınlığının, kadınların eğitim du¨zeyinin artması ile azaldığı tespit edilmiştir.

BM ve ülkemiz Aile Bakanlığı tarafından üretilen istatistiki veriler, yukarıda andığım AIHM içtihatları, ulusal ve uluslararası düzenlemeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve sonlandırılmasının bir hayalden ibaret olmadığını düşünüyorum.

Sosyal medya, basılı medya ve görsel medya alanlarını da kapsayan tüm bileşenleriyle sosyal sorumluluk projelerinin artması ve devletin süreçte aktif rol alarak kadınları korumak adına daha etkin ve güçlü bir duruş sergilemesiyle bu olgunun üstesinden daha kolay ve hızlı bir şekilde gelebileceğimizi düşündüğümü belirtmek istiyorum.

Elbette burada hatırlatmak istediğim önemli bir husus da kadınların kadınlara uyguladığı psikolojik şiddet. Biz kadınlar birlik olmadan, el ele vermeden bu sorunun üstesinden gelmemiz çok zor. Sözlerimi burada tamamlarken ülkemizin tüm kadınlarına seslenmek istiyorum: GELİN BİRLİK OLALIM, DAYANIŞMA İÇERİSİNDE OLALIM VE HEP BİRLİKTE TÜM BU SORUNLARIN ÜSTESİNDEN GELELİM! Saygı ve sevgilerimle?

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.