
Levent Kırca? "BU DÜNYADA MUTLU OLMAK İÇİN BİRAZDA GERİ ZEKALI OLMAK GEREKİYOR..."
Türk tiyatrosunun duayeni Levent Kırca'yı bilmeyeniniz yoktur? Mütavazi ve dürüst yapısıyla bizleri, üniversitedeki dersinden önce konuk eden Kırca, Ferhat Şirin'in sorularına bakın nasıl cevaplar verdi.
-Öfkeliyken,insan daha dikenli konuşuyor. Konuşarak acıtmak yerine siz susar mısınız? "-Gençlik yıllarımda öfkelendiğim oluyordu.O zamanlar yüksek sesle konuşuyorduk ama zaman geçtikçe,olgunlaştıkça, meslek hayatımda kendimi kabul ettirdikçe, işi özümsedikçe, ayağım yere bastıkça, sakinleşmeyi de öğrendim. Şimdi sesimi yükseltmeden, öfkeme hakim olarak konuşabiliyorum. Genellikle karşımdaki insana izah ederek, ona saygı duyarak, anlatmayı tercih ediyorum. Tiyotromda'da bu böyle. Benim tiyatrom öyle bağrılan çağrılar bir yer değil,daha çok huzurlu vede sakin setlerdir." -Her canlıda kin ve nefret duygusu vardır siz bu duygularınızı nasıl törpülüyorsunuz? "-Benimde doğal olarak kinim ve nefretim var. Genelde bağışlamayı tercih ediyorum çok fazla ana esaslarla alakalı değilse, toplumu inciltecek şeyler değilse hoşgörülü olurum yok hayır hoşgörülü olamıyorsam da bir iki şans sonrası hayatımdan çıkarırım.mecbur değilim herkezle görüşmeye ?"
-İnsanca yaşamaya,dostluğa sevgiye ihtiyacınızı nasıl gideriyorsunuz? "-Kendimi sanata çok adadım. Sanat,sinema,tiyatro seyirciyle kitlesel iletişim, müzik dinleyerek, heykel ve resimde yoğunlaşarak sevgiyi ancak sanatın içinde bulabiliyorum. Bunun dışında arkadaşlıklar dostluklar akrabalıklar, komşuluklar ne yazık ki çıkar ilişkisine dönüşmüş durumda. Bu dünyada mutlu olmak için biraz geri zekalı olmak gerekiyor yani her şeyi anlamamak her şeyi görmemek gerekiyor. Ben çok az sayıda arkadaşım olduğuna inanıyorum.sevgiyi ise doğada nehirde hayvanlarda buluyorum."
-Yaşarken hayatın farkındalığını unutup kendimizi hayatın içine gömdüğümüz zamanlar yaşar mıyız? "-Hayatı olduğu gibi algılasa insan,onun yaklaştığı kadar dürüst yaklaşsak ona hayat bir ölçüde kolaylaşıyor. Bunaldığım zaman darbe yediğim zaman hayata ben de küserim. Üzüldüğümde kapanırım kendime kimselerle görüşmem fazla dışarı çıkmam ve tam manasıyla sanata vururum kendimi?"
-Her acı gerçekten bir sevincin bedeli mi? "-Hayat acısıyla tadıyla, kışıyla yazıyla var. Acılar olmasa sevinçlerin tadı olmaz; sevinçler biz insanoğluna birer mükafattır? Ama hep sevinçlerin üzerine kurulsaydı hayat, hem sevinçler anlaşılmazdı hem de tadı olmazdı." -Her şeye birden sahip olmak isteyen insan, elindeki mutlulukları kaybedebilir mi? "-Kesinlikle...Bence bu sorunun cevabı bu kadar kısa ve net... İnsan aslında çok şeye birden sahip ama bu sahip olduklarının ne kadar farkında? Nasıl ki aynaya gülerek baktığınızda ayna da size gülüyor kişi elindeki değerlerin farkında olabilmeli doğa bizlere öylesine güzel şeyler sunuyor ki bu sunulanları para ile satın almanıza olanak yok. Bir manzarayı izlemek, bir ormana gidip orada temiz bir hava almak, bir tepede yürümek, birbirinden enfes meyvelerden tatmak ve bunlara çok kolay ulaşıyor olamak da çok büyük kazanç. Daha büyük bir evde oturmak daha hızlı bir arabaya sahip olmak gibi istekleri taşıyanlar daha mutsuz olurlar, çünkü bunun sonu yok kişi mutlaka üretmeli üreten kişi daha mutlu ve daha farkında olur." -İnsan zamanı doğru yönetebilme gücüne sahip mi? Yoksa zaman mı bizi yönetiyor? "-Zamanı iyi değerlendirebilirsiniz; .hem güzel şeyler üretebilirsiniz hem kalıcı şeyler üretebilirsiniz hem de topluma yararlı olabilirsiniz. Tek başına yaşamamalısınız. Evrensel yaşamı kabullenmelisiniz ve iyi bırakmak için çalışmalısınız. Zamanı değerlendiremiyorsanız zaman sizi çok fena yıpratır zaman kaybınız olur zamanı hiç yaşamamız gibi olursunuz.bazı izler vardır takip edilesidir o kişilerden olmakta fayda vardır?" -İnsan gerçekten acı çekmeden büyüyemez mi? "-Büyüyemez.... Bu doğanın diyaliktiği... Yani acı çekmeden büyüyebilseydik, acı çekmeden yaşıyor olsaydık vücudumuzda acıyı algılayacak duyularımız olmazdı, yaratılmazdı. Her acı insanı pişirir. "Hamdım. Oldum.piştim."(Yunus Emre) acı çekmeden tatlıya ulaşmak mümkün değil. " -Levent Kırca hayata güveniyor mu? "-Hayattan ne beklediğiniz önemli? Hayatın size sunduklarını kabul etmek hayatla savaşmasını bilmek ya da hayata direnebilmek hayatla olan ilişkinizi anlatır. Hayata teslim olmamak lazım hayata güvenilmez hayat adama çok fena çarpabilir. Kolay bir şey değildir hayat... " -Kaliteli ve doğru beslenme hakkındaki düşünceleriniz? "-Ben kaliteli ve doğru beslendiğime inanmıyorum. Çocukluğumdan beri 'yemek buldun ye dayak buldun kaç' mantığıyla beslendim. Tiyatro sonrası gece beslendim. Yatmadan önceki bu beslenmenin doğru olmadığının bilincindeyim. Mesela şu saate kadar (17-18.00) hiç bir şey yemedim. Canım da bir şey istemedi. Eve gidince çorba, pilav yiyeceğim. Düzensiz beslenme çok sakıncalı bir durum bugüne kadar spor hiç yapmadım. Ama bir şansım var içki ve sigara kullanmıyorum."
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.