Dün akşam KüçükÇiftlik Park’ta sahne alan Manifest, gerçekten uzun zamandır özlediğimiz türden bir şov sundu. Mina, Esin, Zeynep Sude, Lidya, Sueda ve Emine Hilal’den oluşan bu genç grup, aylarca çalışarak sahneye hazırlandı. Şarkıları gençler tarafından ezbere biliniyor, dansları sosyal medyada taklit ediliyor. Kısacası müzikal ve görsel anlamda çok başarılıydılar.

Ama ne oldu? Konserin ertesi günü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, “hayasızca hareketler” ve “teşhircilik” suçlamalarıyla resen soruşturma başlattı. Sosyal medya bir anda kaynadı; kimileri gruba hayranlığını dile getirdi, kimileri ise kıyafetleri üzerinden saldırıya geçti.

Şimdi sormadan edemiyorum:

Bugün Türkiye’de her gün en az bir kadın öldürülürken, bu kadar önemli bir mesele yeterince gündem olmazken, neden sahnedeki kadınların kostümleri bu kadar dert ediliyor?

Ajda Pekkan yıllardır sahneye mayoyla çıkar, kimse “teşhir” demez. Hadise’nin dansları ve kıyafetleri magazin programlarının gözdesidir, ama “hayasızca” bulunmaz. Jennifer Lopez geldiğinde hepimiz hayran hayran izledik, kimse onun poposuna laf etmedi. Ama iş genç bir kız grubuna gelince, ortalık ayağa kalkıyor.

Kastamonu’da Melek Mosso’ya yapılanı hatırlıyoruz: . O gün de mesele şarkılar değil, kadının sahnedeki varlığıydı. Bugün Manifest’in başına gelen de tam olarak bu.

Şahsen ben böyle bir grubu görmekten çok mutluyum. Rap dalgasının ortasında dansıyla, enerjisiyle, kostümüyle sahneye çıkan bir pop grubu… Üstelik kadınlardan oluşan bir grup! Gerçekten özlemişiz.

Kızlar, siz güzel bir iş çıkardınız. Gençler sizi seviyor, şarkılarınızı bağıra çağıra söylüyor. Sosyal medyadaki saldırılara aldırmayın. Yolunuza devam edin. Çünkü asıl mesele sizin şarkılarınız değil; mesele, kadınların sanatla, sahneyle, özgürlükle buluşması.

Ve işte tam da bu yüzden değerlisiniz. ????