Mert Fırat... "AŞIK OLDUĞUM KİŞİNİN CİNSİYETİ ÖNEMLİ DEĞİL"...

Mert Fırat... "AŞIK OLDUĞUM KİŞİNİN CİNSİYETİ ÖNEMLİ DEĞİL"...

Ferhat Şirin "Rengarenk Kırmızı" dergisinin haziran sayısı için başarılı sinema oyuncusu Mert Fırat ile röportaj yaptı

"KADINIMIN RENGİ KIRMIZI"

Çarpıcı filmlerin senaristi ve oyuncusu Mert Fırat, böyle diyor ve devam ediyor:

"Aşkın şehveti kırmızıda var, aşkın gücü kırmızıda var. Ve kadına da çok kırmızı rengi yakıştırıyorum."

FERHAT ŞİRİN

Ensest konusunu işleyen "Atlıkarınca" filminin tacizci babası. "Başka Dilde Aşk"ın sağır-dilsiz aşığı; ki bu rol kendisine 3. Yeşilçam ve 15. Sadri Alışık ödüllerinde "En İyi Erkek Oyuncu" ödülünü getirdi. Söz konusu iki filmin de senaryo yazarlarından biri (diğeri İlksen Başarır). Başka? "Testosteron" oyununun en başarılı isimlerinden biri. Daha gerilere gidersek "Kapalıçarşı" ve "Binbir Gece" dizilerinin çapkın erkeği?

Ama bu kez filmlerinden, oyunlarından hiç söz etmeden bambaşka bir röportajla karşınıza getiriyoruz onu.

İçsel ya da dışsal gerçeği arayacağınız bir yolculuğa çıkar mısınız zaman zaman?

Her zaman. Mesela benim gerçeklik algısıyla ilgili olarak kendimi sıkça sorguladığım bir durumum var. Kimi zaman ilişkilerdeki gerçeklik, kimi zaman hayattaki gerçeklik, kimi zaman tiyatrodaki gerçeklik. Çünkü aslında gerçeklik çok tartışılır bir şey ve 21. yüzyıl insanının problemi gerçeklik. Kimi zaman insanın kendi gerçekliğini sorgulaması gerekiyor ve bu, oyunculuğun herhalde en kuvvetli duygusundan biri. Gerçekten isteyerek mi yapıyorsun bu işi? Azıcık sorguladığın bir yerdeysen, azıcık oynadığın şeye dair inancın yoksa o perdeye çok büyük yansıyor ve seyirci hemen farkına varıyor. Ben mesleki bir gerçeklik sorgulama durumuna hiç girmedim. Belki de o yüzden bu meslekte çalışmayı, üretmeyi, sürekli oynamayı çok seviyorum. Ama ilişkilerdeki gerçekliği sorguladığım çok oluyor. Kendi duyguma, kendi gerçekliğine zafiyet hissettiğimde yavaş yavaş o ilişkiden soğuyorum.

Cesareti öğreten acıya şükredebilir misiniz?

Kesinlikle şükrederim. Her acının insana bir şey öğrettiğine ve onun hiçbir zaman unutulmayacağına inanıyorum. Türkiye ve dünya, bildiğiniz gibi kadınların büyüttüğü erkeklerle dolu ve aslında o büyüme, gelişme, olgunlaşma dediğimiz şey tam da buradan geçiyor. Ve o acılarla insanlar olgunlaşıyor; hem kadın hem de erkek o acılardan bir şeyler alıyor.

Özgürlük ve sevdiğiniz kadın için nelerden vazgeçebilirsiniz?

Sevdiğim kadın için paradan, maldan mülkten, ünden, yani her şeyden vazgeçebilirim ama oyunculuktan vazgeçemem. Aşk benim için o kadar büyük ki! Ama oyunculuk ve meslek aşkı daha büyük. Bu benim en büyük acım ve en büyük çelişkim.

Kadınlarla aranızdaki en hızlı çekimi nasıl anlatırsınız?

Bir kadında beni en fazla duygu çekiyor; bir de bakışı, duruşu, beden dili tabii ki. En çok da özgüveni yüksek kadınlardan etkileniyorum.

Kadınınızın rengi?

Kırmızı.

Kırmızıyı kadınla nasıl örtüştürürsünüz?

Aşkın şehveti kırmızıda var, aşkın gücü kırmızıda var. Belki kalp figürünün hep kırmızı olması ya da sevgililer gününün kırmızı-pembe renkleri olmasıyla ilgilidir bu. Ama benim sevdiğim tonlar da kırmızının, yanı sıra da sarının tonlarıdır. Bir de ilk aşklarımı yaşadığım yerler olan Antakya, Adana tarafları İspanya'yı hatırlatıyor ve çok sıcak geliyor. Ve kadına da çok kırmızı rengi yakıştırıyorum.

Aşk, ilahi sırları keşfeden gerçek midir sizce?

Aşk, ilahi sırları açığa çıkaran gerçektir. Kişinin kendini tanımasına bile fayda

sağlar aşk. Sınırlarınızı siz belirleyemezsiniz, aşkınız belirler. Yaşadığınız çok büyük bir tartışmadan, kavgadan sonra mantığınız size der ki, dur yeter olmuyor, ama yüreğiniz sizi dinlemez ve peşine düşersiniz. Telefon açmak istemezsiniz, çünkü sizi beş gündür aramamıştır ama kendinizi tutamaz ve ararsınız. Sınırları zorlarsınız ve bırakın başkalarını keşfetmeyi, kendinize dair birçok şeyi keşfedersiniz.

Artık günümüzde çok zorlandığımız mutluluk duygusu için oyun oynar mısınız?

Mutlu olmak için çaba harcamak gerekiyor. Saçma bir paradoks değil mi?

Yaşadığımız hayatta mutlu olmak için, bu duyguyu yaşamak için zaman zaman oyun oynanması gerekiyor. Hepimiz mutluluk oyunu oynamak zorundayız bence. Çünkü mutsuz olmak için o kadar sebep var ki! Kapımızı hayata kapamaktansa, bazen oyunlarla hayatı renkli kılmak sanırım daha anlamlı.

İnsan, kendisinde ve tabii ki tüm yaşamında derin izler bırakabilecek bir akışı, bile bile niye zorlar?

Yine çok güzel bir soru, şiir gibi? Galiba şöyle bir şey var: kimi zaman insanın derdi sanki karşı tarafla ya da yaşadığı aşkla ilgili gibi gelir insana. Ama aslında tamamen kendisiyle ilgilidir dert. İnsan kendini zorlar bazen, yaralara sebep olacağını bile bile girer ilişkiye. Bir insanla berabersin ve bilirsin ki, o insan yüzde yüz istediğin birisi değil. Sen onu, o seni değiştirmeye çalışacak. Her ne kadar birbirinizi tamamlamaya çalışsanız da çatışmalar başlayacak? Bütün bunları bilirsin ama yine de o ilişkiye girmekten kendini alıkoyamazsın. İnsanın aslında tüm bu yaraları göze alarak bir ilişkiye giriyor olması büyük bir bencillik.

Aşık olduğunuz kişinin cinsiyeti önemli mi sizce?

Aşık olduğum kişinin cinsiyeti önemli değil bence. Ama bugüne kadar hep karşı cinse ilgi duydum, kendi cinsime ilgi duymadım. Her şeyde aşk var; bir şeye aşık olurken onun cinsiyetini, şeklini değerlendirirken sadece ne hissettiğin önemli. Çünkü kimin hislerinizi karşılayacağını bilemezsiniz.

Biseksüel olduğunuzu keşfetseniz rahatça açıklar mısınız?

Zor bir şey. Böyle tanıdığımız kişiler var; çok da kolay olmuyor topluma açıklamaları. Ama ben biseksüel eğilimimi fark etsem sanırım açıklardım. Bana böyle bir rol de önerildi, hatta gelecek yıl çekeceğiz bu filmi. Ama dediğim gibi kolay değil böyle bir şeyi açıklamak.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum