MÜZİĞİN ACI AYI!

Bir Ayda Üç değerli sanatçıyı kaybettik. Rüçhan Çamay, Selçuk Alagöz ve Saadet Sun’a Veda ettik.

Bazı kayıplar vardır ki, sadece müzik dünyasının değil, bir ülkenin hafızasındaki renkleri eksiltir. Son bir ay içinde üç değerli sanatçımızı – Rüçhan Çamay, Selçuk Alagöz ve Saadet Sun – ardı ardına uğurladık. Üçü de farklı dönemlerin, farklı müzik damarlarının temsilcileriydi ama ortak noktaları, sanatlarına adadıkları ömürleri ve ardında bıraktıkları güçlü izlerdi.

RÜÇHAN ÇAMAY – ZARAFETİN VE CAZIN SESİ

Türkiye’nin ilk caz yorumcularından, televizyon ekranında şarkı söyleyen ilk Türk sanatçısı… 1950’lerde İstanbul Radyosu’ndaki caz programlarından Amerika’daki CBS ekranına uzanan bir yolculuk… “Para Para Para!”, “Ne Haber” ve “Gönlüm Çok Zengin” gibi unutulmaz şarkılarla hafızalara kazındı.

Kızı Melike Demirağ’ın sözleri, onu anlatmaya yetiyor:

“Türkiye’de yeri doldurulamayacak müzik alanında bir kadındı… Çok ruhsal bir yolculuk istemişti.”

Sanat dünyası onu “gerçek bir hanımefendi” olarak andı. Zarafet, asalet ve sanatın birleştiği bir yaşam öyküsüyle aramızdan ayrıldı.

SELÇUK ALAGÖZ – ANADOLU ROCK’UN GÜLEN YÜZÜ

1964’te Altın Mikrofon yarışmasıyla müziğe adım atan, kardeşleriyle kurduğu orkestra ile Anadolu rock ve pop rock’ın önemli temsilcilerinden oldu. “Deliyim Seviyorum”, “Kemerin Naftaları” ve “Bahçelere Geldi Bahar” gibi şarkılarla bir kuşağın enerjisini sesine kattı.

Ayrıca kardeşi Rana Alagöz ile yaptığı düetler de unutulamaz.

Yıllarca turistik programlar yaptı ve 73 ülke dilinde söylediği şarkılarla Guiness rekorlarına girdi. Vefatına kadar üretmeye ve sahneye çıkmaya devam etti.

Sahnedeki pozitif enerjisi, halkla kurduğu samimi bağ, onu sadece bir şarkıcı değil, bir hikâye anlatıcısı yaptı. 81. yaş gününde veda ettiğimiz Alagöz, ardında hem gülümseyen hem de hüzünlendiren bir müzik mirası bıraktı.

SAADET SUN – SAHNENİN PARLAK YILDIZI

Tiyatro kökenli, sahne ışıklarının ona çok yakıştığı bir sanatçıydı. 1970’lerde “Sevgilim”, “Bilemiyorum” ve “Mükafat” gibi eserleriyle tanındı. “Sıfıra Sıfır / Yeter Ki” plağı dönemin hitlerinden oldu.

Işıl Yücesoy’un dostlukla yoğrulmuş sözleri, onun sanatçı ve insan yanına ışık tutuyor:

“Ne zarif bir kadındı… Sahneye adım attığı an her şeyi değiştirirdi.”

1990’larda sahneden çekilse de sesi ve sahne duruşu hâlâ hafızalarda taze.

ONLAR GİTTİ, MÜZİK SUSTURULAMAZ

Rüçhan Çamay’ın caz ve zarafeti, Selçuk Alagöz’ün enerjisi ve Saadet Sun’un sahne ışığı… Üç farklı ses, üç farklı hikâye ama aynı toprağın, aynı kültürün çocuklarıydılar.

Şimdi üçü de aramızda değil, ama şarkıları hâlâ kulaklarımızda, plaklarımızda, radyolarda ve hafızalarımızda yaşamaya devam ediyor.

Onları anmak, sadece geçmişe bakmak değil; geleceğe, sanata ve zarafete dair ilhamı diri tutmaktır.

Ruhları şad olsun…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.