ÖLDÜ, DİRİLDİ VE YAŞAMA TEKRAR GERİ DÖNDÜ

ÖLDÜ, DİRİLDİ VE YAŞAMA TEKRAR GERİ DÖNDÜ

Televizyoncu,yazar, aktivist, İnternet sitesi sahibi Tunç Erden Yakar ismini daha önce duymuşsunuzdur sanıyorum. Gerçek bir roman gibi yaşama sahip.*Bu röportaj Ebru Eğinlioğlu tarafından yapılmıştır...

Televizyoncu,yazar, aktivist Tunç Erden Yakar ismini daha önce duymuşsunuzdur sanıyorum. 17 yaşında iken Ankara’da uğradığı bir saldırının, daha sonra Barda isimli filme konu olması. Uzun yıllar, bu olayla ilgili yaşadığı travma ve bu olayı duyan insanların, yerli yersiz eleştirilerine maruz kalması. İskoç babasından ayrılıp, Türkiye’ ye gelen annesi ile yaşadığı maddi zorluklarla geçen yıllar, 12 yaşında ablası ile birlikte evlerinden kaçmaları ve bir daha oraya dönmemeleri, sonra da başlayıp inişli çıkışlarla dolu film tadında gerçek bir yaşam hikayesi. Ve sadece bu kadar da değil, daha neler neler, hepsi röportajın satır aralarında.  
 

Tunç seninle Facebook arkadaşı idik sonra birden bire kayboldun uzunca bir süre ve yeniden geri döndüğünde, büyük bir kaza atlatıp ölümden döndüğünü söyledin. Neredeydin bu kadar zaman ve ne oldu sana?
Adana havalimanına 500 metre kala, sabahın saat 02.00 sinde bir otobüs yolda yürürken, önü bomboş gelip bana çarpıyor. Önünde hiçbir araç yok. Kazadan sonra, kamera kayıtlarında, polislerle görüntülere bakarken, polisler, bu kaza olamaz, kasıtlı bir çarpma hatta cinayet diye niteliyorlar.

Sonrasında neler oluyor, nasıl kurtarıyorlar seni oradan?
Sahipsiz biri diye öldü zannedip kaldırımın kenarında bırakıyorlar, oradan geçen bir baba oğul, alıp hastaneye, Adana Özel Barış Hastanesi’ne götürüyorlar ve orada koma halinde yatırıyorlar. 30 gün o şekilde geçiyor, doktorlar falan ölecek gözüyle bakıyor. 35. Gün tekrar hayati fonksiyonlar canlanıyor ve yeniden hayata dönüyorum.



Mucize gibi bir şey bir anlamda.     Peki sonrasında seninle konuştuğumuzda, bana her şeyimi kaybettim demiştin, yani, işini, evini onlar nasıl oldu?
E tabii 18 ay ortadan kayboluyorum düşünsene ne ses var, ne seda. İnsanlar da hem evimden eşyalarımı atıyor, hem de ofisimden artık beni başka bir yere mi gitti zannediyorlar, öldü mü zannediyorlar ise hiçbir haber olmayınca. Sıfır noktasını görüyorum. 

Sonra ne yapıyorsun o durumda kimleri arıyorsun? Ne zaman olmuştu bir de kaza?
2013 ün son ayında. Ben kazadan sonra, iyileştikten sonra otobüsten indim Beşiktaş’a  sıfır noktasındayım, her şeyimi kaybetmişim. Abbasağa Park’ına gittim, zor konuşuyorum, sol kolumu oynatamıyorum felç gibi olmuş. İnsanlar geliyor, bir şeyler konuşmak istiyor, bakıyorum onlara, sonra bir arkadaşıma gittim kalmaya. Çok üzgünüm yeniden başlamışım hayata. Kendimi teselli ettim sonra; boşver be Tunç dedim, kocası hayatını mahfetmişken, desteklediğin Müge Anlı, seni evlat edindiğini söyleyen, oğlum diyen Bülent Ersoy, Helin Avşar’ın yakın arkadaşı ol, alkol problemi varken, hayatına gir ona destek ol, en yakın arkadaşı ol, alkolden uzak durması için elinden geleni yap. Gazeteci olmasını, röportajlar yapmasını destekle, Sisi’nin hayranı iken onun da şirket kurmasına yardımcı ol, 1 yıl şirketinin başında dur, milyoner et ama en zor anımda bu isimlerin hiç biri yanımda olmadı. Telefonuma cevap bile vermediler. İyi gün dostları imiş demek ki hepsi, canları sağ olsun ne diyeyim. 

Kim destek oldu bu zor gününde?
Hatice Özbay biricik ablam, beni buldu, duymuş kazayı, evine aldı, bana baktı Allah bin kere razı olsun ondan.
Çok üzüldüm ama bu üzücü konuları kapatalım biraz güzel şeylerden de bahsedelim. Turuncutime.com u yeniden açıyorsun, Tv programları yapmıştın , tekrar eskisi gibi döneceksin işlerinin başına.



Bir de nedir bu Justin Bieber arkadaşlığın doğru mu yoksa abartıyor musun biraz?
Yok abartmıyorum Justin çok tesadüf oldu. Londra’da tanıştık, önce nescafe içtik beraber.

Yanına nasıl yaklaştın, sonuçta dünya starı birinden bahsediyoruz, korumalar falan yok mu etrafında?
Londra’da kaldığı otele gittim. Ablam Londra’da Reuters de çalışıyor, oraya gittiğimde, Justin ile tanıştım. Sonra oteline gittim, gel odaya çıkalım dedi, beni davet etti, odasına kibarlık gösterdi. Arkadaş olduk, İstanbul’a konsere geldiğinde de kaldığı oteline gittim, sohbet ettik yine, konuşurken Selena beni çok üzüyor ne yapayım dedi. Ben de beni üzenleri ben siliyorum, affedip, gönderiyorum dedim, güldü. Sonra baktım bir süre sonra Selena’yı terk etmiş.

Sen mi etkili oldun yani sevgilisini terk etmesinde?
Ne bileyim artık, ben konuştuklarımızı söylüyorum. 
Ricky Martin olayı nedir?
Marceo ulaştı bana Face’den işte .

Gay olduğun için mi, sonuçta Ricky Martin’ de gay ve bütün dünya biliyor. Sen de saklamıyorsun gay olduğunu, gayler için yaptığın uluslararası çalışmalar var mı?
Ben Londra’da, Amsterdam’da, Belçika’da yaşarken, sürekli eşcinsel derneklerinin üyesi oldum, bütün yürüyüşlerine katılmaya çalıştım, sürekli destekledim, fikirlerimi sundum. Türkiye’de de şunu yaptım; bir gayi ailesi sokağa mı attı, dışladı. Alırdım evime, her şeyini karşılardım, iş bulurdum, çok yardımcı oldum onlara, yine de aynı şeyleri yaparım. 
Hep konuşulur ya; Gay’lik ya da eşcinsellik özenti ile mi oluyor, cinsel tercih mi, sen ne düşünüyorsun bu konuda?
Özenti ve tercih diyenlere çok ama çok kızıyorum. Bu Allah’ın yazgısı diyecek bir şey yok. Bizi böyle yaratmış, özenti ile olur mu hiç. Sen mesela özensen de eşcinsel olabilir misin. Olmaz özenti ile, tercih ile olması mümkün değil. Yaratılış bu.Ben mesela bu konu ile ilgili Papa’ya da mektup yazdım, bunun Allah vergisi bir durum olduğunu falan, sonra o da bu konuda daha yumuşak söylemlerde bulundu.

Yani o da mı senin tesirinde kaldı diyorsun? Nereden biliyorsun, tek mektup yazan sen değilsindir herhalde bu konuda?
Tabii bilemem onu ama en azından ben de yazmıştım.

Eğer okumuşsa dikkate almış olabilir ama senden dolayı mı, yoksa kendi fikri mi doğrusunu bilemeyiz, ya da diğer Gay’lerin baskısı da olabilir
Tabii ki.



- Ama bence önemli olan senin bu konuda ki medeni cesaretin ve aktivist ruhun, bunun önemli olduğunu düşünüyorum.

Dönüp geriye baktığımızda yaptığın en başarılı çalışmalar neydi sence?
Yurt dışında çalıştığım sürece Uluslarası Af Örgütü’nde gönüllü olarak çalıştım. 2004 Turuncumedya.com u kurdum. Daha sonra Turuncu isimli dergiyi çıkarttım ve bu dergi çok yüksek tirajlara ulaştı. Aşkça kal, Aptal bir Patronla Nasıl Çalışılır ve Milyoner Olma Sanatı bu üç kitabım da çok çok iyi sayılarda sattı. 

Peki gazetecilik adına neler yaptın?
Çocukluk arkadaşımın uyuşturucudan ölmesi üzerine bu konuda pek çok röportaj, araştırma ve bilgi toparladım, hazırladığım dosyayı da 6 yıl önce Narkotik Bürosu’na teslim ettim. Esra Ceyhan’da bu konu ile ilgili pek çok programa katıldık ve pek çok bağımlının tedavi olmasına, uyuşturucudan kurtulmasına vesile oldum. Diğeri 3-4 yıl önce bir köşe yazımda Boğazı geçmek üzere bir teleferik projesi yapılması gerekliliğinden bahsettim, bunu yetkili birimlere gönderdim. Telefon edip fikrimi çok beğendiklerini, dikkate alacaklarını söylediler. Bu da gurur duyduğum işlerimden biridir. Şimdilerde bu proje de hayata geçiyor. Bana kaza sonrası evini açan, tüm yardımlarını esirgemeyen ablam Hatice Özbay ile birlikte kadına şiddete karşı tüm eylem ve yürüyüşlere katılmam, her türlü desteği yıllardır tüm yayınlarda yapmam. 

Duygu Asena’yı çok sevdiğini ve onunla ilgili bir anın olduğundan da bahsetmiştin?
Evet Duygu benim için çok önemliydi, aşık olduğum tek kadındı, kadın-erkek ilişkisi manasında değil, insan olarak tabii, çok beraberdik, birbirimizi çok sevdik. Onun son kitabı; Paramparça’yı birlikte yazdık ve o romanda anlatılan eşcinsel aşk, benim gerçek yaşam öykümden alınmış bir kesitti ve tamamen gerçekti.
Tunç teşekkür ediyorum ve yeniden yaşama dönmene çok sevindim, tertemiz, bembeyaz bir sayfayla yeniden doğduğun bu yaşamda tekrar başarılar diliyorum...

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.