OSMAN YAĞMURDERELİ'NİN SAHİP OLAMADIĞI TEK ŞEY!

1976 yılının Ağustos ayında 'çok yakın arkadaş' olmalarına karşın basında hiç bir araya gelmemiş olan 'nur içinde yatsınlar' sevgili Barış MANÇO ile sevgili Cem KARACA'yı bir araya getirmiş büyük ses getiren bir röportaja imza atmıştım. 30 Ağustos 1976 tarihli HEY Dergisi'nde yayınlanan bu röportajda sorularımdan biri de şöyleydi:

Jacobson 'Ölümden Sonra Hayat' adlı eserinde 'Ölüm son mudur yoksa başlangıç mı?' sorusunun cevabını aydınlığa çıkarmaya çalışıyor. Siz ne dersiniz; ÖLÜM son mu yoksa başlangıç mı?

Ve bizim 'ustalar' bakın nasıl cevap vermişlerdi:

BARIŞ MANÇO: Ölüm, yaşam denilen rüyadan uyanmaktır.

CEM KARACA: Ölüm; tıbben kesin bir sondur. Ancak yaşadığı sürece yaptığı işlerle kendinden sonraki kuşaklara ışık tutabilmişse kişi, o zaman yaşam sonsuzdur. Kimse Edison ya da Mevlâna'nın öldüğünü söyleyemez!

Ne Ergenekon İddianamesi ne AK Parti'nin Kapatılma Davası..

Türkiye geçen hafta OSMAN YAĞMURDERELİ'nin erken vedasını konuştu. Ardından YAĞMUR gibi dökülen gözlaşları DERE olup aktı!

Barış Manço'ya göre; sevgili Osman, yaşam denilen rüyadan uyanmıştı!

Cem Karaca'ya göre; sevgili Osman, yaşadığı sürece yaptığı işlerle kendinden sonraki kuşaklara ışık tutmuş, sonsuzluğa ermişti. Öldüğünü kimse söyleyemezdi!

+ + +

Esin Yağmurdereli; kendisine 'hayat, yaşama gücü ve sevinci veren' damarını, 'anası, babası, çocuğu' yerine koyduğu biricik hayat arkadaşını KAYBETTİ..

Türkiye Büyük Millet Meclisi ve AK Parti, bir milletvekili KAYBETTİ!

Türk Halkı, bir 'vekil'ini KAYBETTİ!

Türk Halkı, çok inandığı çok sevdiği saygı duyduğu, çalışmalarını ayakta alkışladığı bir insanını KAYBETTİ!

Bizler; bir müzik adamını, bir yapımcıyı, bir vekili, bir insan kere insanı, gerçek bir dostu KAYBETTİK!

OSMAN YAĞMURDERELİ'yi kaybettik.. O şimdi; Barış'ların, Cem'lerin, Fikret'lerin, Kazım'ların yanında bulutların üzerine bağdaş kurmuş, 'aşağıda' neler olup bittiğini anlatıyordur onlara!

+ + +

35 yıllık dostum sevgili Osman Yağmurdereli'nin HEY Dergisi'ndeki İLK röportajını ben yapmıştım! 13 Haziran 1977'de yayınlanan röportajın başlığı aynen şöyle idi:

Osman Yağmurdereli'yi Kızılay'da gören genç kızlar şöyle dedi:

'AAA, DEMIS ROUSSOS ANKARA'YA GELMİŞ'

+ + +

Ardan tam 29 yıl geçtikten sonra Hürriyet'te çalışırken de sevgili Osman'la bir röportaj yapmıştım. 14 Temmuz 2006 tarihinde Hürriyet Kelebek'te yayınlanan röportajın başlığı şöyle idi:

Osman Yağmurdereli ile 'Hey Gidi Günler Hey..'

'İNSANLAR, CAMİDE BENİM İÇİN DUA ETMİŞ?'

İşte bu röportajın son iki sorusu ve cevapları şöyleydi:

-Önce plâkçılık öldü. Ardından kasetler raflardan kalktı.. Kala kala bir tek CD'ler kaldı! Sizce CD'lerin ömrü ne kadar? MP3 denilen 'icat' müzik endüstrisinin sonu olabilir mi?

"Turkcell'le Doğan Grubu yeni bir sistem düşünüyor. Vatandaş, televizyondan şarkı indirdikçe 1 YTL ödeyecek.. İstediği şarkıyı alabilecek, karışık bir CD yapabilecek.. Bu sistem başlarsa müzik endüstrisi kurtulabilir. Ama bir yandan MP3 bir yandan 'korsan' endüstriyi perişan edecek!"

-Hey gidi Osman Baba Hey.. Teşekkür ediyor ve 'Görüşmek üzere' diyoruz!

"İLK röportajımı sen yapmıştın, bu röportaj SON olmaz inşallah.."

-İnşallah! Görecek günler var daha?

+ + +

Ne yazık ki SON röportajımız olmuştu.. Sondan bir önceki soruda 'Kala kala bir tek CD'ler kaldı!' demişim! Bilmeden belki de sevgili Osman'ın bir yarasına parmak basmışım..

Yaşamı boyunca her şeye sahip olan sevgili Osman'ın her şeyi vardı da tek bir şeyi yoktu:

Neyi mi?

Bir CD'si..

Sevgili Osman Yağmurdereli; iki KASET yapmıştı.. Biri 1990 yılında Nilâ Plak tarafından çıkarılan 'Nişan Yüzüğü', öteki de 1992 yılında Elenor Plak tarafından piyasaya verilen 'Sarışın'..

'OSMAN ŞOK'unu biraz olsun atlattıktan sonra Unkapı'na gittim. Nila Plak şirketine ulaşamadım. Ama yılların Elenor'u yıllara meydan okurcasına yerindeydi. Şirketin patronu sevgili Muhteşem Candan'ın bir çayını içtikten sonra sordum:

"Elinizde Osman Yağmurdereli'nin kasetinden hiç kaldı mı?.."

Hemen arkasındaki dolaplardan birini açtı.. İki dakikalık bir aramadan sonra çıkartı uzattı..

Öylece bakakaldım..

"Bizim için artık çok büyük bir hatıra.. Gözüm gibi saklıyorum.." dedi Muhteşem!

Ben de hemen dedim ki;

"Gözün gibi saklama.. Bu kaseti CD formatında yeniden yayınla.. Hem artık sevgili Osman'ın da 'yasal' bir CD'si olur, hem Osman'ın şarkılarıyla unutulmaz anılara sahip o kuşak, gerçek bir hazineye sahip olur, hem de genç kuşak 'tanımaya' pek fırsat bulamadığı Osman'ın şarkılarını öğrenir.."

Bu arada bu kasetteki şarkıları da hemen sizlere hatırlatayım: 'Sarışın' [Meltem & Turhan Yükseler], Yarına Allah kerim [Yaşar Güvenir], Sev beni [Aysel Gürel & Turhan Yükseler], Bitsin Bu Ayrılık [Meltem & Turhan Yükseler], Başımın Tatlı Belâsı [Selami Şahin], Söyle Haydi Söyle [Meltem & Turhan Yükseler], Gün Oldu [Hakkı Yalçın & Metin Özülkü], Yeniden Doğdum [Aşkın Tuna & Halil Karaduman], İki Gözüm İki Çeşme [Özer Şenay], Sensiz Biçareyim [Suat Çetiner]

+ + +

Bardağımda son bir yudum kalmış.. Onu aldım ve çıktım..

Sevgili Muhteşem; şimdi sana buradan resmi' bir çağrıda bulunuyorum.. 'SARIŞIN'ı en yakın zamanda CD olarak sun müzik dünyasına.. İnan herkes için 'muhteşem' bir armağan olacak.. Aynı adın gibi!

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.