Özdemir Erdoğan... "BÜLENT ERSOY'UN UZVU KADAR DEĞERİMİZ YOK!"

Özdemir Erdoğan... "BÜLENT ERSOY'UN UZVU KADAR DEĞERİMİZ YOK!"

Özdemir Erdoğan, Yeni Aktüel'den Arda Uskan'a konuştu: 80'li yıllarda büyük bir konser verdim, Bülent Ersoy'un uzvu haber oldu; konserim olmadı. Basında bu anlayış devam ediyor

Yıllar geçti, müzik türleri, modalar değişti ama Özdemir Erdoğan değişmedi. O hâlâ Türkiye'nin en iyi yorumcularından biri. Erdoğan içini, Arda Uskan'a döktü...

Sevgili Özdemir, şimdi sana "Nasılsın, ne var ne yok?" diyeceğim, biliyorum ki yine isyanlara başlayacaksın...

Bu benim isyanımla ilgili değil. Hep anlatmak istediğim şu: Gelişmiş toplumlarla, gelişmemiş toplumlar arasında fark vardır. Gelişmemiş toplumlarda, örneğin Kızılderililerde, insanlar belirli bir yaşa gelince nehir kenarına götürülür, orada ölümü bekler. Gelişmiş toplumlar ise, yaşlanan deneyimli insanların beyinlerinden yararlanmak ister. Örneğin Hawkins gibi bir insanı baş tacı ederler.

BERKANT EVDE OTURUYOR!

Frank Sinatra da 'My Way' ile patladığı zaman 70'li yaşlardaydı...

Oralarda insanların yeteneklerini, beyinlerini limon suyu sıkar gibi sonuna kadar sıkıp yararlanırlar. Zihni gelişmemiş toplumlar ise sabah yediğini unutur. Aziz Yıldırım'a bak, adam Fenerbahçe için neler yaptı, Fener şampiyonluğu kaybedince stadı yaktılar! Reflekslerini kontrol edemeyen, gelişmemiş toplumlara örnek bu. Gelişmiş toplumların bir özelliği de antikalara ve tarihi eserlerine sahip çıkmaları.

Kendine antika deme, ayıp oluyor...

Neden ayıp olsun? Paha biçilmez antikalar, tarihi değerlerimiz var. Bu kadar abartmayalım ama müzikte de buna benzer bir geçmişimiz var. Berkant, bugün çıkıp şarkı söylese Nat King Cole'den farksız olduğunu görürsünüz. Bizden sonraki kuşaktan Atilla Atasoy, İlhan İrem... Bunların hepsi adam gibi şarkıcıydı. İstanbul Festivali'ne Tony Bennet geliyor bu yaz. Adam 85 yaşında. Berkant ve diğerleri evlerinde oturuyor...

Yeni bir şey yapmamak, çağa ayak uyduramamak gibi bir durumda olduğunuzu düşünüyor musunuz?

Ben daha üç ay önce İzmir Senfoni Orkestrası'yla Adnan Saygun salonunda bir konser verdim. Cazdan Türk musikisine tüm birikimimi ortaya koydum... Hiçbir gazetede böyle bir haber gördün mü? Yıllardır değişen bir şey yok. 80'li yılların başında bir caz konseri verdim. Sadece iki gazeteci vardı. Aynı günlerde Bülent Ersoy pipisini kestirmiş. Hafta Sonu gazetesinde kavanoz içinde tam sayfa o uzvunun resmini yayınladılar. Ben de o gün sahnede dedim ki, "Bülent Ersoy'un uzvu kadar basında değerimiz yok!" Sonra bu laf döndü dolaştı basına hakaret etmişim gibi üzerime yapıştı. Belden aşağı anlayış, 80'li yıllardan beri devam ediyor.

"Eskilere değer verilmiyor" demiştin. Bunda sizin hiç mi kabahatiniz yok...

Gerçek sanatçının işi, kendini, mesleğinde üst bir seviyeye çıkarmak için çalışmaktır. Bunun için müziğinden taviz vermez. Türkiye'de, lümpen kültürü hakim. Batı'da da moda olan disko müziği, klipler filan... Eskilerden bir tek biraz Ajda başarıyor bunu. Ama zorlama oluyor. Onun vücudunda 25 yaşındaki bir kızın dökümü olabilir mi?

Özellikle yenilere ayak uydurmuyorum diyorsun...

Ben şov yapabilir miyim? Şarkı söylüyorum, yakışanı budur. Biz şov olarak eksiğiz, klasik kaldık. Klasik mallar antika değeri kazandı ama satışa konmadı. Şart mı günün modası diye hiçbir melodik yapısı olmayan şarkıları söylemem? Biz de sıramız gelinceye kadar bir köşede bekleriz. Sonuçta klasikler, antikalar ölmez...

Yıllar öncesine dönersek, Özdemir Erdoğan deyince önce 'Kim Bilir' gelir akla. O duygusal romantik şarkı...

Sana matrak bir şey söyleyeyim. Herkes 'Kim Bilir' der önce ama o plak sadece 22 bin satmıştı. Ondan sonra yaptığım 'Duyduk Duymadık Demeyin' bir milyonu geçmişti.

Doğrudur. Biri duygusal harika bir balad, diğeri şıkır şıkır, adamı oynatan bir şarkı. Demek o günlerden bu yana da değişen bir şey yok...

Yok ama ben o romantik şarkıları hâlâ satıyorum. 11 albümüm hâlâ satılıyor. Şu anda Unkapanı'nda en çok vergiyi ben veriyorum.

Daha nasıl bulaşalım?

Kurulan kumpas ortada. Lümpen dediğimiz kesim 'eller havaya' diye Serdar Ortaç'ı dinliyor zaten. Mesela bana göre Fatih Ürek hepsinden daha iyi müzisyen! Sesinin yettiği yeri biliyor, çok iyi bir orkestrası var, eğlendiriyor. Geçenlerde televizyonda izledim. Kahkahalarla gülen bir kadın var ya...

Saba Tümer...

Evet. Biraz zorlama da olsa yakışıyor ona kahkaha atmak. Onun programındaydı Fatih Ürek, bir saat kapatamadım televizyonu. Ama sonuçta, sevgilinle yanak yanağa dans edebileceğin bir şarkı yok. Bitirdiler o güzel şarkıları...

Sen niye yapmıyorsun?

Benim bütün işim, üst düzey bir müzik ile şarkı söyleyebilmek. Ama bu moda değil artık. Onun için Türk Musikisi şarkılarını seslendiriyorum. İki yıldır bunun üzerine çalışıyorum

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.