Serdar Ortaç... "SEVMEDİĞİM HİÇ BİR ŞEYİ YAPMIYORUM, ROL YAPMIYORUM, YALAKALIK NEDİR BİLMEM" !..

Serdar Ortaç... "SEVMEDİĞİM HİÇ BİR ŞEYİ YAPMIYORUM, ROL YAPMIYORUM, YALAKALIK NEDİR BİLMEM" !..

TRT FM’de ‘Geçmiş Bahar Mimozaları’’ programında Hakan Eren’e konuk olan Serdar Ortaç son albümü ‘Çek Elini Kalbimden’ ve müzik yaşantısı üzerine uzun bir sohbet gerçekleştirdi.

Bu albüm ne kadarlık bir çalışmanin ürünü?

Ben 6 Haziran’da yani geçen sene evlendim. 7 Haziran’da hemen ertesi gün yatağa düştüm; bu hastalık yüzünden. 60 gün kortizon tedavisi gördüm. Tedavi bitti  albüme başladım demek ki bir seneyi devirdik. Evliliğimiz de bir seneyi bitirdik, albümde de çalışalı bir sene oldu.

Birçok üretiminiz olduğu için kendinize repertuar yaparken zorlanıyor musunuz? Bu konuda kimlerden destek aliyorsunuz yoksa direkt siz mi karar veriyorsunuz şarkılarınıza?

Şarkıları seçemiyorum bazen hatalar yapıyorum, ondan sonra neden bu hayatı  yaptım diyorum. Mesela  “Nankör” diye bir şarkı yazıyorum  yanına bir roman ya da Bulgar cover buluyorum. “Nankör” kendi şarkım onunla çıkacağıma Bulgar’la çıkıyorum sonra neden böyle bir şey yaptım keşke kendi şarkımla çıksaydım diyorum. Hayranlarım da aynı şeyi söylüyorlar. Ama bunu yapmamdaki sebep; “20 senedir hep aynı sound” diyorlar ya ağızlarına bu lafı vermemek için  maceralar arıyorum; değişik şarkılar bakıyorum. Aslında kendi hatam; ben aynı ben, yap şarkıyı bitsin.

Bir şarkıyı birkaç aranjore ama isimli aranjorlere verip en iyi yapanın versiyonunu seçme huyunuzu hep duydum. doğru mu?

Aslında çok masraflı bir iş bu. Volga Tamöz bir tanesini yapıyor, aynı şarkıyı Suat Aydoğan yapıyor, aynı şarkıyı başka bir aranjör yapıyor. 3 ayrı aranjörün aynı şarkıyı yaptığı oluyor, her birine 10’ar bin gidiyor ama içlerinden en iyisini seçmek için bu denemeyi yapmak zorundayım.

2011’de eylül ayında TV röportajınızda uzun süre albüm yapmayı düşünmüyorum. Çok tüketmemek lazım dediniz. 2012’de çok geçmeden RAY albümü çıktı. Sonra değişik projelerde yer aldınız. 2014’de BANA GÖRE AŞK, 2015de ÇEK ELİNİ KALBİMDEN çıktı. Uzun süre yapmayacağım dediğiniz süre birkaç ay olması üretim çokluğundan mı kaynaklanıyor yoksa taleplere mi dayanamıyorsunuz?

Evde şarkılar birikiyor, banyoda, salonda kendim dinliyorum ve diyorum ki ben de  bu kadar şarkı birikti. Aslında normal bir insan evladının  senede 4 tane  şarkıyı bile zor yazması lazım, benim  400 tane  yazdığım oluyor.

Mesela şarkının içinde aşkı kullanıyorsun, o aşktan 2000 şarkıda gene aşkı kullanıyorsun. Sözcük bitiyor, yazdığın şarkının sözlerini tekrar etmiş oluyorsun  bu kadar çok şarkı olunca “Napıyım  Allah veriyor, yaz diyor, yazıyorum”. Bu kadar çok sevgi sözcüğünü niye çok kullandın, sevgiden sözcüğünün yerine başka ne kullanacağım? Aşk, kalp, yürek… bitti.

Şarkı sözlerinde doğru kelimeyi bulmakta takıldığın oluyor mu?

Mesela 1998’de  “Bu devirde kimse sultan değil” şarkısının sözleri çıktığı zaman  bambaşkaydı. Bu sene aşkım yanımda değil, yarın yanımda olacak mı bilemem  içime bir türlü sinmiyor. Bende hemen bunun üzerine uğraşıyorum, diyorum ki olmadı, o zaman değiştiriyorum. “Bu devirde kimse sultan değil” oluyor; şarkı yazıldığı gibi sözü çıkmıyor.

Neden biraz single mantiginda gitmiyorsunuz? Bazı şarkılar güme gidiyor. Neye klip çekerseniz radyolar ona abanıyor ve klip çekmediğiniz bazı şarkılar gerçekten güme gitmiyor mu sizce?

Aynen dediğiniz şekilde düşünüyorum. 16 şarkı koyuyorum albüme 16  şarkının 16’sıda güzel, bir şarkıya klip çekiyorsun, o şarkıyı çalıyorlar. Mesela  Beyonce  neden 17 şarkısına klip çekiyor? Avrupa bunu yapmıyor, dünya bunu yapmıyor.  Orda en beğenilen şarkıyı yayınlıyorlar, klibi önemsemiyorlar. Bizde klibi verdığın zamanlar “budur” diyorlar.  Mesela şimdi Konuş Yüzüme çalmaya başladılar;  Bulgar bir şarkı oysa.  Albümde Nankör ve Yerın  Altı var,  İri Kıyım var   bu güzelim şarkıları klibi yok diye çalmıyor radyolar.

Her şarkinizda bir hikaye aramamiz gerekiyor mu? Mesela Balim?

Balım’ı karıma yazdım. “Sana kimse canım cicim, balım demesin, kıskanırım seni,  başka kimse sevmesin.” Bunu karıma yazmıştım. Eski şarkılara bakarsak “Yaz Yağmuru”nu ilk aşık olduğum kıza yazdım, “Değmez” şarkısını yine 18 -19 yaşlarındayken aşık olduğum bir kıza yazdım. 24 yaşında kasete okuma nasip oldu, yani hikayeleri var. Beni çok kısa sanıyorlar; boyumla dalga geçerlerdı.  1,69 boy. Sanki bu boy cüceymiş gibi.  Bende “Çok kısa zannediyorlar ama yerin altında bir o kadarım.” dedim. İş boyla değil.

İkinci klip Balım’a geliyor, saniyorum yeni çektiniz. Nasil bir klip geliyor? Geçtiğimiz kliplerde eşinizle oynamiştiniz, yine mi öyle oldu acaba?

“Konuş”a çektik, Bulgar şarkıya cover yaptık. O biraz insanları şaşırtmak için, hep aynı şarkı dememeleri için. Şimdi “Balım”a çektik. Romanya’ya gittik ve bir klip çektik. 10 şarkının  9’una klip çekeceğim hemen hemen.

Hit şarkinin formülü var midir? Siz tamam bu şarkı tutar diyebilir misiniz? Yoksa bunun bir formülü yok mudur?

İsyankar şarkılar genelde tutuyor. Birisine isyan etmek, kaybettiğin aşka lanetler savurmak… bizde hep aşk üzerine şarkılar.

Bu kesin hit olur deyip de sizi yanıltan şarkınız var mıdır veya güme gittiğini düşündüğünüz?

O kadar şarkım var ki mesela klip çekmediğim… Klip çekmedim diye güme gidenlerden biri; “Yar ayrı gayrın mı var.” “Sana nasıl dayanacağım, sabret.” vardı  böyle bir sürü slow şarkım güme gitti.

Albüm.. Şarkı.. Sahne konusunda çok çalışkan olduğunuzu, işleri yaparken sıkılmadan çok çalıştığınızı ama işiniz dışındaki işlerde uzun süreli dayanamadığınız hemen sıkılıdığınızı duyarım… Doğru mudur bu konu acaba?

Sevdiğim işi yaparken asla sıkılmıyorum. Sağ kolum tutulana kadar bilgisayar başında çalışabilirim.  Gözlerim artık kızarana kadar. Ama bir klip çekiminde makyaj yapılırken çektiğim acıyı anlatamam. Ama kendi stüdyoma kapa beni  48 saat sonra canlı bulursun. Sevmediğıim şeyi yapamıyorum, rol yapamıyorum. Yalakalık nedir bilemedim.

Siz müzik dünyasında pek gözükmeyen bir istikrar içindesiniz. RAKS ile başlayan albümlerinize EMRE Müzik ile devam ettiniz ve aynı şirketle bir sürü albümler yaptınız. Herkes transferleri değerlendiriken siz Emre Müzik’te kalmaya devam ettiniz. Bu istikrar pek yoktur popstarlar arasında oysa.

Dünya kadar borcum vardı, sene 2005. Bir firma 2-3 milyon vereceğini söyledi. Hüseyin Emre ile kontratım vardı. Baba yarısı gibi Hüseyin abi, babalık yaptı bana her konuda o yüzden çok seviyorum. İçim asla kontratı yakmaya, Hüseyin abiyle mahkemeleşmeye izin vermiyor, o parayı yakarım, borcumu çalışarak öderim. Başkası olsa hayır diyemez. Bunun gibi neler kaçırdım.

Sizce Türk halkının müzikte beklentisi nedir?

Şimdi düete taktılar, düet bekliyorlar. Bir sanatçı yetmiyor, iki sanatçıyı en az bir şarkıda duymak istiyorlar, sıkıldılar şimdi DJ furyası başladı. 10 sene önce aranjör nedir bilmiyorduk, şimdi aranjörlerin projelerine saldırıyorlar.

Sanatsal kıskançlığınız var mıdır?

Birisi iyi bir şarkı yaptığı zaman “Helal olsun” dedim her zaman. Bunu niye ben yapamadım diye asla demem. Onun ekmeğiymiş, onun nasibiymiş derim.

Albüme dönersek.. Benim favori şarkım İri Kıyım.. İkinci klibi buna bekliyorum aslında diyeyim ve sorayım bunun bir hikayesi olabilir mi?

Kendimden de feyz aldım orda. Aslında bir kadın okusa daha güzel olacaktı ama kıyamadım ben okudum.  Dışında iri kıyım diye böbürleniyorsun ama eve gelince  kuzu gibisin, “İçini gel bana sor.” dedim orda.

Sanatçi arkadaşlarınızın neler yaptığını takip eder misiniz? Kimleri beğeniyorsunuz mesela?

Belli başlı isimler var; Demet Akalın, Hande Yener, Sıla, İrem Derici, Murat Dalkılıç, Murat Boz, yeni çıkanlardan ise Enis.

Şöhret neler getiriyor, neler götürüyor? Memnun musunuz bu durumdan?

Şöhret çok sevilmeyi getiriyor, bir sürü dua getiriyor, yoksa bu MS hastalığını duasız yenemezdim. Yenilecek bir hastalık değil, ömür boyu sürecek, artık hep kollarım, ellerim uyuşuyor ama en azından bununla yaşamayı öğrendim. Şöhret bu duaları getiriyor, öbür taraftan depresyon ilaçları ile zar zor uyumayı getiriyor. Emirgan Parkında yürüyüş yerine evinde dört duvar arasında oturup  dışarıyı özlemeyi getiriyor.

Mesela en son ne zaman İstiklal Caddesinde yürüdünüz? Özler misiniz böyle gezmeleri?

15 sene olmuştur.  15 sene önce Taksim’i gördüm.

Hep derler ya sahne tozunu yuttun mu bırakamazsın diye. Sizde yuttunuz bırakabilecek misiniz?

Bir sürü param olsaydı, bir servetim olsaydı yine sahneye çıkardım.

Ömrünüzün 20 seneden fazlasını Serdar Ortaç olmaya harcadınız. Hayatınızı yaşayamıyorsunuz rahat rahat. Serdar Ortaç’a şimdi sorumluluğunuz var. Ajda Pekkan olmak zor, herşeyini feda etti Ajda oldu diyebiliriz. Sizde Ajda gibi yapabilir misiniz, daha önünüzde çok yıl var diye soruyorum.

Zaten Ajda’nın erkek versiyonu gibi yaşıyorum şu anda.

Şarkılarınıza çok şekil verdiğinizi ve üzerinde uzun uzun çalıştığınızı biliyorum. Bende yayınlanmayan kaç şarkınızz var ve ne kadar değişikliklere uğruyor stüdyo aşamasında.. Bu albümde olan Korktum’un demosunu dinlemiştim en iyi bildiğim şarki o.. Demo ile albümde yer alan arasında bayağı bir fark var aslında.

 Mesela sonunda olan horonlu kısımm yok olmuş gibi Korktum hakkında neler dersiniz. Ben bu şarkıya bayılıyorum bu arada.

Mesela “Korktum, Çek Elini Kalbimden” şarkılarının başı Türkçe bir efektle başlıyor, o aslında İngilizce’ydi. Ama bizde D&G iç çamaşır giyip İngilizce bir şarkıyı çalmama gibi bir arızamız var.

Birçok şarkı yazarı yaşadıklarını yazar. Sizin şarkılariniz bana bazen karışık geliyor sanki hep yaşadıklarinızı değil yaşayacaklarınızıda mı yazıyorsunuz? Yanılıyor muyum?

Bin iki bin şarkıda, bin iki bin olayı yaşamam imkansız. Hayal ettiklerimi de yazdığım oluyor ya da yan komşunun çektiklerine bakıyorum onları yazıyorum. Arkadaşlarımın acılarına bakıyorum onu yazıyorum. Dışarıdan göründüğü gibi değil ben hayatımda üç kere aşık olmuş adamım.

Şarkılarınızdaki melodi benzerlikleri yüzünden çok eleştiriliyorsunuz yıllardır. Bu sizi ne kadar rahatsız ediyor veya benzerliklere katılıyor musunuz?

Peki ben sana bir soru sorayım; adam aynı adam, kalp aynı kalp, beyin aynı beyin, birbirine benzemeyecek de  Madonna’nın şarkısına mı benzeyecek? Uşak makamını ben çok iyi beceriyorum. Güzel uşak şarkılarım var. Demek ki Allah kalbime o makamda şarkı yaz demiş. O zaman marka olamazsın ki. Aynı şarkılar aynı adamdan çıkmazsa bu Serdar Ortaç şarkısı demezsin ki.

Bir röportajınızda popüler müzik yapmadığınızı söylemişsiniz.

Bilsem ki popüler mi, popüler şarkı mı? Ben 20 sene önce de okuyordum şimdi de okuyorum.

Fakat arkasından gelen cümle çok önemli. ‘’Ben Osmanlı'dan kalan bir müzik yapıyorum. Ürettiğim şarkılar kimine göre anlamsız gelse de, zaman geçtikçe Şems-i Tebrizi gibi içinde mânâ bulacakları şeyler yazıyorum. Şimdiki gençlik facebook gençliği, anlamıyorlar. Popüler müzik değil benimki. Bir tane daha Serdar Ortaç gelmeyecek. Alanımda tekim. Üstü yok. Varsa getirsinler yarışalım.  Daha iyisi yok bunu kabul edelim. Ortadoğu'da, üçüncü dünya  ülkelerinde gelinebilecek en üst nokta burası.

Bulacaklar. Ve evet hala aynı.

Osmanlıdan kalma müzik yapıyorum ne demek? Sizi anlamadıklarını mı düşünüyorsunuz?

Şimdi birçok anlayan var, yoksa bu kadar sevilmezdim. Osmanlı büyük bir imparatorluk, kıtalara hükmetmiş bir imparatorluk. Bir o kadar büyük de müziği var. Osmanlı’nın makamları var, o makamlar Türk gençliğinin içine işlemiş, İstesen de söküp atamazsın. Aranjörler alt yapıyı değiştirince dımtıs dımtıs olunca zannediyorlar ki batı müziği yapıyoruz .Batılı bir adam bizim makamlarımızda şarkı asla yapamaz. Onların iki üç tane makamı var onun dışına çıkamazlar. Nihavendi yapabilir, basit bir makam, ama diğer makamlarımızı yapamazlar. O yüzden benim şarkılarımın içinde hep bir makam var ve o ruha giriyor bence.

Şarkı sözleri aslında anlatılacaklarınızın özetidir diyebiliriz. Bazen yazdıklarınızda edebi yönler arıyorlar. Sizce şarkı sözlerinde edebi yan aranmalı mo? Mesela çok tartışıldı ilk çıktığı zaman ‘Seni çöpe atacağım poşete yazık.’

Bu mecazda bu ironide sence lirik bir şey yok mu? Seni çöpe atacağım ama attığım poşete bile yazık yani poşet kadar değerin yok.

Bu albümde de Nankör’de sözler tartışılıyor.

‘Aramızda bir sürü nankör var, bakan kör var.’

Ben Poeşt ilk çıktığı zaman aslında bana hiç ters gelmedi sözleri çünkü şarkının tamamına bakmak lazım. İnsanlar içindeki bir kelimeyi alaraktan bu eleştiriyi yapıyorlar. Nankör’de de bana göre çok şey anlatıyorsun ama şarkının tamamını değil içinden cımbızla bir cümleyi alırsın bir bakarsın başka şey anlatmışsın.

Peki bir sakız firmasının içinden maniler çıkıyor. Sakız firmaları o manileri koymasa mesela gül dudaklım kiraz dudaklım yazmasa da onun yerine güzel yanaklım dudaklım dese daha ilgi çekici olur mu olmaz? İlla ki bir mecaza ironiye ihtiyacın var. Biz manici bir milletiz.

Başka bir çok isime şarkilar bestelerinizi veriyorsunuz. Onlarda çok patladiği zaman keşke vermeseydim der misiniz?

Hiç bir zaman pişmanlığım olmadı. Hayatta pişmanlık duyduğum iki-üç şey var, asla şarkılar üzerine değil. Kıskandığım da olmadı öyle bir yapım da yok.

Şarkılarınızı çok isim seslendirdi. Sibel Can, Muazzez Abacı, Bengü, Yeşim Salkım, Merih Ermakastar, Fulden Utas, Nazlı, Ajda Pekkan aklıma ilk gelenler? Sizce kim şarkılarınıza daha çok ruh katıyor ve kafanızdakini yakalıyor?

Sibel Can, Ebru Gündeş... Çok güzel okudular, Muazzez Abacı nefis okudu Cesaretim Var şarkısını. Bengü çok güzel okudu, Ajda Pekkan nefis okudu, hangi birini sayayım?

Hiç ders almadan bazı müzik aletlerini çalmayı öğrendiğinizi  duymuştum. Doğru mu bu? Sahne showlarınızda falan bu yönünüzü kullanmıyorsunuz

Çalmıyorum. Sahnede tarzımı öyle belirledim, öyle devam ediyorum.

İki senelik bir radyo programcılığınız var. Radyoculuğu özlüyor musunuz?

Airport Disco’da ışıkcılık yapardım, Dj’lik yapardım, Dj yamaklığı yapardım. Sonra İstanbul Fm’de radyoculuk yapmaya başladım. Peşi sıra Best Fm, Radyo D, Klas Fm hepsinde çıktım. Radyo çok güzel bir meslek. Beni keşfeden yer de radyodur. Radyocuyken ben “Ya bu çocuğun sesi ne kadar değişik gidip bir göreyim” diye bir prodüktör geldi ve beni gördü. Ben radyo programındayken “Yürü oğlum gidelim sana kaset yapacağız” dedi. “Nerden çıktı kaset?” dedim.  1993 falandı. Sonra bir anda şarkıcı oldum.

Karabiberim klibiniz hala konuşulur üzerinden 21 sene geçti. Dönüp bakınca ve tekrar seyredince şimdileri ne geçiyor aklınızdan.

Sağolsun Erkan vardı yönetmen yardımcısı. Çocuklar yemek arasında sandviç yiyorlardı, yere zeytin düştü. Erkan zeytini aldı Mustafa’ya gitti, Mustafa İlknur’un göbeğine zeytin koyma fikrini verdi. “Abi napıyosun?” dedim. Ama ben daha 24 yaşındayım, ne derlerse yapıyorum. Koydu zeytini yedirtti. Ondan sonra iki milyon satış geldi. Karabiberim çok güzel bir maceraydı, çok güzel bir espriydi. Göbekten göbeğe konulan zeytini alıp yemek... Şimdi seyrettiğim zaman kahkahalarla gülüyorum ama.

Size beste fabrikatörü diyorlar. Yeteneği ileriye götürmekde çok çalışmaya dayanıyor ki siz bu konuda çok çalışan birisiniz. İlham mi sizi buluyor yoksa ilham diye bir şey yok mu sanatta.

Bebek sahilinde yürüdüm, güneşe baktım, ay düştü, işte gece karardı, yağmur çiselemeye başladı, hemen gideyim şarkı yazayım, böyle bir şey yok. O bir anda gelen bir şey. Ben bazen sabah kalktığımda besteyi uyurken yapmışım gibi hissediyorum. Bir melodi var aklımda, gitmem lazım diyorum, iniyorum ve stüdyoya geçiyorum.

Siz yanınızda kayıt aleti taşır mısın?

Telefona kaydediyorum.

Melodiyle söz birlikte mi gelir sizde?

Melodi önce gelir, ondan sonra üzerine söz akar. Sonra sözün arızalarını düzeltirim, düzeltemediğim arızaları pes eder kasete koyarım. Ondan sonra milletin ağzına düşerim.

Şarkılarınızda aşkı çok anlatıyorsunuz. Gerçek hayata gelince nasıl oluyor bu iş mesela. Serdar Ortaç eşine nasıl anlattı aşkını?

Ben karıma aşık olduğumu anlatmadım. Ama hareketlerim, tavrım... 3,5 sene oldu bizim birlikteliğimiz. Bir sene nişanlı kaldık, geçen yaz da evlendik. Onu sevdiğimi kabul ettirene kadar soğuk terler döktüm, ne çektiğimi anlatamam şu an. Ama ben karımın saç teli bozulsa, tırnağı kırılsa kendi tırnağım kırılmış gibi hissediyorum. Bunu da ona hal ve tavırlarımla gösterdim. Seni benim kadar kimse sevemez ancak anan baban sevebilir diye izah ettim. Çünkü karıma sırılsıklam aşığım, canımın yarısı diyorum.

Konserlerinizde bir dönem ahhh çekip gerçek aşkı bulamadığınızdan yakınırdınız.. Şimdi buldunuz. Şimdi ne diyeceksiniz artık konserlerde ahhhlamalar hangi lafa bırakacak kendini...

Buradan sesleniyorum dünyanın en güzel şeyi evlilik. 45 sene beklemiş bir adamım. Eğer şu an evlilik için iki kere düşünüyorsanız sakın düşünmeyin. Benim yaşıma gelip de geç kalıp evlenmeyin. Ben hayatımın aşkını bu kadar sene sonra buldum. Allah her gidenin yerine daha iyisini getiriyor. Bugüne kadar ayrıldığım, boşandığım aşık olduğum, sevdiğim  bütün sevgililerimin adını söylesen dönüp bakmam. Benim karım gözümün bütün retinasını almış durumda.

Evlilik aşkı öldürüyor mu?

Asla öyle bir şey yok. Önce arkadaşlık. Eğer karınla arkadaş olabiliyorsan ömür boyu gider.

Genelde erkek sanatçılar evlenmekten kaçınır. Sizce bu doğru bir şey mi?

Karım dese müziği bırak gel İrlanda’ya yerleşeceğiz, sana orada çocuk yapacağım. Bugün İrlanda’ya yerleşir müziğe dönüp bakmam diyorum.

Aileniz hep müzik hayatınızı destekledi mi?

Rahmetli babam tornacı ol gel fabrikada çalış yönetime geç, dedi yıllarca. Şimdi ortanca kardeşim fabrikanın başında, ben tornacıyken babamın mesleğinden kaçtım. Beni Haydarpaşa Endüstrü Meslek Lisesi’ne yazdırdı, bitirdim okulu. Babamın yanında iki sene çalıştım. Sonra torna tezgahında ellerimdeki çapaklara baktım. Hayır, dedim. Ben bu insan değilim. Benim bu parmaklar piyano, klavye çalacak, çapak ayıklamayacak dedim. Ve çıktım kaçtım şarkıcı oldum.

Sanat yönünüzü babanızdan mı aldınız? Babanızın sanata düşkünlüğünü hep anlatırsınız.

Bence sanat yönümü annemden aldım. Babamla annem fasıl yaparlardı, otururlardı. Bende 2-3 yaşında onları dinlemeye çalışırdım. Annemin sesi çok güzeldir ve çok güzel şarkı sözü yazar, beste yapar. Ve okumadığım yüzlerce bestesi var annemin. Allah geçinden versin, annemi kaybetmeden, seneye onun adına bir albüm yapacağım, onun şarkılarını okuyacağım.

Bu albümde fazla balad olmamasına rağmen bir şarkı var ki; “Dedin Yok”

Sadece gitarla piyanoyla çalındı. Sadun Ersönmez yaptı. Şarkı son derece kaliteli güzel, bir şarkı. Geç anlaşılacak ama geç sevilecek.

Sosyal medya ile aranız nasıldır? Twitter’a bilhassa siz mi bakıyorsunuz yoksa asistanlarınız mı bakıyor?

Twitter’ın şifresi ve kullanıcı giriş bilgileri bütün ofisteki elemanların hepsinde var. Onlar hiç kullanmıyor sadece ben bakıyorum. 720 bin takipçim var şu an. Geç girdim Twitter’a. Benim adıma bir sürü Serdar Ortaç hesabı var. Bende kendi hesabımın sonuna s koydum Serdar Ortaçs gibi oldu. 720 binde kaldım. Parayla takipçi satın alma varmış, onu öğrenirsem hemen alacağım 3-5 milyon kişi.

Fanlarınızla iletişiminiz nasıldır? Dinler, inceler misiniz fanlarınızın fikirlerini?

Türkiyede 40 milyon internet kullanıcısı var. Bunun 20 milyonu çok aktif. 1,5 milyonuda sürekli benimle muhabbet halinde. Hepsine cevap vermeye çalısıyorum. Fakat şimdi tabi hem evlilik, hem kasetin yeni çıkması. Onlarla oturup bir kafeye gidip yemek yemeyi beceremiyoruz. Ama eskiden toplanır kafeteryalarda, restoranlarda sürekli muhabbet ederdik. Kasetin ismi için onlara sordum; Çek Elini Kalbimden mi, Konuş mu, Balım mı? Çek Elini Kalbimden’i seçtiler. Ben de onu koydum. Şu an pişmanım. Onun yerine Balım koyacaktım.

Hayatınızda Ebru Gündeş’in yeri ayrı sanıyorum. Başka kimin yeri çok başkadır?

Bengü de var, Ebru Gündeş’le limoniyiz biraz. Kocası tutuklandı başından olaylar geçti bir telefon açıp da Ebru’cum “Geçmiş olsun” demedim. Ama kimse benim içimi bilmez, ben Acıbadem’de serumla MS için kortizon alıp  ayılmaya çalışıyordum. O yüzden ne kimseye geçmiş olsun demeye beynim vardı ne sabrım vardı. Bana kırılmış olabilir kocasıyla da arkadaştık o da Ebru da artık aramıyor. Demek ki kırılmışlar.

Sinemaya bakış açınız nedir? Geçenlerde küçük bir rol aldınız eşinizle. Setten keyif aldiniz mi?

Ben sinemayı çok sevdim. 35 saniye çıktık karımla. Çok az bir rolümüz vardı. Ama bütün tekliflere açığız, ben de açığım o da.

Seneler nasıl geçiyor anlamıyor insan. Yaşlanmak korkutuyor mu sizi?

Hepimiz eninde sonunda yaşlanacağız ve gideceğimiz yerde kefen içinde  toprak altı. O yüzden öbür dünyada da bir bu kadar daha ömrümüz olacak diye hissediyorum. O yüzden korkmuyorum yaşlılıktan. Tabi ki 70’lerinde kimse vefat etmek istemez. Rahmetli babam 70 gelmeden vefat etti. İsterim ki böyle 80 yaşıma geldiğimde çocuğumu, torunumu, yeğenlerimi göreyim falan.

21 yılda o kadar çok hit çıkardınız ki Serdar Ortaç ismi kolaydan yok olmaz diyorum ben hep. Bir yirmi yıl sonra coverlanmamış şarkınız kalmayacak farkinda mısınız? İlerde eserleriniz bir site gibi gelir getirecek ailenize farkında mısınız?

Farkındayım. Keşke 20 yıldır ürettiğim bu şarkıların teliflerini şimdi alabilseydim de rahat bir yaşama kavuşsaydım. 20 sene sonra evet dediğin olacak ama öldükten sonra değer bilinmek. Bilmiyorum yukarıdan seyredecek miyiz acaba?

İlk başladığınızdan bugüne sahnede eğlence anlayışı bile değişti. Cep telefonları yüzünden konser dinleme adabı bile değişti. Foto ve video çekmekten konser dinlemez oldu insanlar. Adapte olabildiniz mi bu değişikliklere?

Ben sahnede okurken bütün millet cep telefonuyla kaydediyor. Yahu anı yaşasana orada adam şarkıyı söylüyor. Telefona kaydettiğin videoyu belki iki kere seyredeceksin ya da hiç seyretmeyeceksin. Bu alışkanlığından vazgeç, o anı yaşa.

Çok ilerde Serdar Ortaç denilince sizin için ne denilmesini isterdiniz?  Nasıl anılmak hoşunuza gider?

Şu an sosyal medyada tüm sevenlerim popun kralı diyor, beste fabrikatörü diyor ya tornacı da deseler aynı şey. Hiçbir şey fark etmez benim için. Adam gibi adam diyorlar. Yıllar sonrada hatırladıklarında müziğini yapıyordu kimseye yalakalığı yoktu bunları desinler.

 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.