Attila Atasoy... 'ŞÖHRETİ PARAYA ÇEVİRMEYİ BECEREMEDİM!'

Gezdiği 158 ülkeden aldıklarıyla "Bütün dünyayla yaşamak istediğim için kendi lunaparkımı oluşturdum" diyen ve şimdilerde 50. sanat yılını kutlayan Atasoy, merak edilenlerini Habertürk'ten Aytekin Teker'e anlattı.

Türk pop müzik sanatçısı Attila Atasoy ile "Deli kızın çeyizi gibi" dediği evinde buluştuk.

Atasoy, "Müzik hep hayatımda vardı. Çocukluğumdan gelen bir ilgi diyebiliriz. Mazbut bir aileden geliyorum. Memur ailesiyiz. Ailede bir ben sarıyım. Milas'ta doğdum.

Dedelerimiz Kırım Türkü. Kanuni zamanında gelip Marmaris Kalesi'nin komutanı olmuş. Rodos fethedilmiş ama dedem kale komutanı olarak kalmış. Sonra da adalardan kız alınmış.

Büyük babaannem İstanköylü (Kos). Anne tarafım Yatağanlı. Müzisyen de yoktu ailede. Babam da 'Oku, adam ol' derdi" ifadelerini kullandı.

69 yaşındaki usta müzisyen, "İlkokulda düzenlenen müzik yarışmasında birinci oldum. Gazi Üniversitesi'nde Eczacılık öğrencisiyken 1973’te Ankara’da Türk sanat müziği ve Türk halk müziği modernizasyon çalışmaları yapıyorduk.

Aynı yıl da ilk kez TRT'de televizyona çıktım. Şenay’ın 'Sev Kardeşim' şarkısını ilk kez söylediği programda gitarımı çalarak şarkı söyledim" dedi.

EUROVISION ELEMELERİNDE İKİNCİ OLDU



Attila Atasoy, şöhretinin ilk perçinlendiği zamanın 1975'te Türkiye'de ilk kez yapılan Eurovision Şarkı Yarışması elemeleri olduğunu belirtti. Semiha Yankı, 'Seninle Bir Dakika' şarkısı ile Türkiye'yi temsil etme hakkı kazanırken, Attila Atasoy 'Dilenci' şarkısıyla yarışmada ikinci olmuştu.

Atasoy, "Kıbrıs Barış Harekatı'ndan yeni çıkmışız. 'Vatan Millet Sakarya'nın olduğu dönemlerdi. Herkes cebinden para verip posta çekleriyle oy verdi. Ne günümüz teknolojisi ne de cep telefonu var o zamanlar tabii. Büyük bir olayın neferleri olduk" dedi.

"PİYASAYA AYAK UYDURAMADIM"

1982'de Bulgaristan'da Altın Orfe Müzik Festivalinde 'Fırtına' ve 'Like a Bird' ile Türkiye'yi temsil ederek iki özel ödül kazanan Attila Atasoy, "Kariyerimle ilgili hiç pişmanlığım yok ama müzik piyasına ayak uyduramadım.

Düşen - kalkan yalnız bir savaşçıydım. Hiç menajerim olmadı. Düzene ayak uyduramadığım bir yapım olduğu için açıkçası çok zorlandığım dönemler oldu. En ünlü zamanlarım en parasız zamanlarım oldu. Şöhreti paraya çevirmeyi beceremedim.

Assolistik sistemine de karşıydım. Konser büroları vardı bizi yönlendiriyordu. Bu piyasada kendiniz olarak kalmak zordu. Daha az parayı daha çok huzuru seçtim" şeklinde sözlerini sürdürdü.

"BİZİM DÖNEMİMİZ ÇOK ZORDU"

Geçmiş ile bugünün Türkiyesi'ndeki müzik sektörü hakkındaki görüşlerini de dile getiren sanatçı, "Teknoloji çağına pek ayak uyduramadım. İnternetin ve sosyal medyanın gelişimiyle müzisyenler için özgür platformların olması çok değerli.

Müzisyenler seslerini çok rahat duyurabiliyor. Biz TRT'de üç ayrı denetime giriyorduk. Plağı olmayan ile röportaj bile yapılmazdı. 1970'lerin ilk yıllarında Ankara, Eskişehir ve biraz da İstanbul'da meşhurdum. Televizyona çıkıyordum.

Hey Dergisi'ne gittim. 'Plağı olmayanla röportaj yapmayız' dediler. Hırs yaptım. Diskotürk Plak’ın müzik yönetmeni Şeref Yüzbaşıoğlu ile görüşmelerimiz başladı.

Plak yapsın diye Ankara’dan arıyorum. Öyle bir sık boğaz ettim ki kurtulalım diye çağırdı. Sonra birlikte 1974’te ilk plağım 'Cüce'yi çıkardık" dedi.

"ŞARKILAR ÇABUK TÜKETİLİYOR"

Attila Atasoy, "Artık şarkılar 3 - 4 ayda unutuluyor. Vahşi kapitalizm bütün dünyayı ağına almış durumda. Çok hızlı tüketen ve kalabalık bir dünyadayız.

Müzikte de herkes istediği gibi bir şeyler çıkarıyor. Bu özgürlük güzel ama farklı olan daima kazanacaktır. Günümüzde rapçileri de RNB'leri de dinliyorum. Edis, Buray ve Zeynep Bastık'ı beğeniyorum" diye konuştu.

"HAYATLA KURDUĞUM EN ÖNEMLİ KÖPRÜ MÜZİK"

50'nci sanat yılını kutluyan Attila Atasoy, şunları aktadı: 'Bir Varmış Bir Yokmuş' adında bir şarkı çıkardım. Herkes huzursuz ve tahammülsüz. Sürekli gerilim ve kavga halinde olan insan manzaraları etkiledi.

Halbuki şarkının adı gibi: Bir varmışız, bir yokmuşuz. Teknoloji ve akıllı telefonlar insanların aklını alıyor. Şarkıda hem kendime hem de genel bir dokundurma yaptım.

Maddi karşılığı olmasa bile hayat ile kurduğum en önemli köprü müzik. Bu köprü hayatı yaşanılır kıldı bana. 50'nci sanat yılımı da kendi kendime kutluyorum.

"ECZANEYİ BATIRDIM"



Attila Atasoy, "Eczacılıktan iyi dereceyle mezun oldum ama ticareti beceremedim. 29 yıllık eczanemi 11 yıl önce batırdım ve kapattım. Dediğim gibi ne para hırsım vardı ne de ticarete yatkınlığım.

Eczaneye geleni geri çeviriyordum. 'Evde şunu şunu karıştır onu iç, daha iyi gelir' diyordum. Aklım fikrim müzikteydi çünkü..." dedi.

158 ÜLKEYİ GEZDİ

Aynı zamanda bir gezgin olan Attila Atasoy, "UNESCO Dünya Mirası Gezginleri ve Gezginler Kulübü'nün onur üyesiyim. 158 ülke gezdim. Gezginlik bana çok iyi geldi.

Paris ve Londra'ya herkes gider ama biz gidilmesi zor yerlere gittik. Borneo'da, Papua'da, Kongo'da, kabilelerle yaşadık. Gezginlik beni şöhret çıkmazından kurtardı.

Televizyonlardan program yapmam için teklif geldi ana Paris ve Londra gibi yerleri gezmek istemedim" ifadelerini kullandı.

"ANNE VE BABAMIN EVLERİNİ SATTIM DÜNYAYI GEZDİM"



Attila Atasoy, "Ailemin mal varlığı olmasaydı sürünürdüm, yine haddimi bilirdim ama ona göre çok daha makul yaşardım" ifadelerini kullanırken bir itirafta da bulundu:

'Dünyayı nasıl gezdiniz?' dersen annemin ve babamın evlerini sattım. Sonra geri kalan para ve kendi biriktirdiğim ile oturduğum evi aldım. Hiç para kazanma hırsım yoktu, kazandığımı da yönetmekte zorlandım.

Attila Atasoy ayrıca, "Gezginlik 1987'de başladı diyebilirim. Eczanemin yanına bir seyahat acentesi ofis açmıştı. Promosyon yaparak Bangkok, Pattaya ve Singapur turu düzenlemişlerdi.

Daha önce ABD'ye, Tunus dahil Avrupa'nın pek çok yerinde bulunmuştum ama gezgin anlamında ilk olarak Bangkok, Pattaya ve Singapur'a gitmiştim.

Ben gittiğim yerlerin yaşamına sızmayı istedim ve onu yaptım. Oradaki insanların yaşadığı hayatı yaşamak istedim. Yerel halk, nerede yiyip, içiyorsa oralarda yiyip içtim. Mynmar'da böcek yemişliğim bile var" ifadelerini kullandı.

'Düş Peşime' adlı bir kitabı da bulunan Attila Atasoy, "Gezdiğim yerleri sohbet kıvamında yazmak bana daha iyi geldi. Kitabın aynı ismi taşıyan şarkısını da yaptım.

Orijinal yazılarım attilaatasoy.blogspot.com'da. İsteyenler oradan bakabilir. Orada görselleriyle beraber 71 tane yazım var" dedi.

"EN ÇOK GEZERKEN OKUYAN BİLİR"

"Çok gezen mi, yoksa çok okuyan mı bilir?" sorusuna ise Atasoy, "İkisi birden bence. Gezerken okuyan bilir" yanıtını verdi. Atasoy, en etkilendiği yerleri de şöyle açıkladı: Borneo, Amazonlar, Patagonya, Kongo ve Vietnam.

"HAVALİMANINDA TUTUKLANDIM"

Unutumadığı bir anısından da bahseden Attila Atasoy, "Endonezya'ya gitmiştim. Gittiğimde de sakalımı kestim bronzlaşayım diye. Dönüşte Singapur Havalimanı'nda beni tutukladılar.

Çünkü pasaporttaki fotoğrafımla alakam yoktu. İnandıramadım, polisleri ikna edemedim. İki saat tutuklu kaldım. Konsolosluğu aradım öyle bıraktılar" ifadelerini kullandı.

Attila Atasoy, "Müzik mi, gezginlik mi? ikisinden birini seçmek zorunda kalsanız, tercihiniz ne olurdu" sorusuna ise "Müzik tabii ki" yanıtını verdi.

Gezginliğin kendisine kattığı şeyleri de anlatan Attila Atasoy, "Farklı kültürleri görmek buradaki kısır döngülerden, küçük hesaplardan kurtardı beni. Hayata doğru perspektiften bakan bir dünya vatandaşı olmamı sağladı" dedi.

"EVLİLİK ADAMI DEĞİLİM"

1995 yılında ekonomist Füsun Fesli ile evlenen Attila Atasoy'un bu birlikteliği 5 yıl sürmüş. 26 yaşında Ada isminde bir kızı olan Atasoy, "Kızım İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Şimdi Hollanda'da yüksek lisans yapıyor" ifadelerini kullandı.

Evlenmeyi bir daha düşünmediğini belirten Attila Atasoy, "Her şeyin ters gittiği bir dönemde bana çok iyi arkadaşlık eden bir hanımefendi ile evliliği ve babalığı denemek istedim.

Çok da güzel bir çocuk sahibi oldum ama devamı gelmedi. 5 yıl sürdü, 2000'de boşandık. Evlilik adamı olmadığımı anladım" şeklinde sözlerini sürdürdü.

"TEK ARZUM HUZUR VE SAĞLIK"

Yaşamını İstanbul Ulus'ta sürdüren Attila Atasoy, "Sokaktan beslenen bir insanım. Lüks yerlere gidip yemek yemeği hiç tercih etmedim. Haftada 1-2 gün arkadaşlarla toplanırız.

Onun dışında müzikal çalışmalarımı sürdürmeye çalışıyorum. Aralıklarla olsa da sahne hayatım devam ediyor. Geleceğe dair hiç planım yok aslında tek arzum huzurlu ve sağlıklı olmak.

Bir de gitmek istediğim yerler var özellikle Pasifik Okyanusu'ndaki Palau, Vanuatu ve Solomon Adaları gibi" dedi.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Röportaj Haberleri