Seyfi Dursunoğlu? ZEKİ DEĞİLİM AMA PRATİK ZEKAYA SAHİBİM?

Seyfi Dursunoğlu? ZEKİ DEĞİLİM AMA PRATİK ZEKAYA SAHİBİM?

Ferhat Şirin, bu kez sıra dışı sorularıyla Seyfi Dursunoğlu'nu terletti? Dursunoğlu'da tüm içtenliğiyle Şirin'in sorularını yanıtladı?

Bu röportaj Mediatürk dergisi için Ferhat ŞİRİN tarafından yapılmıştır?

Huysuz Virjin ile röportaj yapmak için Çengelköydeki doğa ile içiçe muhteşem evinde randevulaştık.

"Aman ne beş dakika erken ne de geç git eve almaz" dediler. Erken gitmemize rağmen son derece samimi sevgi dolu karşıladı bizi. Söyleşimiz sırasında yıllar evvel dualarında "bana bir ev nasip et sonra canımı al" demiş şimdi ise sürekli eve tamirat yapıyormuş.

Vedalaşırken gözleri doldu dönüp sarılmamak için zor tuttum kendimi? İlk kez konuğumla vedalaşırken ağlamamak için kendini zor tutan Huysuz Virjin'e sevgi dünyası için teşekkür ediyorum.

**********************

-Psikolojik şavaşta yenilen kişiler bilgi gücü zayıf kişiler midir?

"-Genel olarak, yenilen insan zayıf insandır. Her olayda bu geçerli yalnız psikolojik olaylarda değil, her olayda zayıf insan yenilir. Bu kaideyi bu sualinizi bozmaz."

-İnsanoğlu inandığı hayata denk midir? Yapabileceği düşündüğü kadar mıdır?

"-Tabiî ki yapabileceği düşündüğü kadardır ama, düşündüğü kadarını yapabilen insan bence iptidai insandır. Düşüncesi çoğaltıp daha iyi şeyler yapma isteği duyarsa, o insan daha faaldir. Denk olduğuna inandığı için, bir şeye inanmıştır. O onun için denktir. Ama tetkik etse araştırsa o ona denk gelmeyecek, kafi gelmeyecek. Ama araştırma olayı bu. Bu da tabii tahsilden geçiyor. Yani Tahsil durumunla orantılı bir şey, cahil olan bir insan çok kötü bir yerde de yaşabilir. Benim kaderim buymuş der, sesini çıkarmaz. Ama kültürlü olan bir insan benim yaşamım bu değil, bir şeyler yapmam lazım der. Bu ben yaptım. 18 sene devlet memurluğu yaptım. Şişli'de oturuyorum. Her gün yolu yürüyerek gidiyordum. Bir şey yapmalıyım bu memuriyetten kurtulmalıyım. Ne yapmalıyım. Her gün sokaklarda böyle düşünerek yürüyor bir adam, deli dersiniz görseniz, ama düşünüyor ama sonra ne oluyor?.. Nitekim bunu yaptım da, terzinin yanına girdim. Çok dikiş bilen bir insan değilim, boncuk işledim. Elbiselere boncuk işledim. Oradan para kazandım. İllaki bir şey yapacam diye karar verdim. Allahın sevgili kuluymuşum. Bu arada Beylerbeyi'nde amatörce yaptığım işi gören insanlar, bahsetmişler bir yerlere sonra bu işin yolu açıldı. Ama ben gene inadımda devam ediyorum. Bu olmayabilirdim ama bir terzi olabilirdim. O zamanlar terzinin yanında çalışıyorum arkadaşlarıma memur arkadaşlarıma perde dikiyorum. 3 Kuruş para kazanıyorum. Olanla yetinmedim. Bence de insanlar yetinmemeli, yani sen şimdi muhabirlik yapıyorsun.

Ama "Ben bir gün bu derginin genel müdürü olmalıyım" demelisin. Ömür boyu muhabir kalamazsın. Bilmelisin bunu, bunun için çaba sarf etmelisin. Aksi halde böle evlere çanak çömlek götüren muhabir olarak kalırsın."

-Zaman zaman karşınızdaki insanlardan, hissizlik hissi canınızı acıtır mı?

"-Söylediğim herşey heralde yazılacaktır. Bu suali sizin gibi zeki görünüşlü bir insanın sormamasını tercih ederdim. Çünkü bu sorduğunuz sualin cevabı da içinde, herkesi rahatsız eder."

-Peki! Zaman zaman kişisel tarihinizi yeniden düzenleme zekasına sahip misiniz?

"-Bu zekaya sahip miyim bilmiyorum ama muhakkak ki her yaşı ilerleyen insan, bugün bile gençliğimin bazı dönemlerine, yatağımda uyandığımda gözümün önünden geçirdim. "Gençler konuşur, yaşlılar düşünür." diye bir atasözü vardır. Ben bununla hakikaten gurur duyuyorum. Yaşlılar gençliğini düşünüyor. 'Daha iyiydim, daha güzeldim, daha faaldim. Şunla şunu yaşadım, bununla nu yaşadım' diye muhasebesini otomatikman yapıyor. Çünkü yaşadığı durumda fazla fonksiyonel değil, fazla hareketli değil, yaşından ötürü... Bazı şeylerden feragat etmiş. Veya bıkmış veya olaylar onu terketmiştir. O bakımdan gençliğin muhasebesini her zaman yaparım.

Ama çok istikrarlı bir yaşamım olduğu için, şunu da yapmasaydım diyecek bir şeyim yok... İyi ki yapmışım diyorum?

Mesela terzinin yanında çalışmak, maaşımın dışında para kazanmak güzel geldi. Onu genişletmek ihtiyacı hissettim. Daha faal oldum. Şarkıcı olmak istedim. Şarkı söylemek istedim. Bir gazete de ilan gördüm. Şarkıcı aranıyor diye; İstiklal Caddesi'nde bir yer, memurluktan çıktım. Elimi yüzümü yıkadım. Temizlendim giyindim, geldim, istiklal Caddesi'nde bir yer merdiven var, çıktım geldim. Orada birisi oturuyordu. 'Gazetedeki ilanınız için geldim efendim' dedim.." Uy ben gari bekliyordum sesiniz nasıl bir bakalım' dedi. Orada bi ud'çu oturuyordu. Baktılar 'iyi' dediler. Yani şarkıcılığa da özendim.

İşe başladım? İkinci günü gelen müşteri o kadar adi bi herifti ki, türkü istedi. 'Türkü bilmiyorum efendim' dedim. 'Bilmessen ne iş yaporsun orda' dedi. '

'Çok haklısınız' dedim mikrofonu bıraktım, yürüdüm gittim. Yani o memuriyetten kurtulmak için daha rahat yaşamak için elimden gelen bütün çabayı sarf ettim."

-Duygusal zekanızı nasıl kesfedersiniz? Seyfi Bey?

"Şimdi herşeyden evvel zeki misiniz diye sorun, ben kendimi zeki kabul etmiyorum. Çünkü niye; hayatımda bir tane ev yaptırdım. Bu evi ben yaptırdım. Bu arsayı bana bulan herif Lorenzo Lamaza benziyor diye evimin mimarlığını ona verdim. Yani bu yaşımdan sonra yeniden ev yapma imkanım yok. İyi olsun ayol, yani o kadar çok mimar tanıdıklarım var ki ve onlar bana bunu bedava yaparlardı. Ama bu herif bana 2 milyon dolara çıkardı. Meğer Göksu evlerinde bi ev almış, 10 kamyon çimento geliyor. 5'i buraya, 5'i oraya... İşte onun için 2 milyon

dolara çıktı. Ama zeki olsam bunu yapmazdım. Benim pratik bi zekam var. Zeki değilim, zeka ayrı bir şey, Pratik zeka ayrı birşey... Hazır cevaplılık, oda gözleme dayanıyor. Çok gözlem yaparım. Benim işimin esası gözlem. Diyeceksin ki; ona nasıl bir laf atabilirim. Nerden girebilirim diye düşünebilirsin. Yani pratik bi zeka var. Zeki olmadığım için, sualiniz cevabını ancak bu

kadar verebiliyorum!.."

-Size göre şiddetin sistemli bir biçimde kullanımı nasıl olmalı?

"-Valla!!! Bana göre şiddet hiç olmamalı... Ama var... İsterseniz onu tatbik eden insanlar sorun. Şiddet diye bir şey düşünemiyorum. Ben köpeğime de, kedime de, kuşuma da şiddet gösteremem. Hayvan oldukları halde gösteremem. Hele insan'a şiddete hiç tahammülüm yok. Ama bu aralar çok çoğaldı şiddet. "

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum