Avukat Aslı Nur Çanakçı

Avukat Aslı Nur Çanakçı

ÜNLÜLERİ SARSAN TEFECİLİK OPERASYONU VE PAHABİÇİLEMEZ ‘ARABESK’ VASİYETLER!

Ekonomik suçlar benim fakültede en sevdiğim seçmeli dersti. Özellikle tefecilik suçu favorimdi çünkü mağduru iki kere mağdur eden bir suç olması niteliği sebebiyle cezasının ağırlığı da göz önünde bulundurulduğunda parayı satan insanların cesaretini asla anlamazdım. Son günlerin en bomba magazin olayı bacılarımızın bacısı Seda Sayan’ın mağdur sıfatı ile tefecilik soruşturmasında ifade vermesi yazımın yıldızı oldu.

Sizlere önce kısaca ‘TEFECİLİK SUÇU’ nedir onu izah edeyim ve ‘mağdur’ sıfatıyla ifade veren Seda Sayan’ın bu bir ‘ALGI OPERASYONU’ diye neden açıklama yaptığını anlatayım…

************

Kısaca kazanç sağlamak amacıyla para satmak olarak nitelendirebiliriz. Faiz miktarı yasal sınırları aşan para ödünç verme, senet kırdırma ve pos cihazından hizmet ya da mal almış gibi göstererek faizle nakit para almak tefecilik olarak değerlendirilmekte. İki ana unsur mevcut suçun oluşabilmesi için birincisi ödünç verilenin para olması, her ödünç verilen mal tefecilik olarak değer kazanamaz konusunun para olması gerekir. Bir diğer unsur ise bu durumdan kazanç elde etmek yani ödünç verilen paranın geri ödemesinin kazanç elde edecek nitelikte faizli olması durumu. Örgütlü suçlar dahilinde olabilecek bir suç olan tefecilik eğer ki birden fazla kişi ile kazanç sağlamak amacıyla işlenmekte ise çete olarak görülür ve verilecek ceza iki kat artar. Ceza bakımından 5 yıl altı hüküm alan suçlardan da olabileceğinden hükmün açıklanmasının geri bırakılması durumu yaşanabilir. Yani kişinin daha önce bir suç geçmişi yok ise suç sabittir ancak devlet 5 yıl süre ile başka bir suça karışmamak kaydıyla infazı erteler.

Bacıların bacısı Seda Sayan ise bu suç ile alakalı Örfi Bilgin’in aynı zamanda yapımcı da olması sebebiyle kendisinden senet aldıysa bile senetlerin hizmeti karşılığı alındığını ifade etmiş. Yani Örfi Bilgin hakkında yürütülen soruşturma her ne kadar tefecilik suçunu içerse de hem şu an kendisi sadece şüpheli sıfatına haiz yani sanık değil. Hem de Seda Sayan kendi adına “ben mağdurum dememiş” benim bildiğim ama yasal sebeplerden ötürü size söyleyemeyeceğim kaynaklardan edindiğim bilgilere göre program yaptığı dönemlerde ödemeleri senet olarak aldığı doğrultusunda aslında Seda Sayan’ı da suça iştirak eder gibi ifade vermiş bir başka ismin savcının Seda bacımızın ifadesini mağdur olarak almayı tercih etmesiyle karışmış gündem.  Seda Sayan’ın sosyal medya hesabından yaptığı açıklamanın da nedenini böylece anlamış oluyoruz çünkü kendisi ben mağdurum dememiş. Örfi Bilgin’e geçmiş olsun dileklerimizi iletirken senet ile ödemelerin tefecilik kapsamında yanlış değerlendirilebileceğini hatırlatıp bu konu hakkında mağdur olduğunu iddia eden isimlerle yaptığı özellikle kayıtlı belgeleri savcılığa sunmasının soruşturmanın takipsizlik almasında rol oynayabileceğini belirtmek isterim.

**********

Gelelim vasiyete itiraz haberleriyle gündemi meşgul eden Merhum Arabesk Babamız Ferdi Tayfur ve açıklanan vasiyetnamesine:

Ferdi Tayfur’un yasal mirasçılarının birçoğunun adının geçtiği bir sosyal medya paylaşımı ile Türkiye’nin önemli vakıf ve kurumlarına bağış bıraktığı açıklanmış. Bu durum ardından da saklı pay mirasçılarından  Tuğçe Tayfur muhtemelen saklı payının işgale uğradığını düşünerek terekeye (tereke miras bırakanın tüm hak ve borçları demektir.) itiraz hakkını kullanmış ve mirastan doğan hukuki menfaatini koruyacağını açıklamış. Vakıf ve derneklere bağışta vasiyetnamenin kuvveti çok önem arz etmekte. Ferdi Tayfur’un sağlığında vasiyetnameyi resmi vasiyetname olarak şahitler ve noter tasdiki ile birlikte Akıl sağlığının da durumu kavramada yeterli olduğuna dair raporla kuvvetli bir durum varsa Tuğçe Hanım ve diğer saklı paylı mirasçılar açısından vasiyetname iptali zor gözüküyor. Çünkü en kuvvetli vasiyetname resmi ve noter tasdikli olanıdır. Bu durumda da saklı paylarına dair müdahale mevcut ise tenkis davası (diğer adı denkleştirme ve vasiyetnamenin saklı pay oranının ve diğer mirasçılar açısından yeniden hesaplanması olarak açıklanabilir.) açmakta beis yoktur lakin kendisinin de belirttiği üzere uzun sürme ihtimali yüksek davalardır ama 1 yıl ama 10 yıl…

************

Gelelim Turabi’nin muhteşem gerilla reklam kampanyasına. Bu durumu bu şekilde ifade etmemin sebebi günümüzde değer kazanan asıl durumun etkileşim fazlalığına olması maalesef nitelik artık önemli değil. İtibarın ne kadar etkileşim aldığıyla alakalı olduğu sisli ve puslu bir dönem geçiriyoruz. Hakkınızda eskiden asılsız ve kötü izlenim bırakabilecek söylentiler olsaydı insanlar iftira sebebiyle suç duyurusunda bulunur itibarlarının zedelendiği endişesi ile gururlarını kurtarmaya bakardı. Lakin günümüzde öyle bir hal aldık ki sosyal medya sağ olsun, konuşul da nasıl konuşulursan fark etmez. İşte tam olarak bu düsturdan feyz alan eski survivor Turabi kadın ve cinselliği birleştirdiği şarkı sözlerine sahip olan ve oldukça aşağılayıcı ifadelerle dolu bir şarkı yayımladı. Bu şarkı savcıların da dikkatini çekmiştir umarım lakin bakanlık önce davranıp şarkı sözlerinin yaşı küçük dinleyicilerin dikkatini çekebileceği endişesi ile erişim engeli getirdi ki bence de oldukça doğru bir karar.

Bu nefret ünlüsü olma ya da nefrete dayalı etkileşim çekme durumu özellikle Amerika’da oldukça yoğun kullanılıyor. Yasak olanın tatlı ve ilgi çekici olması sebebiyle özellikle yasaklanması için bazı reklam kampanyaları yapılabiliyor. Kaldı ki Turabi’nin sosyal medyadan kendisinin muhteşem sanat eserinin kıskançlıktan kudurmalara yol açtığını iddia ettiği paylaşımı da bu nefret kampanyasını sahiplendiğini açık ve net ortaya koyuyor.

Burada erişim engeli de doğru karar, kendi adına itibar kaygısı zaten taşımayan Turabi’nin gerilla marketing stratejisi de doğru karar. Doğru olmayan tek durum kendisinin ifadesinin alınması için mahkeme kararı ile yakalanma talebi çıkarılması. İfadesine başvurulması tabii doğal ancak içeriğinde ne yazılırsa yazılsın bir şarkı ( gerçekten şarkı olan sanat eserlerinden özür dilerim) için mahkemenin yakalama emri vermesine şaşkın ve üzgünüm. Turabi’nin sınırları zorladığını kabulümle beraber devletin her sınır zorlayana yakalama çıkarmadığını eğer bu yapılacaksa şu an üzüntülü bir yıldönümü yaşadığımız deprem firarileri için bu emirlerin neden çıkarılmadığını sorgularım.

******************

Magazin gündemi her hafta adliyelere gelmeye devam edecek ve biz de yazmaya devam edeceğiz. Bir sonraki yazımız yine sizleri ünlüler dünyasının zaman zaman küçük hesaplarının mahkeme restleşmelerine şahit edecek. Bazen de küçük olayların süjesinin ünlü olması sebebiyle nasıl büyütüldüğüne hayretle açıklayacak. Yoğun tempo süregelen hayatımızda bir kahve molasına keyifle eşlik etmek üzere hafta ya da sözleştik. İyi haftalar dilerim.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.