H.FEHMİ KETENCİ

H.FEHMİ KETENCİ

YAZ EKRANLARININ ARTILARI EKSİLERİ?

Yaklaşık 15 gün süren Karadeniz gezisinden sonra bir hafta önce İstanbul'a döndüm? İtiraf etmeliyim ki hala etkisinden kurtulamadım ve tadı damağımda kaldı?

Karadeniz gezimizi arabayla Sakarya Karasu'dan Karadeniz kıyısına inerek başlattık.. Ve gezimiz, ilk konaklama yerimiz olarak düşündüğümüz Amasra'ya kadar, yorulduğumuzda çay molası vererek devam etti.. Akçakoca'da kahvaltı yaptık?

Amasra'ya kadar sahil çok güzeldi, orada bir gece konaklamadan ve Amasra salatasını tatmadan edemedik?..

Amasra; değil Türkiye'nin bana göre dünyanın; doğa ve tarihin içiçe olduğu, sosyal yapısı ve bu doğal özelliklere insan emeğiyle eklenen modern güzellikleriyle en güzel bir kaç yerinden biri?

Amasra yerel yönetimini de kutlamadan geçemeyeceğim.. Gelen yerli ve yabancı turistlere inanılmaz güzellikler ve kolaylıklar sağlamışlar? İlçenin her yeri tertemiz?Pazarlar ve çarşıları çok düzenli?Tek şikayet ise fiyatların çok yüksek olması..

Ardından sahilden yola devam..

Karadeniz çok güzel de bu bölgenin güzelliğine yakışmayan orta karadeniz sahilinden giden karayolları? Amasra'dan Samsuna kadar yollarda çektiğimiz sıkıntı ve tedirginliği, korkuları anlatmak mümkün değil.. Hele hele; İnebolu Sinop arası neredeyse unutulmuş gibi? Gece o yollarda seyahat için yürek ister? Gerçekte bu bölgenin karayoluna hiç bakılmamış?

Her neyse? Şimdi sizlere bu geziyi anlatacak değilim tabii. Yaz ya, tatil dönemi, bu tatil gezisinden bir iki notu iletmeden edemedim?Şimdi biz asıl konumuza dönelim?

xxxxxxx

PROGRAMLARDA YAZ UCUZLUĞU!...

Asıl konumuz televizyon ekranlarına yansıyanlarla ilgili görüş ve eleştirilerimizi,buraya altarmak?Aslında, televizyonlarımızla ilgili olarak görüş ve eleştirileri aktarmak için gözünüzü dikip ekranları sürekli takibiniz veya görüş bildireceğiniz bir programı baştan sona izlemeniz gerekmiyor?

O programı veya o televizyonu kısa bir süre izlemeniz yeter de artar bile?

Televizyonlarımız şu sıralar; bu dönem için hazırlanan, içleri pek de dolu olmayan, yapım olarak pek de özen gösterilmeyen yazlık programlarla doldurulmuş durumda?

Bütün iddialı diziler ya final yaparak bitirildi ya da 'sezon finali' denen kandırmaca ile yeni dönemde sözde kaldığı yerden devam ettirilmek üzere şimdilik acele bir sonla rafa kaldırıldı?

Bu arada geçen dönemin bazı dizileri bıktırıcı tekrarlarıyla bıktırıcılığını had safhasında, dolgu programlar olarak görevlerini sürdürüyorlar?

Kısacası; her dönem olduğu gibi bu yaz dönemi de televizyonlarımızda aynı sıkıcı durum devam ettiriliyor.. Bir iki yazlık eğlence yarışma programını ayrı yere koyarsak diğerlerini, özellikle yazlık ucuz prodüksiyonlu dizileri kimsenin izlediğini sanmıyorum?

xxxxxx

BİR MEHMET ALİ SHOW; ÇARKIFELEK

Bu döneme damgasını vuran programlardan en ilgi çekeni tabii ki ünlü şovmen Mehmet Ali Erbil'in özgün katkılarıyla kaldığı yerden devam eden Çarkıfelek?

Kendini yenilemiş olarak ekrana dönen Çarkıfelek şu sıralar ekranın en keyif veren, izlenen programı? Program; izleyince göze batan bazı defoları olmasına rağmen, iyi yönleri kötülerinden çok fazla olduğu için başarılı performansı ile övgüyü hak ediyor?

Bu arada, hiç eksilmeyen enerjisi ve sürekli kendini yenileyen haliyle M. Ali Erbil Çarkıfelek'in olmazsa olmazı? Ekranda istediği espriyi yapıyor, izleyici bunları izlemekten keyif alıyor? Hemen hemen her kes şakalarını kaldırabiliyor.. Yani alan memnun satan memnun..

xxxxxxx

KIVIRCIK TANER, ABARTMADAN!...

Yine bu döneme damgasını vuran, ekranlarda ilgiyle izlenen ve bu Pazar 4. Bölümü ekrana gelen İntercities-Şehirler Yarışıyor adlı eğlence-yarışma programı?

Çağla Şikel'in sunduğu, Kıvircık Taner (Taner Güngör) in hakem olarak eşlik ettiği; Pazar geceleri 19,45 de Fox TV ekranlarına gelen, Dünya'da izlenme rekorlerı kıran bir programdan uyarlanan eğlence şov-yarışma programı; Intercities-Şehirler Yarışıyor izleyenlere keyifli anlar yaşatıyor.. Oldukça özenle hazırlanmış yarışma platformları, dekorları ve Çağla Şikel'in oldukça başarılı bir performans gösterdiği sunumuyla, yaza damgasını vuracak eğlenceli programlardan biri..

İstanbul'da yapılan yarışmaya; yirmi şehirden onar kişilik gruplar halinde yirmi takım katılıyor. Şehirlerini temsil eden onar kişilik gruplar, özel olarak hazırlanmış platformlarda görsel zevki de olan, oldukça eğlenceli bir program. Takımlar her bölümde toplam yedi oyunda yarışıyor.

Program oldukça ilgiyle izleneceğe benziyor? Bu arada Kıvırcık Taner espri ve bazan sıkan hareketlerinin dozuna dikkat etmeli ve gereksiz abartmamalı. Oldukça iyi bir şov eğlence programı olarak izleyicinin ilgisini çeken Intercitis-Şehirler Yarışıyor başarısını sürdürecek gibi?

xxxxxxxx

TARTIŞILAN, TARTIŞMA PROGRAMI SUNUCULARI

Son zamanlarda gündemin en önemli konularından olan Referandum tartışmaları nedeniyle televizyon ekranlarında bir çok tartışma programına rastlıyoruz..

Tartışma programları önceden beri televizyonların en çok ilgi çeken ve izlenen programlarındandır.. Bu programlara ilgiyi arttıran en önemli unsurlar; programın konusu, programa katılan uzmanlar ve bu programı yönetenler.. Bu programlar genelde; güncel konuların bir tartışma platformunda tartışılmasıyla vatandaşı bilgilendirmeye yönelik programlar olduklarından buralarda siyasal amigo gibi bir tavır sergilemek izleyici tarafından hoş karşılanmıyor.. Son zamanlarda televizyonlardaki belirgin kutuplaşmalara bu tür yayınların katkılarının etkili olduğu göz ardı edilemeyecek bir gerçek...

Bu bir tatışma programıdır tamam da; tartışmaları iyice politize etmek, asıl konunun unutulmasına, izleyicinin konudan kopmasına neden oluyor.. Hele hele; tartışma programını yöneten program yönetimi de kontrolü elinden kaçırınca ekrandan yansıtılanlar karmaşa yaratıyor, izleyenleri bıktırıyor, izleyenin dikkati dağılınca da topluma vermesi gereken mesajı veremiyor..

Bu tür programlar çoğunlukla Haber Türk TV'de bolca var.. ve doğal olarak da bu tür hatalar orada daha çok öne çıkıyor..

Özellikle de Haber Türk TV Genel Yönetmeni Yiğit Bulut'un sunduğu 'Basın Kulübü' sözünü ettiğim hataların daha çok öne çıktığı programlardan biri?

Yiğit Bulut gibi deneyimli üst düzey bir gazeteci-televizyoncunun bu konulara daha dikkat etmesi ve özen göstermesi gerekir..

Yine bu tür programlarda göze batan; sunucunun, konuşması uzayan konuşmacının sözünü kesebilmek için sürekli öne sürdüğü ''zamanımız az kaldı, süremiz bitti'' içerikli ikazları bıktırmaya başladı... Bu tür ikazlar özellikle tartışma programları içinde çokça dile getiriliyor.. Bu söyleniyor olmasına rağmen program hatırı sayılır bir sure daha devam edebiliyor.. Süre ile ilgili olarak yapılan bu ikazın sadece konuşmacıyı susturabilmek için başvurulan yöntem olduğu alenen belli oluyor.

Bir diğer sorun ise; programa katılan konuklara söz verilmesi konusunda eşit davranılamaması. Bu konularda program yöneticileri genelde kontrolü kaybediyorlar..Yanlı davranıyorlar?

Zaman zaman program sunucularının konuğa söz verme aşamasında soracağı soruyu gereksiz yorumla uzatması bu programlarda izleyicinin gözünden kaçmayan bir başka önemli hata..

Ve en çok göze batan ise, bu programlara karşı görüşlere söz hakkına saygı amacıyla çağrılan konuşmacıların özenle seçilmemiş olması.. Bazıları neredeyse konuyu saptırıp, parti veya siyasi görüş amigosu gibi hareket ediyorlar?

Bu tür davranışlar zaman zaman abartılınca, program içinde gereksiz tartışmalara neden oluyor?

Gündemdeki önemli konu ile ilgili olarak, toplumu, izleyenleri bilgilendirmeye yönelik bu tür haber-tartışma programlarında konuk seçimi başta olmak üzere televizyonlarımızın daha dikkatli olmaları gerek? Bu tür programlar propaganda ortamına dönüştürülmemeli

Bu konuda bir çok şikayetler duydum..

xxxxxxx

OLMADI OKAN BAYÜLGEN, YAKIŞMADI!...

Okan Bayülgen artık zıvanadan çıktı?

Programlarında her tür agresif davranışlarına alışkındık? Ancak; işi yayın yoluyla hakarete vardırmasını ve bunu ekrandan alenen dışa yansıtmasını ona hiç yakıştıramadık..

Ekrandaki diyaloglarını zaman zaman karşısındakine hakaret aşamasına kadar getiren, aklına estiği gibi davranmayı program ve kişilik özelliği sanan Okan Bayülgen'e bu yaptıkları hiç ama hiç yakışmıyor?

Programlarında başkalarının yaptıklarını, acımasızca, çok sık olmasa da, bazen onur kırıcı bir şekilde deşifre edip eleştirebiliyor. Meslektaşlarının canlı yayınlarda spontane olarak ağızlarından kaçırdıkları sözleri, anlık davranışları acımasızca eleştirebiliyor. Ancak; sevgili Okan Bayülgen'in programında ''yavşak'' kelimesini hiç düşünmeden, hem de bir gazeteci meslektaşına yönelik olarak sarf edebilmiş olmasını anlamak mümkün değil.. . Ya anlamını bilmiyor ya da ben yaptım oldu düşüncesiyle hareket ediyor? Özür dilemesini de bilmiyor? Özür dileyebilmek de bir erdemdir.

Ayrıca; bu söylediğinin ne kadar hakaret olduğunu, bu konuda ve Türkçeyi iyi kullanan bir usta gazeteci olan ve programında zaman zaman bilgisine başvurduğu Hakkı Devrim'e sorup öğrenebilirdi.. Hakki Devrim'in bu söylediğini tasvip edeceğini de hiç sanmıyorum?

Okan Bayülgen'in tarzına, programlarında yaptığı agresifliklere; genelde iyi programlar yaptığı için hoşgörüyle bakabilme yetisini kazandığımızdan, ona alışmıştık?

Ancak; zıvanadan çıkan bu Okan Bayülgen'e alışabileceğimizi hiç sanmıyorum?

Asla unutmaması gereken, televizyon ekranları; herkesin aklına eseni istediği gibi yapabileceği, insanlara hakaret edebileceği, aşağılayabileceği, hele hele bunu yayın yoluyla alenen dile getirebileceği, bir yer değildir? Hiç kimsenin böyle bir özgürlüğü yoktur..

RTÜK nerede? Başka şeylerle uğraşacağına, ekranları istediği gibi kullananları denetlese ya?

xxxxxxxx

NOBETÇİ SUNUCULARIN ZOR GÖREVİ!...

Bu dönemde ana haberleri sunan usta sunucular yaz tatilinde oldukları için ana haberlerin sunulması ikinci, üçüncü sunuculara kaldı?

Onlar da ellerinden geldiğince ustalarının eksikliklerini hissettirmemeye çalışıyorlar?

Aslında üstlendikleri görev oldukça ağır.. Ana haber sunan büyük ustalardan sonra o havayı yansıtabilmek oldukça zor..

Ancak, spikerliğin, özellikle de haber spikerliğinin en önemli özelliği, farklılığı diksiyonlarına ve haber okurken söylediklerinin ekran önündekilerce anlaşılır olmasına dikkat edebilmeleridir..

Bir başka dikkat edecekleri şey ise haber okurken yüz mimiklerinin dili?

Bunlara iki örnek;

Birincisi; Kanal D ana haberlerin şu anki sunucusu Deniz Arman? Mehmet Ali Birant olmadığı zaman veya cumartesi, pazar akşamları ana haberleri sunan Deniz Arman'ı, tüm iyi niyetine, ses tonunun iyi olmasına rağmen, haber sunarken söylediklerinin anlama konusunda oldukça zorluk çekiyorum..Zaman zaman kelimeleri yutuyor, ne söylediği anlaşılamıyor?

Kulaklarım ve duyu özelliklerim oldukça iyi olmasına rağmen bu konuda yanılıp yanılmadığımı bir kaç arkadaşıma sordum onlar da bana katıldıklarını söylediler?

Çok iyi niyetli biri olarak tanıdığım Deniz Arman'ın bu konuyu dikkate alacağına inanıyorum?

Bir diğer örnek ise; Show TV nöbetçi sunucusu Korcan Karar? Ali Kırca olmadığı zamanlar veya cumartesi pazar ana haber sunumunu üstlenen Korcan Karar'ın ses tonu iyi, haberleri anlaşılır ve tane tane okumasına rağmen yüz mimiklerindeki gerilmeye mani olamıyor.. Korcan Karar haber okurken o kadar sert ve gergin bir yüz ifadesi takınıyor ki adeta ekran karşısındakileri her an dövecekmiş hissini uyandırıyor? Bu kadar zorlama ciddiyet niye anlamadım..

Aynı konuyu gündeme getiren ve şikayetçi olan bir çok kişinin, Korcan Karar haber sunarken ''..ya bu arkadaşımız neden bu kadar sert, izleyiciyi döver gibi bakıyor'' dediklerine şahit oldum..

Dilerim sevgili Korcan Karar da bu söylenenleri dikkate alır..

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.