H.FEHMİ KETENCİ

H.FEHMİ KETENCİ

YUHHH!? BİR SAAT ÖZET OLUR MU?

Dünyanın hiç bir yerinde televizyonların böylesine çok miktarada ünlü yarattığı pek görülmez? Ekranı kullanarak toplum üzerinde olumlu, olumsuz tüm etkileri kullanabilen ekran ünlülerini dönemi şu an..

Bu konuda oldukça etkili olan o kadar çok ekran üleması türedi ki?

Peki bunda ne var diyeceksiniz? Ne güzel işte? Bu tür şeylerle kolay inanan halkımıza gün doğdu ? Onların yönlendirmeleri ile yatıp kalkıyorlar neredeyse? Onlara inanıyorlar, onların oluşturdukları duygusal ortamdan besleniyorlar?

Onların hedef gösterdiklerini eleştiriyor bazen da onlara ateş püskürüyorlar?

Ben onlara ''Ekran ulemaları'',''çok bilenler'' diyorum?

O ''çok bilenler''e göre ''doğru'' sadece kendi doğrularıdır?

Üstelik bu doğrularını doğrulamak için, hiç düşünmeden başkalarının yaptıklarını hata gibi gösterebiliyorlar..

"Televizyon bu" demeyin.. Dünya televizyonlarında bunlar yok? Tabii ki oralarda da televizyon yıldızları var. Ve halkın televizyon fenomenleridir onlar ama, onlar televizyon yayıncılığının ilkelerine saygılı olmayı görev edinmişlerdir. Ve ekran denen o etkili ve de yanlış kullanılırsa çok tehlikeli olabilecek bu kitle iletişim aracını kendi egolarını tatmin için kullanmazlar.. kullanamazlar da? Orada televizyon yayın politikalarında bu tür anlayışlara yer yoktur?

Bizde ise televizyon en büyük güçtür?

Bir dönemin ''dördüncü kuvveti'' medyanın en etkin iletişim aracıdır?

Burada palazlananlar bu gücü sorumsuzca kullanabiliyorlar..

Bunun bir çok örneğini görmek mümkün?

Bunun böyle olmasını engeleyecek olanlar kimler?.. Başta, televizyon yayınlarımızı düzenleyen yasalar ve tabii ki özel oluşturulan yasanın uygulanmasını, denetimini sağlayan RTÜK (Radyo Televizyon Üst Kurulu)? Ancak görünen o ki bu konuda gerekeni yapmıyor veya yapamıyor ?.

Son günlerde RTÜK yasaında yeni düzenlemeler yapılıyor. Ama taslağa baktığımızda bu konudaki eksikleri ortadan kaldıracak, denetimi etkinleştirecek bir düzenleme yok?.

Televizyonu böyle olanın!....

xxxxxxx

KOVUN BU BİLİCA'YI!...

Geçtiğimia hafta televizyon ekranlarında, başta ana haberler olmak üzere en çok konuşulan konusu futbol ve hiç şüphe yok ki Beşiktaş-Fenerbahçe derbisiydi?

Ana haberlerde, hafta sonlarının vazgeçilmezi olan tüm spor programlarında bu derbi konuşuldu? Adı üstünde derbi, tabii konuşulacaktı ama? Her ne hikmetse bazılarının üstün gayreti ile konuşulması gereken derbi değil cımbızla seçilerek ve bile bile, hatta kötü niyetle abartılarak öne çıkarılan bir konu ve kişi idi konuşulan?

Ülkemizin vazgeçilmez tutkusu futbol ve doğal olarak da futbolun bu cazibesinin yarattığı ortamdan sebeplenenlerdir.. Futbol dünyada çok büyük bir sektördür.. Çok konuşulur ve konuşulurken de, takım sporlarının en yaygını olan bu sporun toplum üzerindeki etkisi asla unutulmaz.. Ve en önemlisi; takım sporlarının en güzelinin, en etkilisinin bir görsel şov olduğunun asla unutulmamasıdır? Bu muhteşem görsel şova katkısı olanlara yaklaşım da ona göre özenlidir..

Bizde öyle mi.. Tabii ki hayır!..

Yüzyıllık geçmişi olan o güzelim rekabetin için etmek in gereken ne varsa onu yapmaktan kaçınmıyoruz? Ve bunun bu hale gelmesinde en büyük payın televizyonlarda sorumsuzca futbol yorumu yapan, fanatik taraftarlığını ekrana taşıyarak toplumu olumsuz etkileyenlerin olduğunu sadece ben değil bir çok futbolsever dile getiriyor..

Ve tabii ki kulüp yöneticileri de onlara bu ortamı hazırlıyorlar..

Üniversite yıllarımı hatırladım?

İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde okurken, o zamanki adıyla Mithatpaşa Stadyumu, bu günkü adıyla İnönü stadyumu'nda bir çok derbi maça gittim?

Gazhane tarafındaki yeni açık tribününe Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray maçlarına aynı kuyrukta girer aynı gişeden bilet alır ve içeriye girdiğimizde de her kes takımının taraftarının yanına giderdi?

O dönemlerde taraftarlar dişarıda bilet kuyruğunda iken birbirlerine slogan atar bağırırlar takımları lehine tezahüratlar yaparlardı ama hiç de birbirlerinin gırtlağına basmazlardı?

Ben o kuyruklarda hiç bir kavgaya rastlamadım? Döner bıçağına, satıra da?

Onu yaşayan ben şimdi bir çok maça gidemez oldum..

Bu hafta gündemden düşmeyen Beşiktaş- Fenerbahçe derbisi bana o günleri hatırlattı?

Birileri, bu güzelim görsel sov bu hale getirmemiş olsalardı bu gün yüzyıllık kulüplerimizin taraftarları ağzından salyalar akarak ellerinde döner bıçağı ve satır ile birbirlerine saldırmazlardı..

Bu hale neden geldiğimizin en güzel göstergesi bu hafta bu derbi ile ilgili olarak ekranlara yansıyanlardır?. Amaç aynı oynanan oyun aynı?

Penaltı noktasını ayağıyla eşeledi diye neredeyse hain ilan edilen, Beşiktaş'ın yenilmesine neden olan Fenerbahçe stoperi Bilica.. Yaptığı centilmenliğe aykırı bir şey.. Ve ona cezasını verecek olan hakem.. o da gerekeni yaptı ama bizim o çok bilen futbol ulemalarımız ekran yorumlarında Bilica'yı neredeyse en ahlaksız futbolcu, vatan haini ilan ettiler.. Biraz hafızalarını yoklarlarsa başka takımlardaki bazı futbolcuların yaptıklarını kolayca anımsayacaklardır.. Onların yaptıklarının penaltı noktasını eşelemenin çok daha ötesindeki ahlak dışı hareketler olduğunu ama, zamanında görmezden geldiklerinden veya ekrandaki yorumlarında şöyle bir geçiştirdiklerinden yüzleri kızaracakmıdır??

Bazıları için konu Fenerbahçe olunca, ekranda bülbül kesilmek alışkanlık oldu.. Neredeyse Fenerbahçe'nin hatasız bir haftasında konu sıkıntısı nedeniyleFenerbahçe'den söz edemeyeceklerinden, kaynak açlığı çekeceklerinden korkar gibi duruyorlar?

Herkes gibi ben de o maçı izledim.. Ben bu ülkede futbol hakemliği de yaptığım için fanatik taraftar olmamama rağmen taraftarlığını askıya almış biri olarak bir an başka bir maç izlemiş gibi hissettim kendimi.. Onlar gördü de ben mi atlamışım diye düşündüm?

Etrafımda gözlemlediklerimden anladım ki; artık, ekranlarda yorum yapan başta Ahmet Çakar olmak üzere o ünlü yorumcuların yorumlarına kimse rağbet etmiyor?

Bir dönem bu konuda başı çeken Erman Toroğlu ise televizyona çıkmadığı için Hürriyet Gazetesi spor sayfasında kendini unutturmamaya çalışıyor.. Ekran kadar etkili olmadığı için de eleştiri dozunu iyice artırdı.. ''Erman hocam ne diyecek bakalım'' sözlerini de artık sıkça duyamaz oldum?

Bir de Fenerbahçe takıntısından kurtulsa?

Kendini heba ediyor? Farkında mı bilemem ama, Fenerbahçeliler ne onu, ne de, ne söylediğini umursamıyorlar bile?

Beşiktaş yöneticiler? Sanki Beşiktaş ilk kez Fenerbahçe'ye yenilmişti? İleri sürdükleri, ipe sapa gelmez iddiaların yarattığı ortamın sonuçlarını hiç hesaba katmazlar..

Ekrana çıkınca kontrolu kaçıran futbol yorumcularımızın bu tavırlar devam ettikçe, fitili eteşlenmeye hazır bomba gibi ortalıkta dolaşan bazı taraftar kitlelerinin harekete geçmesi ve ürkütücü hale gelen sokak cenkleri görüntüleri yaşamımızdan eksik olmaz?.

Tüm bunlar olurken bu güzide kulüplerimiz taraftarlarının aralarındaki husumet giderek artarak devam edecek ve birbirlerini daha çok kovaladığını göreceğiz?

Bu arada Federsyon ne yapıyor dersiniz? Hiç bir şey?Sadece ''üç maymun''u oynuyor?

xxxxxx

SABA TÜMER'İN KAHKAHALARI

Ekranlarımızın kahkahalarıyla ünlü sunucusu Saba Tümer bu kahkaha meselesini iyice abarttı? Program sırasında yerli yersiz kahkaha atmaktan helak oluyor.. Bazan da karşısındaki konuğu suskunken bile kahkaha atma ihtiyacı hissedip kahkahayı konduruyor..

CNNTÜRK ekranında "Saba Tümer'le Bu Gece"yi izlerken, bilmeme rağmen, her seferinde acaba komik olan bir görüntüyü, kahkaha atılması gereken bir diyaloğu, bir espriyi mi kaçıdım diyerek kendime kızıyor ve kısa bir flashback yapıp hatırlamaya çalışıyorum?

Olur olmaz yerde kahkaha atan Saba Tümer'in bu görüntüleriyle izleyicisini bıktırdığını birilerinin ona söylemesi gerek? Aslında yaptığı başarılı işlerle iyi bir programcı ve sunucu olan Saba Tümer'in böyle rahatsız edici, abartılı yapay bir ''efekt''e hiç ama hiç ihtiyacı yok?

YEMEKTEYİZ!...

Şu Show TV'yi anlamak mümkün değil? Her gün saat 16.00 da ekran taşıdığı Yemekteyiz programına ve program içindeki saçmalıklara nasıl tahammul ediyorlar..

Adı ''yemekteyiz'' olan bu program, her hafta Okan Bayülgen'in programlarına konu olarak ününü yürütmeye çalışıyor? "Yemekteyiz"in Okan Bayülgen'in hemen hemen her programında ve de oldukça ilginç diyaloglarla eleştirildiğini Show TV yöneticileri görmüyor herhalde?

Okan Bayülgen'in tavrını ve ekranda yaptığı kontrolsüz esprilerini pek sevmem ama ''Yemekteyiz'' programına çıkan kadın yarışmacıların frapan ve erotik görüntüleri ile ilgili olarak söylediklerine de katılmamak mümkün değil.. Ben de; içeriği yemek olan bir programda mini etekli, göğüs dekolteli kadınları izlemek istemiyorum. Program son zamanlarda çoğunlukla amacından sapıyor.. Yemekteyiz programında yapılan yemekler bazan aksesuar olarak kullanılıyor.. Kadınlar öne çıkıyor.. Saçma sapan eleştiri ve diyalaoglar öne çıkıyor..

Yemek programında başka şeyler izlemeyi kim ilginç buluyor da bu program hala ekranda?

Herhalde bir özelliği vardır? Ama bu program ne işe yarıyor ben anlayamadım?

YUHHH!? BİR SAAT ÖZET OLU MU?

Başlığa bakınca bu da ne demek demeyin.. Biraz ayıp oldu ama ekranda öyle şeyler oluyor ki bazan zivanadan çıkıyor, terbiye düzeninizi bozuyorsunuz?

Günlerden 11 Nisan 2010 Pazar, saat 20.00. ATV de yayınlanmakta olan ekranların en tempolu dizisi ''Aşk Bir Hayal''ı izlamek üzere televizyonun karşısına geçtim? Geleneksel hale gelen ''Özet'' bölümü başladı?

Aaaa o da ne!.. Saat 20.30 özet devam ediyor? Bekliyoruz, Saat 20.45 özet bölümü hala devam ediyor.. Ve saat 21.00? Dizinin yeni bölümü başlayacak anonsu ve reklamlar? Neden sonra reklamlar bitiyor ve dizinin yeni bölümü başlıyor?

Yaklaşık onbeş dakikada bir girilen, neredeyse her bir kuşağı onbeş dakika süren reklamlarla birlikte gece saat 22.55 de dizi bitiyor.. Buna '''yuhh!'' denmez de ne denir ki..

Siz hiç özeti bir saat, yeni bölümü iki saat olmak üzere toplam üç saat süren dizi gördünüz mü?

Televizyon tarihinde herhalde bir ilktir..

Bu uygulama ile tüm yayın ilkeleri, sınır ötesi yayınlar sözleşmesi yerle bir edilmiştir?

RTÜK yasasına muhalefeti ve yerle bir oluşunu hiç dile getirmiyorum? Bu arada hükümet yanlısı ATV televizyonu için RTÜK'ün ne yapacağını da merak ediyorum?

Buna izleyiciyi ''salak'' yerine koymak denir ki hiç kimsenin bunu yapmaya hakkı yok?

Erotik sahnelere, filmlerdeki sigara görüntülerini buzlamaya o kadar özen gösteren RTÜK denetimlerinin, izleyiciyle dalga geçen adeta ''salak'' yerine koyarak sabrını zorlayan bu keyfi uygulamalara neden özen göstermediğini anlamak mümkün değil?

Ne diyelim televizyonu böyle olanın!....

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.