Zeynep Eronat... BUĞULU SESİ, SAMİMİ VE İÇTEN TAVRIYLA, BİR TİYATRO AŞIĞI !..

Zeynep Eronat... BUĞULU SESİ, SAMİMİ VE İÇTEN TAVRIYLA, BİR TİYATRO AŞIĞI !..

Sinema ve tiyatro tarihinin en iyi oyuncularından biri olan Zeynep Eronat, sanatına ve hayatına dair bilinmeyenlerini Funda Erkoç`a anlattı...

Sinema ve tiyatro tarihinin gelmiş geçmiş en iyi oyuncularından biri olan; buğulu ses rengiyle, güler yüzüyle, samimi ve içten tavrıyla büyük beğeni toplayan Zeynep Eronat, şimdiye kadar hiç konuşulmayan konuları sevenleriyle paylaştı.

İşte Zeynep Eronat'ın bilinmeyen yönleri...

+Meslek hayatınıza nasıl ve nerede başladınız?

-Oyunculuğu seçmeme neden olan insan annemdir. Liseyi bitirdikten sonra o dönemki sınav sistemi içerisinde yaptığım yanlış bir tercih sonucu üniversiteyi kazanamamıştım. O dönemlerde annem, içten içe beni konservatuvara yazdırmayı da kafasına koymuştu. Bu olayı da fırsat bilip Ankara Devlet konservatuarı'na kaydımı yaptırdı. Her ne kadar babam, tıp okumamı istese de annemin isteği ağır bastı ve bana da konservatuvar yolu gözükmüş oldu... Annem, uzaktan tanıdığımız olan sevgili Güven Hokna'dan  beni çalıştırması için rica da bulundu. Sevgili Güven Hokna, bendeki o yeteneğin farkına vararak beni çalıştırdı ve sınava hazırladı.

Annemin ve Sevgili Güven Hokna'nın benim üzerimde emeği çok fazladır. O yıl 575 kişi sınava girdi ve sadece 20 kişi okula alınacaktı. Ben de o 20 kişinin arasında girdim ve sınavı kazandım. Türkiye'nin çok önemli değerleri olan Cüneyt Gökçer, Semih Sergen, Lemi Bilgin, Ejder Akışık,Bozkurt Kuruç gibi  hocaların eğitiminden geçtim..

Bu değerli hocalar bizi hem hayata hem de sanata hazırladılar. Konservatuvarda kalbinize ve beyninize yetenek sokulmuyor ama bu işin en büyük gerekliliği olan disiplin, orada öğretiliyor. Oyunculuğun bir ekip işi olduğu öğretiliyor.... Bana göre eğitimin sırrı da burada yatıyor. Sağlam temeller üzerinde eğitim aldıysanız, mesleğinizde de sağlam adımlarla ilerliyorsunuz.

+Döneminizden bizim tanıdığımız sanatçılar var mı? Aynı projelerde bulundunuz mu?

-Zerrin Tekindor ve Zafer Algöz 'le konservatuvardan sınıf arkadaşlarıyız. Maalesef aynı projelerde hiç bulunmadık?

+Oyunculuk için Ankara mı İstanbul mu desem ?

Ankara?da sadece tiyatro var... Ama İstanbul?da oyunculuk mesleğini icra edebileceğiniz mecralar daha fazla? Burada sinema ve dizi gibi mesleğin farklı alanlarında oyunculuk yapabilme ihtimali daha fazla?

Neden oyuncu oldunuz, oyunculuğunuzun temelinde ne yatıyor?

-Daha önce de söylediğim gibi oyuncu olmam konusunda ilk adımımı annem sayesinde attımi. İyi ki de annem önayak olmuş. Başka bir meslekle bütünleşmem mümkün değildi her halde? Sizin de sorduğunuz gibi bu soruyu ben de kendime sorduğumda ve dürüstçe cevap verdiğimde oyuncu olmanın temelinde ego tatmini olduğunu anladım. Bunu saklamaya gerek duymuyorum. Bir sanatçıyı en çok mutlu eden şey; alkıştır, beğenilmektir, sevilmektir? Bir diğer neden de kendini ifade etme yolu? Kimi resim yaparak, kimi film çekerek, kimi şarkı söyleyerek kimi de yazı yazarak kendini ifade ediyor? Biz oyuncular da olmak istediğimiz her şeyi olarak? Bunun ne kadar müthiş bir duygu olduğunu tarif etmek zor.

+Bu mesleğe başlarken nasıl umutlarınız vardı. Umduğunuzu buldunuz mu?

-İlk oyunculuğa başladığım dönemde dizi ve sinema furyası bu kadar yoğun değildi. Tek amacım, tiyatroda güzel eserlerde oynamak, güzel roller oynamak, iyi yönetmenler ve usta oyuncularla aynı sahneyi paylaşıp kendimi mesleğimi iyice geliştirmekti. Bu anlamda çok şanslıydım.

Gerçekten bu dileğim fazlasıyla kabul gördü. O dönemin en usta yönetmenleri ve oyuncularıyla aynı sahneleri paylaşıp her defasında bir daha bir daha mezun oldum okuldan. Çünkü meslekte eğitimin yanı sıra pratik yapmak ve tecrübe edinmek insanı en çok geliştiren şey. Belli bir tecrübe ve disiplinle yol aldıktan sonra da dizi ve sinema serüveni başladı. Bu anlamda da ya magazin ve popülarizmi ya da katettiğim yola yaraşır bir duruş tercih etmem gerekiyordu, ben ikincisini seçtim.

+Kardeşiniz Miraç Eronat'da tiyatro sanatçısı 'Parmaklıklar Ardında' adlı dizide birlikte rol aldınız Aynı projede yer almak sizin için nasıl bir duyguydu?

-Müthiş bir duygu diyebilirim. Karşılıklı oynadığımız bir sahne vardı. Orada sanırsınız ki iki yabancıyız? Birbirimizi ilk defa görmüş iki yabancı. O sahnede anladım ki oyuncu olarak biz iki kardeş birbirimizi ilk defa tanıyorduk. Ancak daha sonra birbirimize alışınca karşılıklı oynamanın muazzam keyfini yaşadık?

+Gerçek hayatta kardeşinizle ilişkiniz nasıl?

-Miraç benden yedi  yaş küçük olmasına rağmen bazen O benim ablam, annem, babam olur. Kız kardeş başka bir şey sırdaşınız yoldaşınız her şeyiniz... Birbirimizin fikrini almadan yaşayamayız. Oyunculuk konusunda birbirimizi doğru ve yerinde eleştirir her konuda yardımcı oluruz .Miraç'ın çocukluğundan beri sanata karşı yeteneği vardı. Benim evde rol model olmam da ona bu konuda oldukça ufuk açtı.

Zamanı geldiğinde Ankara Devlet Konservatuvarı imtihanlarını kazandı ve iyi bir sanatçı oldu.Şu anda Ankara Devlet Tiyatrosu?nun priması. Her sezon iki üç ödül alıyor. Onunla gurur duyuyorum ve çok seviyorum.

+'Parmaklıklar Ardında 'adlı dizi ile gönüllere taht kurdunuz orada müthiş bir performans sergilediniz ve herkes kötü  kadın olmasına rağmen Ziynet Kara'yı çok sevdi. Siz ve arkadaşlarınız yapımcı firmadan emeğinizin karşılığını aldınız mı?

Üç sezon boyunca bütün dizilere kafa tutan, reyting rekorları kıran bir dizi nasıl oluyor da batıyor bunu anlayamıyorum. Hiç bir oyuncu emeğinin karşılığını alamadı. Hatta Sinop'da bize yardımcı olan oyuncular dahi paralarını alamadı. Bu kadar oyuncu arasında bir tek ben bu konunun üzerinde durdum ve yapımcı firmayı mahkemeye verdim. Sonuna kadar da bu davanın peşinde olacağım.

Yapımcı firmanın başında olan Ayşe Durukan ve Uğur Başaran 'la kişisel olarak hiç bir problemim yok ama emeğimin karşılığını aramak durumundayım. Ben ve diğer arkadaşlarım çok zor şartlar altında bu diziye emek verdik. Evimizden yuvamızdan uzakta aylarca Sinop 'da bulunduk, özveri  ile çalıştık. Dizinin bize verdiği manevi katkısı paha biçilemez ama emeğimizin karşılığını da almalıydık. Bizler sağlıklarımızın bir kısmını orada bıraktık. Zor şartlarda bu kadar özveri ile çalışan sanatçıların ödülü bu olmamalıydı. Bu beni derinden üzüyor.Emeğimin karşılığını alıncaya dek bu işin arkasında duracağım.

Peki dizi tekrar çekilse yine Sinop'a gidermisiniz?

Hiç düşünmeden yine giderim, biz ekip olarak orada çok mutluyduk. Arkadaşlarımızla çok uyumlu çalıştık, hiç bir problem yaşamadan çok güzel günler geçirdik. Yine '?hadi gidiyoruz??deseler hiç düşünmeden yine giderim...Çünkü her şeyden önemlisi o dizi çok doğru, çok sağlam, çok farklı bir projeydi. İçinde olmaktan her zaman gurur duyacağım, kazandığım dostlukları ömür boyu taşıyacağım?

+Birazda yeni diziniz Kızıl Elma 'dan bahsedelim. Bu dizide best model Furkan Palalı ile rol alıyorsunuz. Bir modelin ya da şarkıcının oyuncu olmasına nasıl bakıyorsunuz?

-Model ya da şarkıcı farketmez. Şayet işin disiplinini idrak edebiliyorsa ve kendini oyunculuk konusunda yetiştirebiliyorsa, işin kolayına kaçmadan kendini geliştirmenin yollarını arıyor ve bunun için emek veriyorsa neden olmasın. Oyunculuk da en önemli şey iş disiplininin bilincinde olmak ve işe saygılı olmak.

+Peki Furkan Pala'lının oyunculuğu hakkında ne düşünüyorsunuz?

-Furkan'ı çok seviyorum. Çok saygılı, müthiş zeki, duyarlı ve çok disiplinli. Harika bir çocuk. Oyunculuğunu geliştirmek için çok çalışıyor, asla işini şansa bırakmayacak kadar zeki ve alt yapısı çok sağlam. Onu gayet başarılı buluyorum ve daha da tecrübe kazandıkça şahane bir oyuncu olacağına inanıyorum.

+Kızıl Elma'nın seyirci üzerindeki etkisi nasıl?

-Bizim seyircimiz maalesef yeni bir oluşuma hazır değil. Zengin oğlan fakir kızlı aşklara, yalılara,mahallelere vs..ye çok alıştırdık izleyicimizi. O yüzden değişik ve zor bir konu olduğunda ilk zamanlar direkt olarak reddediliyor projeler?daha sonra iyi anlatılır ve bir parça sabır gösterilirse tadından yenmez zamanlar oluyor diziler ve izleyiciler için. Biz Kızıl Elma'da Mit?i anlatıyoruz.

Mit?in sadece bir birimini.Tabi ki Mit?in her sırrını açık açık anlatmamız mümkün değil. Burada bir işleyiş anlatıyoruz. Pek çok bilinmeyen ve pek çok gerçek? Senaristimiz Süleyman Çobanoğlu'nun derin bilgisine, olağanüstü zekasına her yeni bölüm senaryosunu okuduğumda bir kez daha bir kez daha hayran oluyorum.

+Dizide bizi neler bekliyor desem....

-İnanın bende bilmiyorum. Zira çekilecek olan senaryo o hafta elimize geçiyor. Stok çalışmadığımız için her senaryoyu elime aldığımda bende o hafta öğreniyorum ama şunu söyleyebilirim ki önümüzdeki günlerde heyecan dorukta...

Dönem dizileri hakkında ne düşünüyorsunuz sizi de bir dönem dizisinde görecek miyiz?

Dönem dizisi denilince aklıma ilk gelen yıllar önce TRT de yayınlanan Aşk-ı Memnu, Mai Siyah, Yaprak Dökümü gibi dizilerdi? Şimdilerde dönem dizilerinin günümüze uyarlanması hiç hoşuma gitmiyor açıkçası? Muhteşem Yüzyılı çok beğeniyor ve ilgiyle izliyorum çok başarılı bir yapım. Türkiye?de yapılamaz böyle işler diyenlere şahane bir ders verdi o proje. Tüm ekibi bütün kalbimle kutlarım.. Muazzam bir emek var ortada. Ülkemiz için çok gurur verici bir tanıtımı da oldu üstelik? Dünyada 200-300 milyon izleyiciye ulaşmış, bu müthiş bir başarı.

+Reyting sizi korkutuyor mu?

-Dizilerin reytingle sınanması çok kötü bir şey. Dizilerde amaç aynı görevler farklı.. Sette çaycısından yapımcıya kadar herkesin olağanüstü bir emeği ve alın teri var. Bu raiting amcayla bir tanışsam söyleyecek çok şeyim var. Kim bu Raiting amca da bu kadar emeğe bu kadar haksızlık ediyor? Neden adaletli değil ve neden bu kadar belirleyici?Raiting amca dan korkmayan var mıdır ki =)))?

+Siz tecrübeli bir sanatçı olarak bir anda şöhrete kapılanlar ve şöhreti taşıyamayanlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

-Şöhret denilen şey magazincilerin ve medyanın yarattığı bir fenomen.. Sorumluluğu çok ağır? Ve ne yazık ki altında kalan çok?. Sorumluluğu ağır olduğu kadar hazzı da müthiş? İşte bu nokada zeka devreye girer bence?. Eğer kafa çalışıyorsa sorumluluklar kafa çalışmıyorsa alınan haz ağır basar. Ama en iyisi hem haz alıp hem de altında ezilmemek. Bunu becerenler de var beceremeyenlerde?. Basında skandal haberleriyle yer alan ünlülere ünlü mü demeli madur mu demeli bilemiyorum. Elbette gerçek haberlerden bahsediyorum?.Bu sektörde iftira manşetlere birkaç kez gözlerimle şahit olmuşluğum vardır. Bu da ünlüler veya ünlü olmak isteyenler için en ölümcül darbe bence?.

+Oyunculukta sınır tanır mısınız. Daha doğrusu Türkan Şoray kanunlarınız var mı?

-Evet oyunculukta sınırlarım var. Türkiye?de yaşayan bir oyuncuyum.. Bu ülkenin değerlerine ve kendi seyircime kendi duruşuma ters bir rolde asla oynamam. Sevişme sahnnelerinde asla göremez beni kimse?.Ayrıca bir izleyici olarak da bana çok saçma gelir her defasında aşırı öpüşme sevişme sahneleri. Ben izlerken rahatsız olduğum bir sahneyi oynayamam. Bunu sadece sevişme sahnesi olarak da düşünmemek lazım ceset torbasına ve tabuta girilmesi gereken sahnelerde de oynayabileceğimi hiç sanmıyorum?.

+Zeynep Eronat aşk kadınımı dır?

-Daha gençken insanın aşk-meşk i algılayışı daha başka oluyormuş meğer=))Ben sevgi ve hatır gönül insanıyım artık? Aşk denen acayip duygunun nelere kadir olduğunu yaşamış biriyim ama sonuç neydi diye sorsanız sonuç kocaman derin bir uyku haliydi derim size=)))Şimdilerde aşk mı sevgi mi diye sorsanız sağlıklı ve dostça bir sevgiyi tercih ederim. Aşkın içindeki tutkuları, hırsları, tutma tutunma, değiştirme değişme çabalarını, sahiplenme gayretlerini,ego savaşlarını çok gülünç bulmaya başladım.

Ben kanapede uyuyup kalmışsam üstümü örten birini tercih ederim artık. İçinde şefkati ,inceliği, derinliği, anıları, yaşanmışlıkları, hatır-gönülü ve saygıyı barındıran bir birliktelik daha sıcak geliyor bana. Egolar yatışmış, kişisel sınırlara saygı iyice ezber edilmiş, hazmedilmiş, güvenin oturmuş olduğu sırt sırta verilmiş bir birliktelik kadar konforlu ne olabilir ki?

+Peki sizi  nasıl bir erkek etkiler?

-Kesinlikle zeki, komik, dayanıklı ve beyni sağlıklı olan erkekler etkiler beni?. Maçoluk, kıskançlık krizleri, cimrilik, kabalık, saygısızlık filan hiç sökmez bana..oracıkta sepeti koluna herkes yoluna=)))

+Romantik bir kadın mısınız?

-Romantizmi çok severim evet? Ama hayat o kadar gerçek bir yer ki romantizmi unutuyoruz zaman zaman? Derin bir romantizm anlamlı bir kavram da yaşanacak yer zaman ve kişiler nerede?

+Yaşadığınız hayattan, bulunduğunuz yerden memnun musunuz?

-Kendi özel hayatımda da meslek hayatımda da iç huzurumu sağladım sağlamasına ama bu ülkede yaşayan bir birey olarak her allahın günü yaşadığımız, şahit olduğumuz olaylar bu huzurun sürekliliğini mümkün kılamıyor ne yazık ki? İşkence edilip,tecavüze uğrayıp diri diri yakılan 6 yaşında ki çocuğun haberini duyup, sersemce bir ihmal yüzünden yüzlerce maden emekçisinin hayatının söndüğünü görüp,o ailelerin feryatlarını duyup mutlu olabilmek mümkün mü? Bireysel mutluluk çok hain çok egoist bir mutluluk olur? Herkes ne zaman mutlu olur, karnı tok, geleceği güvende, korkusuzca yaşamaya başlar,mutlu uykulara dalar ben de ancak o zaman gerçekten mutlu olurum. Bireysel mutluluklar zaman zaman küçük küçük elbet yaşanıyor ama işte sürekli olamıyor bu nedenler yüzünden?.

+Sizi en çok ne mutlu eder?

-Biraz klasik olacak ama gerçekten çok ufak şeylerden mutlu olabilen bir insanım...ama en ütopik hayalim bir kahraman olmak=))artık bir toplumun hayatını mı kurtarmak olur bu, doğa üstü güçlere sahip olup insanlığa şifa dağıtmak mı bilmem..Ama illede bir kahraman olarak ölmek ve tarihe geçmek isterdim =))))İşte beni en çok bu mutlu eder=)))

+Peki hayatınızda kırgın olduğunuz biri var mı?

-Olmaz mı elbette var..Ama kırgınlıkları da kızgınlıkları da önemsememeyi öğrendim artık?. Hayat bunları taşımakla zaman kaybedilemeyecek kadar kısa? Sadece kırgın olduğum insanları artık görmemeye ve bir daha aynı şeyleri yaşamamaya dikkat ediyorum o kadar? 

+Bundan sonra yapmak istediğiniz projeler....

-Şu anda Kızıl  Elma devam ediyor.Osman Sınav 'la ve o şahane ekiple birlikte bu projenin içinde olmaktan çok mutluyum.Ama gerçekten çok mutlu ve hzuurlu birset? Olağanüstü yoruluyoruz,projenin zorluğu,zamanın darlığı bütün zamanı yiyip bitiriyor?Yeni sezonda iyi bir zamanlamayla organize olabilirsem oyunculuk eğitmenliği projesi gündemde. Ayrıca sinema ve tiyatroyu çok ama çokkk çok özledim? Belki çok güzel projeler gelir onları da yaparım?

 

+Zeynep hanım en son okuyucularımıza neler söylemek istersiniz..

 

-Sizlerle birlikte bu röportajı yapmak çok eğlenceliydi çok mutlu oldum.Bütün okuyucularınıza kucak dolusu öpücükler hepsini sımsıkı sarıyor ve onları çok seviyorum...

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.