Sinemasever olarak bir başyapıt olan 1977 yapımı ‘Gülen Gözler’i hatırlamayan var mıdır?.. 40 yıllık film geçen akşam üzeri Star ekranlarındaydı..

Nezaket Hanım ve kocası Yaşar Usta, hep erkek çocuk olacak umuduyla 4 çocuk yaparlar. Ama hepsi de kız olur. Ve baba da onlara hep erkek adları verir..

İsmet, Fikret, Nedret ve Hikmet kardeşler genç kızlık dönemlerindedir ve evlilik hayalleri kurmaktadırlar. Sonunda birini evlendirmeyi başarırlar ama..

Yönetmen: Ertem Eğilmez, Senaryo: Ahmet Üstel, Sadık Şendil, Müzik: Melih Kibar, Oyuncular: Adile Naşit (Nezaket), Münir Özkul (Yaşar), Müjde Ar (İsmet), Ayşen Gruda (Fikret), Itır Esen (Nedret), Sevda Aktolga (Hikmet), Lale Ilgaz (Hasret)

Ama.. demiştik.. Ama düğün masrafları eve haciz getirir ve Yaşar Usta çıldırır.. Kızlar da babalarına çıldırır:

-Ne var n’olmuş yani?.. Sen de baba mısın? Düğün parasını bulsaydın.. Karnımızı doyurmakla baba olunmuyor.. Sokakta köpekler de eniklerine ekmek götürüyor.. Ne farkın var onlardan?.. Yazıklar olsun senin gibi babaya falan filan..

Yaşar Usta, yanından hiç ayrılmayan en küçük kızı ile evi terk eder.. Sonrası malum!

+ + +

Aynı günün gecesi Fox TV’de 2016 yapımı ‘Kalbim Yangın Yeri’ dizisi vardı.

Eylem Koza’nın yönettiği, senaryosunu Banu Tekcan’ın yazdığı, baş rollerinde Yosi Mizrahi (Kenan Günsoy), Hande Soral (Leyla), Ece Çeşmioğlu (Sevda) ve Kaan Yıldırım’ın (Volkan) oynadığı dizi..

Uzun süre önce baba evinden kimselere haber vermeden ayrılıp Kanada’ya yerleşen Leyla, kız kardeşi Sevda’nın düğünü için dönmüştür.. Nikaha katılıp gene gidecektir.. Babası Kenan ile tartışmaya başlar:

-Evet gittim, hiçbirinize haber vermeden gittim.. Sen bize babalık mı yaptın da şimdi bana hesap soruyorsun.. Bu mu babalık falan filan..

Hulusi Paşa: Yaklaşık 40 yıl arayla çekilen bir film ve bir dizide iki babaya isyan sahnesine tanık olduk.. Dizinin yapımcı ve yönetmenleri keşke ‘Gülen Gözler’i izleyip ‘kopya’ çekselerdi.. Babaya isyan sahnesi nasıl çekilirmiş görürlerdi.. Ahhh Yeşilçam ah! Bunun için unutulmazsın işte..

‘TÜRK KADININA GERÇEK DEĞERİNİ ATATÜRK VERDİ’

Biri erkek kıyafetleriyle dolaştığı için demir parmaklıklar arasında… Diğeri öz babası tarafından tecavüze uğruyor ve doğan çocuğu yine babası tarafından öldürülüp kendisi de tımarhaneye kapatılıyor.

Toplum tarafından dışlanan iki kadının dramatik hikayesinin anlatıldığı, belki de son yıllardaki en sıra dışı oyun ‘Havada Yüzmek’in baş rollerini paylaşan Neriman Uğur ve Zeynep Gülmez’den ilginç yorumlar:

-Güçlü ve cesur kadınlar olarak ülkemizdeki ezilen kadınlara tavsiyeleriniz nedir?

Neriman Uğur: Kadına şiddet toplumsal bir sorun. Kadın haklarının ihlali, insan haklarının ihlalidir. Kadın olarak her türlü haksızlıkta Atatürk’e sığınmalıyız.

Zeynep Gülmez: Türk kadınına gerçek değerini Atatürk verdi. Kadınlarımız kendilerine uygulanan şiddete mutlaka karşı çıkmalıdır, yaşadıklarını yetkililere ulaştırmalıdır.

Neriman Uğur: Ülkemin temiz yürekli insanlarına güveniyorum. Alın size umut dolu iki dize: “Yok öyle umutları yitirip karanlıklara savrulmak / Unutma, aynı gökyüzü altında bir direniştir yaşamak…”

Hulusi Paşa: Ne yapın edin bu oyunu mutlaka izleyin..

ADAM (YA DA KADIN) MI KAÇIRACAKSIN?.. ÇOK BASİT..

40 yıllık gazeteci olarak özellikle yanlış bulduğum konularda genç meslektaşlarımı hep uyardım.. İlk aklıma gelenler..

1-Bilmem ne kara yolunda meydana gelen trafik kazasında üç kişi feci şekilde can verdi!

Dedim ki: Yapmayın etmeyin, ‘öldü’ deyin ‘hayatını kaybetti’ deyin.. O kişinin bir yakınınız olduğunu düşünün; ‘feci şekilde...’ lafını siz duysanız ne yapardınız?

2-Ayşe’yle Mehmet, falanca bar çıkışı yakalandı!

Dedim ki; ‘Yakalandı’ TDK (Türk Dil Kurumu) Sözlüğü’ne göre; bir suçu ortaya çıkarmak anlamına gelir. Adamlar sizi mahkemeye verirse sürüm sürüm sürünürsünüz.. Artık kimse ‘yakaladık’ demiyor..

3-‘Doğalgazı açıp, kibriti çaktı ve hayatına son verdi..’

Dedim ki; İntihar haberleri vermeyin, dizilerde intihar sahneleri göstermeyin.. Özendirici oluyor..

Şimdi de ‘İstanbul Sokakları’ dizisinde ADAM (YA DA KADIN) NASIL KAÇIRILIR bir güzel öğrendik.

Faruk Teber’in yönettiği, senaryosunu Zülküf Yücel’in yazdığı dizide Cemil (Rıza Kocaoğlu), adamına emir verir ve Nazlı’nın (Gizem Karaca) babası Refik’i (Mehmet Çevik) kaçırmasını söyler. Adam da Refik’in sokağına gider, arabasını park eder, adam gelince elindeki bayıltıcı spreyi dibine kadar adamın yüzüne sıkar ve onu arabaya atıp kaçırır..

Adam ya da bir kadını kaçırmayı düşünenler şimdi bu sahneyi izlediklerine ‘Ulen ne kadar kolaymış ben de yapabilirim’ demezler mi? Derler..

Hulusi Paşa: RTÜK uyuma.. Bu sahneleri de bi elden geçir!

CEMŞİR AĞA BÜYÜLÜYOR

Söz ‘İstanbul Sokakları’ dizisinden açılmışken; Mehmet Çevik’ten söz etmeden geçmek ayıp olur! Çevik; her geçen gün seyirciyi birez daha büyülüyor.. Çevik’i ilk olarak 2009’da ‘Hanımın Çiftliği’ dizisinde Cemşir Ağa olarak tanıdım.. Müthişti.. Hele ki idama mahkum olan oğlu ile olan sahneleri.. Hala tüylerim diken diken olur..

Sonra ‘İffet’te geldi ekrana İffet’in (Deniz Çakır) babası Mehmet olarak.. Bir kez daha 10 üzerinden 10 puan.. O ne babaydı öyle.. Şimdi de İstanbul Sokakları’nda yine mağdur bir baba olarak izliyoruz..

Çevik; 1 Aralık 1961 Elbistan Kahramanmaraş doğumlu. Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü mezunu. 14 dizi ve bir sinema filmi (Şaytan-ı Racim) oynamış..

Hulusi Paşa: Şimdi de; bu yılki televizyon ödüllerinde ‘En İyi Erkek Oyuncu’ ödülüne göz kırpıyor.. İyi de yapıyor..

TÜRK SİNEMASI

Dünyada iki büyük felaket vardır: Birincisi; sevip de kavuşamamak, daha felaketi; sevip de kavuşmak (Oflu Hoca’nın Şifresi filminden)

BİR NEVİN’İMİZ EKSİKTİ.. O DA TAMAM OLDU..

Allah’ım yaşadıkça daha neler göreceğiz?.. Seda Sayan ve benzerlerinin evlendirme programlarında nelerle karşılaşıyoruz nelerle?.. Hangi tipten adam (kadın) ararsanız var..

Şimdi de bir Nevin’imiz oldu.. Seda Sayan’ın programında.. Yusuf’a hasta.. Melek gibi.. Melek karşılık bulmayan aşkını şarkılarla türkülerle dile getiriyor.. Allah’tan ses fena değil bir rahatsızlık vermiyor..

Ama ya Nevin?.. Allah ses vermemiş, dans yeteneği vermemiş.. Kalkıyor hem dans edip hem de şarkı söylemeye.. Dayanmak mümkün değil.. Yusuf’a bir yapıştı ki demeyin gitsin.. Adam; yeni bir talibi ile görüşürken pat soluğu yanlarında alıyor, aday karına olmadık hakaretlerde bulunuyor, hani bıraksalar dövecek!

Allah cümle erkekleri bu tür kadınlardan korusun!

Hulusi Paşa: Dayanamıyorsan ‘kapat gitsin’ diyeceksiniz.. Öyle yapıyorum zaten.. Zuhal’e bakıyorum yeni bir sahte nikah memuru var mı diye.. Bir de Esra’ya; acaba tehdit eden falan var mı diye..

YAŞAR SAYGI’NIN BAŞINA GELENLER

Medipol Başakşehir- Fenerbahçe maçı öncesinde.. F.Bahçeli taraftarların; eski kaptanları, şimdinin Başakşehir kaptanı Emre Belezoğlu’nu tribünlere çağırıp sevgi gösterisinde bulunması çok eski bir anıyı hatırlattı..

Yaşar Saygı; Türk basınının gelmiş geçmiş en iyi spor foto muhabirlerinden biri.. Başarıları saymakla bitmez.. Uzun yıllar; Milliyet Ankara’da görev yaptı.. Gençlerbirliği, Ankaragücü ve Ankaraspor taraftarlarının sevgilisi idi.. Taraftarlar; takımlarının attıkları golleri ertesi gün Saygı’nın objektifindin Milliyet Spor’da görürdü..

Sonra İstanbul’a transfer oldu sevgili Yaşar.. Rivalet odur ki, görevlendirildiği ilk maçta müthiş bir olay yaşadı..

Evet o ilk maç Fenerbahçe- Ankaragücü maçı idi.. Yaşar sahaya çıktı.. Ankara’dan gelen taraftarlar müthiş bir tezahürata başladı:

‘Hayırlı olsun Yaşar.. Hayırlı olsun.. Hayırlı olsun Yaşar.. Hayırlı olsun..’

Ve maç başladı.. Görevi ‘gol çekmek’ olan Yaşar, Ankaragücü kalesinin arkasına geçmez mi?..

Aynı tribünler yeni bir tezahürata başladı:

‘… Yaşar; … da sat..

… Yaşar; … da sat.

 … Yaşar; … da sat..

Hulusi Paşa: Hey gidi günler.. Keşke geri gelse de gene yaşasak..