'BEACH'LERE SAKIN PARA ÖDEMEYİN'

“Beach’lere sakın para ödemeyin ödediklerinizi de geri isteyin”

Ticaret Hukuku Uzmanı Avukat Cevat Kazma, Hürriyet’ten Savaş Özbey’e konuşmuş.. Beach kulüplere girişte alınan ücretlerin tamamen kanunsuz olduğunu söylüyor. Üstelik son 10 yılda ödenmiş paraların zamanaşımı kapsamına girmediğini ve geri istenebileceğini de ekliyor..

Bunu neye dayanarak söylüyorsunuz?

- 1954 tarihli Kıyı Kanunu’na. Kanunun beşinci maddesi çok açık: Kıyıdan 50 metre içeriye kadar olan alan bütün vatandaşların eşit olarak yararlanmasına ayrılmış. 50 metreden sonra istediğiniz tesisi kurabilirsiniz ama bu 50 metreyi aştığınız zaman kanunun emredici hükmüne aykırı davranıyorsunuz demektir. Beş yıl önce böyle değildi. Beş yıl sonra hiçbir kıyı kalmayacak, para ödemeden denize girilebilecek. Mesela Kilyos’ta durum bu şu anda.

50 metre diyorsunuz ama birçok yerde 50 metrelik alan bile yok ki. Adam gelmiş kurmuş otelini denize sıfır...

- Hepsi kanunsuz. Binanın içine girmeden sahile geçebiliyorsanız, bu sizin hakkınız. Ataköy sahile yapılanlara dava açıldı, halk kazandı. Ama Silivri’deki lüks siteler hâlâ ayak diretiyor. Gidiyorsunuz, bekçi içeri sokmuyor.

Helal Olsun Yaşar Alptekin’e!

Sibel Arna: Yaşar (Alptekin) Bey, şu anda bütün Türkiye sizin boşanma olayınızı konuşuyor ve merak ediyor. Eşiniz, Müslümanlık’tan uzaklaşmaya başladığnızı bunun için de sizi terk ettiğini söylüyor, ne diyeceksiniz?

Yaşar Alptekin: Ülkemizin şu anda içinde geçtiği dönem ortada. Hepimiz zor günler yaşıyoruz.. Yani böyle bu durumda Türkiye’nin işi gücü kalmadı da, benim boşanmamı mı merak ediyor, konuşuyor?

Sibel Arna: Kem.. Küm.. Kem.. Küm.. Kem.. Küm.. Kem.. Küm.. Kem.. Küm.. Kem.. Küm.. Kem.. Küm.. Kem.. Küm..

+ + +

EN SEKSİ YENGE: Kendini stand-up’çı sanan Kerimcan Durmaz’ın Kanal D Magazin Servisi’nde bir dayısı ya da amcası var mı bilemem ama Sibel Arna adında bir yengesi olduğu kesin! Bu ne destektir yaaa?

İşte O Türkü: Evlerinin Önü Zeytin Ağacı

Fox TV’nin ‘yazlık dizilerinden’ Hayat Sevince Güzel; bilemem yeni sezonda devam eder mi ama ekrana gelen son bölümünün son sahnesinde Toprak Ailesi’nin hep bir ağızdan söyledikleri türkü geceye damgasını vurdu: ‘Bilmem Şu Feleğin Bende Nesi Var’ ya da halk arasında bilinen adıyla ‘Evlerinin Önü Zeytin Ağacı..’ Sözleri şöyleydi:

+ + +

Bilmem Şu Feleğin Bende Nesi Var

Her Gittiğim Yerde Yar İster Benden

Sanki Benim Mor Sümbüllü Bağım Var

Zemheri Ayında Canım Gül İster Benden

 

Yoruldum Da Yol Üstüne Oturdum

Güzeller Başıma Toplansın Diye

Gittim Padişahtan Ferman Getirdim

Herkes Sevdiğine Canım Kavuşsun Diye

 

Evlerinin Önü Zeytin Ağacı

Dökülmüş Yaprağı Kalmış Ağacı

Eğer Senin Gönlün Bende Yok İse

Sen Bana Kardeş De Canım Ben Sana Bacı

+ + +

Kimine göre Orta Anadolu, kimine göre Sivas’ın Şarkışla köyü kaynaklı türkünen tek bilineni; derleyenin Muzaffer Sarısözen (1899 Sivas – 4 Ocak 1963 Ankara) olduğu.. Pop Müzik tarzında ilk plak yapan; 1970 yılında Diskotür Plak hesabına Erol Pekcan Orkestrası..

Hatta Füsun Önal’ın bu türüküyü TRT’de Erol Pekcan Orkestrası eşliğinde okumuşluğu bile var.

Bir de bir şehir efsanesi var; Zülfü Livaneli o yıllarda son şarkısını söyler ve konserini bitirir. Ama halk bırakmamaktadır. Livaneli’nin aklına kimselerin o güne kadar pek duymadığı bu türkü gelir, söyler.. Ortalık yıkılır..

Sonraki yıllarda Ruhi Su, Zerrin Özer, Soner Olgun, Sevcan Orhan ve Anadolu Çınarları grubunun da plak yaptığı türkünün kısa öyküsü böyle.. Dizi için kim bulmuş, kim o sahneye koymuşsa helal olsun.. Çünkü..

Zarife’nin (Algı Toprak) o yaşa kadar görmek isteyip de öremediği te şey ‘kar’dır.. Ege’nin bu sıcak kasabasında doğum günü biterken onu gerçekten seven iki karndeşin yadırdığı kar; gecenin flaşı olur..

Eeee ‘Zemheri (21 Aralık – 31 Ocak) ayında canım gül ister benden’ dizesi başka hangi sahneye yakışabilirdi ki!

Zen’ciler, Halalar, Teyzeler Rklamınızdan Nefret Ediyor..

Zen Pırlanta’nın reklamını mutlaka görmüşsünüzdür.. Genç bir kadın; ‘Teyzeciğim, halacağım, hani o düğünde taktığınız altınlar vardı ya.. Hah ben onları alıp kuyumcuya gittim, haaarika bi pırlanta ile değiştirdim’ diyor ya..

Eyyy Zen’ciler (Afrika’dakiler değil, pırlantıcılar) tanıdığım ne kadar teyze ve hala varsa isyanlarda.. ‘Biz o takıları o günün anısını taşısın diye takıyoruz.. Bir anlamı olsun istiyoruz.. Şimdi düşünüyoruz acaba bizim yeğenler de gidip bozdurup yenisini mi alıyor.. diye.. Kısacası çok sevimsiz ve itici bir reklam..’ diyorlar..

Duydunuz mu Zen’ciler (Afrika’dakiler değil) 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.